Şansal Büyüka: "Eğer Ali Koç olmasaydı..."

21.03.2019 - 11:10 | Son Güncellenme: 21.03.2019 - 14:10

Şansal Büyüka: "Eğer Ali Koç olmasaydı..."

Usta spor yazarı ve yorumcusu Şansal Büyüka, gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Büyüka, Fenerbahçe Başkanı Ali Koç’un kulübü rahatlatmak için kasaya çok ciddi bir para soktuğunu ifade etti. İşte Şansal Büyüka’nın gündeme dair değerlendirmeleri:

Fenerbahçe’nin başlatacağı yardım kampanyasına karşı duranlar ve “Koca Ali Koç var, verse ya parayı, ne yardım kampanyası” diyenler var. Dışarıdan bakıldığında haklı bile görünseler, sığ bir görüş bu... Çünkü ayrıntılar başka şeyler söylüyor. Ali Koç açıklamıyor ama Fenerbahçe’nin kasasına çok ciddi bir parayı soktu. Henüz kamuoyunda pek de dillenmeyen çok önemli bir para bu... Bunun içinde ciddi anlamda cepten verilen de var, Koç grubuna ait firmaların sponsorluklarıyla gelen paralar da var. Ama kara delik o kadar büyük ki, ne verirseniz verin, kapanmıyor. Bir taraftan banka kredileri dahil, elli türlü borcu ödemeye çalışıyorsunuz, bir yandan da her ay 100 milyona yakın açık veren kasada denk bütçeyi sağlamaya çalışıyorsunuz.

 

Şunu kabul ederim, transferde çok ciddi karavana attılar ve geri dönüşü pek de olmayan önemli bir parayı harcadılar. Belki de göreve geldiklerinden bu yana, en büyük yanlışları ve kusurları bu oldu. Ayrıca ortada UEFA’nın yaptırımları var. Kulübün kasasına isteseniz de, o parayı istediğiniz gibi koyamıyorsunuz. Kuralları var, talimatları var. Var da var... Kılıfına uydurmanız gerekiyor.

Bu bakımdan “yardım kampanyası” hem kulübün kasasını rahatlatmak, hem UEFA talimatlarına uyabilmek adına önemli... Ben iddia ediyorum, Ali Koç bazı kesimlerde hayal kırıklığı yaratmış olsa bile, halen kendisine camianın ve özellikle taraftarların olağanüstü bir güveni ve desteği var. Gene iddia ediyorum, eski yönetim olsa bu takım maçlarını 3-5 bin seyirciye oynardı. Geçen sezon olduğu gibi... Şimdi 40 bin seyirciye oynuyor, niye? Takımdan çok Ali Koç’a güvendiği için... Ali Koç’un önünde sıkıntılı, zor ve dağ gibi sorunların beklediği bir süreç var. Umarım altından kalkar...

Santrfor dedin mi 20 gol yazacaksın

Fenerbahçeli Soldado’yu bu hafta beğenenler çoğunlukta... Ben “beğenmeyenlerin” tarafındayım. Yani azınlıktayım...

Olaya genel bakıyorum ve Fenerbahçe santrforunun 26. hafta geride kalırken en az 20 golü yakalamış olması gerektiğini düşünüyorum. Soldado’nun 26 haftada, ikisi son iki maçta toplam 4 golü var. Denilebilir ki, “Soldado ceza aldı, oynamadı”, bu da kabul, ancak buna rağmen Fenerbahçe formasını giyen bir  santrforun 4 golde kalma lüksü olamaz. Fenerbahçe’de 15-16 golleri bulan Guiza arkasına teneke bağlanıp yollandı. Stajyer santrfor Bienvenu bile 10 golün üstüne çıktı. Kim oynarsa oynasın, Fenerbahçe santrforlarının gol sayısında tek hanede kalmaya hakkı yok. Böyle bir istatistik Fenerbahçe’nin büyüklüğü ve tarihi ile asla örtüşemez.

Soldado’nun halen bir şansı var. Kalan 8 haftada çıkar 8-10 gol atar, kabul... Fenerbahçe’nin zaten son yıllarda çektiği sıkıntıların büyük bölümünde 10 golün altında kalan santrforların çok önemli ve çok olumsuz etkileri var. “Fenerbahçe’nin santrforu” dedin mi, karşısına en az 20 gol yazacaksın. Benim beklediğim budur.

Sonuç belli: ÖZDEMİR

Yıldırım Demirören’in Futbol Federasyonu Başkanlığı’ndan istifa etmesinin ardından şimdi “Başkan Toto” oynanıyor. Toto’da sonuçlar önceden belli gibi... İşte benim tahminim:

-Favori: Nihat Özdemir...

-Plase: Nihat Özdemir...

-Sürpriz: Nihat Özdemir...

Banko oynamak isteyenler için;

-Nihat Özdemir...

VAR ile istedikleri gibi oynuyorlar

Kayahan’ı rahmetle analım, “Sana sevdanın yolları, bana kurşunlar” misali, VAR sistemi de özellikle son haftalarda “Sana VAR, bana YOK”a döndü. Lafı uzatmaya gerek yok. Büyük takım lehine bir pozisyon varsa, VAR hemen çağırıyor. Büyük takımın aleyhine bir pozisyon varsa, VAR’ı arama... O sırada VAR odası ya kahve molasında ya da “gözlerimi kaparım, vazifemi yaparım” modunda...

Geçmiş yıllarda hakemin eyyam yaptığını, adil yönetim göstermediğini, güçlünün yanında yer aldığını söylüyorduk. Bir-iki maç, bir-iki pozisyon hariç değişen bir şey yok. Hakemlerimiz VAR’ı teslim aldılar, istedikleri gibi oynuyorlar ve adeta kendilerine benzettiler. Bu saatten sonra VAR’a güveni kalan var mıdır, hiç sanmıyorum.

8’de 8 kolay değil

Galatasaray’da yeni hedef belirlendi: 8’de 8... Yani kalan 8 haftada 24 puan... Yapabilir mi? Evet yapabilir. Kolay mı? Hayır kolay değil...

Çünkü karşımızda çok değişken bir Galatasaray var. Kendi sahasında farklı, deplasmanda farklı oynayan bir Galatasaray... Hatta bir maç içinde aşırı değişkenlik gösteren bir Galatasaray... Bir devre çok iyi, bir devre tanınmayacak kadar kötü bir Galatasaray... Böyle bir Galatasaray için “8 de 8 yapar” demek gerçekten zor...

İşte son Bursa maçı... 2-0’dan 3-2 gibi bir geri dönüşü, üstelik deplasmanda yakalamak elbette çok önemli... Ancak bu gerişi dönüşü alkışlarken, 2-0 geriye  düşüşünü de irdelemek lazım... Galatasaray bir maçta yağmur olup sizi sırılsıklam da yapabilir, güneş olup içinizi de ısıtabilir... Tıpkı ne çıkarsa bahtına misali... Böyle bir ortamda 8’de 8 yapmayı, açıkçası ben kolay görmüyorum.

Yeter ki iste!

Kararlıysan 14 yabancıya rağmen gençlerini, Türk oyuncularını oynatabilirsin. Trabzonspor, Bursa nasıl oynatıyor? Kural değişse ne olur, değişmese ne olur... Kafalar değişmedikten sonra... Süper Lig’de yabancı sayısının azaltılması gündemde... Nasıl olacak meraktayım. Sözleşmesi devam eden yabancılar var. Kadrolarını 14 yabancı ile dolduran takımlarımız var. Çok kolay iş değil bunlar... Ayrıca; 14 yabancı almak için kimseyi zorlamıyorlar, almayın. Trabzonspor’un bir sezonda A takımına, hatta ilk on bire soktuğu gibi altyapılardan en azından 3-4 futbolcuya şans verin.

Şunu da görmek lazım... Özellikle Anadolu kulüpleri 14 yabancı fırsatını iyi kullanarak önemli kadrolar kurdular. İlk defa bu sezon favorisi olmayan maçlar oynanıyor. İlk defa hiçbir sonuç sürpriz sayılmıyor. Kendimizi kandırmayalım... 14 yabancıdan önce de altyapıdan gençleri alıp A takımında oynatmıyorduk. Şimdi de oynatmıyoruz...

Futbolcu mu yetişti?

Kararlıysan, inanıyorsan 14 yabancıya rağmen gençlerini, Türk oyuncularını oynatabilirsin. Yeter ki iste... Trabzon nasıl oynatıyor, Bursa nasıl oynatıyor? Beşiktaş’ın 14 yabancısına rağmen Dorukhan bu yıldızlar topluluğunda kendine nasıl yer buldu? Sivas’ta Emre Kılınç’ın önünü yabancılar kesebildi mi? Galatasaray’ın bazı maçları 11 yabancıyla oynamasına rağmen genç Ozan Tabak formayı kapıp altı ay gibi çok kısa bir sürede milyon eurolar karşılığı Stuttgart’a transfer olmadı mı? Çoğu takımımızın kaleleri genç eldivenlere teslim değil mi?

Eğer “Türkiye’de futbolcu yetişmiyor” diyorsak bunun sorumlusu 14 yabancı kuralı değil... Kendimizi  kandırmayalım. Tembeliz, üşeniyoruz, inanmadığımız için harcamıyoruz, yeni futbolcular yetiştirecek ortamı hazırlamıyoruz. Türkiye’de fazla değil, 3-5 sene önce “6 yabancı” kuralı vardı, ne oldu? Futbolcu mu yetişti? Futbolcu mu yetiştirdik? Kural değişse ne olur, değişmese ne olur... Kafalar değişmedikten sonra...

Çok doğal

Gazetelerde okudum, Trabzonspor Yönetimi, teknik direktör Ünal Karaman’a 1+1 sözleşme teklif edecekmiş. Çok iyi yaparlar. Bir sezonda bu kadar genç oyuncuyu A takımına kazandıran, hatta ilk on birde oynatan ve genelde başarılı bir sezon geçiren hocanın sözleşmesini uzatmak kadar doğal ne olabilir ki?

Sonradan girmesi daha faydalı gibi

Beşiktaş’ta son Göztepe maçında Kagawa oyuna ilk on birde başladı ve sonradan oyuna girdiği maçlardaki etkiyi, yaratıcılığı, kaliteyi gösteremedi. Sanki o maçlara oranla ciddi anlamda geride kaldı. Beşiktaş taraftarı maçın her dakikasında Kagawa’yı sahada görmek istiyor ama Şenol Hoca sonradan oyuna sokarak sanki daha iyisini yapıp, daha fazla yararlanıyor gibi...

90 dakikaya 12 şut sığdırdı

Başakşehirli Edin Visca son Kayseri maçında tam 12 şut attı. Çoğu takımın doksan dakikada attığı, hatta atamadığı şut sayısından çok daha fazlası... Edin Visca bazen çok kötü vurdu, top dağlara taşlara gitti. Bazen çok iyi vurdu, karşısında kaleci Lung’u buldu. Sanırım Edin Visca’nın unutamadığı maçlar arasına Kayseri karşılaşması mutlaka girecektir.

Sistem mi, futbol mu?

Başakşehir, belki de sezonun en iyi maçını oynadığı, bütün rekorları kendi lehine inanılmaz biçimde kırdığı, istatistiklerde ezici bir üstünlük sağladığı Kayseri maçında bir puanı Adebayor’un son saniye penaltısı ile kurtarabildi. Abdullah Avcı’yı hep eleştiriyor, “sistem uğruna, futbolun keyfini bitiriyor” diyorduk. Abdullah Avcı o maçların tamamını kazandı. Bizim beğendiğimiz, “sezonun en iyi maçlarından birini oynadı” dediğimiz Kayseri karşısında ise canını zor kurtardı. Abdullah Hoca şimdi çıkıp, “beğendiğiniz takımı gördük, haftalar sonra puan kaybetti” dese haksız mı olur?

En çok talep Buruk’a

Çaykur Rizespor’un hocası Okan Buruk, özelilkle ikinci yarıdaki güçlü oyun ve toplanan puanlarla birlikte müthiş prim yaptı. Adı çok önemli kulüplerle anılıyor. Üstelik birden fazla kulüple anılıyor. İddialı kulüpler, şampiyonluğa oynayan kulüpler... Okan Hoca, transfer döneminin en fazla aranan, teklif yapılan teknik direktörlerinden biri, belki de birincisi olacak.

Tek başına takım: Lung

Kayseri kalecisi Lung, Başakşehir maçında kalesine gelen 10 isabetli şutun 9’unu kurtarmış... Kurtaramadığı da, son dakikadaki Adebayor golü... Ben çok kaleci performansı gördüm ama böylesini yakın zamanda görmedim. Tek başına takım derler ya, Lung da Başakşehir maçında tek başına takım gibiydi.

Biri varken diğeri yok

Akhisar’ın yıllarca stadı yoktu, seyircisi yoktu. Manisa’ya gidip berbat zeminli statta oynuyor, doğal olarak seyircisi gitmiyordu. Şimdi Akhisar’da çok iyi bir stadı var, stadın çok iyi bir zemini var. Seyircisi gelmeye başladı ama bu defa takım gidiyor gibi... Akhisar bu işi bir dengi dengine getiremedi.

Özeleştiri şart

Bursaspor, Galatasaray maçı sonrası hakem kararlarına, özellikle VAR odasına gösterdiği tepki de çok haklı... VAR odasının çizdiği ofsayt çizgilerini “yayıncıya” yüklemekte çok haksız. Bütün bunlardan daha önemlisi; Bursaspor 2-0 öne geçtiği bir maçı, ikinci yarıda tamamen durarak nasıl 3-2 kaybediyor? Bursaspor bunun özeleştirisini ciddi biçimde yapmalı... Gelecek maçları, hatta sezonu kurtarmak adına, mutlaka yapmalı...

Durmak yok, devam

Efes-CSKA maçını Sinan Erdem Spor Salonu’nda canlı izledim. Efes’in 10 bin seyirciyi aşan kalabalığı yakalamasına, açıkçası şaşırdım ama mutlu oldum.  2. yarıdaki seyirci desteğine hayran kaldım. Ancak kabul etmemiz gereken, sporun bazı gerçekleri var... CSKA, Efes’ten daha iyi takım... Çok daha pahalı ve Final Four’lara her sene adını yazdıran bir takım... Efes buna rağmen rakibi karşısında birinde 2 saniyede, diğerinde 5.6 saniyede CSKA’ya sayı şansı vermese, iki sayı geride girdiği son saniyelerde ve maçın son atağında, inanılmaz biçimde topu rakibine kaptırmasa, tarihi bir zafere imza atacaktı. Her şeye rağmen Efes’te her yönüyle çok çarpıcı ve çok etkileyici radikal bir gelişim var. Durmak yok, devam... (Milliyet)

Senin için hazırladığımız haberler