Spor yazarları derbiyi değerlendirdi: 'Maç değil, tiyatro'

06.05.2019 - 08:26 | Son Güncellenme: 06.05.2019 - 11:26

Spor yazarları derbiyi değerlendirdi: 'Maç değil, tiyatro'

Terim varsa... - Şansal Büyüka

Terim varsa... - Şansal Büyüka (Milliyet)

Galatasaray müthiş güvenli, Beşiktaş ürkek bir başlangıç yaptı. İlk on dakikanın görüntüsü böyleydi. Galatasaray kenarlardan zorlarken, Beşiktaş kendi ceza alanı çevresinde pas yapmakta ve topu uzaklaştırmakta büyük sıkıntı çekti.

Sonrasında oyuna denge geldi. Beşiktaş kafayı kaldırdı, rakip alana doğru kendini attı. Ciddi bir tehlike yarattı mı derseniz, hayır... Sağda Lens hiç görünmedi, Ljajiç  kayboldu, Burak iki stoperin arasında boğuşmak zorunda kaldı.

İlk yarıda Gökhan arkasına iki defa Onyekuru’yu kaçırdı, iki çok net gol pozisyonu oldu, ikisini de Karius önledi. Allah’ın hakkı üçtür misali, üçüncü kaçırışında gol geldi.

Golde taç atışını yanlış verdi diye Beşiktaş’ın hakem Bülent Yıldırım’a çok uzun ve ısrarlı itirazları oldu. Mariano’nun vuruşunda top, Caner’in ayaklarının arasından mı geçti, ayaklarına mı çarptı; Yıldırım’ın günahı boynuna ... Sanki top Caner’e çarpmadan Mariano’nun ayağından taca çıktı gibi... Yani gol öncesi taç yanlış verildi gibi... 

Bülent Yıldırım bu pozisyonda ister haklı olsun, ister haksız, maçı tek kelimeyle “Berbat” yönetti. Sarı kartlarının çoğu yanlıştı, taktir haklarının tamamını tek taraflı kullandı. Çoktan jübile yapması gereken bir hakem gibiydi. Yardımcı hakemin bir saniyede çektiği ofsayt bayrağına uymak için iki dakika VAR kararı bekledi.

Hakem ne olursa olsun, o başka bir konu... İlk yarıda sahanın genellikle tek hakimi Galatasaray’dı. Belli ki gol gelecekse Galatasaray’dan gelecekti. Sağda Feghouli, özellikle solda Onyekuru, hızları ile Beşiktaş savunmasının dengesini darmadağın ettiler. 

Fatih Terim’in son haftaların “yalan rüzgarı” Ndiaye yerine, sahici ve sağlam Donk ile oynaması son derece iyi bir tercihti ve sahada sonuçlarını verdi. Şenol Hoca’nın solda Adriano-Caner ikilisi yerine, orta alana Necip’ i monte etmesi bir yarar sağlamadı.

Bakmayın ilk yarının tartışmalı bir golle bitmesine... Bu yarıda bir taraf önde olacaksa, bunu hak eden hiç kuşkusuz Galatasaray’dı. Ama gol, keşke tartışılmayan bir gol olsaydı.

İkinci yarı, ilk yarının benzeri gibiydi. Galatasaray hızlı ve etkili başladı, Beşiktaş özellikle savunmasında son derece dağınıktı. Nitekim savunma göbeğinin bomboş bırakıldığı bir pozisyonda Fernando golü geldi. Aslında bu pozisyonu da Karius karşıladı ama dönen topa “uyku halinde” oldukları için müdahale edecek ve uzaklaştıracak Beşiktaşlı bir savunma oyuncusu yoktu.

Beşiktaşlılar “yanlış taçla gelen gol bizi çökertti” diyebilirler. Ama golün geldiği 44. dakikaya kadar da, Galatasaray rakibinden çok ama çok daha üstündü. Hele ikinci yarı, neleri atamadı Galatasaray...  Bu yarıda önü kapalı olmasına rağmen Burak şutunu son derece iyi kurtaran Muslera’nın da hakkını teslim edelim.

Galatasaray takım olarak iyiydi. Hepsi birden iyiydi. O kadar iyiydi ki, Diagne’yi bile idare ettiler. Kötüleri sıralarsam, Beşiktaş savunma anlayışı ile hakem Bülent Yıldırım’ı kol kola öne çıkarırım, bu konuda birinciliği de Bülent Yıldırım’a veririm. -Bugün söylemiyorum, dün de söylemedim... Yıllardır söyleyip yazıyorum... Fatih Terim varsa, her zaman ve her şartta umut vardır. Fatih Terim varsa, şampiyonluk umudu her zaman vardır. Ben Galatasaray’ın son üç haftaya lider girip şampiyonluğu kaçırdığı bir sezonu hatırlamıyorum.

Maç değil, tiyatro - Attila Gökçe

Maç değil, tiyatro - Attila Gökçe (Milliyet)

Futbol da tıpkı hayat gibi… Çok büyük umutlar ve beklentilerle koşa koşa seyrettiğiniz maç, size sadece hayal kırıklığı yaşatabiliyor. Sezonun en başarılı, en iyi oynayan takımlarından ikisi  hem de şampiyonluğu belirleyebilecek bir maçta beklenen oyunu çıkaramıyorlar. Dengesiz, kısır, zamana oynadıkları bir oyun sergiliyorlar.  Bu oyun zaman zaman “teatral” bir hal alıyor. Tam da İngilizlerin “play acting” dedikleri cinsten.

Futbol oyununa teatral roller de karışıyor. Özellikle hava toplarında, ikili mücadelelerde kendini yere atan atana… Hakem Bülent Yıldırım da bu oyuna gayet güzel (!) çanak tutuyor. Bol bol sarı kart. Bol bol faul kararları. Rol kesip yere yatanlara ilk yarıda bir kez olsun, “kalk da oyna” demiyor, diyemiyor. Yine de eğri oturup doğru konuşalım…

Galatasaray ilk yarıda yüzde 60 top hakimiyetiyle oynuyor. Beşiktaş’ın top kazanma  top çalma kaygısı (!) yok. Galatasaray Feghouli, Belhanda, Onyekuru ve önde Diagne ile basıyor. Bu çabuk ve organize ataklarda Beşiktaş sağ kanadı en az üç kez gafil avlanıyor.. Galatasaray’ın dört kornerine karşılık Beşiktaş tek köşe vuruşu kullanamıyor ilk yarıda. İlk yarının bitmesine 1 dakika kala Feghouli, Diagne, Onyekuru organizasyonundan Galatasaray aradığı golü buluyor.

Beşiktaş savunmasının göz göre göre geliyorum diyen gole yapabildiği hiçbir şey yok. 55’de Fernando’nun attığı gol de Beşiktaş’ın gaflet haline kesilen bir fatura. Bu maçın hakemi Bülent Yıldırım, bir hakemin yapmaması gereken bir şeyi sergiliyor: Taraflardan birini karşısına almamak. Yıldırım gerekli-gereksiz faul kararları ve kartlarıyla (Beşiktaş’a 6,Galatasaray’a 2), hem oyunun akışını engelliyor, hem de Beşiktaş’ın direncini ve etkinliğini törpülüyor.

Yıldırım, dünkü performansıyla MHK’yı sıkıntıya sokacak, bu belli. Ama gelin, yine de hakça konuşalım. Bu derbinin oynayan ve isteyen tarafı Galatasaray’dı. Duran toplarda vakit geçirerek, ikililerde kendilerini yere atarak mağduriyet sergileyerek… Bütün bunlara rağmen

FUTBOL OYNAYARAK galibiyeti hak ettiler. Terim’in ekibinde kötü oynayan tek oyuncu yoktu! Beşiktaş’ın oyuncu performansına bakarsak… Vida, Mirin, Lens, Dorukhan, Llajiç, maalesef Burak bu maçı yaşayamadılar. Fark yaratacak bir kararlılık ve beceri gösteremediler. Şenol Güneş’in bu dengesiz oyuna karşılık zorunlulukla yaptığı hamleler de ses getirmedi. Fatih Terim takımını gururla yönetirken, Güneş’in çaresizliğine ve öfkesine tanık olduk.

Galatasaray açısından şampiyonluk şansını yüzde 50’ye taşıyan bir kazanım söz konusu… Beşiktaş ise piyango olasılıkları dışında  UEFA Avrupa Ligi kategorisinde zoraki- bir statüye razı oldu. Daha üç hafta var ama, bu tablonun değişmesi çok güç! Futbolcuları Şenol Hoca’ya ayıp etti.

Taraftar Cim Bom’u kükretti - Osman Şenher

Taraftar Cim Bom’u kükretti - Osman Şenher (Milliyet)

Sezonun en önemli maçıydı. Ya Beşiktaş yoluna devam edecekti ya da Galatasaray... Kendi sahasında oynayan takımlar daima avantajlıdır. TT Arena’da 50 bin Galatasaray taraftarı vardı. Hayatımda görmediğim tezahüratı, uğultuyu ve baskıyı gördüm. Her iki takım futbolcuları için de böyle bir ortamda oynamak kolay değil. 

Nitekim ilk 10-15 dakika sarı-kırmızılı futbolcular da istediklerini yapamadılar. Hatadan korktular, rakibini tarttılar ama daha sonra pozisyonlar buldular. Son paslarda Onyekuru olsun, Diagne olsun biraz daha dikkatli olmuş olsalardı, gol sayısını artırabilirlerdi. Ama maalesef bu, Galatasaray’da sıkıntı. Sezon sonuna kadar da devam edecek.  İlk golün oluşunda top Caner’in ayağına çarpıp mı gitti yoksa çarpmadı mı? Bu olay oldu. Bunu en doğru bilecek kişi Caner’dir. Öyle bir itiraz ediyor ki takım arkadaşları etkilendi.

Ne olursa olsun, Beşiktaş gibi bir takımın taçtan iki tane gol yememesi lazım.  Beşiktaş kötü mü oynadı, hayır. Onlar da kazanmak için her türlü mücadeleyi ortaya koydular. Ama dediğim gibi ev sahibi ekip taraftarının da baskısıyla ağır bastı. Fernando hayatının futbolunu oynadı. Gol attı, gollük paslar verdi, hep oyunun içindeydi. Dün gece takımının en büyük yıldızıydı. Feghouli de bu maçın kazanılması gerektiğine inananlardandı. Hakikaten bu iki futbolcu her maç böyle oynamasalar da, çok büyük yıldızlar. 

Diagne daha hala zincirlerini kıramadı. Top ayağında 18 içine giriyor, karşısında Vida var. Onyekuru 10 metre ilerde bomboş duruyor. Diagne ise rakibini geçmeye uğraşıyor. İnandırıcı olmayan bir şekilde kendini yere attı. Pozisyon ofsaytmış. Hassas noktalarda pas vermediği için bir çok pozisyon kaçtı.   Muslera yine kalesinde güven verdi, iyi günündeydi. Marcao, Luyindama önemli hatalar yapmadılar. Bilhassa Burak’a boş alan hiç bırakmadılar.

Donk Galatasaray’ın en önemli oyuncularından bir tanesi oldu. Zaman zaman ağır kalmasına rağmen özellikle rakip takımın hücumlarında defansını rahatlatan futbolcuydu.  Nagatomo, Mariano hatasız oynadı. İlk yarı Mariano, Burak Yılmaz’ın ayağına bastı. Hakem sarı kart verebilirdi. Sonuçta bu galibiyet Galatasaray’ı lider yaptı, önünü açtı. Şampiyonluğun da en büyük adayı konumuna getirdi.

Kartal’a Aslan pençesi! - Bilal Meşe

Kartal’a Aslan pençesi! - Bilal Meşe (Milliyet)

Başakşehir’in yaşadığı puan kayıpları doğal olarak Galatasaray ve Beşiktaş’ı ligin bitimine üç hafta kala şampiyonluk potasına soktu. Bu derbi, başka derbi arkadaş... Kazanan bir adım öne geçecek, kaybeden geriye düşecekti... Kartal’a beraberlik de yaramıyor, varsa yoksa, üç puan... Eee tablo bu olunca, heyecan ve stres üst seviyeye çıkıyor. Bu tip maçlarda sinirlerine hakim olan, avantaj sağlar... Bir de konsantrasyon var ki, onu asla elden bırakmayacaksınız...

Onyekuru’nun attığı gol öncesinde taç muhabbeti (!) oldu, ‘yok senden, yok benden’... Evet top Caner’e çarpmıyor ama bırak kardeşim bırak, sen oyununa dön, konumunu al,  nerdee! Bu oyun böyle bir şey,  bir anlık dalgınlığın faturası ağır olur arkadaş, ağır! O gol Kartal’ı hem oyundan düşürdü, hem de zirve hesabını kursağında bıraktı! Şenol Güneş hocanın, Necip tercihi sabaha kadar doğrudur... Aslan’ın o makine düzeniyle işleyen orta sahasını durdurmak kolay mı? Necip, savaşçı bir oyuncu tipidir, her yere koşar, rakibi bozar.

Galatasaray’ın taraftarını arkasına aldığı anda, ne kadar coşkulu ve de arzulu oynadığını bilmeyen yok. Aslan’ın hızını ancak Necip ve Dorukhan tercihleriyle kesebilirsiniz. Ne var ki, bu tercihler Kartal’ın zirve yarışında yara almasına engel olamadı. Ancak bu tip tabloda sinirlerinizi kontrol altına alacaksınız.. Hakem kararlarına itiraz etmeyeceksiniz, haklı da olsanız! Kartal’da 5 sarı kartın ikisi itirazdan geldi, olacak iş mi?

Gelelim şu kart meselesine, Bülent Yıldırım, siyah-beyazlı futbolculara çıkardığı kartlarda biri hariç hepsinde haklı. Caner’e niye çıkardın arkadaş, bu biiir... Peki, Necip’in Donk’un ayağından aldığı topu ve atağı niye kestin arkadaş bu ikiii... Her ne kadar taban gibi görünüyorsa, rakibe değen bir şey yok, artı olgun bir pozisyon, golle sonuçlanabilir.

Çok bilen Bülent Yıldırım o güzelim pozisyonu faul diye kesti!  Peki, Burak’a yapılan iki faul var, onları ne hikmetse göremedi! Sarı kart başa derttir, ikinciyi görmemek için adeta çırpınırsınız ve oyundan düşersiniz! Buna karşın Kartal ikinci yarıya risk alarak başladı, baskı kurduğu anlarda savunma güvenliğini unuttu, Fernando, Aslan’ı iki farka taşırken, Karius’un kurtardıklarını da unutmayalım. 

Haa Kartal’ın baskı yaptığı dakikalarda üretim vardı, Muslera geçit vermedi. Galatasaray oynadığı futbolla, ürettiği ve de attığı gollerle, averajla zirvedeki yerini alırken, Kartal’ın zirve hesaplarına ağır bir darbe indirdi.

Yarışın psikolojisi - Mehmet Demirkol

Yarışın psikolojisi - Mehmet Demirkol (Fanatik)

Şenol Güneş bir seçim yaptı. Normalde yapmadığı türden bir seçimdi bu. Galatasaray’ın topa sahip olma niyetini baştan kabul etti. Savunma ataklarıyla Galatasaray’ın 1. bölgesinde rakibini anlık baskınlarla bozup gol bulmayı hedefledi. Bunun örneklerini mükemmel olmasa da gösterseler de bundan bir sonuç çıkaramadılar.

Bunun sonucunda Galatasaray neredeyse en sıradan iç saha oyunlarından birini oynayarak, ligin en kritik maçlarından birinden sezonun en rahat galibiyetlerinden birini çıkardı. Şenol Güneş’i, bu normalde yapmayacağı seçime iten sebep neydi diye düşünmek lazım. Muhtemelen son haftalarda skoru aldığı ama oyunu alamadığı maçların etkisiyle bu kararı verdi. Ancak ilk yarının sonunda Galatasaray’ın kusursuz bir şekilde geliştirdiği akının sonunda yeni bir plan üretemedi.

Galatasaray sakin kalarak, kendi standardını bile bulmadan rahatlıkla kazandı hem maçı hem oyunu. Bazen bir taraf hamle yapmadan diğeri çuvalladığı için kazanır. Terim’in Donk-Fernando seçimi ve yarışın psikolojisini iyi yönetmesi maçı kazanması için yeterli oldu. Gecenin sorusu Ligin en kritik maçına beklenmedik bir planla mı çıkarsınız? En deneyimli oyuncularınızdan bazılarını kenarda bırakarak, yıl boyunca uyguladığınız plandan çıkarak mı? Ya da elinizdeki en iyi kadroyla en başarılı olduğunuz planla mı? Şenol Güneş ilkiyle denedi.

Hiç olmadı. Maçın starı  Taça hangi sebeple olursa olsun koşan ve Feghouli’yle verkaçı sonrasında Fernando’yu asist pozisyonunda buluşturan Diagne. Kilitlenmiş oyunu o çözdü. İşi çözen adama bu ödülü vermek lazım. Maçın olayı  Galatasaray santrforunun rakip alanda kullandığı bir taç atışı sonucunda mükemmel bir akıcılıkla geliştirdiği akının sonucunda buldu oyunun akışını değiştiren golü. Santrfor taçı kullandı çapa asisti yaptı. Ve Onyekuru golü buldu. Kısa mesaj  Terim bu ligin psikolojisini yöneten adam. Hiç kuşkusuz. Doğru yere doğru baskıyı öyle ya da böyle kuruyor ve istediğini alıyor.

Hangisi daha kötüydü? - Ali Ece

Hangisi daha kötüydü? - Ali Ece (Fanatik)

Necip ilk yarıda kötü oynamadı ancak Beşiktaş’ın kolektif açıdan daha iyi oynamasını da sağlayan bir tercih olmadı. Şenol Güneş’in 3 defansif merkez orta sahalı planı sadece 5 ile 10. dakikalar arası Galatasaray savunmasına yapılan tam saha preste top kapılmasında işe yaradı.

İlk yarının kalanında ise bu A planı Beşiktaş aleyhine oldu: Beşiktaş çok az top yapabilirken etkili kontratağa da çıkamadı. Onyekuru’nun gol pozisyonunda saha içindeki hakemler topun kimden çıktığını net göremedi. VAR masasındakiler bu tip kararlara neden karışmıyor?

Beşiktaş oyuncularının çoğu geri koşmak yerine itiraz edince Onyekuru boş kaleye attı. Hakemlerin kararı yanlış olsa bile Beşiktaş forması giyenler önce geri koşup sonra itiraz etseler daha doğrusunu yaparlardı! İkinci golde de Beşiktaş savunmasının neden yeteri kadar uyanık olmadığını anlamak zor. Adriano sol beke girene kadar sol açık beke gelmeliydi!

Bülent Yıldırım zaten iyi bir hakem değil orası kesin, ancak Beşiktaş savunması daha uyanık olmalıydı.  Gecenin sorusu Beşiktaş’ın A planı galibiyet serisindeki gibi olsaydı, puan alma ihtimali daha fazla olmaz mıydı? Maçın starı Muslera bir derbide daha istikrarlı kalitesini sergiledi, az kurtardı ama kritik anlamda öz kurtardı.  

Maçın olayı Bülent Yıldırım maça atandığı anda Twitter’a her iki takım taraftarlarının da yazdıklarına bakın, hangisi haksız?  Kısa mesaj Hakemlerin konsantrasyonu kötü, Beşiktaş takım savunmasının konsantrasyonu daha kötüydü.

İki taç atışıyla maç kaybetmek - Cem Dizdar

İki taç atışıyla maç kaybetmek - Cem Dizdar (Fanatik)

Orta sahayı Necip’le sertleştiren Beşiktaş, hücumdan taviz vermiş görünse de savunmayı sağlama alma garantisiyle sahada. İlk yarının gidişatına göre Şenol Güneş’in kararı yanlış da görünmedi. Galatasaray’ın ilk yirmi dakikadaki agresif tarzını baskılayıp durumu dengeye getirmiş olsalar da taç atışına itiraz ederken golü yediler.

Ve ikincisi de taç atışından geldi. Peki mesele nedir? Futbol kurallarının bilinmemesi ve olayın ciddiye alınmaması! Galatasaray sakin kalıp fırsatları doğru kullanarak ciddi pozisyona girmeden maçı 2-0’a getirdi. Devamı Beşiktaş’ın agresif tarzının getireceği olanakları gözlemekti. Onu yapmak yerine beklediler. Diagne’nin etkisizliği, Burak’ın etkisizliği geri kalanların etkisizliği...

Galatasaray, şampiyonluk yolunda en zorlu rakiplerinden birini dengeli oyun kurgusuyla aşmayı başardı. Ve böylece bundan sonrasını ellerine aldı.  Gecenin sorusu Sanıldı ki, VAR gelecek dertler bitecek. VAR taç ve kornere karışmıyor. O zaman sonuca doğrudan etki etmiyor mu? Belhanda’nın korner bayrağını tekmelesine de karışmadığına göre videonun ‘yardımcı’lığı adaleti ne kadar sağlıyor?  Maçın starı Sahada özel birini göremedim.

Oyuncular kendi ortalamasındaydı. Stadyuma giden 51.578 kişi bu maçın kahramanı değilse başkası değildir.  Maçın olayı Beşiktaş’ın sakatlanan Gökhan’ı değiştirmeyip Adriano değişikliğe gittiği anda ikinci golü yemiş olması. Üstelik golü bir taç atışının ardından ‘uykudayken’ gelmiş olması.  Kısa mesaj Takımını sahaya yine on bir yabancıyla süren Fatih Terim sakin, temkinli düzeniyle yeni bir şampiyonluğa gidiyor gibi... 

Aslan maçı kolay aldı - Erman Özgür

Aslan maçı kolay aldı - Erman Özgür (Fanatik)

Beşiktaş, Galatasaray’ın yapabileceği baskıyı ilk yarım saatte 3 defansif orta saha seçimi ile kırmasına rağmen sonrasında Aslan’ın Feghouli üzerinden kazandığı dönen toplarla pozisyonlar gelmeye başladı. Onyekuru’nun yakaladığı fırsatlara da Karius ve savunma çabuk müdahale etti. Ancak yaşanan taç kargaşasında Feghouli- Fernando-Onyekuru üçlüsünün çabuk atağında golü buldular. Beşiktaş’ın tempoyu düşük tutarak ya da iyi savunarak derbiyi kazanırım sevdası 45 dakika sürdü.

Amatör takım gibi! Süper Lig’in en formda santrforu ve 10 numarası elinde olmasına rağmen Şenol Güneş’in 11 tercihi geri tepti. Beşiktaş soyunma odasından oyuncu değişikliği ile değil diziliş değişikliği ile döndü. Daha çok topa hakim olmaya başlamasına rağmen oyuncu değişikliği esnasında amatör bir takım gibi atılan taçta herkes birbirine bakarken Diagne ilk gol de olduğu gibi çabuk davranıp Fernando’ya 2. golü attırdı.

Galatasaray oyun olarak olmasa da skoru kolayca aldı. Gecenin sorusu Galatasaray için galibiyetin anlamı nedir? Açıkçası Galatasaray’ın kalan 3 maçında da bu derbinin etkisini devam ettirerek şampiyonluğu göğüsleyeceğini düşünüyorum. Maçın starı Fernando 1 gol 1 asistlik performansı ile maçı çözen oyuncu olurken, orta sahada Donk ile geçtiğimiz sezonki gibi derbi çözen performanslarına bir yenisini eklemiş oldu.

Maçın olayı  İlki, Şenol Güneş’in 6 maç seri yakaladığı tarzdan vazgeçerek ilk 11 tercihi ile kümede kalmaya çalışan bir takım oyunu oynaması. İkincisi ise yenen 2. gol de Beşiktaş’lı oyuncuların yaşadığı kim nerede oynuyor karmaşası. Kısa mesaj Galatasaray'ın sezon sonuna gelindiğinde iç sahada oynadığı derbilerdeki kazanma alışkanlığı devam ediyor.

Kariyerine yakışmadı - Deniz Çoban

Kariyerine yakışmadı - Deniz Çoban (Fanatik)

Galatasaray’ın ilk golünden önce verilen taç kararı hatalıydı. Maçın devamında da gösterdiği kartlarda standardı yakalayamayan Bülent Yıldırım, kariyerine yakışmayan performans sergiledi. Dün oynanan maçta hakem performansı vasatı aşamadı. Maçın hakemi Bülent Yıldırım irili ufaklı hatalara imza attı. Diagne’nin ofsayt nedeniyle iptal edilen golü doğruydu.

Ancak maçın en çok konuşulan anı Galatasaray’ın ilk golünden önce verilen taç kararıydı. Mariano’nun vuruşunda top Caner’e temas etmemiş görünüyor. Taç hatalı verilmiş. Devamının gol olması büyük şanssızlık. Özellikle ilk yarıda çalınan düdükler ve gösterdiği kartlarda standardı yakalayamadı. Kart ve faul hataları oyuncular üzerinde güven kaybı yarattı.

Kart gösterecek gibi elini cebine götürüp, sonradan vazgeçmesi Yıldırım’ın kariyerine yakışmadı. Sarı kartları çıkartmadı 12’de Necip’in Donk’a herhangi bir teması yoktu. 23’te Belhanda’nın Burak’ın ayağına bastığı pozisyonda, Nagatomo’nun Lens ile girdiği kafa topu mücadelesinde, Lens’in yüzüne Nagotomo’nun elinin geldiği müdahalede, 45+5’te Luyindama’nın Atiba’nın yüzüne temas eden dirseğinde sarı kartlarını çıkartmadı.

Galatasaray ’ın 2. golü sonrası gol sevinci sırasında, korner bayrağına sırasıyla tekme atan; Diagne, Onyekuru, Belhanda’dan en az birinin sarı kart görmesi gerekirdi. 37’de Caner’in gördüğü sarı karta gerek yoktu. Kullandığı diğer sarı kartlarında haklıydı. 

Aslan rüzgarı arkasına aldı - Bülent Timurlenk

Aslan rüzgarı arkasına aldı - Bülent Timurlenk (Sabah)

Derbilerde gerilim bahanesi altına sığınan futbolcuların her ikili mücadelede kendini yere bıraktığı, yerden de 2 dakikada kalktığı bir ilk yarı izledik dün. Ndiaye'yi tribüne gönderip Fernando'nun yanına Donk'u monte eden Terim'in takımı, ilk 10 dakikada baskılıydı ama Donk ve Fernando'nun top kayıpları oyunu dengeletti.

Şenol Güneş'in, Necip ile çıkıp Ljajic'i sola attığı Adrinao-Quaresma ve Güvensiz 11'i, sanki 'Önce gol yemeyelim, atarsak ne ala, kaybedersek bu yarıştan kopuyoruz' havasındaydı. Tartışmalı bir tacın ardından öne geçen Galatasaray, ikinci yarıda topu kendi yarı sahasında kabul edip kontratak aradı. Ve net pozisyonları yine hovardaca harcadı. Güneş'in 2-0'ın ardından Quaresma ve Kagawa hamleleri çok geçti. Galatasaray özellikle Necipli orta sahaya karşı ilk yarı çok daha organize olmalıydı.

Sürekli olarak sahada Mariano-Feghouli-Belhanda arasındaki üçgenlerden gecikmeli orta çıkardılar. Solda Onyekuru unutuldu. Geçen sezon evinde Beşiktaş, Başakşehir ve Trabzonspor'u geçen Galatasaray bu 9 puanla ligin ikinci yarısında şampiyonluğa yürümüştü. Lider ile arasındaki çift haneli farkı kapatıp derbiye şampiyonluk ihtimali ile gelen Beşiktaş'ın ilk 11'i yanlıştı.

Galatasaray'ın cebinde bir beraberlik hakkı var. Kabul edelim futbol olarak Çaykur Rizespor deplasmanına da favori çıkmayacaklar. Ama derbideki 3 puanının rüzgârı arkalarında olacak. Hakem Bülent Yıldırım için "Kötü yönetir" diyenler, doğru tahminde bulundu. 'Derbilerin sonucu belli olmaz' derler ama bizde hakemlerin nasıl derbi yöneteceği hafta içi adı açıkladığında belli...

Terim mat etti - Ömer Üründül

Terim mat etti - Ömer Üründül (Sabah) 

Mücadeleye dayalı, karşılıklı pozisyon kısırlığı içinde geçen bir ilk yarı izledik. Hatalı bir taç kararı sonrası Galatasaray devre sonunda çok önemli skor avantajı elde etti. Şenol Güneş rakibinin seyircisi ile bütünleşerek yüksek tempolu, presli bir 30 dakika oynayacağını düşünerek, Atiba ve Dorukhan'a Necip'i de ekleyerek mücadeleci bir orta saha kurgusu oluşturmuştu.

Galatasaray'ın 10 dakikalık baskısından sonra oyun dengelendi. Beşiktaş rakibine organize olma şansı vermiyordu. Ama orta sahasının yapısının ileriye servisi yetersiz olduğundan karşı kaleyi de pozisyon açısından tehdit edemiyordu. Devrenin son 10 dakikasında Onyekuru ilk defa geniş alan bulup pozisyon yakaladı ama Karius başarılıydı.

Devre sonunda tartışmalı gol geldi. İkinci yarıda G.Saray doğal olarak skor avantajı ile takım savunmasını ön plana çıkarıp kontratak planlarına işlerlik kazandırmak istiyordu. Kısa sürede yine bir taç atışında Beşiktaşlılar uyuyunca istenilen ikinci gol geldi ve maçı bitirdi. Ondan sonra Beşiktaş'ın baskısı vardı ama Galatasaray bunların birçoğunu önledi. Sonuçta Galatasaray bu galibiyetle şampiyonluk ibresini büyük ölçüde lehine çevirdi.

Senelerdir bilinen bir gerçek yine gözlendi. Terim, gerilimli final maçlarını çok iyi okuyor. Bu maçta da iyi bir taktik hazırlamış. Maç başından itibaren oyuncularına savunma güvenliğini ihmal ettirmedi. Luyindama ile Marcao'yu da zihinsel olarak o kadar iyi motive etmiş ki; Burak Yılmaz'ı kıpırdatmadılar. Galatasaray'ın geri dörtlüsü ile Fernando çok iyi oynadı.

Maçın kaderini etkileyen Galatasaray'ın ilk golünde taç atışını Beşiktaş'ın kullanması gerekiyordu. Üstelik kendilerinden çıktığını bildiğinden G.Saraylı futbolcu topu kurtarmak için büyük bir gayret gösterdi.

Ama Bülent Yıldırım bunu çözemeyip, taç atışını da G.Saraylılar hemen kullanınca büyük bir hataya imza attı. Zaten o dakikaya kadar takdir haklarını G.Saray lehine kullanmıştı. 2-0'dan sonra ise objektif kullandı! (Skorer)

Spor yazarları, Spor Toto Süper Lig ekibi Galatasaray'ın Beşiktaş'ı derbide 2-0 yendiği maç sonrası açıklamalarda bulundu. 

Senin için hazırladığımız haberler