Fenerbahçe bir Dünya Karması ama...

NACİ ŞENSOY

Fenerbahçe'nin derbiye çıktığı ilk 11'i incelediğimizde taşların yerinden oynadığını gördük. Özellikle savunmada kurgu bozulmuştu. Bu da Erol Bulut'a çok pahalıya mal oldu. Geçen hafta Gençlerbirliği'ne karşı Gökhan Gönül ve Nazım Sangare'nin yokluğunda sağ bekte zorunlu olarak Lemos görev almıştı. Savunmanın merkezinde ise Serdar Aziz ve Tisserand çok iyi bir tandem oluşturmuştu. Bu maçta Gökhan Gönül'ün sağ bek pozisyonunda yerini alması ne kadar doğruysa, Serdar Aziz ve Tisserand tandemini bozmak da bir o kadar yanlıştı.

Nitekim Aboubakar'ın atmış olduğu birinci ve ikinci golde Lemos'un apaçık pozisyon alma hataları var. Lemos ayrıca partneri Tisserand'ın performansını da olumsuz etkiledi. Bu maç şunu net bir şekilde gösterdi ki Fenerbahçe'nin sürekli oynaması gereken stoperlerinden biri Serdar Aziz'dir. Diğerini de monte etmeye çalışacaksın. Bir de orta sahada Gustavo, Sosa ve Ozan Tufan üçlüsünün bir arada oynaması Fenerbahçe'nin oyun ritmi ve temposunu düşürüyor. Bu  üçlüden mutlaka biri kenarda bekletilmeli.

Bunun yanı sıra Erol Hoca'nın maç içerisinde yaptığı hamlelerin zamanlaması pek başarılı değildi. Rakibin skor avantajı varken, üstelik bir kişi eksik oynarken, çok beklemeden Thiam oyuna girmeliydi. Cisse ile birlikte çift forvete dönülmeliydi. Ayrıca sol kanatta Novak ve Caner aynı anda oynuyorsa rakip ceza alanının içerisinde mutlaka çift forvet bulunmalıydı.

Yine de Fenerbahçe'nin en büyük eksiği daha önce defalarca vurguladığımız henüz oluşmayan bir takım oyununun olmamasıdır. Adeta jübilesini yapan bir takıma karşı davetiye almış; dünya karması gibi bir görüntü veriyor Fenerbahçe. Hatırlatalım futbol tarihinde bu tür maçları dünya karması her zaman farklı kaybetmiştir. Çünkü jübilesini yapan bir oyuncu kendi takım arkadaşlarıyla beraber uzun zaman bir birliktelik yaşamıştır ve birbirlerini çok iyi tanıyorlardır.

Beşiktaş cephesine gelecek olursak...Sergen Yalçın, her şeyden evvel  takımı mental ve duygusal olarak çok iyi hazırlamış. Futbolcuların konsantreleri, yardımlaşma ruhları, yaklaşım güçleri ve özverileri üst seviyedeydi. Erken buldukları iki golle öne geçmeleri bile oyun anlayışlarını asla etkilemedi. Aynı şekilde disiplinli oynamaya devam ettiler. Aboubakar'ın atmış olduğu ilk golün dışında Fenerbahçenin savunma zaaflarından golleri buldularsa da maç konsantrelerini sonuna kadar korudular. Beşiktaş daha fazla takım gibi oynadı diyebiliriz.

Sergen Hoca'nın en büyük hatası ise sarı kartı olan Larin'i oyunda tutmasıydı. Her sarı kartı olan oyuncu tabii ki de oyundan alınmaz ama en azından bir iç rotasyona gidip Aboubakar ile yerlerini ve dolayısıyla görevlerini değiştirebilirdi. Hatırlatalım Alanyaspor'un genç teknik direktörü Çağdaş Atan, Galatasaray maçında sarı kartları olan iki oyuncusunu oyundan aldı. Böylece çok sert ve agresif geçen bir maçta çift sarı karttan oyun dışı kalmalarını önledi ve maçı kazandı.

Sonuçta Beşiktaş hak etmiş olduğu bir derbi maçını kazandı. Böylece Sergen Hoca'nın özellikle Avrupa Ligi'nde kaybetmiş olduğu güveni bu maçla geri aldı da diyebiliriz.

Fenerbahçe'de suların durulması için ise mutlaka seri galibiyetlerin yakalanması gerekiyor. Aksi takdirde, fatura birilerine kesilir!

Merkez Hakem Kurulu'na derbiden sonra çok net bir mesaj çıktı: "Bu tür kritik maçlara kimleri atıyorsun? Bundan sonraki derbilerde daha dikkatli olun."