Serdar Ali Çelikler: Şenol Güneş'in '2 hadi be'si...

Habertürk Spor yazarı Serdar Ali Çelikler, tekrar kararı verilen olaylı Fenerbahçe - Beşiktaş derbisiyle ilgili bir yazı kaleme aldı. Çelikler, Şenol Güneş hakkında çarpıcı ifadeler kullandı.

Geçen hafta da yazdım; tüm görüntüleri defalarca dikkatlice izledim; Şenol Güneş başına atılan cisimler sonrası kulübede oturuyor. Daha sonra sağ elini iki kez kaldırıp kendisine bakan hakeme (bana göre bu işin buralara gelmesindeki en büyük müsebbiplerden biri olan kişi) 2 kez, “Hadi be; hadi be…” deyip içeri yöneliyor. Burada göğsüne bir su şişesi geliyor. Beşiktaşlı dostlarım okurlarım bana videolar gönderdiler. Su şişesi atıldıktan saniyeler sonra hocanın başına başka bir madde daha geldiğini ve tam koridora girerken başına gelen bu madde nedeniyle başının açılmış olabileceğini söylediler bana. Tam da anlatmak istediğim şey buydu zaten:

Şenol Hoca başı yarılmadan; evet başında bir kanama falan olmadan içeri girmeye karar vermişti zaten. Sahayı terk etmişti yani. İçeri girerken kendisine isabet eden cisimlerden başı yarılsaydı eğer koridor görüntülerinde de kan görürdük ve hastaneye götürülürken dahi sedyede çıkartılmayan (çıkartılması akla dahi gelmeyen belki de) ceketi kan içinde olurdu. Özetle fikrimin arkasındayım; Şenol Güneş, başına bir madde geldiği andan sonra sahayı terk etmeye karar verdi. Sahaya çıkmaya ikna edilemeyince de başına stapler atıldı. Benim; Aykut Kocaman’ın ve Aziz Yıldırım’ın iddiası buyken hafta sonu gördük ki Galatasaraylı taraftarların da en azından fikri bu.

Ayrıca hocanın hafta içinde “Ben kafamı göremem ki, tansiyonum düştüğü için sedyeye aldılar kafamda ne olduğunu nasıl göreyim” açıklaması da açıkçası benim düşüncemi doğruluyor. Amacım başın yarılıp yarılmaması değil. Altını çiziyorum; sahaya madde atıldığı anda hakem maçı tatil etmeli; bu prensipte anlaşalım. Ama Şenol Hoca’nın yarılmayan başı bugün Beşiktaş’ın ve başta Fikret Orman olmak üzere herkesin başını ağrıtıyor.

Şenol Güneş; 2 kez ‘Hadi be; hadi be’ deyip içeri girdi ve çıkmaya ikna edilemedi. Peki, ne oldu; bana göre 10 kişiyle daha iyi oynamaya başlayan ve bence maçı kazanıp yeni bir tarih yazmanın eşiğine gelen Beşiktaş kupadan elendi. 3 gün sonra şampiyonluk derbisine takım ‘Ölü Ruhlar Ormanı’ gibi çıkıp şampiyonluğa el salladı. Tam konsantre, maça aslan gibi hazırlanmış G.Saray’a karşı psikolojik olarak maça çıkmamış takım 2’si çok net 4 pozisyon buldu. Bir de bu Beşiktaş normal bir şekilde hazırlansa kim bilir ne olurdu? Şenol Güneş’in 2 ‘hadi be’si 3 günde 2 kupaya mal oldu. 

Gelelim kupadan da önemli konuya. Bugün Fikret Orman’ın durumunu düşünebiliyor musunuz? Koskoca bir camianın başkanlığını yürütürken başka mevzilerde epeyce toprak kaybetti. Orman, bugün itibarıyla ne hamle yaparsa yapsın kaybedecek durumda. Şenol Hoca’nın “hadi be”leri ve “ölsem o stada çıkmam” tavrı yüzünden belki de Orman’ın başkanlığı bitecek. Bugün bir kısım medyada “Şenol’a sevgi, Orman’a saldırı” şeklinde tepkiler var. Şenol Güneş seneye belki Trabzonspor’a belki Milli Takım’a belki de Katar’a gidecek. İşine bakacak yani.

Peki ya Beşiktaş? 2 kupayı 3 günde kaybetmiş; maça çıkmamış; seneye kupadan men edilmiş; belki de başkanı değişmiş bir yapı olacak. Toz duman kalkıp ortalık sakinleşince karşılaşılacak manzara budur.

Muhtemelen 7. şampiyonluğunu alacak. Milli Takım’ın başında iki kez Avrupa Şampiyonası’na katılma başarısı… Onlarca derbi galibiyeti… Ama hala “Terim’de hocalık yok aslında ama iyi gaz veriyor” edebiyatı... Hakikaten keşke herkesin böyle iyi gaz veren hocası olsa!!! Şampiyon olsun olmasın Fatih Terim’i tarihin en zor kulüp dönemindeki bu zafer yürüyüşü için tebrik ederim.