Spor yazarları Fenerbahçe - Gençlerbirliği maçını yorumladı

04.02.2018 - 08:48 | Son Güncellenme: 04.02.2018 - 08:48

Spor yazarları Fenerbahçe - Gençlerbirliği maçını yorumladı

Ayakkabılarına bakan lider (Mehmet Demirkol) Fanatik

Gençlerbirliği maçı 1 isabetli şut 2 gol ve 1 puanla bitirdi. Savunma yapabildiler mi diye sorarsanız, hayır! Aykut Kocaman’ın hakem ve bireysel hatalar klasmanında değerlendireceği bir durum var diyebiliriz. Öyle olduğunu düşünmüyorum:

İlk golde Volkan’la Dirar konuşmuyor. Volkan yanlış çıkıyor. Çıktığın zaman herkesi ezmelisin. Dirar kaleye doğru vuruyor. İkinci golde Topal’ın müdahalesi de Dirar’ınkinden farklı değil. 85’te net pozisyonda Fernandao’yla Dirar birbirine giriyor. 93’te Valbuena gollük şuta giderken Topal onu sakatlıyor.
Bu kadar tekrarlayan bireysel hata sistem hatasıdır. Kocaman’ın ekibi, istifasının ardından Avrupa’da en çok enerji harcayan takım. Ancak Kocaman ne yapsa olmuyor. Yetmiyor. Yanlış olan ne? Yorumcular mı?
Gerekiyorsa bundan sonra eleştiri yapmayacağım. Ama hoca da Alper’in golünden sonra ayakkabılarına bakmayacak. Golü yedikten sonra arkasını dönüp su içmeyecek.

Gecenin sorusu (Mehmet Demirkol)

Bireysel hata nedir? Sürekli bireysel hata yapıyorsan bireysellerde sorun var demek değil midir? Böyle düşünebilirsiniz. Ancak öyle değil. Sürekli tekrarlayan bireysel hata sistem hatasıdır.

Maçın starı (Mehmet Demirkol)

Alper yetenek olarak biraz üst seviye oyuncuları etrafında bulunca enerjisinin karşılığını buldu. Asla yetenek olarak Fenerbahçe’nin 11 oyuncusu olduğunu düşünmüyorum. Ama çalışkanlığını ve mücadelesini takdir etmemek olmaz.

Maçın olayı (Mehmet Demirkol)

Kuşkusuz Mete Kalkavan hakem materyali değil. Yüzünün ifadesi bile hakem olamayacağını söylüyor. İssah’ı umut vaat eden akını kesmekten atmayınca Ümit Özat’ı oyundan çıkarması maçın olayı.

Kısa mesaj (Mehmet Demirkol)

Aykut Kocaman’ın içine düştüğü ruh halinden çıkması lazım. Fenerbahçe taraftarı inandığı bir teknik adam varsa yorumcuların kralını konuşamaz hale getirir. Halbuki taraftar en ağır yorumu yapıyor.  

En iyi 45 dakikasıydı (Ali Ece) Fanatik

Fenerbahçe uzun süredir Kadıköy’deki en iştahlı, en zevk veren ilk yarıyı oynadı. Sarı-Lacivertliler 15. dakikada topa %75 oranında sahip olurken Gençlerbirliği’nin o dakikaya kadar en etkili oyuncusu Hopf’un koruduğu kalenin direğiydi!

26’da hakem, Issah’ın müdahalesine 2. sarıyı yani kırmızıyı çıkartmalıydı. Ümit Özat, Issah’ı çıkardı! “Mecburi” 2 oyuncu değişikliğinden sonra Gençlerbirliği ezbere gömülme oyunundan vazgeçti.
Lakin Fenerbahçe yine ilk 45’in sonuna kadar üstünken 45 artıda tarihindeki en saçma golü kendi kalesine attı! 2. yarının başında ise Alper, Fenerbahçe kariyerindeki en iyi solo golüne imza attı.

Topal’ın asistine kadar (Ali Ece)

Valbuena 60’ta öyle müthiş bir top attı ki Aykut hocayı en çok seven Fenerbahçeliler bile işte tam da bu yüzden Fransız teknik harikasının sürekli oynamasını istiyorlar. 69’daki Topal’ın “kendi kalesine asisti”ne kadar Fenerbahçe’nin enerjisi, iştahı üst düzeydi. Sonrasında son 10 dakikaya kadar kendisini tam şarj edemedi.

Gecenin sorusu (Ali Ece)

Fenerbahçe’nin yediği iki saçma sapan gole bakınca, Aykut Kocaman stoper transferi istemekte haksız mı?

Maçın starı (Ali Ece)

Alper Potuk enerji ile tekniğini, hırsı ile hızını çok iyi birleştirdi. Sadece golde değil birçok dakikada sahanın en iyisiydi.

Maçın olayı (Ali Ece)

Ozan Tufan’a haklı olarak halen af çıkmazken Kocaman’ın iki genç yetenek Oğuz Kaan ve Eljif’e verdiği forma.

Kısa mesaj (Ali Ece)

Fenerbahçe ilk golü yiyince ilk golü attığından daha iyi oynuyor. Bu çelişki çözülmeli! 

Tutan ve tutmayan hamleler! (Erman Özgür) Fanatik

Maça futbolun 2 yönünü de iyi oynayarak başladı Fenerbahçe. Top rakibe geçtiği anda pres koydu ve çok çabuk kazandı. Soldado ve Valbuena’nın da katılımıyla ön tarafta etkili oldu. Ancak futbol şansı Gençlerbirliği’nin yanındaydı.

Ümit hoca ise güçlü savunma anlayışının yanında hücum etmeyi santrfordan ziyade Ahmet İlhan ve Jailton’un çabukluklarına bırakmıştı. Ve bu plan ilk yarının son dakikasında işledi.

Çok önemli bir kayıp (Erman Özgür)

Fenerbahçe 2. yarıya ise tam anlamıyla gol vuruşu şanssızlıklarını yenerek geldi. Alper’in driplingini, yaptığı harika vuruşla süslemesi ve Dirar’ın takipçiliği ile geri döndüler.
Ancak maçın hemen başında başlayan Ümit Özat hamleleri bir kez daha karşılığını bulunca bu kez Gençlerbirliği Milinkoviç’le döndü. Aykut hocanın ofansif hamleleri işe yaramayınca Fener çok önemli bir 2 puan kaybetti.

Gecenin sorusu (Erman Özgür)

Fener’in forvet hattında kim oynar? Bu sorunun cevabı Gençlerbirliği maçı 11’inde karşılığını buldu. Valbuena, Soldado, Dirar ve Alper uyumu oldukça iyiydi.

Maçın starı (Erman Özgür)

Alper Potuk maçın içindeki oyunu kadar tam zamanında attığı golle de takımını geri döndürürken maçın da en iyisiydi. 90 dakika boyunca sahada kalan Alper, takımına büyük katkı sağladı.

Maçın olayı (Erman Özgür)

Ümit Özat’ın işler kötü giderken Alper’i oyundan alarak yaptığı sistem değişikliği ve atılmasına ramak kalan Issah’ı daha maçın ilk yarısından oyundan almasının yanında Milinkoviç hamlesinin karşılığında da beraberliği yakalaması.

Kısa mesaj (Erman Özgür)

Oğuz Kaan oynadığı oyunla üzerinde ısrar edilmesi halinde kazanacağı özgüvenle bu takımın organizasyonunu yapabilecek bir oyuncu olduğunu gösterdi.

 

İki kırmızıyı atladı (Deniz Çoban) Fanatik

Mete Kalkavan dün başarısız bir maç çıkarttı. Oyun genelinde faul ve kart standardı hiç yoktu. Göstermediği kartları izah etmek pek mümkün değildi. Henüz 27. dakikada İssah, Valbuena’yı düşürdü. Hakem sadece faul çalmakla yetindi. Sarı kartını göstermiş olsa İssah ikinci sarı kartı görerek oyundan atılacaktı.

Burada İssah kendisini geçmiş rakibini başka türlü durdurma şansı yokken, sportmence olmayan şekilde dizini kaldırarak durduruyor. Bu sarı kart için yeterli bir müdahaledir. Dolayısıyla İssah’ın oyundan atılması daha doğru bir karar olurdu. Bu kart çıksa maç uzun bir süre 11’e 10 oynanacaktı.

Alakasız sarı kart! (Deniz Çoban)

Maçın son dakikasında Sessegnon, Isla’nın kavalına; topun üzerinden ve kramponunun vidalarıyla acımasız bir darbede bulundu. Bu müdahalenin karşılığı net bir kırmızı karttı.
Kalkavan bırakın kırmızı kartı göstermeyi, faulü yapan oyuncuyu bile tespit edemedi. Sessegnon’a kırmızı kart göstermediği gibi pozisyonla alakası olmayan Deniz’e sarı kart gösterdi.
5’te sağ çaprazdan kaleye yaklaşan Jailton’un şutu isabetsizdi. 7’de Fenerbahçe gole çok yaklaştı, soldan Hasan Ali çok sert vurdu, Hopf çeldi, bu topu Soldado direğe nişanladı. 17’de Valbuena’nın kaybettiği topla Ahmet İlhan pozisyona girince gözler Aykut Kocaman’a çevrildi!

Jeneriklik gol! (Mehmet Ali Sabuncu)

18’de bu sefer Alper’in şutu direkte patladı. 31’de Valbuena’dan aldığı topla Gençler kalesine bindiren Hasan Ali’nin şutu Kadıköy’de heyecan yarattı. 41’de Oğuz Kaan’ın uzun pasına Soldado kale önünde dokunamadı.
44’te Jailton’un ortasına Dirar’ın ters kafası ile kendi kalesine gol atması direkten dönen toplar akla geldiğinde büyük kısmetsizlikti. İlk yarı bu sonuçla bitti. 46’da Alper, Diallo’dan topu söktü ve uzaktan müthiş vurarak jeneriklik bir gol attı: 1-1

Gençler’in şansı (Mehmet Ali Sabuncu)

48’de Valbuena kale önünde şutladı, Ahmet Oğuz’dan net müdahale geldi. 57’de Volkan, Sessegnon’un vuruşunu ayaklarıyla çıkararak maçtaki ilk kurtarışını yaptı! 61’de Uğur’un kaçırdığı topu iyi takip eden Dirar durumu 2-1 yapıp takımını öne geçirdi ve kendini affettirdi.
70’te bu sefer Topal sahneye çıktı! Ters vuruşunda Milinkoviç beraberlik sayısını kaydetti: 2-2. 80’de Fernandao’nun kale dibinde kötü kafa vuruşu Kadıköy’ü isyan ettirdi.

Bu hatalar adamı kel bırakır (Sabah) Rıdvan Dilmen

Maçın skoruna ilaveten bugünkü maçlar çok büyük önem kazandı. Galatasaray ve Başakşehir kazandığı takdirde puan farkları ciddi şekilde açılacak. Haftaya da Başakşehir'e gidecek Fenerbahçe. Başakşehir'in 1-0 kazanması 10 puan fark demek… Liglerin ikinci yarısı başlamadan 10 gün önce Ümit Özat'ı gördüm, çay kahve içtik. "Küme düşme adayısınız" dedim, Ümit de "Yok hocam, çok enteresan oyuncular aldık, ikinci yarıda daha iyi oluruz" dedi. Dün iyi mi oynadılar, hayır ama belli bir kapasiteye ulaştılar. İkinci yarıda 4'lü savunmaya dönünce daha organize oldular. Gençlerbirliği duran toplarda çok fazla pozisyon vermiyor

Öylesi bir hakem hatası oluyor ki maç bir anda 11'e 10 olacakken avantajına dönüyor. Sonra Fenerbahçe klasik, saçma sapan gollerinden yiyor. Daha tuhaf bir şekilde normal pozisyonları atamayıp iki tane kontradan buluyor, sonra yine saçma bir gol. Futbolcular son dakikalarda garip bir psikolojiye giriyor. Şuursuz bir baskı, şişirme falan var ama çok iyi başlayıp kötüye gitti Fenerbahçe. Mete Kalkavan maçın genelinde hatadan etkilenmeyip fena yönetmedi ama o hata etkiledi maçı... Çok iştahla bir yemeğe başlıyorsunuz, harika bir yemek… Öyle bir tatlı getiriyorlar ki masaya bütün ağzınızın tadı kaçıyor. Aykut hocanın hafta içindeki açıklaması mental bakımdan bir şeyler gösteriyordu. Sadece hakemler açısından söylemedi onu. Dünya futbol tarihinde bu kadar hata yapan bir takım yoktur. Artık bir algı var, "Fenerbahçe kötü oynuyor" diye… Fenerbahçe ilk yarıda muhteşem top oynadı. Aykut hocaya pozisyon kaymaları, laktat testleri falan yetmez, yeni bir taktik idman önerim var. Haftada 2 gün kendi kalesine gol atma, bireysel hata yapma idmanı yaptırsın, o zaman dahi bu kadarını yapamazlar. 22 maçta inan yüzde 80'inde böyle go l yiyin deseniz beceremezsiniz. Dirar sen öyle bir koşu yap ki kademeye gir, kaleye doğru vur, Volkan sen de açıl desen bunu yapamazlar. İnanılmaz…

Fenerbahçe'de sanki hata yapmayanın ağzını burnunu kırıyorlar. Çok tuhaf bir durum… İyi de oynasa kötü de oynasa ligin en çok beraberlik alan takımı… Kayseri maçı, bu maç… Kurtarılan değil, kaybedilen puanlar. Atılan gol sayısı 39, fena değil. Ben bu kadar sakarca gol yiyen bir takım görmedim. Ben bunu bir mazeret olarak asla söylemiyorum. Saç ektirme merkezlerine gidin, anket yapsanız % 80'i Fenerbahçeli çıkar. Bu takım, adamı kel bırakır

Ne ekersen onu biçersin! (Sabah) Erman Toroğlu

Diyeceksiniz ki, tuhaf bir maç. Aslında, futbolda tuhaflık arada sırada olur. Ne ekersen, onu biçersin. Sarı-lacivertli takımın maçlarına bakın. İlk başta biraz hevesli ve istekliler; ama maç devam ettikçe oyundan düşüyorlar, tempoyu yükseltemiyorlar. Peki, bakın bakalım sezon başından bu yana Fenerbahçe kadrosuna, kaç futbolcu sakatlanmış ve bu sakatlıklardan dolayı oynayamıyorlar.

Sarı-lacivertliler, daha hala ideal kadrolarını bulmuş değiller. Sakın sakatlık bahanesinin arkasına saklanılmasın. Sakatlığın iki sebebi vardır; ya teknik direktör tarafından yanlış çalıştırma ya da futbolcunun kendisine bakmaması, bu kadar net. Gerisi laf-ı güzaf!

Aykut Kocaman geçen hafta hakemleri hedef gösterdi. Peki hakemleri hedef gösterince ne oluyor, şu oluyor: "Ben bu işi iyi yapıyorum, yönetici iyi yapıyor, futbolcular ellerinden geleni yapıyorlar ama hakemler bizim galip gelmemizi engelliyorlar!. Bize verilenler verilmeyenler, rakiplere verilenler verilmeyenler.."
İyi güzel de bunları dediğin zaman yönetici ve futbolcu da diyor ki: "Biz vazifemizi yapıyoruz, vazifelerini yapamayanlar hakemler!
Buyrun dün akşam F.Bahçe'nin yediği gollere bakın... Volkan bir yan topta dağlara taşlara çıkıyor ve önündeki stopere konuşmuyor. Stoperi kafayla indiriyor ve gol oluyor. Volkan da stopere fırçayı basıyor. Yani seyirciye diyor ki, "Kabahat stoperde, bende değil!"

Stoper de diyor ki; "Niye bana konuşmadın" ve kulağını gösteriyor. Yani Fenerbahçe'de herkes birbirini şikayet ediyor. Futbolcular birbirlerini, teknik direktör hakemleri ve yönetimini.. Peki, seyirci kime şikayet etsin bu Fenerbahçe'yi? Kombine al, forma al, seyahate git, maçlara git; sonra sinirden hasta ol, parmaklarını ye. Neredeyse ayak baş parmaklarını yiyecekler Fenerbahçeli seyirciler..
Gençlerbirliği aman aman futbol mu oynadı, hayır... Ellerinden geldiği kadar mücadele ettiler. Mağlup olsalardı kimse onlara bir şey demeyecekti.Ama 1 puan çıkarttılar.

Şimdi bakalım kabak kimin başına patlayacak, Aykut tarafından... Ama Aykut'un yedek kulübesindeki yüz ifadesi şunu gösteriyor: "Ben oyunu kaybettim, okeye dönüyorum!

Spor yazarları, 2-2 biten Fenerbahçe-Gençlerbirliği maçını yorumladı.

Kocaman’ın en iyi kadrosu (Hürriyet) Uğur Meleke

Bundan 14 ay önce, 19 Aralık 2016 günü Fenerbahçe Kadıköy’de Gençlerbirliği’ni 3-0 yenmiş ama belki de tüm sezonun en şanslı sonucunu almıştı. O gün Fenerbahçe’nin oyunu korkunçtu, Gençlerbirliği harika futbol oynamış amaVolkan’ın kalede devleşmesiyle sonuca gidememişti. Skorun performansı hiç yansıtmadığı bir gündü o gün.

Yine aynı iki takım arasında Kadıköy’de dün gece oynanan ilk devre de oyunla sonucun hiç örtüşmediği bir başka garip 45 dakikaydı gerçekten. Aykut Kocaman belki de sezon başından beri en doğru 11 ve en doğru dizilişle sahaya çıktı. Takımı belki de sezonun en iyi 45 dakikasını oynadı ama soyunma odasına mağlup girdi.

Fenerbahçe dün çok şanslı sayılmazdı; direkten dönen 2 topları, değerlendiremedikleri birkaç da net pozisyonları vardı. Ancak sonucu alamamalarına rağmen, Fenerbahçe taraftarının bu sezon kazanılan birçok maça göre daha mutlu gittiklerini düşünüyorum eve. Çünkü Fenerbahçe bir büyük takım. Bir büyük takımın taraftarının beklentisi iyi futboldur. İyi futbol, iyi futbolcuyla oynanır. Yani Valbuena’yla, Soldado’yla, sağlıklıysa Giuliano’yla... Sadece koşan adamlarla iyi futbol oynansaydı, Jamaika dünyanın bir numaralı futbol ülkesi olurdu, öyle değil mi?

Fenerbahçe dün 2 puan kaybetti ama bence birkaç da ders çıkardı bu maçtan:

1- Valbuena, bu takımın en özel oyuncusu. O olduğunda bu takım, büyük bir takıma benziyor.

2- Kocaman’ın yerinde olsam Isla’nın sağ çizgiye inip görerek yerden içeriye attığı paslardan bir CD yaptırır, Hasan-İsmail-Şener’e ev ödevi olarak veririm.

3- Bu takımın bir iletişim sorunu var. Sanki bir biçimde daha çok vakit geçirip, daha çok konuşmaları gerek.

4- Eljif Elmas, büyük takım oyuncusu. Aatıf’ın-Dirar’ın dakikalarından birazını bu çocuğa vermek gerek.

MAÇIN ADAMI: OĞUZ KAĞAN

HOPF istikrarlı çizgisini sürdürdü. Dirar hatasını iyi bir geri dönüşle telafi etti. Ama 18 yaşındaki Oğuz Kağan’ın cüreti ve öne oynama isteği gerçekten heyecan verici.

Senin için hazırladığımız haberler