Spor yazarları Fenerbahçe - Trabzonspor maçı için ne yazdı?

21.08.2017 - 08:57 | Son Güncellenme: 21.08.2017 - 08:57

Spor yazarları Fenerbahçe - Trabzonspor maçı için ne yazdı?

Değişime hazır olun / Engin Verel (Akşam)

Arkadaş yakın bir zaman önce 'Ersun Yanal da Aykut Kocaman da Kadıköy'e gelemez' demişti. Ama dün akşam gördük ki söyledikleri iki isimden biri rakip Trabzonspor'un patronu diğeri ise ev sahibi Fenerbahçe'nin başında Kadıköy'e gelmişti.Avrupa ve lig maçı kadrolarına baktığımızda kale dahil sahanın her bölgesindeki mevkilerde futbolcu isimleri değişikti. Bunu anlamak mümkün değil. 'Sabır' istenmesine belki 'evet' diyebiliriz ama ben bu sözlere pek inanan futbol adamı değilim. Zaten Aykut Hoca’nın kadrosuna baktığımızda çoğunlukla geçen seneki futbolculardan oluşan, ancak 2-3 futbolcunun değiştiği bir kadrosu vardı elinde. Neden zamana ihtiyaç var, bunu anlamakta zorlanıyorum. Nedeni de Galatasaray’a baktığımızda banko oynayan ilk 11’de bir tek Muslera var. 'Onlara zaman gerekmiyor da, Fenerbahçe’ye mi zaman gerekiyor?' sorusu insanın ister istemez aklına geliyor.Bu sezon yeni kaleci Kameni dahil, Volkan’la birlikte Fenerbahçe’nin en zayıf halkası diyebiliriz. Yine dün akşam Volkan birinci golde Skrtel’le pozisyon hatası yapmış, ikinci golde ise Olcay’ın sert şutunda biraz konsantre eksikliği biraz da kendine fazla güvenmenin getirdiği hatayla Göztepe maçında yemiş olduğu ilk gol gibi topu yumruklaması gerekirken, elinin içiyle filelere tokatlamıştı. Zaten baktığımızda Fenerbahçe kalesine gelen 2-3 tane pozisyondan başka doğru dürüst bir top da yoktu.Roman ve Skrtel ikilisi havadan iyi olmasına rağmen yerden istenilen oyun kurma özelliğine sahip olmadığını dün akşam da ispatladılar. 

GÖZLERİM GÖKHAN VE CANER'İ ARAMIYOR DEĞİL!
Sağda Isla, solda 'Bir göründüm, bir yok oldum’ misali İsmail’i seyrederken açıkça söyleyeyim gözlerim bu alanda Gökhan ve Caner’i aramıyor değil.Mehmet-Souza ikilisine gelirsek iyi güzel de, geçen sene bu takım üçüncü olmuş ise bence bu ikiliden birinin yerine daha kaliteli bir futbolcu forma giymeliydi. Bu isim kimin yerine derseniz, kesinlikle Souza derim. Gelelim golcü Van Persie'ye ilk yarı boyunca hiçbir şey yapmazken, tek yaptığı şey kendisine faul yapılması gerekirken onun rakiplerine faul yapmasıydı.Alper ve Valbuena'nın istekli futbollarının yanı sıra Dirar'ın yerine Aatif’in ve ikinci yarı başı Giuliano’nun forma giymesiyle Fenerbahçe daha etkili olur, maçı kazanır düşüncesindeydim.Son 15 dakikadaki Fenerbahçe’nin futbolunu alkışlıyorum. Ancak rakip takım penaltı yapmış olmasa dün akşamki bu 15 dakikaya yakışmayacak bir puan kaybı olacaktı.Arkadaş demişti ki, 'Değişmeyen tek şey değişimdir.' Aslında doğru söylüyor. Eğer tek değişmeyen şey değişimse, o zaman Fenerbahçe’de en büyük değişimin yapılma vakti de yaklaşıyor.

Bu futbolla bir şey olmaz - Erman Toroğlu / Sabah

 F.Bahçe için ‘iyi bir şey yazalım’ diyebileceğimiz bir olay yok. Bir tek Alper çalışıyor ama onun da kapasitesi belli.

Fenerbahçe taraftarı dün stadı doldurdu. Peki Fenerbahçe taraftarı ne ister? Güzel futbol oynayan, paslı, bol pozisyonlu, bol gollü takım ister. Yıllarca buna alışmışlar.

Peki bu Fenerbahçe, beklentileri karşılayabiliyor mu? Hayır. Karşılayabilir mi? Hayır. Bir de şu olay var; Galatasaray çıkıp iki haftadır futbol şov yapıyorsa ve Fenerbahçe de böyle oynuyorsa seyirci tabii küser. Fenerbahçe Giuliano'yu alıyor, Van Persie'yi çıkarıyor. Bir oyuncu daha alıyor, Mehmet Topal'ı stopere alıyor. Yani bir oyuncu değiştiriyorsunuz, dört oyuncunun pozisyonu değişiyor. Bir teknik direktör bu işlere girdi mi yandı demektir. Fenerbahçe kalecisi Volkan Demirel aslında üç senedir yok. Artık toplara yan atlayamıyor. Denize atlar gibi planjon yapıyor. Haliyle topları elinden yumurtluyor.

Sarı-lacivertliler için 'İyi bir şey yazalım' diyebileceğimiz bir olay yok. Bir tek Alper Potuk bir şeyler yapmaya çalışıyor ama onun da kapasitesi belli. Aykut Kocaman defansın önüne çift ön libero koymuş. Yani hala defansına güvenmiyorsun demektir bu. O zaman takımı ileriye nasıl iteceksin? Bakmayın siz, dün gece Trabzonspor çok fazla Fenerbahçe'nin arka tarafına sarkamadı. Yarın bir gün başka takımlar bu işi Trabzonspor'a göre çok daha fazla yaparlardı. Fenerbahçe mağlup da olur, berabere de kalır, galip de gelir. Ama bu futbolla hiçbir şey olmaz.

Gelelim Trabzonspor'a... Bakınız, insanlar yaşlandıkça korkaklaşıyor. Ben bu Ersun Yanal'ın eskiden çalıştırdığı takımların maçına özellikle giderdim. İyi top oynatıyor, cesaretli top oynatıyor diye...Fenerbahçe gibi bir takımı yakalamışsın, kalecisi yok, 40 bin seyircisi gelmiş takımla barışacak, rakip antrenör 1 oyuncu değiştiriyor, 4 oyuncunun yeri değişiyor. Hepsi tedirgin... Bir darbe vursan kaleyi yıkacaksın. Yahu Yanal korkuyorsun ya! Kadıköy'de mağlup olsan ne olurdu.

Burada galip gelsen Trabzonspor'u çok farklı bir boyuta getirirdin. Rakibin üç gün evvel 4. kalite bir takıma yenilmiş. Ey Ersun Yanal... Elinde süratli adamların var. Al onları oyuna, at arka tarafa... Sen Fener'i üstüne çekiyorsun. Sonra da Ersun Yanal büyük teknik direktör! Hadi ya sen de!

Maçın hakemi Ali Palabıyık'a ilk yarıda fazla iş düşmedi. İkinci yarıda oyun biraz hareketlendi ama maçta konuşulabilecek hakemlik tek konu penaltı kararıydı. Penaltı pozisyonunda Aatif sağdan ortasını yapıyor. İçeri bakıyorum Fenerbahçeli oyuncu var mı? Var... Trabzonsporlu oyuncunun kolu açık mı? Açık... Topa kolla veya elle müdahale var mı? Var... Penaltının penaltı olması için gerekli her şey var bu pozisyonda. Tartışmasız penaltı!Karşılaşma 2-1 Trabzonspor'un üstünlüğüyle giderken de değerlendirmeler yapan Erman Toroğlu "Galatasaray şu anda Fenerbahçe'yi yakalasa paramparça eder. (Volkan Demirel) Sen geleni yersen ne yapsın takım?"

Dirar'ı kulübeye al hocam! - Rıdvan Dilmen / Sabah

Souza-Topal’dan iyi orta saha ikilisi olmadığını söylemek için yorumcu ya da Rıdvan Dilmen olmaya gerek yok!.

8 maç, 28 gol... Sezonun nasıl geçeceğinin bir göstergesidir bu goller. Deplasmanda kazanan tek takım Galatasaray oldu. Merak ediyorum, son 20 yılda iki maçta 6 puan alan tek takım var mıdır acaba? En fazla 1-2 kez daha olmuştur. 2'de 2 yapan en az 2-3 takım olurdu eskiden. Bu sezon 17 takım 2'de 2 yapamadı, sadece Galatasaray.. Kadrolarda çok sirkülasyon oldu. Hep kapalı kutu, bilmediğimiz oyuncular. Savunma anlayışları çok iyi gözükmüyor ama yetenekli hücum oyuncularını anlayabiliyoruz tabii. Bir takımın 75 puan civarında şampiyon olacağını, geri kalan takımlar için puan barajının düşük olacağını düşünüyorum. Geçen sene müthiş bir sezon yaşayan, Nasri'yle kadrosunu iyice kuvvetlendiren Antalyaspor 2 maçta 1 puan aldı misal. Başakşehir, rotasyon yaptı, 3-1 kaybetti. Fenerbahçe 2 maç, 2 beraberlik...

Hakemden başlayalım. Maç boyunca pozisyonlara yakındı, oynatmaya da çalıştı. Birkaç tane hareketli topu durdurduğu için ıslıklandı ama sert bir maçı iyi yönetti. Temaslı oynayan 11'ler vardı sahada. Trabzonspor iki kez, Fenerbahçe üç kez taktiksel değişikliğe gitti. Perşembe de hüsranla sonuçlanan bir takım vardı. Bence artık Van Persie'de ısrardan vazgeçilip Soldado üzerinde durulmalı. Bence Dirar ortalama bir oyuncu. Aatif orası için, "Bana ver formayı hocam" diyor. Aatif satılmak üzere olan bir oyuncuyken onun için "Daha önde" diyorsak Fenerbahçe'nin planlaması üzerine düşündürmeli. Alper bireysel performansıyla ilk golü attı.Trabzonspor, Kadıköy gibi önemli bir deplasmanda 1 puanı iyi olarak görmüştür. Onur Kıvrak gibi bir kaleci son 4-5 dak-i ka zaman geçiriyorsa, bunun bir anlamı vardır. Trabzonspor takımının bütün planı bozuldu Burak Yılmaz sakatlanınca...

Oyun tam Burak'ın istediği şekle dönüşmüşken koşu yapan oyuncuyken çıkmak zorunda kaldı. N'Doye önü açıkken gidemedi mesela. Burak olsa gol atabilirdi ikinci yarıdaki o kontratakta. Burak'ın çıkması sonrası kontratak şansı çok azaldı. Çok pozisyon oldu bu tipte... Bu topları kullanabilecek Yusuf Yazıcı da çıktı üstelik. Onazi'yi soktu Ersun hoca, 2-1'i korumak için 3 ön liberoyu dizdi. Penaltı pozisyonu ilginç... Kucka aslında elini açmak istemiyordu, elini arkasına atmıştı. Aatif çok kötü orta yaptığı için Kucka kafayı vururum diye düşünüp elini açtı, çarpınca penaltı oldu. Penaltı tartışmasız ama Kucka için şanssız bir andı. Son 15-20 dakikada fena oynamadı Fenerbahçe aslında. Fakat yetmez. Souza ve Topal ile iyi bir orta saha ikilisi olmadığını söylemek için yorumcu ya da Rıdvan Dilmen olmaya gerek yok. Taraftarlar dahi bu ikiliden sıkıldılar.

Dirar'a gelirsek... Bu Dirar ne sağ bek, ne sağ açık... Tam karar veremedim açıkçası. Aykut hocanın sezon başındaki bir demecini hatırlıyorum, nerede oynatsam diye. Bence kararını şöyle versin: Yanında oynatsın. Savunma yapabilir diye düşünülüyorsa onu Isla da yapıyor. Savunma tipli çok oyuncu olursa 2 maçta 4 puan bırakırsınız zaten. Barut gibi bir taraftar var şu anda. Ozan ağzıyla kuş tutsa yuhalanırdı bugün. Volkan için tribünler ikiye bölünmüş durumda. Seyircinin tahammülü yok. Geçtiğimiz yıldan kalan birikim var. Taraftar bir bakacak, biz 2'yiz, Galatasaray 6... Bir de bakacak Galatasaray nasıl top oynuyor! Fenerbahçe için zor sezon...

"Büyük hoca"!.. - Ercan Güven/ Milliyet

 Yapı ne kadar “büyükse” ve daha da yüceltmek için ne kadar zenginleştirilip süslenmişse, yıkılırken çıkardığı gürültü, toz duman da o kadar büyük olur maalesef.

Acı da büyür, üzüntü de, kızgınlık da...Tıpkı Fenerbahçe gibi.Ve doğal olarak “suçlu” arar hayal kırıklığı içindeki kitleler.

Valla Aykut Kocaman o kadar “büyük hoca” ve suçu üstlenmek için o kadar uygun fırsatlar yaratıyor ki, fatura adresini bulmak kolay oluyor Fenerbahçe’de.

Madem Giuliano, Soldado oynayacak durumda, böylesine vahim böylesine önemli “ikinci” sezon açılış maçında neden ezber bozulmaz en baştan? Mutlaka mağlup duruma mı düşmesi ve hocanın ustaca müdahalesi ile takımı beraberliğe mi taşıması lazım yoksa?  Bu mudur Fenerbahçe’nin 40 bin kişiye sunacağı zafer?

Kadrosu “temkinli” sinyali verse de maça 20 yıllık tarihi değiştirmek niyetiyle çıkmış gibiydi Trabzonspor. Hele ilk dakikalarda öylesine istekliydi ki, sahadan topu alsanız, Fenerbahçeliler ile ikili mücadeleleri bırakmazlardı.

Isırıyorlar, saldırıyorlar, olmadı acı fauller yapıyorlardı. Fenerbahçe ise şaşırmıştı. Hızlı paslaşan, dikine oynayan Trabzonspor’un sahadaki üçgenlerle kurduğu küçük hücrelere hapsolmuşlar, Burak’ı durdurmak için geri yaslanan Topal ve Souza iptal olmuş, Valbuena ile Dirar rakip kaleye orta yapacak kadar yaklaşamıyorlardı. Yapsalardı da işe yaramazdı o dakikalarda. Van Persie çoktan emekli olmuş ama kendisi farkında değildi.

Aslında bu koşulları yaratan Ersun Yanal’ın taktiğinden çok Aykut Kocaman’ın tercihleriydi. Edilgen futbola yeşil ışık yakmıştı. Yine sağlamcı yolu tercih etmiş, maçı kazanmak için gereken kadro yapısını ikinci devreye bırakmayı hesaplamıştı.Aykut Kocaman’ın bu tarzı sadece galibiyetlerden uzaklaştırmıyor takımı, faturanın Mehmet Topal gibi Volkan Demirel gibi, Ozan Tufan gibi futbolculara kesilmesine de sebep oluyor seyirci tarafından; o da ayrı mesele...

Maçın erken dakikalarında şans Fenerbahçe’nin yüzüne güldü; Burak 5. dakikada attığı golden dört dakika sonra sakatlandı. Yerini N’Doye’a bırakması on dakika sürdü ve 20. dakikadan itibaren oyunun rengi değişti.Çünkü Trabzonspor’un hücum ihtimali örselenmiş gol şansı neredeyse sıfırlanmıştı. Artık Fenerbahçe’nin sadece orta sahası değil stoperleri bile maça katılabilirdi. Öyle de yaptılar. Arkadan başlayan taşkın Fenerbahçe’nin orta sahası ile forvetine doğru halkalandı... Ancak beraberlik golünü Trabzonspor’un başarılı file bekçisi Onur engelledi uzun süre.Fenerbahçe’nin en çalışkanlarından Alper, hiç sevmediği forvet arkasından vazgeçip sağa yaslanarak kendi yarattığı pozisyonla beraberlik golünü attığında kronometre 45’i gösterdiği için bu moral ve rakibin şokundan yararlanamadı Fenerbahçe.Karşılaşmanın ikinci yarısına zaten sahada olmayan Van Persie’nin yerine Giuliano’yu alarak başlayan Aykut Kocaman aynı zamanda tribünleri dolduran Fenerbahçe seyircisinin de istediğini yaptı.Evet... Seyirci yeni transferleri görmek istiyordu artık Fenerbahçe’de. İki ay sonraya randevular kesmiyordu.Ancak Dirar ve Isla’nın ileri çıkıp geri dönemediği bir anda Olcay’ın uzaktan Volkan’ı avlaması maçın üçte ikisi bitmişken yani adımlar gerektiriyordu.Tabi Aatıf ve Soldado hamlesi de geldi ama 2-1 mağlup durumdayken... Üstelik Fenerbahçeli futbolcularda bireysel hatalar arttıktan, doğru pas yüzdeki düştükten sonra.Artık sadece savunma yapan Trabzonspor ile gol atmak için çabalayan ama yakın geçmişinde rakip kaleye 16 şut atıp oyunu mağlup bitirmiş Fenerbahçe vardı sahada.Fenerbahçe’nin imdadına penaltı yetişti de tozu dumana katacak “çöküş” şimdilik ertelendi.  Ne seyircinin dönüşü ne takımın ümit vermesi; bu maçın Fenerbahçe’ye tek getirisi oldu... Yeni futbolcuların yer alacağı yeni modelin eskisinden çok daha iyi olacağını öğrendi.

Aykut Kocaman’ın büyük hatası - Ömer Üründül/ Sabah

Kocaman ikinci yarıya yanlış başladı. Persie’nin yerine Soldado oyuna sürülmeliydi.Trabzonspor sürpriz oluşan bir pozisyonda, Burak'ın fırsatçılığı ve akıllı dokunuşuyla çok erken bir skor avantajı yakaladı. Artık Fenerbahçe'nin işi hiç kolay değildi. Trabzonspor'un alışılmış saha içi rahatsızlıkları bilinen bir gerçekti. Ama Fenerbahçe, mecburen ofansif futbola döneceğinden, iki handikapla karşı karşıyaydı. Birincisi Robin van Persie yüzünden bir kişi eksik oynamak, ikincisi de Trabzonspor'un pas trafiği yetersiz olsa da baskıda devamlılık sağlayamaması. Ama ani ataklarda da tam Burak'ın istediği ortam oluşmuştu. Golden kısa süre sonra Burak sakatlanıp çıkınca, F.Bahçe çok önemli bir tehditten kurtulmuş oldu. F.Bahçe'nin mutlaka devreyi en azından berabere bitirmesi gerekiyordu. Çünkü ikinci yarı Vardar maçının yorgunluğuyla tempo düşecekti ve Fenerbahçe bu şansı yakaladı. Alper'den ekstra bir devre sonu golü geldi.

İkinci yarı Aykut Kocaman, bana göre yanlış bir değişiklikle başladı. Tabii ki çıkması gereken tereddütsüz Persie'ydi ama yerine Soldado'yu sahaya sürmeliydi. Çünkü santrforsuz bir kadro günümüz futbolunda hiç düşünülmeyecek bir tarzdı. F.Bahçe yorgunluğu da göz önüne alarak skorda denge varken riskleri azaltacak, daha kontrollü oynayacaktı. Ama Olcay'ın şutunda Volkan yine hatalı bir gol yiyince, bu sefer işler tam çıkmaza girdi. Bu golden sonra baskı kurulsa da tempo vasatı aşamadığından verimli ve üretken değildi. Ama Kucka'nın gereksiz neden olduğu penaltıyla Fenerbahçe dengeyi buldu. Bundan sonra seyircinin de havaya girmesiyle üçüncü gol peşinde koştular ama olmadı. Bu arada çok önemli bir fırsatı da Soldado kaçırdı. Sonuçta ilk iki haftada 4 puan kaybedilmiş oldu.

Trabzonspor takım olarak hırslı, fizikkondisyon açısından da güçlüydü. Tabii ki Burak'ın sakatlığı bütün planlarını bozdu. Ama ilerisi için çok ciddi bir sıkıntı yaratacak ve geçen seneden beri halledilemeyen bir problem var. Takım topa sahip olamıyor, pas yapamıyor. Böyle olduğu için de oyunu kontrol altına alamıyorlar. Fenerbahçe gibi bilhassa orta sahasının yapısı ve santrforunun olmayışından çektiği organizasyon sıkıntısına rağmen topa sarı-lacivertlilerin sahip olması bu tespitimin en canlı örneği...

Adil sonuç - Ersin Düzen / Vatan

GOL yemezsen, maç kazanmak için 1 gol atman yeterli; F.Bahçe için en az 2 gol şart oldu. Kaleye ilk gelen, golü buluyor. Aykut Kocaman’ın çözmesi gereken sorun sadece bu değil elbet. İLK yarıda, biri defans hatası ile Valbuena’nın pozisyonu, diğeri ise Alper’in becerisiyle attığı gol. 45 dakikada hafızada kalan başka bir şey yok. Oyunun hakimi görünen, ancak bir şeyler üretemeyen F.Bahçe. Yani eski köy, eski kasaba! 

KESKİN yorum yapmak haksızlık olur, henüz sezon başı ancak Aykut Hoca’nın 11 tercihi beni şaşırttı. Giulano ve Soldado ile başlamasını bekliyordum. Trabzonspor, defans problemi yaşayan bir takım. Uğur-Durica ağır, bu ikiliye ‘locada’ maç izleyen Van Persie’nin dahil olması Onur’u rahatlattı. 

TARAFTAR BASKISI Orta alandaki sıkışık ve temaslı futbol, hem seyir zevki bırakmadı, hem de kaliteli bir maç izlememizi engelledi. Sadece heyecan, biraz da tempo vardı. 

F.BAHÇE, kanatlar işlemezse, rakip kaleyi bunaltması mümkün değil. Sadece Valbuena ile kilidin çözülmeyeceği bir kez daha belli oldu. Dirar, hala bekleneni veremiyor. İsmail, iyi niyetli ama her ortası kaleci ısındırdı. Alper, ikinci forvet gibi değil, kanatta fayda sağlayabileceğini gösterdi.  

BURAK Yılmaz’ın sakatlanıp çıkması, Trabzonspor’un hücum gücünü olumsuz etkiledi. Burak sadece bir golcü değil, takımının rakip alandaki oyununu şekillendiren bir isim. N’Doye, yerini dolduramadı. 

BORDO-mavililer, beklenenden daha soğuk kanlı oynadı. Taraftarın baskısına rağmen, yerinde fauller, olumlu pas trafiği ve yüksek konsantrasyon karşılığını buldu. Ersun Yanal, iyi bir takım yarattı. Gösterişli değil ama ne yaptığını bilen taş gibi bir takım! Bir iki takviye ile çok başka bir sınıfa girebilecek bir takım.

Ya Valbuena olmasa - Faik Çetiner/ Habertürk

Maçın daha henüz başı. Bugüne kadar ne oynadığını pek anlayamadığım Josef, önünde bomboş duran topu taca atıyor. Taç atışı sonrasında Yusuf Yazıcı’nın ceza sahasına gönderdiği topa vuran Burak Yılmaz, fırsatçılığını konuşturup takımını öne geçiriyor. Tansiyonu yüksek maçta deplasmanda gelen gol, Trabzon’a avantaj sağlıyor. Ama golü atan Trabzon, öne geçince geriye yaslanıyor. Fenerbahçe de önde oynamaya başlıyor. Ancak gel gör ki; takımın belli bir hücum planı yok. Ne geriden ne de orta alandan doğru dürüst top çıkmıyor. Büyük ümitlerle transfer edilen Giuliano neden ilk 11’de yok, onu da anlamıyoruz. Takımda bütün ümit Dirar, Alper Potuk ve tabii ki başsolist Valbuena’da. Top onların aya- ğına geldi mi heyecan başlıyor. Van Persie sahada var mı yok mu tartışılır. Atsan atılmaz, satsan satılmaz.Golü atan Burak Yılmaz’ın ilk 20 dakikada sakatlanıp çıkması da F.Bahçe’nin bir başka şansı oluyor. Burak-N’Doye değişikliği sırasında Trabzon, hücumu düşünmüyor. F.Bahçe ise Valbuena ve Alper Potuk ile kaleyi zorluyor. Devre biterken de sahneye Alper çıkıyor. Becerisini konuşturup golünü atıp beraberliği getiriyor.Orta alandaki ‘etkisiz futbola çare olur’ diye Aykut Kocaman ikinci yarıda yeni transfer Giuliano’yu sahaya sürüyor. Van Persie’yi de dışarı alıyor.

F.Bahçe’nin istekli başladığı bu yarıda Trabzon’dan sürpriz bir gol geliyor. Neustadter hata yapıyor, Olcay köşeye yolluyor. Volkan kapattığı köşeden topu içeri alıyor. Golden sonra Aykut Kocaman, Neustadter’i dışarı alıp Soldado’yu sahaya sürüyor.Son bölümde Valbuena’nın hırsıyla F.Bahçe oyunu rakip alana yığıyor. Maç gitti gidiyor derken, Kucka’nın eline çarpan topla kazanılan penaltıyı Valbuena gole çevirince, skora denge geliyor.Her zaman yazıyoruz, yine yazalım. F.Bahçe’nin en büyük silahı Valbuena. Onsuz bu takımın düşünmek çok zor. Sonuçta, gelen beraberlikle F.Bahçe’nin kredisi de erken bitmeye başladı. Bakalım Aykut Kocaman bize yine çok net anlaşılmayan neler anlatacak. Maçın ikinci yarısında sadece savunmada kalan Trabzon ise dünkü beraberliği kayıp değil, kar saysın.

NEREDESİN KJAER?
F.Bahçe defansı her maçta inanılmaz hatalar yapıyor. Bunların başında da Neustadter var. Adam ‘emanetçi’ gibi. Dünkü defansı gördükten sonra F.Bahçe tribünleri de adeta “Neredesin Kjaer?” dediler.TEHLİKE BÜYÜKDaha ligin başı. F.Bahçe tribünleri ikiye bölünmüş. Bir bölü- mü Volkan Demirel’in lehine, bir bölümü de aleyhine bağrıyor. Bu bölünmüşlükle F.Bahçe nasıl büyük hedefler kovalayacak, merak ediyorum.

Senin için hazırladığımız haberler