Spor yazarları Atiker Konyaspor-Galatasaray maçını değerlendirdi!

15.10.2017 - 09:35 | Son Güncellenme: 15.10.2017 - 09:35

Spor yazarları Atiker Konyaspor-Galatasaray maçını değerlendirdi!

"TUDOR'UN ŞANSI GOMİS" (Erman Toroğlu) - Sabah

Fransız, yaptığı işlerle aldığı parayı çoktan helâl ettirdi. Tudor, Fener'e karşı da 3'lü defans oynasın göreyim! İlk 45 dakika Galatasaray sahada yok. Selçuk İnan, Rodrigues'in oyuna giriyor. Sakatlandı mı çıktı, yoksa Selçuk'u bu tarz seyircisiz bir maçta (gelen seyirci Galatasaray'ın kemik seyircisi değil) oynatıp kazanmak için miydi acaba? Çünkü İgor Tudor'un kalmasında Selçuk'un tavrı vardı. Yani Tudor'un bir vefa borcu mu var Selçuk'a? İkinci yarı Galatasaray'da taşlar yerine oturmaya başladı. Nitekim pozisyonlar da geldi. Ama maçın kırılma noktası olan birinci golün başlangıcı net ofsayt. Ama penaltı pozisyonu net penaltı. Hakeme bu konuda bir şey diyemeyiz.

Herkesin kafasında bir Galatasaray- Fenerbahçe maçı var. İnanılır gibi değil. Yahu kardeşim bu takımların bir de bu hafta maçları var. Alınacak 3 puanları var ikisinin de. Galatasaray, sahaya 11 kişi birden yabancı çıktı. Ama yedeklerine bakıyorsunuz sahada 11 yabancı varken yedeklerde bir tek yabancı var. Tudor bir şeyler yapmak istiyor ama halledemiyor, klasiğe dönüyor. Sistemle oynamamalı Üçlü drefans oynamak için arkada oynattığın üç adam hem çok iyi hem de çok çabuk olacak. Dünyada böyle adam çok az. İlk yarıda Konyaspor biraz cesaretli oynayabilse, Galatasaray'ın üstüne birez gidip arkaya top atsalar öne geçmeleri işten değil.
Şimdi Tudor'a soruyorum; Bu maç bitti önümüzdeki hafta Fenerbahçe'ye karşı da üçlü defans oynatsana! Boyunun kaç santim olduğunu göreyim. Şansı bu sene Gomis. Şu ana kadar yaptığı mücadele ve yaptığı işlerle aldığı parayı çoktan helâl ettirdi. Artık Galatasaray'ın belli bir futbol şablonu olup böyle oynaması gerekir. Çok anormal maçlar haricinde oyuncun atılır, rakipten oyuncu atılır o zaman sen de sistemini değişteribilirsin. Ama onun haricinde takımla fuzuli oynamayacaksın.

KONYA CESUR DEĞİLDİ

Aslında ev sahibi ekip konumundaki Konyaspor'un daha cesaretli oynaması gerekirdi. Özellikle ilk yarıda. İlk yarı iyi maç olmadı. İkinci yarı eh işte... Yani Galatasaray'ın o gösterişli, bol pozisyonlu geçtiğimiz maçları yoktu bu maç. Bunda lider olmanın baskısı da olabilir. Galatasaray maçları kazanırken rakipleri de kaybediyorlar. Bu da onların büyük şansı. Hep böyle gider mi? Futbolda zor. Ama imkansız değil.

G.SARAY'IN ŞİFRESİ (Levent Tüzemen) - Sabah

Tudor'un ünlü İtalyan teknik adam Conte'ye hayran olduğunu biliyoruz. Conte, Juventus'ta hocalık yaparken 3'lü savunma uyguluyordu. Tudor da hep "3'lü savunma"yı uygulamak için fırsat kolluyor. Galatasaray 7 maçta 6 galibiyet ve bir beraberlik alırken hep 4-3-2-1 sistemiyle oynadı. Türkiye'nin en iyi savunma yapan takımlarından Konyaspor'a karşı 3-5-2 oynamak Tudor'un yanlış tercihiydi. Hele hele Eze-Fofana gibi iki çabuk ve hızlı hücumcuya karşı 3'lü savunma oynamak Galatasaray kalesinin sık tehlikeler yaşamasına neden oldu. Bir teknik adam maça 3'lü savunma başlayabilir.

Ama sistemin işlemediğini görünce insan çark etmez mi? Tudor adına "3'lü savunma olmadı. 4'lü savunmaya dönüyorum" demek ayıp olmamalı. 3'lü savunma yüzünden Fernando orta alandaki etkinliğini kaybedip Maicon-Denayer arasına sıkıştı ve baskı yediği için öne doğru dikine etkili paslar atamadı. Yine 3'lü savunma yüzünden Mariano ile Feghouli ikilisi kanatlardaki etkinliklerini gösteremedi. Konyaspor'un kompakt futbol anlayışı içinde yaptığı kalabalık savunmayı Galatasaray aşamadı. İlk yarıda sadece Feghouli'nin kişisel becerisiyle attığı ve köşeye giden mükemmel şutu kaleci Serkan inanılmaz bir refleksle kurtardı.
Belhanda ders almalı Rodrigues'in sakatlanıp çıkması, Selçuk İnan'ın girmesi kötü oyunu iyiye çevirdi. Finlandiya maçında oynadığı dikine futbolla göz dolduran Selçuk aynı performansı Konya'da da sürdürdü. Özellikle Gomis'in ilk golünde attığı uzun topun kalitesi mükemmeldi. Haftalardır gole susayan Gomis'in coşkulu hali Galatasaray'a itici güç oldu. Attığı iki golle de geceye damgasını vurdu. Belhanda'nın da artık Gomis'in bu hırsından bir ders alması gerekir. Çünkü Konya'da etkisiz ve çok top kaybı ile oynadı. Fernando, Galatasaray'ın iyi oyununun şifresidir. Tudor, Brezilyalı yıldızı artık savunma içine sokmamalıdır. Çünkü Fernando top çalan, oyunu geriden iyi gözleyen ve isabetli paslar atabilen bir oyuncu. Savunmaya sırtı dönük oynadığında hem top kaptırıyor hem de o müthiş yeteneklerini kaybediyor..

Spor yazarları, Galatasaray'ın 2-0 kazandığı Atiker Konyaspor maçını kaleme aldı.

Topa yeteneği olan ve bu dili iyi konuşturan herkes benim vatandaşım sayılır. Futbol topu yuvarlanırken pasaport sormaz. Şimdi size bir soru; Bana bir 11 yapın desem kimleri sayarsınız? Yerli yabancı farketmez! Kaleye Beto ya da Muslera olmaz mı? sağ bek Mariano, sol bek Caner, stoperler Maicon-Pepe. Orta saha üçlüsü Fernando, Emre ve Talisca. Quaresma, Babel ya da Valbuena kanatlarda. Forvete Vagner Love, Adebayor, Gomis, Eto'o? 4'ünden biri. Olmaz mı? Kimi koyarsınız? Hangi yerlileri oynatırsınız? Bahane üretmeyelim kötü gidişimize, turnuvalara katılamayaşımıza. Bu adamlardan top oynamayı öğrenelim. Tecrübe edinelim.
Sınır falan da yok ayrıca. İsteyen ilk 11'ini yüzde yüz yerli Türk futbolculardan kurabilir. Bugüne kadar milyon euro'lar alıp topun değil sinsiliklerin peşinde koşan topçuları konuşalım! Taraftarların duygularıyla oynayanları anlatalım! Yabancıları değil. Bu kadar yabancı topçunun olduğu bir ülkede, o futbolcuların ailelerini düşünmüyoruz. Sürekli 'yabancılar fazla artık bu kadar olmamalı' derken haksızlık ediyoruz! Saygısızlık yapıyoruz, rencide ediyoruz. Bakın Trabzonspor'a. Abdülkadirler, Yusuf Yazıcılar yetiştirildi de oynatılmadı mı? Ersun Yanal gibi cesaretli olun. Sorun yabancıda değil, sorun Türk futbolunda kendi mefaatinin peşinde koşanlarda! Tudor'un cesareti... Gelelim Galatasaray'ın futboluna. Oynaması gerektiği gibi topu rakip yarı sahaya yıktı. Sağ ve sol bekleri hep hücumdaydı. Lato sürekli yerden orta yapma huyundan vazgeçmeli.
Topu biraz kaldırmalı. Mariano milli arada kalmış. Özellikle ilk yarıda çok etkisiz aldı. Lato dönemiyor kontralarda geriye. Kanatlarından çok atak yedi Galatasaray. Tudor'u yine takdir ettim. Yine büyük hoca gibi davrandı. Daha erken falan demeden, sağ tarafta aksayan Rodrigues'i aldı oyundan. Şenol Güneş'in Gençlerbirliği maçında yapamadığını Tudor yaptı. Tolga Ciğerci'yi aradı durdu Galatasaray. Üretken olamadı sarı-kırmızılılar. İkinci yarıda Selçuk öyle bir pas attı ki Selçuk İnan geldi aklımıza! Gomis'e kimse ballı, top önüne düşüyor demesin. Gomis deniyor, golü kokluyor, topun nereye düşeceğini hissediyor ve atıyor. Gomis gerçek bir golcü! Ufak bir uyarı; Galatasaray maçın genelindeki sistemini, Fenerbahçe'ye karşı oynamaya kalkarsa hüsrana uğrar. Şampiyonluğa koşan, arkasına bakmayan G.Saray'ı görüyoruz. Korkusuz Tudor'un cesareti ve kritik hamleleri G.Saray'a kazandırıyor.

Bu farkı kimse tahmin edemezdi (Rıdvan Dilmen) - Sabah

Geçen yılın şampiyonu Beşiktaş'ın 8 puan, bir maçı eksik F.Bahçe'nin 11 puan önünde. Herhalde kimse bu puan farkını hayal bile edemezdi

Galatasaray sezonun açılış maçını Kayserispor ile oynadı. Şimdi 8. haftaya baktığımızda geçen yılın şampiyonu Beşiktaş'ın 8 puan önünde, bir maçı eksik Fenerbahçe'nin 11 puan önünde. Herhalde sezon başında kimse 8. haftadan bu kadar büyük puan farkı olacağını hayal bile edemezdi. Galatasaray yeni bir takım, fizik gücü iyi, çok tecrübeli oyuncuları var.
Çok coşkulular ve bu sezonu olmazsa olmaz olarak görüyorlar. Bu performans da taraftarı da tribüne çekiyor.

Sezon başından beri Galatasaray'ın fikstür avantajı yaşadığı söyleniyor. Ama sen bunu olumluya çeviremezsen fikstürün hiçbir avantajı olmaz.
Bu takımın güvene ihtiyacı vardı, onu da buldular.
Sezon başında hiç anlaşılmaz bir şekilde Avrupa'dan elendiler. Sonra öyle bir ritim yakaladılar ki orta sahada hangi oyuncunun, Fernando dışında, nerede oynadığını anlamıyoruz. Tolga nerede oynar, Feghouli sağda mı solda mı... Fernando zaten müthiş bir oyuncu...

Maçın ilk yarısında pek bir şey yoktu. Sadece bütün lig oynanıp bittiğinde ilk 3'e girecek vuruş ve kurtarış vardı. Feghouli'nin enfes şutunu çıkartabilecek 1-2 kaleci var. Serkan bunu başardı, inanılmaz bir kurtarıştı. Rodrigues'in sakatlanıp çıkmasıyla Selçuk tercihi tartışılır. Ben Selçuk tercihinin Beşiktaş'ın bir önceki gün kaybettiği maçla ilgili olduğunu düşünüyorum. Kazanmak istiyorum ama beraberlik de kötü değil mantığı.
İkinci yarıda ise hareketlendiler. Bana göre ilk gol ofsayt, çok az önde gibi gözüküyor. Penaltı için yüzde de 50/50 denebilir. Ali Turan'ın arkadan solla vururken değmiş olma ihtimali yüksek.
Gomis iki gol attı bu maçta. İki haftadır gol atmıyordu. İki hafta ara verdim diye uyku falan uyumamış gibi. Özel hoca falan tutmuş tabii.
Fransız oyuncunun çok enteresan bir özelliği var.
Deparlar atıyor, müthiş mücadele ediyor. Yoruldu, 4-5 dakika kayboluyor diyorsun ama bir bakıyorsun aynen devam ediyor. Galatasaray'ın Konyaspor maçından da çıkaracağı dersler tabii ki var. Ama ligde 8. haftada yakalanan puan farkı sarı-kırmızılı ekip için gerçekten büyük bir avantaj olacaktır.

FERNANDO FARKI

G.Saray'da Fernando'ya ayrı bir parantez açmak lazım. Oyuna arkadan başlarken takımın silahı, takımın kilit oyuncusu. Ortada yokmuş gibi duruyor ama, çok önemli hep ondan başlıyor. Sarı-kırmızılı takımın yaş ortalaması genç değil, ama çok çabuk adapte olabilecek bir oyuncu grubu var. Bunlara bir mental olarak coşku lazımdı, onu camia sağladı, bir de fizik kalite gerekiyordu, bunu da antrenör sağladı.

A. Konyaspor - Galatasaray maçı yazar görüşleri

Tarihi fark olmaz ama... - Serhat Ulusoy (Vatan)ÇOK iyi biliyorum ki, 16 Ekim Pazartesi’den itibaren Türkiye’nin en önemli gündem maddesi G.Saray-F.Bahçe maçı olacak ve herkes bu maçla yatıp bu maçla kalkacak. O yüzden aşağıda yazdıklarımın çok da dikkate alınıp tartışılacağını sanmamakla beraber ben yine de değineceğim. G.SARAY’IN kurucusu Ali Sami Yen ve arkadaşlarının da kemikleri sızlıyordur. Onlar G.Saray’ı kurarken, “Amacımız Türk olmayan takımları yenmek” dememişler miydi? Dediler ve G.Saray’ı kurdular. Ama gelinen noktada ilk defa bir Türk Takımı, 11 futbolcusunun 11’i de Türkiye’de doğup büyümemiş yabancı oyunculardan kurulmuştu. Üstelik teknik direktörleri de Hırvat Tudor. BUNA üzülmesi ve sorgulanması gereken, yetenekli ama bir o kadar da çalışmayı sevmeyen, bir an önce parayı bulup şöhret sevdalısı Türk gençleriyle, 14 yabancı kuralını getirip Türk futbolunun altına dinamit koyan Fatih Terim’dir. Ne dinamiti nükleer bombasıyla patlattı futbolumuzu Terim. SAHADAKİ 22 futbolcunun sadece 3’ü (Serkan, Ali ve Ömer) Türkiye’de doğup büyümüştü. Sahada Yeşil Burun Adaları’ndan, Fildişi Sahili’nden oyuncu vardı ama batıya açılan pencere G.Saray’da 32. dakikaya kadar bir tane, “Yerli malı yurdun malı, herkes onu kullanmalı” bir Türkümüz yoktu. Neyse uzatmak istemiyorum ama bu olay geçiştirilmemeli, tartışılmalı. Terim’in futbolumuza attığı bu kazığın hesabı sorulmalı. EN KÖTÜ KULÜBE 8 maç 9 gol. Şapka çıkartılmalı. Gücüyle, enerjisiyle ve zekasıyla işi bitirdi Gomis. Kuşkusuz F.Bahçe maçında en büyük koz olacak ve bence o maçı da boş geçmeyecek. G.SARAY kötü oynamasına rağmen yine kazandı. Üstelik bu defa kalesinde çok tehlike de yaşamadı. Tudor formda Serdar’ı kesip Denayer’e görev vermesi hataydı. Hem de büyük hata. Belhanda yine kötü. Ayakları gitmiyor. Bu formuyla kenarda oturması şart ama Galatasaray kulübesi o kadar bitik isimlerden oluşuyor ki, Belhanda’yı biraz olsun zorlayacak isim mevcut değil. 3 büyükler içinde kulübesi en zayıf takım uzak ara G.Saray. Ama ilk 11’de oynayanlar da bir o kadar büyük yetenek. Ve çok koşuyor G.Saray. Bu nedenle haftaya pazar en az 3 atarlar ve zor gol yerler. Tarihi fark olmaz ama G.Saray adına çok kolay bir galibiyet olacağını düşünüyorum.
2 usta 1 maç - Mehmet Ayan (Vatan)HİKAYESİ olmayan bir maç! Tabii ki emek, elbette ki azim, kuşkusuz ki inançla oynayan oyuncular vardı. Ancak bir şeyler eksikti. Fark yaratmaya, öykü çıkarmaya en yakın iki adam iki dev çınardı. Gerçekten hem Love’ı hem Adebayor’u izlemek büyük bir fırsat, şans, kazanç hepimize. Oyunuyla Love, Aytemiz Alanya’nın her şeyi.  TEK çözümleri Love demek kuşkusuz haksızlık; ancak olgunlaştırdıkları her atağın bitiş noktası Love! Büyük keyif veriyor izlerken. Son saniyedeki pozisyondaki tercihi eleştirilebilir. Fakat, Aytemiz Alanya’ya o kadar çok maç/puan/para kazandırdı ki, hoş görülebilir o bencilliği. Kaldı ki maçların çeşitli kırılma anları olur ya, 71’de Efecan’ın kaçırdığı pozisyonda zaten herkes maçı Başakşehir’in alacağını anlamıştı. ALANYA’NIN İŞiNE GELDİ PEKİ Başakşehir ne yaptı da kazandı? Abdullah hoca, Hoffenheim öncesi rotasyon yapmadı. İdeal 11’ni sahaya sürdü. Emre sakatlanana kadar merkezi çok iyi tuttu. (Gol Volkan’ın hatası) Aytemiz Alanya’yı uzun topa zorladı. Rakibin işine gelen bu yöntem maçı iyi bir izlence haline getirdi getirmesine de, Başakşehir set oyunun karşılığını alamadı. Çünkü pencerelerin içine istendiği kadar Vişça da, Elia da, Çaiçara da, Clichy de dalamadı. Mossoro; Emre’den sonra daha da etkisizleşti. 1-1 sonrası ikinci yarıda yetenek işi çözecekti; öyle de oldu. Adebayor olağanüstü bir gol attı maçı 55’te aldı geldi. Kalan bölümde şansın da yardımıyla doğru savunmayla Kayseri ve Beşiktaş’ın kaybettiği bir haftada Başakşehir üst sıralarda kalma adına önemli bir 3 puan elde etti. Aytemiz Alanyaspor lehine penaltı çalınabilecek iki tartışmalı pozisyon bulunduğunu hakem yorumu açısından not edelim.
Tank gibi takım! - Osman Şenher (Galatasaray)Bu futbolculara saygı duymak lazım. Birçok futbolcu milli takımlarına gittiler, üst üste maçlar oynadılar, saatlerce yolculuk yaptılar. Buna rağmen Atiker Konyaspor gibi iyi bir takıma neredeyse gol pozisyonu vermeden 2 farklı galip geldiler.Bunun karşılığını uzun süre sonra taraftarlar ilk defa görüyor. Evet, ilk yarıda daha çok koşan, orta sahada Galatasaray’a top yaptırmayan, atağa Fofana ve Milosevic ile çıkan bir Konyaspor vardı. Cim-Bom ise pas hataları yaptı. Ama Rodrigues’in yerine oyuna giren Selçuk ile bir anda üstünlüğü ele alan ve pozisyona giren Galatasaray olmaya başladı.Selçuk çok sıkıntılı günler geçirdi. Fakat içindeki oynama arzusuyla, hırsıyla o da takımın bir parçası olmuş. Gomis’in attığı ilk golde yaptığı asistle dün gecenin kahramanlarından biriydi. Belhanda kötü günündeydi. Milli maçlar onu yormuş. Ne doğru dürüst koşabildi, ne pas verebildi, ne de şut çekebildi. Ama onun görevini Selçuk üstlendi.Her zaman söylüyorum Gomis çok büyük futbolcu. Birinci goldeki gayreti, penaltıdaki hırsı, ısrarcılığı... Ben uzun yıllardır ne Türkiye’de ne Avrupa’da böyle santrfor görmedim. Söke söke, rakibine penaltı yaptırdı. Galatasaray için yorgun diyoruz, iyi futbol oynamadığını söylüyoruz, ama 65. dakikadan sonra maçtan düşen takım Konya oldu. Evet ataklar yapıp, Galatasaray kalesine geldiler. Buna rağmen net bir pozisyonları yok.Eksiklere rağmenBu takımda Tolga Ciğerci ve Serdar Aziz yok. Bir tek Selçuk yerli futbolcu olarak sahaya çıktı. Ve bu 10 yabancı ile beraber bu nasıl bir kazanma hırsı? Hiçbir yabancı oyuncu bu kadar kendini parçalamaz, tekmeye kafa uzatmaz. Ama Galatasaray’daki bütün futbolcular takımlarını galip getirmek için canla başla savaşıyorlar.Eren Derdiyok... Hiç kimse unutulduğunu zannetmesin. O da girecek bu takıma. Sinan ile Yasin de oynayacak. Bu durum onu gösteriyor. Futbolcuya dayalı düzen yıkıldı. Şimdi yeni takımda bütün futbolcular ellerinden gelenin fazlasını yapıyor. Ve ben yerli oyuncuların da kadroya girebilecek kapasitede olduğunu düşünüyorum.Esas maç haftaya Fenerbahçe derbisi. Bu futbolcular ilk defa derbi oynayacaklar. Hem de kendi taraftarının önünde. Dilerim her iki takım da futbolun bütün güzelliklerini bize izlettirirler.

Hayal değil gerçek! - Şansal Büyüka (Milliyet)

Hayal kurmakta sınır tanımayan bir Galatasaraylı sezon başında Igor Tudor’a gelip, “Sekizinci hafta sonunda Beşiktaş’a sekiz puan fark atarız” dese, Tudor, “Benimle dalga mı geçiyorsun “ diye sille-tokat yanından kovardı.Oysa futbolun rakamlarında hayal yok, gerçeğin ta kendisi var. Igor Tudor ve Galatasaray, sezon başında hayal bile edemeyeceği çarpıcı bir farkı, sıradışı bir gerçeği sekizinci hafta sonunda yakaladı. Üstelik sekiz haftada 8 puan fark attığı takım, son iki yılda futbolun rengini siyah-beyaza çeviren, futbolun her türlü kazanımlarına ipotek koyan Beşiktaş...Ben, bu farkı Beşiktaş’ın özellikle son üç haftada kaybettiği puanlara bağlayanlara katılmam. Bazı haftalar vardır, adına “fırsat” haftaları deriz. Beşiktaş’ın durduğu haftalarda, Galatasaray bu fırsatları avantaja çevirmese, sekizinci hafta sonunda bu hayal bile edilemeyecek fark olur mu? Galatasaray rakiplerinin kaybettiği haftalarda kazanarak bu farkı yakaladı.

Galatasaray dün akşam Konya’da kazanırken asla en iyi maçlarından birini oynamadı. Hatta geride kalan diğer maçlara baktığınızda etkisiz maçlarından birini oynadı. Buna rağmen kazanıyorsan, “fırsat” haftasını bu kadar iyi kullanıyorsan, bu elindeki değerli ve kaliteli kadronun eseri demektir.Üstelik hep derler ya, “Milli maç dönüşleri zordur” diye... Bunu Galatasaray’da da çok ciddi biçimde hissettik. Avrupa’nın, hatta dünyanın çeşitli ülkelerine giden Galatasaray’ın milli oyuncuları belli ki Tudor’un taviz vermez antrenmanlarından uzak kalınca olumsuz anlamda etkilendiler.Buna rağmen Gomis’in kişisel çabaları, Konyaspor’un, rakibin gol yollarını kapamasına rağmen, Galatasaray’a galibiyeti  getirmeye yetti. Konyaspor’un baskılı dakikalarında ise Maicon her pozisyonda olması gereken yerdeydi ve iyi müdahaleler yaptı.Galatasaray’ın ilk golünde Gomis ofsayt... Ancak Selçuk’un bütün savunmayı oyundan düşüren pası mükemmel... Selçuk,  Aslantepe’de olsa daha 30. dakikada kenarda ısınabilir miydi, Tudor daha ilk yarı bitmeden  onu oyuna alabilir miydi? Galatasaray Selçuk’u kullanmak zorunda... “Selçuk oynamasın” diye Igor Tudor’a toplumsal bir baskı yaratmak Galatasaray’a yarar değil, zarar getirir.Bütün maç bir yana... Feghouli’nin şutunda kaleci Serkan Kırıntılı’nın fizik kurallarını darmadağın eden uzanışını ve kurtarışını söylemez, hakkını teslim etmezsem vicdan azabı çekerim. Bu kadar Dünya Kupası, Avrupa Şampiyonası izledim, böyle bir kurtarışı pek hatırlamıyorum. Serkan’ın bu kurtarışını, “futbol hafızama” kaydettim, asla unutmam.Sonuç: Galatasaray iyi oynamadı, tamam... Ama sonuç varken iyi oyun hangi Galatasaraylının umurunda... Sekiz puan fark şu demek; rakiplerin her maçı kazanacak, sen iki maç kaybedip, bir maçta da berabere kalacaksın. Kolay mı bu? Ben lig tarihinde yakın zamanda bu kadar kısa sürede bu kadar puan farkına ulaşan bir takım görmedim. Helal olsun...

Gol olsan bare! - Bahri Havadır (Vatan)TEK kişilik dev bir kadro Bafetimbi Gomis... İlk goldeki ustalığı, penaltı öncesindeki pozisyonda adamın içinden geçmesi, kazanma hırsı vuruş ustalığı ne derseniz deyin. Gomis maçı aldı götürdü. Gomis’in yanında aylardır yerden yere vurduğumuz Selçuk da galibiyette önemli bir etkendi. Gomis’e ‘Burak golü’ attırdı. Zeka doluydu ve bu dakika sonrasında Selçuk muhabbeti anında değişmeye başladı. OYSA ilk yarı Tudor’un saçma taktik fantazisi nedeniyle berbattı. Akıllarda kalan sadece Serkan Kırıntılı’nın, Feghouli’nin şutunu çıkarması vardı. Oysa G.Saray altın değerindeki bu galibiyete ihtiyacı vardı. Hırvat hocanın 3-4-2-1 gibi anlamsız taktiğinden sıyrılması gerekiyordu.  HAKEM GÖREMEDİ 2. yarıda birçok şey değişti ve G.Saray bileğinin hakkı ile kazanmasını bildi. Konyaspor’un konuşacak, yorum yapacak hiçbir hali yok! Gücü bu kadar...  HAKEM Özgür Yankaya iki adım öteden kendisine çirkin sözler söyleyen Konyasporlu Ali Turan’ı göremedi... Yan hakem, daha dikkatli olmaydı. Ama G.Saray hakemi de Tudor’un sistemini de alt edip mükemmel bir sonuç aldı.  GOMİS gol kralı olması için daha çok çalışmalı! Bakalım Negredo ona ulaşabilecek mi!

Tarihi fark olmaz ama... - Serhat Ulusoy (Vatan)

ÇOK iyi biliyorum ki, 16 Ekim Pazartesi’den itibaren Türkiye’nin en önemli gündem maddesi G.Saray-F.Bahçe maçı olacak ve herkes bu maçla yatıp bu maçla kalkacak. O yüzden aşağıda yazdıklarımın çok da dikkate alınıp tartışılacağını sanmamakla beraber ben yine de değineceğim.

G.SARAY’IN kurucusu Ali Sami Yen ve arkadaşlarının da kemikleri sızlıyordur. Onlar G.Saray’ı kurarken, “Amacımız Türk olmayan takımları yenmek” dememişler miydi? Dediler ve G.Saray’ı kurdular. Ama gelinen noktada ilk defa bir Türk Takımı, 11 futbolcusunun 11’i de Türkiye’de doğup büyümemiş yabancı oyunculardan kurulmuştu. Üstelik teknik direktörleri de Hırvat Tudor.

BUNA üzülmesi ve sorgulanması gereken, yetenekli ama bir o kadar da çalışmayı sevmeyen, bir an önce parayı bulup şöhret sevdalısı Türk gençleriyle, 14 yabancı kuralını getirip Türk futbolunun altına dinamit koyan Fatih Terim’dir. Ne dinamiti nükleer bombasıyla patlattı futbolumuzu Terim.

SAHADAKİ 22 futbolcunun sadece 3’ü (Serkan, Ali ve Ömer) Türkiye’de doğup büyümüştü. Sahada Yeşil Burun Adaları’ndan, Fildişi Sahili’nden oyuncu vardı ama batıya açılan pencere G.Saray’da 32. dakikaya kadar bir tane, “Yerli malı yurdun malı, herkes onu kullanmalı” bir Türkümüz yoktu. Neyse uzatmak istemiyorum ama bu olay geçiştirilmemeli, tartışılmalı. Terim’in futbolumuza attığı bu kazığın hesabı sorulmalı.

EN KÖTÜ KULÜBE

8 maç 9 gol. Şapka çıkartılmalı. Gücüyle, enerjisiyle ve zekasıyla işi bitirdi Gomis. Kuşkusuz F.Bahçe maçında en büyük koz olacak ve bence o maçı da boş geçmeyecek.

G.SARAY kötü oynamasına rağmen yine kazandı. Üstelik bu defa kalesinde çok tehlike de yaşamadı. Tudor formda Serdar’ı kesip Denayer’e görev vermesi hataydı. Hem de büyük hata. Belhanda yine kötü. Ayakları gitmiyor. Bu formuyla kenarda oturması şart ama Galatasaray kulübesi o kadar bitik isimlerden oluşuyor ki, Belhanda’yı biraz olsun zorlayacak isim mevcut değil. 3 büyükler içinde kulübesi en zayıf takım uzak ara G.Saray. Ama ilk 11’de oynayanlar da bir o kadar büyük yetenek. Ve çok koşuyor G.Saray. Bu nedenle haftaya pazar en az 3 atarlar ve zor gol yerler. Tarihi fark olmaz ama G.Saray adına çok kolay bir galibiyet olacağını düşünüyorum.

HAKAN ÜNSAL: GAME OF THRONES (Hürriyet)

GALATASARAY’ın bu sene kadrosunun tamamına yakınını yenilemesine rağmen beklenenin çok üzerinde bir oyun-sonuç grafiği yakalaması, lig yarışında bütün hesapları alt üst etti. Beşiktaş’ın şampiyon kadrosu ve özgüveni, Fenerbahçe’nin önemli transferler yapması, Trabzonspor’un 50’nci yıl konsantrasyonu ve Başakşehir’in son yıllarda yarıştaki varlığı bu sene ligi Taht Oyunları’na (Game of Thrones) çevirdi.

ÖLDÜRMEYEN GÜÇLENDİRİR

Kral Toprakları’nın gerçek sahibi geri döndü. Savaştan kaçmayan, korku salan ve imparatorluğunu ilan etmeye hazır. Karşısına çıkanlar her defasında Kral’a karşı kazanacağını ve onu korkuttuklarını düşünse de, gerçeği anladıklarında her şey bitmiş oluyor. Son savaş Konya’daydı ve Galatasaray’ı sadece durdurma üzerine planların yetmediğini gördük. Üstelik kötü oynayan Belhanda, beklenti altında kalan Ndiaye-Feghouli ve hazır olmayan Denayer’e rağmen. Öldürmeyenin daha da güçlendireceğini haftalardır anlatıyor Galatasaray.

UĞUR MELEKE: LİGİN KADER ADAMI GOMİS (Hürriyet)

Galatasaray’ın 8 hafta sonunda ligin geri kalanından hem puan, hem de oyun olarak ayrıştığını söyleyebiliriz rahatlıkla. Şu anda ligin en iyi takımı Galatasaray. En iyi ikinci takımı da Galatasaray. En iyi üçüncü takımı da öyle. Beşiktaş, Fenerbahçe, Trabzon ve Başakşehir ilk 8 hafta itibariyle bayağı geride kaldılar bu sezon. Ligde farkı yaratan en önemli faktörse kesinlikle Gomis. Galatasaray’ın en ucunda oynuyor, ama sarı-kırmızıların oyununun merkezi de, beyni de o. Takımı kendine koşulladığında, top alabildiğinde bütün çehreyi değiştiriyor, her maçı kazanabilecek karakteri ortaya koyuyor.

Yıldız oyuncu bu çalışmalarının meyvesini 2 golle aldı ve Fenerbahçe derbisi öncesinde takımına çok önemli bir 3 puan hediye etti. Yalnız Tudor’un ilk gol gelene kadar olan bölümü de iyi analiz etmesi gerek, çünkü çok önemli bir zaafları çıktı yine ortaya. Galatasaray’ın rakipleri önde bastığında sarı-kırmızılılar afallıyorlar. Türk futbol dünyasının artık şunu iyice öğrenmesi gerek: Futbolda oyunu orta sahalar değil, stoperler kurar. Stopere baskı varsa bekler çizgilere açılır, alanı genişletir. Her baskı gördüğünüzde ön liberonuz top almak için kalecinize kadar yaklaşırsa saha içi alan paylaşımı sakatlanır, ortaya da dünkü ilk 55 dakika gibi arızalı bir oyun çıkar.
Tudor bu görüntüyü sahaya Selçuk’u sürerek çözmeyi denedi; Rodrigues’in çıkışıyla Galatasaray 4-3-2-1’e döndü. Selçuk orta alanı üçlerken, Belhanda-Feghouli ikilisi Gomis’in arkasına yerleştiler. Selçuk’un Galatasaray’ın oyun kurma becerisini geliştirdiğini söylemek gerek. Selçuk oyuna girdiğinde bu kez kaptanlık bandı ya da penaltı krizi çıkmaması olumlu. Futbola odaklanınca, ilk golde de katkı verdi tecrübeli oyuncu.
Dün esame listesini gören hemen herkes Linnes’in yerine Tarık’ın varlığını garipsedi sanırım. Bu seçimin nedeniyse, 21 kişilik kadrolardaki 12 yabancı sınırı idi. Ancak bence Linnes’e yapılan büyük bir haksızlık var, sezona gayet iyi başlamıştı zira Norveçli. Formasını Latovlevici’ye kaptırması bile anlamsızken, bir de ilk 21’in dışında kalması, adil bir karar değil bence.
KANAT ATKAYA: KARNE PEKİYİ DOLUGALATASARAY’ın Antalya’da “sendelediği” maçın ardından Spor Arena’nın lansmanında karşılaştığımızda, Tudor durgunluğu milli maç arasına bağlamıştı. Oyuncuların bu aralarda dağılmasından epeyce şikâyet eden Tudor’un Konya’da sahaya sürdüğü 11’e bu gözle bakacağımı düşünmüştüm. Fakat Tudor, 11’i “hiç yerli kullanmadan” bir ilk 11 ile çalışmadığımız yerden sormuş oldu.
Vialli, 1999’da sahaya hiç Birleşik Krallık vatandaşı barındırmayan bir Chelsea 11’i sürdüğünde Britanya kelimenin tam anlamıyla şoke olmuştu. Niyeti böyle midir bilemem ama Milli Takım başarısızlığına kulüp arama çalışmaları sırasında başvurulan “yerli oyuncuların oynatılmaması” tartışmasına cam çerçeve dağıtarak girmiş oldu…

BURAK’A ATAR GİBİ...

Maçın ilk yarısı sıkıcıydı özetle… Oyuna 32’nci dakikada giren Selçuk’un ikinci yarının başında topu “Burak’a atar gibi” Gomis’e atmasıyla işler değişti. Gomis denedi olmadı, Belhanda denedi olmadı, Gomis topla yeniden buluşunca… Top üst ağlara takılırken forvetin golsüzlük dönemi stresi de uçup gitmiş oldu; bizzat kazandığı penaltı da işin balı kaymağı oldu. Galatasaray derbi öncesi, ufukta beliren zorlu maçlar öncesine minimum puan kaybıyla, pekiyilerle dolu bir karneyle ve müthiş bir moralle yürüyor.. Yolu açık olsun…

Senin için hazırladığımız haberler