Cumhurbaşkanı Danışmanı Tour of Türkiye’de yol göstericisi oldu

Büyükşehirlerden kaçışların başkenti Bodrum’dayız. Ama burası artık Halikarnas Balıkçısı’nın kaçtığı Bodrum değil. Azken sevimli olan o beyaz Bodrum evlerinin imitasyonları ilçenin dağına taşına dağılmış. Nüfusu da trafiği de patlamış. Ultra lüks turizme dümen kuran oteller ve limanlarıyla yeni Bodrum, öğrencilerin de yaz kaçamakları yaptıkları Bodrum artık bir anı. Fakat bir yanıyla da İstanbul gibi, hem şikâyet edilen hem vazgeçilmeyen…

Bodrum kalesi önünden verilecek Selçuk Meryem Ana startını beklerken her zamanki gibi etrafta mini tur atıyorum. Çarşıda boynumdaki gazeteci yaka kartını gören bir esnaf apansız muhabbete başlıyor: “Şu halıcı benim. Çok eskidir” diyor. Ben klasik sorumu soruyorum “İşler nasıl peki?“ “İyi değil” diyerek anlatıyor: “Artık makine işi halı revaçta. El dokuması isteyen de internetten veriyor siparişini alıyor. Birkaç ev barktan gelen kira olmasa ayakta durmak zor. Bütün uğraşım çocuklar” Halıcı abi, oğlunun TRT Word’de çalıştığını, kızının da Kanada’da okuduğunu söylüyor. “E ne güzel işte” diyorum. Çay ısmarlamak da istiyor ama teşekkür edip ayrılıyorum.

Turun bu etabı benim için özel. Çünkü organizasyonun sağladığı bir araçla bisikletçilerle birlikte yola çıkıp, zaman zaman onların yanından yöresinden geçeceğim. Birlik gazetesinden Mustafa Yaşar ile birlikte izleyeceğiz. Şansımıza mihmandarımız eski bir bisikletçi Onur Şahin oluyor. Halihazırda Kastamonu’da beden eğitimi öğretmeni. Erkek ve kız voleybol takımları da çalıştırıyor. Yolculuk boyunca bisiklete dair her sorumu büyük bir sabır ve detaylı biçimde cevaplıyor.

Ondan aldığım bilgileri şöyle derleyeyim: Bisiklette rakibinizle yeri geliyor bir takım gibi hareket ediyorsunuz. Herkes sırayla grubun önüne geçip rüzgâra da kalkan oluyor. Böylece kilometrelerce yolun önemli kısımlarını dayanışmayla geçiyorlar. Evet, bisiklet çok yorucu bir spor ama onların kullandığı bisikletler de çok özel. Daha az enerjiyle daha fazla mesafe kat etmeyi sağlıyorlar.

200 kilometreye varan etaplarda önce hedefledikleri sürüşe dair planlamalarını yapıyorlar zihinlerinde. Enerjilerini doğru kullanmayı teknolojik araçlarla sağlıyorlar. Ne kadar basıp basmamaları gerektiğini ayarlıyorlar. Toplu halde gittiklerinde birbirleriyle muhabbet ediyorlar. E bazen de kendi özel iş güçlerine dair düşüncelere dalıp giderlermiş. “Ulan şu faturayı ödemedik daha” gibi mi diye takılıyorum Onur Şahin’e. Ben tur boyunca doğal güzelliklere dalıp gittim ama bisikletçiler bu muhteşemlikleri seyre dalamıyor. Çünkü en ufak hataya yer yok. 

Daha önce de yazdım, Tour of Türkiye için binlerce kişi görev yapıyor. Çoğu da gönüllü. Mihmandarımız Onur Şahin, “Cumhurbaşkanı’nın danışmanı da motoruyla güvenlik ekibinde” diyor. O bunu sıradan bir şeymiş gibi söylüyor. Mustafa ile ikimiz elbet gazeteci refleksiyle şaşırıyoruz. “Yapma yahu! Aaa, e bir röportaj yapsak” diye atılıyorum hemen. Onur, “Tamam mamam” demeye kalmıyor, Cumhurbaşkanı’nın danışmanına yolda rastlıyoruz! 

Evet, Cumhurbaşkanı Özel Kalem Müdür Yardımcısı ve Danışmanı Yusuf Alperen Ayar, motoruyla Tour of Türkiye’de güvenlik ekibinde fiilen çalışıyor. Çok zamanımız yok çünkü arkadan bisikletçiler geliyor. Şaşkınlığımızı fark edip “Ben eski bisikletçiyim. Daha önce de turu izledim ama bu sene güvenlik ekibine girdim. Düdük de çaldım, bayrak da kaldırdım” diyor. Yani bisikletçilere istikamet gösteriyor, güvenliği ihlal edecek olası durumlara da engel oluyor. Ayar’ın motosikletinin başında fotoğrafını çekip tekrar yola koyuluyoruz.

Birkaç kilometre gittikten sonra yol kenarında bir sarı kırmızı formalı kişi görüyoruz. Engelli bir bisikletsever. O anda durmayı akıl edemiyoruz. Neyse ki üç metre falan sonra durup gerisin geri dönüyoruz. Güneşin altında yol kenarında tek başına oturan bu güzel insanın adı Özer Yıldız. 

Hemen bir soru cevap yapıyorum:

“Ne kadar zamandır buradasın?” 

“Yarım saat oldu abi. Yemeği yarım bıraktım geldim, bisikletçiler için. Bisikleti çok seviyorum.”

“Forma Icardi mi?”

“Yok abi neredeee!”

“Hiç Galatasaray maçına gittin mi?

“Yok. Televizyondan izliyorum sadece”

“Hayalin var mı?”

“Var abi. Rams Park’ta Galatasaray maçını izlemeyi hayal ediyorum”

Özer’e teşekkür edip vedalaşıyorum. Bu konuşmanın videosunu Ajansspor'un sosyal medya hesabından da paylaşıyorum. Umarım Galatasaraylı iletişimciler Özer Yıldız’ın bu düşünü gerçekleştirir. Daha önce böyle jestleri çok yaptılar.

🚴 Tour of Türkiye'nin Bodrum-Marmaris etabında Galatasaray taraftarı Özer Yıldız, bisikletçileri izlemek için yol kenarında beklerken karşılaştık.

❤️ Özer Yıldız en büyük hayalinin Rams Park'ta Galatasaray maçı izlemek olduğunu söyledi. @GalatasaraySK / @Galatasaray… pic.twitter.com/7JvUm9GRfi

— Ajansspor (@ajansspor) October 13, 2023

Artık kaçış grubuna girme zamanı. Onur Şahin, sotelik bir yere park ediyor. Ana gruptan kopup gelen bisikletçileri önce yol kenarında kaydediyoruz sonra da arkalarında takılıyoruz. Bir müddet böyle gittikten sonra yarış komiserinin de onayıyla yanlarından geçiyoruz. Kendimizi öne atıyoruz. Bu esnada fotoğraf ve videolarımızı çekiyoruz. Yarışın içinde kısa bir an da olsa yer alıyoruz. 

Bafa Gölü'ne yakın bir noktada beslenme noktasına denk geliyoruz. Takımların personelleri sıra sıra yan yana diziliyor ve ellerinde yiyecek çantaları tutuyor. Bisikletçiler de bu çantaları alıp boyunlarına asıyor. Bir yandan bisiklet sürüp bir yandan da gıda takviyesi yapıyorlar. Çöplerini de asla atmıyorlar. Çevreci bir ulaşım ve spor aracı olan bisikletin ruhuna hale getirmiyorlar.

İlk defa Meryem Ana’ya çıkıyorum. Gidip bir süre kaldığı evi ziyaret ediyorum. İçeride fotoğraf çektirmek yasak. Uyarı tabelalarında da sessiz olunması ve uygun kıyafetle girilmesi isteniyor. Bir göz kabilinden gücük bir ev. Bir kapısından girip diğerinden çıkıyorum. Çıkıştaki mumluğa bir mum da dikerek, ritüele uyuyorum. Çeşmesinden bir yudum su da içiyorum. Bahçe duvarında çoğu selpak kâğıtlara olmak üzere yazılıp asılmış sayısız dilek var. Bahçede biraz soluklandıktan sonra yeniden bitiş noktasına dönüyorum. 

Genel klasman için Bodrum-Selçuk etabı son fırsat. Şirince ve final bölümündeki Meryem Ana, Babadağ’da liderliği ele geçiren Alexsey Lutsenko’yu geçmek için şans. Victor Langelotti kazansa da ikinci olan Lutsenko, liderliğini koruyor. Futbol tabiriye Astana sporcusu Lutsenko için artık “Şampi” diyebiliriz. Kalan iki etapta yarışı bitirmesi yeterli olacak. 

Altınca etapta, medya direktörümüz Faik Gürses’in “Kazasız tur, tur değildir” önermesi gerçekleşiyor. Bir iki kaza oluyor. Toplu değil münferit kazalar. İki sporcu ufak sıyrıklarla atlatırken bariyerden düşen İtalyan Alessio Nierra, hastanelik oluyor. Ciğer sönüyor ama bu hayati bir sorun değil. Daha önce benzer sorunlar yaşayan sporcular spor hayatlarına devam ettiler. Galatasaraylı Nagatomo geliyor aklıma. Bisikletçinin elinde ve dirseğinde kırıklar da var.

Yarın, Akdeniz ve Ege topraklarındaki son etap koşulacak. Kuşadası-İzmir… Sonra ver elini İstanbul..