'Umuda umut katan bir maçtı'

17.12.2018 - 08:40 | Son Güncellenme: 17.12.2018 - 11:40

'Umuda umut katan bir maçtı'

Yerli Atiba - Şansal Büyüka / Milliyet 

Beşiktaş ilk yarının son dakikasında yediği golle içeriye yıkık girdi. Soyunma odasından ikinci yarıya yeni bir umut, yeni bir heyecan ile başlangıç yaptı. Bu defa ikinci yarının ilk dakikasında kalesinde golü gördü. İlk yarıda son dakikada bir gol, ikinci yarıda  ilk dakika bir gol, iki dakikada iki gol Beşiktaş’a fena darbe vurdu. Buna rağmen dağılmadı, bozulmadı Beşiktaş...

71. dakikada topla oynama yüzdesi 71-29 Beşiktaş’taydı. Açık konuşalım, Beşiktaş son dakikada beraberlik golünü bulmasa ve sahadan yenik ayrılsa, mücadelesine yazık olurdu.

Beşiktaş özellikle ikinci yarıdaki baskılı dakikalarda, geçmiş yıllarda çok alıştığı golcülerden hiç olmazsa birini çok ama çok aradı... “Al” döneminden, “sat” dönemine geçen Beşiktaş gidenlerin yerine iyi-kötü  birilerini buldu da, çok alışkın olduğu verimli, kaliteli bir golcüyü bir türlü bulamadı. Trabzon maçında da bu kadar coşkulu oyununa ve bu kadar baskısına rağmen eksiği ve aradığı bu golcüydü.

Trabzonspor bir ara dağılma, Ünal Hoca’dan ayrılma sürecine girmiş olsa bile iyi toparladı. Ünal Hoca’nın dirayetli duruşu ve gençlik aşısı ciddi anlamda işe yaradı. Ancak “o sene bu sene” diyorsan, İstanbul’da 2-0 öne geçtikten ve böyle büyük bir avantaj yakaladıktan sonra bunu korumasını bileceksin. Belki de Sosa gibi böyle maçların büyük tecrübesinin sakatlanıp çıkması, gemiyi sahipsiz bıraktı ve özellikle orta alanda Trabzonspor sahipsiz kaldı.

Zevkli, heyecanlı, tempolu bir maç izledik. Dorukhan’a hayran kaldım. Böyle devam edebilirse artık yaşlanan ve vedaya hazırlanan Atiba’nın yerine “Yerli Atiba” olarak bu göreve soyunabilir.

Trabzonspor’un ilk golünde 1.60’lık Medel’in son adam olarak o yüksek topa boşa çıkması takımı adına “trajikomik” bir pozisyondu. Medel ne yapsın, boyu o kadar... Ayrıca Gökhan ile özellikle Caner bu kadar istekli ve iyiyse baştan oynamaz mı?

Trabzon’da Rodallega, Burak Yılmaz sonrası kendini ve kalitesini bulmuş gibi... Attığı golde önce göğsü, sonra ayağı ile yaptığı kontrol ve kaleci Karius’tan sıyrılışı kusursuzdu... Ancak ikinci yarıdaki kontrataklarda önce Nwakaeme, sonra Ekuban ile birlikte oynarken, sonucu sağlama alma adına yeni bir gole imza atabilirlerdi. Açıkçası, belki de 2-0’a güvenip ciddiyetten ve isabetli son vuruştan uzaklaştılar.

Beşiktaş ile Trabzonspor birer puan mı kazandı, ikişer puan mı kaybetti, tartışılabilir. Üzülenler, sevinenler olabilir... Hepsi tartışılabilir. Tartışılmayacak tek şey var: O da futbolseverlerin son dönemlerin en zevkli, en keyifli, en hızlı ve en gollü maçını seyretmiş olması... Bu da bize yeter...

Dorukhan'ın hayat öpücüğü - Ali Ece / Fanatik

İlk yarıda Dorukhan’ın çift yönlü dinamizmi dışında Beşiktaş adına pozitif tek bir şey yoktu.

Karius konsantrasyon sorunlarına devam etti. Geriden oyun kurulamadı, Adriano bile bu soruna çare olacağına sorunu büyüttü. Artık geriden oyun kuramadığı için hücumları kesik kesik olan Beşiktaş ilk 45’te 3. alanda da hatalı tercihler yaptı: Ceza alanı yayında yani tam merkezde bekleyen Llajic ile bire iki yapmak yerine top kaptırma garantili çalım saçmalığına giren Lens, top kaptırmada Lens ile yarışan Quaresma derken Beşiktaş golü yedi.

Trabzon’un iyi oyununun gole dönmesini daha önce direk engellemişti, 45’te Quaresma, Medel ve Karius rakibe yardımcı oldular! Tabii Sosa da asistinde maestroluk dersi verdi.

2. yarıya doğru oyuncu değişiklikleriyle başlayan Beşiktaş’ta takım arkadaşları Dorukhan’a eşlik etmeye başladı. 45-70 arası Beşiktaş’ın topa sahip olma oranı yüzde 71’e kadar yükseldi.

Beşiktaş son 10 dakikada da çok savaşınca Trabzon’un kadro derinliği yetersizliğinden faydalanıp puanı kurtardı.

Gecenin sorusu
Beşiktaş neden 2. yarıya başladığı 11 ile maça başlamadı? Pektemek girerken Güven yerine Lens çıksa gol atma ihtimali daha da yüksek olmaz mıydı?

Maçın starı
Türkiye Milli Takımı, Abdülkadir ve Yusuf’tan sonra Dorukhan’ı da kazandı. Tabii Lucescu, Rapid Bükreş maçını tercih etmediyse!

Maçın olayı
Gerçekten ofsayt olduğu için iptal edilen pozisyonda VAR 5 dakika bekletince Beşiktaş’ın momentumunu kaybetmesi. Bizim ligdeki tüm takımlara yazık bu açıdan.

Almanya veya İtalya’da maksimum 25 saniye beklenen VAR kararı, bizde minimum 3 dakika bekletiyor.

Kısa mesaj
Heyecanı açısından lig ortalamasının üstünde bir maçtı.

Beşiktaş’ın stoper sorunu! - Cem Dizdar / Fanatik

Trabzon’un ilk devre boyunca gözle görünen fiziksel üstünlüğünü eritmek için Beşiktaş topu ayağında tutmaya özen gösterdi. Lakin ayağındaki topu önde işlevsel kullanacak bir organizasyona sahip miydi, işte sorun tam da buradaydı. Üstelik muazzam bir stoper sorunu varken!.. Golü yedikleri pozisyonda çoğu kişi Medel’in zamanlama problemine takılacaktır. Ancak stoperler Vida/Necip’in nerelerde olduklarına bir bakın! Hatta golden önceki Trabzon’un son gol girişiminde Atiba’nın altı pas içinde kestiği topta ki stoper yerleşimine!...

İkinci devre Beşiktaş golü yedikten sonra her şey oldu. Goller, VAR ve iptal, tempo... Uzatmada üçe iki pozisyonda Batuhan, Rodellega’ya topu geçiremedi ve o top dönüp Beşiktaş golü oldu! Futbol işte... Neresinden bakarsanız bakın hangi takımı tutarsanız tutun, bunca yıl o kadar paranın ‘kırpık yıldız’lara çarçur edildiği ülkede umuda umut katan bir maçtı.

Gecenin sorusu
Burak ve Onur’un ardından Trabzon’da ciddi bir rahatlama/güven gözleniyor! Buna ‘futbolcu sorunu’ deniyor. Acaba bu oyuncuları alacak takımlar bu riski öngörüyor mu?

Maçın starı
Oyuna umut, romans ve gelecek koyan gençler; başta Uğurcan ÇakırÖ Ve devamında Hüseyin Türkmen, Yusuf Yazıcı, Abdülkadir Ömür, Batuhan Artarslan, Dorukhan Toköz, Güven Yalçın.

Maçın olayı
Kuşkusuz ki, Beşiktaş’ın kendi taç atışından gol yemesi ve Dorukhan’ın VAR nedeniyle iptal edilen golü. Ve iptal kararı verilene kadar geçen sürenin devamında Beşiktaş’ın temposundaki gözle görülür düşüş...

Kısa mesaj
Love, Larin gibi klasik santrforlar varken Şenol Güneş’ten ‘belirsizliğe’ yapılan bir değişiklik; Mustafa Pektemek. Ve futbolun cilvesi; gol...

İki farklı Beşiktaş - Oktay Derelioğlu / Takvim

AVRUPA'DAN elenmenin moral bozukluğunu üstünden atamadığı görülen Beşiktaş dün ilk yarıda kötü bir oyun ortaya koydu. Trabzonspor da rakibinin ilk yarıdaki kötü futbolunu iyi değerlendirdi. Daha fazla pozisyona giren Bordo-Mavililer, ilk devrenin son dakikasında Rodallega'nın attığı golle ilk yarıyı önde kapamayı da başardı.

Siyah-Beyazlılar'da ilk yarıda Quaresma çok silik bir görüntü ortaya koydu ve takımı neredeyse eksik oynattı.

Şenol Güneş de böyle olunca Quaresma'yı 46'da oyundan aldı.

VAR'A TAKILDI...
Trabzonspor'un iki farklı öne geçmesinin ardından maçın kopması beklenirken, Beşiktaş pes etmedi ve geri döndü. İkinci yarıda Trabzon'u sahasına hapseden Kartal farkı önce bire indirdi.
Ardından ise Dorukhan'ın bulduğu gol VAR'a takıldı.
Maçın son bölümünde topu tamamen Beşiktaş'a bırakan Trabzon, beraberlik golü için adeta davetiye çıkardı.
Kartal da duraklamalarda Mustafa Pektemek ile eşitliği buldu ve 1 puanı aldı.
Beşiktaş dün ikinci yarıdaki oyunu ile galibiyeti daha fazla hak eden taraf oldu.

MAÇIN EN iYİSi UĞURCAN
Yaptığı kurtarışlar maça damga vurdu.

MAÇIN EN KÖTÜSÜ QUARESMA
Portekizli yıldız gününde değildi.

Golden önce faul yok - Erman Toroğlu / Fotomaç

Maçı televizyondan izlediyseniz eğer karşılaşma sağ tarafta oynanıyorken ekranın en solundaki Beşiktaşlı ve Trabzonsporlu futbolcuları göremiyordunuz.
Bu sefer sol tarafta oynansa ekranın en sağında da en az 4-5 futbolcu görüntüden kayboluyordu.
Bu şu demek; iki takımın da orta sahası hangar gibi açık.
Yani iki takımın da en gerideki adamları ile en ileri uçtaki adamları arasında bir futbol maçı yapılsa 11'e 11 rahat oynanır.
Orta alanda iki taraf da çok saçma sapan işler yaptı. Öyle olunca da pozisyonlar göze fazla gözüktü.
Çünkü hücuma gelen takım orta sahada hiç darbe almadan rakibin arka tarafıyla yüz yüze geldiler.
Hangisi kazanabilirdi?
İki taraf da… Hangisi kaybebilirdi?
İki taraf da… Kaybetselerdi kaçırdıkları pozisyonlara üzüleceklerdi.
Sosa'nın sakatlanması, son yarım saatte takımın onsuz kalması Trabzonspor'un aleyhine oldu.
Beşiktaş baskılı gözüktü ama baskılı gözüktüğü dakikalarda Trabzonspor çok tehlikeli pozisyona girdi.
En son uzatmanın 5'inci dakikasında Batuhan, bomboş üç arkadaşından birine topu atabilse maç 3-1 olacaktı. O atamadığı, rakibe kaptırdığı top, döndü bir faul pozisyonuyla Beşiktaş'ın golü oldu.

Arkadaşlar! Şimdi size burada şunu söyleyeyim;
Eski hakem tipleri maçı iyi idare eder görünürlerdi. Ama öyle yerlerde, yan toplarda faul düdüğü çalarlardı ki o toplar gelir gol olurdu.
Golden önce Lens'in rakibiyle girdiği pozisyonda eğer faul verilecekse Lens'in aleyhine verilir.
Ama hakem uyanık!
Beşiktaş'ın lehine verdi. Eee duran top, Beşiktaş yükleniyor, bir yan top, gol… Ne oldu? Hakem maçı iyi idare etti. Hadi canım sen de… Millete yedirirsiniz ama hala daha tam cesaretle maç yönetemiyorsunuz.
Yukarıya gelenlerin çoğu berabere kaldı, bir tek Malatyaspor aradan sıyrıldı. Bu lig daha çok su götürecek.
Bakın! Başakşehir ilk yarıyı böyle bitirir, 2. yarının ilk 5 maçında istediği sonuçları alırsa anlaşılıyor ki ondan sonra ikincilik mücadelesi yapılacak.
Çünkü şu anda Başakşehir kadar istediğini yapan, kendine göre futbol oynayıp rakibini de buna zorlayan bir takım yok. Trabzon son 3 haftada olduğu gibi takım olarak iyi mücadele etti. Topu yere indirdiler, yardımlaştılar.
Beşiktaş ise kopuk kopuktu.
Sağdan Gökhan, soldan Caner Erkin ortalayacak karambolden gol yapacaksın. Nereye kadar? Nitekim bu takımlar Avrupa'ya çıkınca boylarının ölçüsünü alıyorlar. Bize de Türkiye'de bunları seyretmek düşüyor.
Ne yapalım! "Benim adım hıdır, olacağı budur" misali…

STOPER OLMAZ!
BAKINIZ! Şenol Güneş oynatıyor ama Medel'den stoper olmaz. Bakın Trabzonspor'un attığı ilk gole... Sosa öyle bir asist yaptı ki, Medel'in boyuna göre yolladı topu. Usta işi...
"Medel'den stoper olmaz" diyorum ya aynı şeyi Necip için de söylüyorum. İkisinden de stoper falan olmaz.
Koy ortaya oynasınlar..

Maçın bitmesini istemedik - Uğur Meleke (Hürriyet)

SÜPER Lig’in gurur maçlarından birini izledik Vodafone Park’ta. Hele önceki günkü Başakşehir-Galatasaray karşılaşmasındaki düşük tempo ve iki hocanın aşırı tutuculuğundan sonra, ilaç gibi geldi bu maç.
Dün hem kazananın hak edeceği, hem de kaybedene üzüleceğiniz, bitmesini istemediğiniz o futbol bayramlarından biriydi sahadaki. Her iki hocaya gönülden teşekkürler bir Türk sporsever olarak.

İlk parantezi ligde son 1 ayın en iyisi Ünal Karaman’a açmak lazım sanırım. Malatya karşısında 4-0 mağlupken sahaya sürdüğü Hüseyin’i o iyi 35 dakikasından sonra bir daha kesmedi. Fenerbahçe maçı öncesi bütün gazeteler Esteban’ın oynayacağını zannederken o, formayı hak eden Uğurcan’a verdi. Sahada ve saha dışında ayrıcalık beklentisiyle takımın dengesini bozan Burak sonrası hamleleri hep doğru: Kaptanlığın Sosa’ya, frikiklerin ağırlıkla Yusuf’a, oyun liderliğinin Abdülkadir’e verilmesi... Hepsi bu sezonun hikâyesinin yapı taşları. Kim bilir belki de o sene, bu senedir Trabzonspor için.

Şenol Güneş’in takımı da harika bir 43 dakika oynadı, ama ancak beraberliği kurtarmaya yetti bu süre. İkinci devredeki Gökhan’la Caner’i izleyince, maça böyle başlamadığı için herhalde çok hayıflanmıştır Şenol hoca. Ön liberoda Dorukhan, en uçta Güven’le başlaması ne kadar doğruysa, sağ çizgideki Necip-Quaresma tercihi o kadar yanlıştı deneyimli teknik adamın.

Beşiktaş’ın 2018 bilançosu

Bundan yaklaşık 1 yıl önce; Beşiktaş, Devler Ligi’nde içerideki Porto maçına şu 11’le çıkmış: Fabri, Gökhan, Pepe, Tosic, Adriano, Atiba, Tolgay, Quaresma, Talisca, Babel ve Cenk... Sadece bir yıl sonra bugün bu takımın 5 oyuncusu (Fabri, Pepe, Tosic, Talisca, Cenk), artı bir numaralı yedekleri Negredo yok; iki futbolcusu da her an ayrılabilir (Tolgay’la Babel)... Yani sadece 1 yıl önce sahaya çıkan Beşiktaş’ın as 12 oyuncusundan bugün kullanılabilen sadece 4’ü kalmış. Deyim yerindeyse Beşiktaş’ın içi 365 günde boşaltılmış. Bu 1 yılda kulüp 36,5 milyon Euro bonservis geliri elde etmiş. Toplam bonservis harcaması ise 4,3 milyon Euro (Lens+Umut).

‘Güven Kahveci’ geliyor!

GÜVEN’i Rize karşısında 10 dakika sahada kaldığı ilk gününde dahi Nihat’a benzetmiştim. Sahadaki duruşu, doğru yerlere koşuları, kırk yıllık Süper Lig topçusuymuşçasına tavırları. Dün bir büyük maçta büyük oynayarak gerçekten de Nihat’ın yolundan gidebileceğini bir kez daha hissettirdi genç adam. Güven’in önü açık.

Maçın adamı: UĞURCAN

Senin için hazırladığımız haberler