Spor yazarları Galatasaray - Bursaspor maçını değerlendirdi!

24.02.2018 - 08:44 | Son Güncellenme: 24.02.2018 - 08:44

Spor yazarları Galatasaray - Bursaspor maçını değerlendirdi!

Spor yazarları Galatasaray'ın 5-0 kazandığı Bursaspor maçını değerlendirdi.

Terim etkisini görmeliyiz - Serdar Ali Çelikler (Habertürk)

Bu yazıyı 60. dakikada yazdırıyorum. Bu dakikada Galatasaray 3-0 önde ve Bursa 10 kişi. Son 30 dakikada olsa olsa skor artar, başka da bir şey olmaz. Bu nedenle maçla ilgili kritiğimi bu dakikada yazmamda bir sakınca yok. Bursaspor aslen sahaya çıktığında; fiilen ilk golü yediğinde, resmen de kırmızı gördüğünde maçı zaten kaybetmişti.

Galatasaray, Fatih Terim döneminde, Tudor dönemine oranla oyun ve maç kazanma alışkanlıkları açısından bir fark yaratmış değil. Tudor zamanında da şimdi de Antalya gibi Bursa gibi dönemin Osmanlı’sı gibi takımları bulduklarında helva gibi dağıtıyorlar. Dün de farklı bir şey olmadı. Gomis, Garry ve Feghouli’nin sürekli olmasa da sıklıkla yaptıkları ön alan presi rakibi hataya zorladı. Ve G.Saray, ilk 2 golü de kapılan bu toplardan sonra gelişen ataklarla buldu. Eğer Kasımpaşa maçından 3 puanla ayrılınabilseydi, şampiyonluk adına biraz daha ümitli bakılabilirdi. Fakat bu tür maçlar bize G.Saray’ın oyununun gelişip gelişmediğini tam olarak göstermiyor.

Terim’in ekibi, önümüzdeki Karabük deplasmanı ve içerdeki Konya maçından 6 puan daha çıkarıp Kadıköy’e güvenli gitmek isteyecektir. Muhtemelen de böyle olacaktır. Ve fakat, bizim artık “Terim geldi ve Tudor döneminde oranla takımın oyunu şu şu şu yönlerden, şu kadar oranda değişti” dememiz gerekiyor. Yanlış anlaşılmasın, Terim olmasa G.Saray şu andaki durumdan daha kötü olurdu. Çünkü ciddi bir yönetim boşluğu var. Bugün en etkili figürü Fatih Terim’dir. O olmasa, muhtemelen takım da dağılırdı. Yani bir lider olarak Terim üzerine düşeni fazlasıyla yapıyor. Ama teknik adam olarak farkını fark ettiremedi. Ve önünde çok da süresi yok.

Bursaspor ise muhtemelen bir hoca değişikliğine gidecektir. Bence Batalla başta olmak üzere bazı oyuncuları da biraz geriye çekmek gerekiyor.

Terim olmasa G.Saray şu anki durumdan daha kötü olurdu.

Gomis

5 gün önce çok üzücü bir olay yaşayan bu futbolcu, dün birinci sınıf bir vuruşla ilk golü attı. Birçok olumsuz etkene, bazı futbolcuların eksikliklerine, Muslera’nın formsuzluğuna, yönetimin tecrübesizliğine, kulübün parasızlığına rağmen takımını ayaktan tutan isimlerin başında geliyor.

Bursaspor

Oyunları giderek düştü. Ama daha da önemlisi birbirlerine inançları hiç kalmamış. Takım olma bütünlüğünü yitirmişler.

Kaymaklı kadayıf - Erman Özgür (Fanatik)

Özgüvensiz ve dağınık görüntüsünün yanında maça bir de kötü başlayan Bursaspor’a karşı yaptığı presin karşılığını ilk yarıda çok rahat aldı Galatasaray. Sezon genelindeki en formda isimler Rodrigues ve Gomis ise bu baskının karşılığını Galatasaray’a getiren golleri atarlarken, Ekoko’nun yine bu baskı sonucunda atılması da maçın ilk yarısının bittiği anlamına geliyordu. 2. yarıya da işi sıkı tutarak başladılar. Serdar Aziz’in Harun’un hediyesiyle attığı 3. gol, Gomis’in 4. ve 5. golleri yenen güzel yemeğin üstüne gelen kaymaklı kadayıf oldu. Sonuçta Galatasaray sezonun en rahat galibiyetlerinden birini rakiplerinden en az birinin puan kaybedeceği haftada farklı alırken, Bursaspor için oynanan oyun geçen sezon yaşanan kabusun daha bitmediğinin sinyallerini veriyordu.

Gecenin sorusu

Galatasaray bu oyun anlayışını deplasmanda da uygulayabilir mi? Deplasmanda bu anlayışı uygulamak mümkün değil. Galatasaray’ın dış sahada topun rakibe geçtiği anlarda topu kazanma konusundaki sıkıntısını gidermesi şart.

Maçın starı

Sezonun genelinde olduğu gibi attığı gollerle maçı çözen oyuncu Gomis, aynı zamanda enerjisi ile sahanın en iyi oyuncusuydu.

Maçın olayı

Bursaspor’un puan durumunu bir yana bırakarak, bu görüntüsü ile Le Guen ile devam etmesinin hiçbir anlamı yok.

Kısa mesaj

Kazanmış olsa bile tam hazır olduğu anda Mariano ve Fernando’nun Galatasaray’ın 11’ine dönmesi deplasman kabusunun bitmesi adına çok önemli.

Süper Gomis - Ali Ece (Fanatik)

Solak olmadan sol ayağıyla Gomis kadar usta işi gol atabilen çok az oyuncu var. Gomis’in ustalığının en can alıcı kısmı sürekli hareket ederek araması. Gomis, daha top ayağına gelmeden kafasının içindeki gol hafızasıyla en etkili vuruşu nasıl yapacağının bilincinde. O yüzden tek vuruşlarda sadece bizim ligin değil dünyanın en iyilerinden birisi.

Çok formsuz olan Bursa ilk 35 dakikayı adeta boş geçti. Galatasaray maç 11’e 11’ken de pozisyonlar buldu. Ekong’un yaptığı ise hatadan da öteydi: Son adamsan minimum risk alırsın, ayağına gelen pası düzgün veremeyecek kapasitedeysen hiç risk almazsın! Galatasaray, 5-4-1 şekilsizliğinde bocalayan Bursa savunmasının top çıkarma sorunu büyüdükçe daha da etkili pres yaptı. Bu sayede hem Bursa’yı 10 kişi bıraktırdı hem de 2. golü attı. Bu hücum presin reisi de Gomis’ti. Hem enerji verdi hem de oyun aklıyla 3 puanı erkenden kazandırdı.

Gecenin sorusu

Bu satırlar yayınlandığında halen görevde olur mu bilmiyorum ama Le Guen’in 5-4-1 takıntısı nereden geliyor?

Maçın starı

Gomis’i St. Etienne’de de Lyon’da da Marsilya’da da hep çok beğenirdim. Transfer olduğunda yazdığım yazıdaki kadar iyi oynadığı için teşekkür ederim!

Maçın olayı

Gol sevincinde Belhanda’nın yanlışlıkla Donk’u sakatlaması. Galatasaray’a geldiğinden beri Donk ilk kez bu kadar iyi ve istikrarlı oynarken bu tip pozisyonda sakatlanması bildiğin kör talih!

Kısa mesaj

Galatasaray, deplasmanda TT Stadı’ndakinin yarısı kadar bile oynasa şampiyonluk şansı çok yükselir.

11’e 11 oynansa da farklı olmazdı - Rıdvan Dilmen (Sabah)

Öncelikle Galatasaray taraftarlarını kutlayarak yazıma başlamak isterim... Cuma maçı olmasına rağmen hem kalabalık hem de coşkululardı. Tabii ki Fatih hoca da Kasımpaşa yenilgisiyle demoralize olan oyuncularının bir haftada toparlanmasında takımla fazla oynamayarak etkili oldu. Feghouli takıma dönünce, en doğru 11'le sahada yer alıp, önde baskıyla rakibi zorladılar. Bursaspor kırmızı kartla 10 kişi kalmasa, oyun 11-11 devam etseydi de Galatasaray'ın kazanacağı belliydi. Zaten rakip 10 kişi kalınca maç bitti. İkinci golle rahatlayan sarı-kırmızılılar için maçın ikinci yarısı formaliteye dönüştü.

Bursaspor, şampiyonluk yaşamış bir kulüp. Ama bu maçtan önceki 8 karşılaşmayı kazanamamış Bursaspor, Galatasaray'ın attığı ilk golden sonra mental olarak da tamamen çöktü. 10 kişi kalınca sistemi değiştirdiler. İlk şutlarını ise ancak 67. dakikada çekebildiler.
Galatasaray maça iyi başlasa da ilerleyen dakikalarda durağan bir oyuna geçiyordu ama dün en iyi yaptıkları şey coşkularını ve tempolarını maçın sonuna kadar sürdürmek oldu. Ofansif oyuncularla çok becerikli hücumlar yaparak bol pozisyon ve goller buldular.
Serdar Aziz'i çok beğendim. Rodrigues'in formu devam ediyor. Gomis de tek topların usta oyuncusu olduğunu dün bir kez daha gösterdi. Oyun koptuktan sonra Fatih Terim'in, Mariano'yu alması, "Seni unutmadım, aklımdasın" mesajıydı.

Şimdi Galatasaray'ın önünde deplasman fobisini yeneceği bir rakip var. Önümüzdeki hafta ligin son sırasındaki Karabük'ü yendikleri takdirde deplasmanla ilgili soru işaretlerini de hafifletmiş olacaklar. İç sahadaki 12 maçında 34 puan alan Galatasaray, deplasmanda tam tersi bir durum yaşıyor. Bunu zaten Fatih hoca da dillendirip, "Bir deplasman fobisi var galiba. Allah nasip eder Mayıs'ta şampiyon olursak gerekeni yaparız" demişti. Ama ben bu sözlere katılmıyorum. Galatasaray'ın da şansı en az rakipleri kadar var. Hesaplar kitaplar yapılıyordur ama Fenerbahçe'nin en az 4 puan önünde Kadıköy'e gitmek isteyecektir Galatasaray... Kendi oynayacağı 3 maç kadar Fenerbahçe'nin alacağı sonuçlar da önemli tabi.

Bülent Yıldırım doğru bir kırmızı kart gösterdi. Maç hakem için kolay geçti.

Muslera hasta olacaktı! - Erman Toroğlu (Sabah)

Karşılaşmanın 38'inci dakikasında William Troost-Ekong kırmızı kart gördü ve Bursaspor 10 kişi kaldı.. İyi güzel de, 38 dakika boyunca Bursaspor 11'e 11 oynarken;

Galatasaray kalecisi Muslera, zatürreden hastaneye kaldırılacaktı.

Galatasaray mükemmel mi oynadı?Hayır, Bursaspor kötüydü. Ama Galatasaray'da şu iyiydi... Yardımlaşma güzeldi, istekli oynadılar. Zaman zaman da güzel hareketler yaptılar. Gomis yine gollerini attı ama sahanın yıldızı Rodrigues'ti. Belhanda'da da bayağı bir toparlanma var.
Yalnız Galatasaray'da şu hatalıydı.. Maç 4 olmuş, hemen laubalilik başlıyor. Maalesef futbolda en kötü şey budur. Bilakis daha ciddi oynayacaksın, daha yürekten oynayacaksın ki; bundan sonraki maçlarda fazla hata yapmayasın.
Çünkü yan yana oynadığın futbolcularla bu tarz maçlarda daha bir rahatlarsın, daha bir alışkanlık olur.
Aslında dün gecenin bence en iyisi seyirciydi.. Neden mi? Geçen hafta mağlup olmuşsun ve liderliği kaptırmışsın.
Günlerden cuma, hava soğuk, ulaşım zor...

Öyle olmasına rağmen Galatasaray seyircisi takımını yalnız bırakmıyor. Bu konuda Beşiktaş seyircisi de sınıfı geçiyor. Ama aynı çabayı Fenerbahçe seyircisi göstermiyor maalesef..

Hakem Bülent Yıldırım, Bursaspor böyle dirençsiz olunca fazla zorlanmadı.
Gösterdiği kırmızı da doğruydu.
Bursaspor'un işi gittikçe zorlaşıyor. Bu takımın bu tarz oynamaması lazım, bir sebebi var!
Acaba Bursa seyircisi takımını fazla sevmekten dolayı onu avucunun içinde fazla mı sıkıyor, bunaltıyor veya korkutuyor, geriyor!
Bu işi düşünmek lazım..

Şahane Rodrigues - Levent Tüzemen (Sabah)

Türk Telekom'da Galatasaraylı oyuncuların oynadığı coşkulu, istekli, bol pozisyonlu ve müthiş keyif veren futbol için taraftarlar "Bu sene şampiyon oluruz.." şeklinde yorum yapar. Deplasmandaki oyuna bakınca da şaşkınlık içinde "Bu takım Galatasaray mı?" diye sorarlar.. Galatasaraylı oyuncuların zihinsel yapıları, motivasyonları oyun anlayışları, mücadele kaliteleri ve istekleri "içerideki" ile "dışarıdaki" maçlara göre uyumlu olmalı.. Bunun için de Fatih hocanın kadroyu netleştirmesi gerekir. Bursaspor maçında sahaya çıkan on bir "istikrar" adına doğru isimlerden oluşuyor. İyileşmiş bir Fernando ile oyun aklı mükemmel olan formda bir Mariano Galatasaray'a güç katar..
Latovlevici ile kaleci Carrasso hariç mevcut yabancıların içinde en az ücret alan Rodrigues Galatasaray'ın en verimli oyuncusu olarak göz okşuyor.. Bursa maçında bir gol atıp iki de Gomis'e asist yapan Rodrigues'in 5 golü, 8 asisti var.. Rodrigues'in peteğinden en çok balı Gomis yiyor... Fransız golcü ilk dakikadan itibaren hırsıyla, çalışkanlığıyla, önde yaptığı baskıyla ön plana çıktı. Partneri Rodrigues'in pasında hareketli gelen topa tam bir golcü vuruşla ayağının içiyle "tek vuruş" yaparak golü attı. Galatasaray'da sakatlık ya da ceza yoksa tabelaya yazılan ilk iki isim Gomis-Rodrigues olmalı..

Golcüler egoist olur ama Gomis'in Serdar'ın direkten dönen topuna çevre kontrolü yapmadan acele ederek vurması yanlıştı. Oysa Gomis topu kontrol edip etrafına baksaydı bomboş durumda Rodrigues'i görecekti. Terim "çevre kontrolü" konusunda dün hat-trick yapan Gomis'i uyarmalı. Çünkü geçen haftaki Kasımpaşa maçında da Gomis'in bu zaafı nedeniyle Sinan beraberlik golünü atamamıştı.
Günümüz futbolunda hücum bekleri çok değerli.. Nagatomo-Linnes ikilisi bıkmadan, yorulmadan kanat bindirmeleri yaptı. Fernando'nun yokluğunda Donk basit oyunu, çalışkanlığı ile göz doldurdu. Bir takımda tekniği yüksek oyuncu ne kadar çoksa o takım oyuna hep hakim olur. Belhanda-Feghouli gibi becerileri yüksek oyuncular sayesinde Selçuk da kimliğini buldu.. Savunmada Maicon tam bir denge adamı olduğunu gösterirken geriden rakip savunma arkasına attığı isabetli uzun toplarla Galatasaray'ın hücumu çabuk başlatmasını sağladı. Taraftarın maç boyu dinmeyen coşkulu desteği Galatasaraylı oyuncuları galibiyete şartladı.atasaraylı oyuncuları galibiyete şartladı.

En büyük fark Gomis - Uğur Meleke (Hürriyet)

Telekom Stadyumu’nda oynanan maçı izleyemediyseniz, farklı skorun sebebinin kırmızı kart olduğunu zannedebilirsiniz. Ama hayır, öyle değildi. 38’de Ekong kırmızı kart görene kadar da maç tamamen tek taraflıydı; yerde ve havada, her yerde sadece Galatasaray vardı. 38’de kart geldiğinde Galatasaray topa rakibinin iki katından fazla temas etmişti, şutlarda durum 6-0’dı ve hatta hava toplarında da 9-2 üstündü ev sahibi.

Evet, Galatasaray kendi evinde baskın oynamaya alışık bir takım. Ama bu denli büyük bir farkın oluşmasında teknik adam tercihlerinin de etkisi olduğunu not etmek gerek. Terim, geçen haftaki Kasımpaşa maçının analizini iyi yapmış, o müsabakanın başlangıcındaki Donk-Selçuk-Tolga tercihi son derece lükstü. Tek bir iş, 2 yerine 3 kişiye bölüştürüldüğü için Galatasaray alışılmış ayarlarından saptı orada. Bursa karşısında Belhanda’nın 11’e dönüşü, bir niyet gösterisiydi kesinlikle. Bir oyuncu değişikliği, bazen bir oyuncu değişikliğinden fazlasıdır. Hem Donk’la Selçuk alanlarında daha rahattılar, hem de önde daha kalabalıktı Galatasaray. Pas kaliteleri çok daha yüksekti, topu çok daha seri çevirdiler ve yarım saatte abandone ettiler Bursa’yı...

Bir küçük eleştiri de Le Guen’e yapmak zorundayım. Ertuğrul’un sağlıklı dönüşüyle üçlü savunmaya geçiş bekleniyordu. Ama bekler de tamamen defansif olunca o üçlü değil, beşli savunma oluyor aslında. Sağ bek Shehu, üç tane stoper, ortada Agu-Bostock’la, sanki Bursa’nın birinci-ikinci bölge geçişini yapması imkânsız gibiydi. Evet 38’de kırmızı kart geldiğinde maç fiilen bitti, ama 38’e kadar da sahanın her alanında üstün taraf Galatasaray’dı zaten.

Sezonun en iyi oyunlarından birini oynayan Galatasaray’da bir futbolcuya da özel parantez açmak gerek sanırım: Gomis, Galatasaray’ın sadece santrforu değil, ruhani lideri. O iyiyse hem oynuyor, hem oynatıyor. Rodrigues ve Feghouli çizgiye indiklerinde orta yapmıyor; topu bakarak, yerden rahatlıkla çeviriyorlar içeriye. Çünkü biliyorlar ki Gomis hep doğru zamanda, doğru yerde. Galatasaray bu sene bir şeyler kazanacaksa, bir numaralı sebebi kesinlikle Gomis olacak. Gomis’in iyi günüyle kötü günü arasındaki fark, Kasımpaşa maçıyla Bursa maçı arasındaki fark kadar etkiliyor neredeyse Galatasaray’ı...

Senin için hazırladığımız haberler