"Şimdi hangi hikayeyi, kimlere pazarlayacaklar?" Spor yazarları Trabzonspor - Galatasaray maçını değerlendirdi

Özgür Koç
15.05.2025 - 09:26 | Son Güncellenme: 15.05.2025 - 10:06

Spor yazarları Galatasaray'ın Trabzonspor'u 3-0 yenerek Türkiye Kupası kazandığı final maçını değerlendirdi. İşte detaylar...

"Şimdi hangi hikayeyi, kimlere pazarlayacaklar?" Spor yazarları Trabzonspor - Galatasaray maçını değerlendirdi

Trabzonspor ile Galatasaray, Türkiye Kupası finalinde Gaziantep Büyükşehir Belediye Stadyumu'nda karşı karşıya geldi. Sarı kırmızılılar Barış Alper Yılmaz ve Victor Osimhen'in (2) golleriyle sahadan 3-0 galip ayrılarak kupayı müzesine götürdü.

Spor yazarları final karşılaşmasını köşe yazılarında şöyle değerlendirdi:

Güntekin Onay: "Galatasaray güç farkıyla!"

Galatasaray, Türkiye Kupası finalinde kupanın favorisiydi ancak en fanatik Galatasaraylı bile final maçının bu kadar kolay geçeceğini tahmin edemezdi. Trabzonspor, oyunun hemen hemen hiçbir bölümünde Galatasaray’a tehdit oluşturamadı. Trabzonspor’un topa sahip olduğu anlarda sarı kırmızılıların golleri geldi. Erken atılan Barış Alper Yılmaz golü kuşkusuz maçı Galatasaray için kolaylaştırdı.

Orta sahada LeminaTorreira-Sara 3’lüsü çok baskın bir oyun sergilediler. Macar sağ kanat Sallai da sarı kırmızılı formayla en iyi maçlarından birini çıkarttı. Hücum bölgesinde Victor Osimhen’i işaret etmeye gerek yok bir kez daha maçın kahramanıydı Nijeryalı ama Yunus Akgün ve Barış Alper de çok üretken bir oyun sergilediler.

Maç Galatasaray açısından o kadar rahat geçti ki, sarı kırmızılı takımın teknik direktörü Okan Buruk, pazar günü ligde oynanacak Kayserispor maçını düşünerek Osimhen’i bitime 20 dakika kala oyundan çıkarttı. Dün sarı kırmızılar güç farkıyla hak ederek kupayı kazandı.

Trabzonspor ise beklentilerin altında bir mücadele gücüyle oynadı ancakk teknik direktör Fatih Tekke’nin takımı 1 veya daha fazla gol bulacak fırsatlar yarattı. Trabzonspor savunması dün çok hamlesiz ve statik görüntüsüyle mağlubiyete davetiye çıkarttı. (Hürriyet)

Uğur Meleke: "Davinson varsa işler yolunda!"

Biri, Galatasaray’ın neredeyse tüm kornerlere vurması, maçın kilidini de öyle çözmeleriydi. İkincisi de, Trabzonsporlular’ın özellikle ilk 45’te Galatasaraylılar oyun kurarken yaptıkları bire bir markajdı. Top Muslera’nın ayağındayken Trabzonlular bire bir, beşe beş, kaç gerekiyorsa o kadar markörle tüm pas kanallarını kapamışlar; Uruguaylı kaleciyi uzun vurmaya zorlamışlardı. İlk devrenin sonunda Muslera’nın tam 23 uzun denemesi vardı. Birçoğu başarısızdı.

Aradan geçen dört günde belli ki Okan Buruk’un ekibi tekrar aynı sıkıntıyı yaşamama adına çalışmalar yapmışlar. Dünkü finale daha birinci dakikadan itibaren önde baskıyla başladılar. Golü de daha beşinci dakikada Trabzon’un çıkarken yediği baskı sonucu kaptırdığı bir top ve presçi tim Osimhen-Yunus-Barış işbirliğiyle buldular. İlk devrenin ikinci yarısında Trabzonspor soldan Nwakaeme üzerinden bir kanal bulduysa da skoru değiştirebilecek yoğunlukta değildi bu.

Maçın ikinci yarısının başlangıç düdüğüyle beraber de Osimhen’le ikinci golü buldu Galatasaray. Dünkü finalin ilk 45 dakikasında birçok pozisyonda Osimhen’le bire bir eşleşen adam Batagov’du. Ancak Ukraynalı stoperin sakatlanması sonrası Okay devraldı onun görevini. Batagov’dan kurtulur kurtulmaz da golünü attı zaten Osimhen...

Biz Türkler futbolu her ne kadar forvetler üzerinden okumayı sevsek de, dün hem Osimhen, hem de Yunus mükemmel birer maç çıkarsalar da, ben manşete bu yıl sık sık yaptığım gibi Davinson’u çıkarmayı tercih ettim. Dün, Galatasaray’ın iki sezondur birçok kritik maçında olduğu gibi geri kazanma canavarı gibiydi Davinson. Bu sezon Davinson sahadayken Galatasaray’ın kaybettiği maç sayısı zaten o kadar az ki: Süper Kupayı Beşiktaş’a kaybettiklerinde Davinson sahada yoktu. Şampiyonlar Ligi ön elemesinde Young Boys önünde yoktu. Avrupa’ya veda edilen 4-1’lik Alkmaar faciasında yoktu.

Davinson sahada yoksa sıkıntı var. Davinson varsa işler yolunda. Dün olduğu gibi... (Hürriyet)

Cemal Ersen: "Trabzonspor’un utanç sezonu!"

Trabzonspor adına koca bir sezonun muhasebesinin yapılacağı maçtı. Ligde yaşanan hüsrandan sonra taraftarı mutlu edecek tek kulvar Ziraat Türkiye Kupası idi. Hepsinden önemlisi, camia nezdinde yitirilen prestijin geri kazanılması demekti.

Trabzonspor belki de ilk kez ideal kadrosuyla çıktı Galatasaray karşısına. Yani bahanesi yoktu. Oyuncular açısından da “günah çıkarma” maçıydı.

Sonuç yine hüsran oldu. Dahası rezalet. Sezonun en önemli sınavında alınan sonuç utanç vericidir. Derbi kazanamayan Trabzonspor, alışıldığı gibi sıradan maçlarından birini oynadı, fark yaratamadı, kupayı kazanmak adına ekstra bir çaba gösteremedi ve son hedefine kolay veda etti.

Merak ediyorum; bu takımı kuranlar, o kadar parayı harcayanlar, camiaya hayal satanlar şimdi hangi hikayeyi, kimlere pazarlayacaklar?

Sayın Ertuğrul Doğan; kusura bakmayın da iki yıldır bu kulübün başındasınız ve şu tablonun sorumlusu sizsiniz. Umarım gerekli çıkarımı yaparsınız.

Maça gelince... Barış Alper’in golüyle geriye düşen bordo-mavili ekip toparlanamadı. Son haftaların formsuz ismi Mendy’nin bu pozisyonda rakibine eşlik etmesi çok konuşulur. Ona verilen paraya yazık.

Trabzonspor’un en güçlü hücumcuları sahadaydı. Zubkov, Nwakaeme, Banza, arkalarında Ozan. Maç boyunca hepsi etkisizdi. Geriye düşmüşsün, ne yapman gerek? Topa sahip olacak, ileriye taşıyacak, baskı yaparak rakibin oyununu bozmaya çalışacaksın.

Alışılmış plan; solda Malheiro, sağda Mustafa’nın kanat organizasyonlarıyla hücuma katkı sağlamasıydı. İkisi de orta sahayı geçerken dizginlenmiş gibiydi.

İkinci yarının başında tartışılacak bir pozisyon vardı. Osimhen’in golü öncesi Nwakaeme’ye faul yapıldığı tartışması çok su götürür. Hakem - VAR işbirliği de öyle hakeza! Kayıtlara geçene bakalım. Trabzonspor’a bu tablo, skor yakışmaz ve bahanesi olmaz. Maçın konuşulacak yanı yok. Trabzonspor yine en berbat maçlarından birini oynadı. Güçsüz, yetersiz, acizdi.

Sonuç; hayati bir final maçında notun sıfır. Trabzonspor açısından berbat bir sezon daha bitti. Sayın Ertuğrul Doğan; TFF, hakemler ve rakipler ile uğraşıp boşa vakit geçirmek yerine, Trabzonspor’un gerçek sorunlarına odaklanırsanız, belki gerçekçi hedefler koyabilirsiniz. (Milliyet)

Osman Şenher: "Galatasaray ilk kupasına kavuştu"

Sezon başından beri algılar, yapılar, çatılar hep konuşuldu. Sanki hakemler Galatasaray’ı kolluyormuş gibi bir hava yaratıldı. Hiç kimse elini vicdanına koyup ‘Bu Galatasaray’ın oynadığı futbolu Türkiye’de başka takım oynayamıyor’ diyemedi.

İnanın tartışılacak hiçbir şey yok. Sarı-kırmızılılar istedikleri zaman cümbür cemaat rakibe baskı yapıyor, gol pozisyonuna giriyor, gol atıyor. İstedikleri zaman yine pasif dinlenmeye geçip oyunu yavaşlatıyor. Başlama düdüğüyle beraber maç bitinceye kadar oyunun kontrolü tamamen Cim-Bom’un elinde oluyor.

Fatih Tekke çok sevdiğim ve beğendiğim bir teknik direktör... Elindeki kadroya oynatabileceği en iyi futbolu oynatıyor. Takımı pozisyonlara da giriyor ama son vuruşları yapmakta zorluk çekiyor. Dün geceki kupayı kazanmak isteyen Galatasaray’a karşı kendisinin yapabileceği hiçbir şey yoktu.

Osimhen en önde... Sol tarafta Barış Alper, sağ tarafta Yunus Akgün devamlı baskı yapıyorlar. Top bu futbolcular arasında dolaşıyor. Bordo-mavili defans müdahale edemiyor. Sonuçta atılan üç golün de pasını Yunus verdi. Bu gollerin pası, son vuruşlar resital gibi. İnsanlar futbolu seviyorsa, bu güzel hareketler sayesinde seviyor.

Eren Elmalı sol çizgide Barış Alper ile beraber rakibi resmen boğuyor. Sağ çizgide Sallai ile Yunus devamlı baskı yapıyorlar. Defansa, beklere hata yaptırıyorlar. Orta sahadan, Lemina ile Torreira da hücuma çıkıyor. İster istemez rakibin de dengesi bozuluyor. Bu bir gerçek. Maçı bu şekilde görmek lazım. Sanchez ve Abdülkerim de savunmada harikalar yaratıp hatasız oynuyorlar.

Galatasaray şu anki formunu sezon başında yakalamış olsaydı, Avrupa kupalarında epey ileri giderdi. Ama maalesef bu kulvarda başarılı olamadı. Sonuçta Galatasaray hak ederek ilk kupasını kazandı. Trabzonspor gücünün yettiği kadar mücadele etti, pozisyonlar da buldu. Seyredenler maçtan keyif aldılar. Tek üzüldüğüm Savic tarafından taciz edilen hakem, bu poziyonda kırmızı kart göstermeyerek kendine zarar verdi. (Milliyet)

Olcay Çakır: "Böyle kaybetmek olmaz!"

Ligde şampiyon olmak üzere olan Galatasaray takımı, Türkiye Kupası’nı da müzesine götürerek mükemmel bir sezon finaline imza atmış oldu. Okan Buruk ve oyuncu grubunu tebrik ederim… Daha birkaç gün önce iki takımın karşılaşmış olması, bugüne dair öngörülerimizi şekillendiren en önemli veriydi. Trabzonspor, spor kamuoyunun da beğendiği bir ilk 45 dakika oynamıştı. İkinci yarıda Mustafa Eskihellaç oyundan çıkarılmış, akabinde Trabzonspor’da düzen bozulmuş; Galatasaray ise istediği alanları bulup skor üretmişti. Daha birkaç gün önce oldu bunlar. Birkaç kez uyarmaya da çalıştım, cümle aralarında var detaylar. Trabzonspor için bu sezon “ideal on bir” diye bir şey ben görmedim, üç teknik adam da bulamadı zaten. Haliyle, Galatasaray’la ligde oynanan maçın ilk yarısındaki kadro “Kim bilir, belki de senin en ideal on birindi.” demiştim. Dün akşam Gaziantep’te yaşanan hadiseyi görünce, “Evet” dedim, “Trabzonspor’un en ideal oyunu da, on biri de oymuş gerçekten.” Trabzonspor dün akşam hem farklı yenildi hem de çok az reaksiyonla finalin büyük kaybedeni oldu.

Evet, Galatasaray kendileri açısından mükemmel bir sezon finali yaparken, Trabzonspor’un onlardan rol çalması çok kolay olmayacaktı. Ancak futbolda güçlü ve formda kadroları yenen kadrolar da yok değil. Bu şans, kötü bir oyunla kaybedilmiş oldu. Sezon başından itibaren başlayan planlama hatalarının finali de böyle olabilir zaten. Johan Cruyff’un dediği gibi: “Futbol basit bir oyun. Zor olan ise basiti oynayabilmektir.” Trabzonspor, basiti de oynayamadı bu sezon. Özetle, dün akşamki kadro aslında gerçek rotasyonlu kadroydu sanırım. İdeali ise ilk maçtaki on birdi. Yine kaybedebilirdiniz ama bu kayıp kabul edilebilir durmadı. Yazık oldu. Hakikaten bu kadar yakın zamanda test maçı yapılmışken bu hataların yapılması, kondisyon anlamında, analizler anlamında ekip çalışmasında eksikleri de işaret ediyor olabilir. Ama bugünün konusu sanırım “gidecek oyuncular” olacaktır. (Fanatik)

Cem Dizdar: "Üstünlük tecelli etti!"

Maç öncesi Galatasaray’ın kağıt üzerindeki üstünlüğü başlama vuruşunun hemen ardından hissedilmeye başladı. Galatasaray golü atılmadan öyle ya da böyle atılacağı belli olmuştu. Lakin atılan gol de atmaktan çok ‘’yenilen gol’’dü sanki. Oleksandr Zubkov’un manasız vuruşu Victor Osimhen tarafından Yunus Akgün’e ulaştırıldığında basit bir ‘‘al ver’’ ile yapılacaklar biraz da ‘’tesadüfen’’ gol oldu. Ters tarafına yönelen Yunus rahat pozisyondaki Osimhen’e atacağı topu ‘’belirsizliğe’’ kesti ve savunmanın yetişebileceği yerde önce davranan Barış Alper Yılmaz golü buldu. Akabinde Trabzon topla daha haşır neşirdi hatta Zubkov’unkine benzer bir Davinson saçmalığında Ozan Tufan ile golle burun buruna geldi lakin Ozan hücumcu sakinliğine sahip değildi ve acele bir vuruş denedi... Olmadı! İlk devrenin ilginç notlarından biri de son maçta kornerden gol yiyen Trabzon’un ilk devre rakibine tek korner vermiş olması ama ona da Galatasaraylılar’ın vurmasıydı… Hareketli bir ilk devreydi ama verimlilik iki takım açısından da düşük kaldı.

İkinci devre başlar başlamaz maç da bitti ve Galatasaray kupayı kaldırdı! Önce 46’da Osimhen attı… Ardından bir önceki maçta duran toptan gol yiyen Trabzon, bu kez de kullandığı duran topun ardından golü yedi!.. Alvaro Morata’yla öne çıktı Galatasaray ve Yunus, Osimhen işbirliğinden rahat bir gol attı… Maç başındaki ‘’kağıt üzerindeki üstünlük’’ tecelli etti ve ligde epeydir alıp başını giden Galatasaray bu formuyla kupayı da kazandı. Onlar için büyük belirsizlik Osimhen’in geleceği! Bunun için de gerek Galatasaraylılar gerekse rakip takımların yöneticileri bir süre daha bekleyecek.. Ve son bir not; ben asla yapmam ama bakalım 2, 3 santimlik ofsaytı VAR hassasiyeti ile çözen yardımcı hakemler Mustafa Savranlar ve Hakan Yemişken’i öven birileri çıkacak mı ülkede? (Fanatik)

Serkan Akcan: "Büyük fark"

Galatasaray, lig şampiyonluğuna sadece 1 puan kalmışken, dün gece Trabzon karşısında Türkiye Kupası’nı kazandı. Okan Buruk ve futbolcuları Gaziantep’teki finalin her bir dakikasında inisiyatifi elinde tuttu, üstün bir oyun oynadı, kupayı açık farkla kazandı. Galatasaray, pazar günü de Kayseri karşısında 1 puan dahi alsa sezonu çifte kupayla kapatmayı başaracak. Finalin bu kadar rahat kazanılmasında Galatasaray’ın süpe starı Osimhen’in rolü yine çok büyüktü. Osimhen’in insan üstü performans denemelerini izlemeye devam ediyor ülke futbol kamuoyu.

Galatasaray’ın bundan önceki iki sezondaki lig şampiyonluğunda Icardi’nin rolü büyüktü ama bazen gizli bazen açıktan kahraman Mertens’ti. Okan Buruk’un imza formasyonu olan 4-2-3-1’in işletim sistemini çalıştıran beyin görevindeydi. Okan hoca, ocak ayından bu tarafa yavaş yavaş Mertens’ten uzaklaşmaya başlasa da Mertens saha kenarında verdiği pozitif görüntülerle hep kadronun en sempatik yüzü olmaya devam etti.

Belçikalı yıldızın sahadaki boşluğunu doldurmak kolay değil, ama Yunus Akgün sağ kenarda adeta bir Mertens etkisi yaratmaya devam ediyor. Dün Türkiye Kupası finaline, yaptığı 3 asistle yine damga vurdu yerli Mertens, yeni Mertens. Eren Elmalı tam isabet bir transfer atışı oldu. Yıllardır sol bek arayan, tam buldum derken yine boşluğa düşen Galatasaray için Eren Elmalı sanki aranan sol bekmiş izlenimi vermeye devam ediyor. Dengeli, fizik kalitesi iyi seviyede olan Eren Elmalı için Galatasaray ne kadar büyük bir şanssa, Eren de Okan Buruk için o kadar büyük bir şans oldu. (Fanatik)

İskender Günen: "Trabzon’un mücadele gücü yok"

Sorunlarla dolu bir sezon… Avrupa'ya gidebilmek için kupayı almak büyük önem taşıyordu. Trabzonspor için çok önemli bir maçta öyle bir başlangıç var ki, sorunlarla doluydu. Maçın 5. dakikasında Galatasaray'ın attığı golden önce Zubkov'un anlamsız hatasıyla başlayan süreç ve ardından Mendy'nin bulunması gereken yerde yerleşme hatasıyla gelen gol. Golden sonra rakibin kendi alanında oyunda kaldığı süreçler var. Burada orta alanın yetersizliği öne çıktı. Çünkü Mendy ve Okay aynı özellikli iki oyuncu. Futbolda orta alan oyuncularının öne ve çabuk oynama düşünceleri, bir takım için büyük önem taşır. Önde ise Zubkov'un geldiği günden beri en etkisiz görüntüsü. Banza'nın oyunda varlığı ile yokluğu belli olmaması. Her şey Nwakaeme'nin yeteneklerine bağlandı. O da her topu aldığında ikili sıkıştırmalarla istediği performansı ortayı koyamadı. İkinci yarıda ise Trabzonspor'un yediği 2. golden önce Nwakaeme'ye yapılan bir faul var. Fakat hakem bunu taç olarak yorumladı. Trabzonspor adına en büyük şanssızlık ise takımın en iyisi savunmada her şeyiyle mücadele eden Batagov'un sakatlanması. Bu da farkın artmasının en büyük nedeniydi. Futbolda kalite önemli ama sizin ortaya koyacağınız takım olma bilinci, mücadele gücü her şeyden çok daha büyük önem taşır. Dün gece Trabzonspor'da eksik olan buydu. (Sabah)

Bülent Timurlenk: "G.Saray, rakibinden iki sıklet üstün"

Bireysel sporlarda kendisinden iki-üç sıklet büyük bir güreşçi veya boksörü bir sporcunun yenip yenemeyeceğini bilemeyiz ancak tahmin yapabiliriz çünkü karşılaşamazlar. Ancak takım sporlarında bu mümkün. Dün finalde Galatasaray karşısında kendisinden iki sıklet daha aşağıda bir takım vardı. Kabul edelim Kadıköy'de Fenerbahçe'yi saf dışı eden Galatasaray, kupanın bir kulbunu o akşam tutmuştu zaten. Fatih Tekke'nin takımı, ilk 10 dakikada nefes alamadığı pres ve kalesinde gördüğü golle hakemin saydırdığı bir boksör gibiydi. Yunus Akgün asistlerle finali domine ederken Barış Alper'in ilk gol vuruşu dışında sahada pek de görünmediği bir maç izledik. Lig yarışı Baba 1 ise Türkiye Kupası da Baba 2 ve bu filmlerin baş aktörü elbette ki Victor Osimhen. Batagov ligde iyi boğuşmuştu ama sakatlandıktan sonra oyundan çıkınca Osimhen'i tutabilmek mümkün değildi. Fatih Tekke iyi teknik adam mı? İyi teknik adamın, bir finalde ters kanatta Zubkov gibi bir yetenek varken topu ihtiyar Nwakaeme'ye vermekten başka planlarının olması lazımdı. Trabzon'da ideal 11'ini bozmayan ve takımına sonuna kadar güvenen Okan Buruk, bütün teknik adamlık tezinin yeni bir versiyonunu bir zamanlar çalıştığı Gaziantep'te yazdı, ilk tebrik ona. Bir diğer tebrik ise Trabzon'dan, İstanbul'dan ve dört bir yandan bu final maçı için Gaziantep'e giden taraftarlara. Son not küçük Cüneyt Çakır'a (Cihan Aydın). Kariyeri boyunca Savic'in ağzının içine konuştuğu hakem olarak anılacak. (Sabah)

Levent Tüzemen: "Kazanmayı fazlasıyla hak ettiler"

Bir yerde kupa varsa o kupayı kazanmak için de Galatasaray vardır. Sarı-kırmızılı takımda 3. şampiyonluğa koşan Okan Buruk'un hoca olarak koleksiyonundaki eksik kupa Türkiye Kupası'ydı. Galatasaraylı oyuncular, zihinsel ve fiziksel olarak kupaya çok iyi hazırlanmışlar. Barış Alper'in erken golünden sonra Trabzonspor oyun olarak Galatasaray'a hiç karşılık veremedi. Maç boyu oyunun kontrolü Galatasaray'ın elindeydi. Pas kalitesi Galatasaray'ın çok üstündü. Özellikle Eren Elmalı, soldan yaptığı ataklarla hücuma katkı sağladı. Gecede kabına sığmayan iki oyuncu vardı. Biri üç asiste imza atan Yunus Akgün, diğeri de Türkiye'de en çok gol atan yabancı rekorunu ele geçiren Osimhen'di. Nijeryalı yıldızın isteği, coşkusu ve attığı iki gol mükemmeldi. Lemina'nın orta alandaki liderliği Galatasaray'ın oyun hakimiyetine ciddi katkı verdi. Sanchez bir hata dışında Abdülkerim'le birlikte savunmayı topladı. Oyunu hep organize eden Galatasaray oldu. Trabzonspor, çok güvendiği Nwakaeme'den beklediğini alamadı. Galatasaraylı futbolcuların, hücumdan savunmaya çabuk dönmeleri alkışlanacak güzellikteydi. Torreira yine çalışkanlığı ile ön plana çıktı. Kupa kalecisi olan Günay, hatasız oynarken geriden kullandığı paslarda topu hep hedefe attı. İyi oynayan, coşkusunu kaybetmeyen, kazanma duygusunu hep diri tutan Galatasaray, hak ettiği bir galibiyet aldı ve kupayı müzesine taşıdı. Şimdi gözler, 25. şampiyonluk ve 5. yıldız için Kayseri maçına çevrilecek. Okan Buruk hocayı kazanan bir Galatasaray takımı yarattığı için kutluyorum. (Sabah)

Senin için hazırladığımız haberler