"Fatih Terim Fonu" davasında Seçil Erzan ikinci kez savunma yaptı

12.01.2024 - 15:01 | Son Güncellenme: 12.01.2024 - 15:08

Yüksek kâr getirili "Fatih Terim Fonu" vaadiyle aralarında Arda Turan, Fernando Muslera ve Emre Belözoğlu gibi isimlerin de bulunduğu pek çok kişiyi dolandırdığı iddia edilen Seçil Erzan, ikinci kez hakim karşısına çıktı.

 "Fatih Terim Fonu" davasında Seçil Erzan ikinci kez savunma yaptı

Yüksek kar getirisi bulunan güvenilir bir fon olduğunu ve Fatih Terim gibi isimlerin de bu fona dahil olduğunu söyleyerek aralarında tanınmış futbolcular Arda Turan, Fernando Muslera, Emre Belözoğlu ve Selçuk İnan’ın da bulunduğu 21 kişiyi yaklaşık 25 milyon dolar ile 7 milyon 384 bin lira dolandırdığı iddia edilen banka şube müdürü Seçil Erzan’ın yargılanmasına devam edildi.

İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesi'nce görülen ikinci duruşmada tutuklu sanıklar Seçil Erzan ile Ali Yörük, tutuksuz sanıklar Nazlı Can, Asiye Öztürk ve Atilla Yörük hazır bulundu. Duruşmaya Fatih Terim'in kızı Buse Terim Bahçekapılı, eşi Volkan Bahçekapılı ve eski Galatasaraylı futbolcu Semih Kaya'nın da arasında bulunduğu bazı müştekiler de katıldı. Taraf avukatları da salonda hazır bulunurken, Arda Turan, Selçuk İnan ve Emre Belözoğlu'nun ise mazeret sunduğu öğrenildi. Ayrıca çok sayıda basın mensubu, avukat ve vatandaş da izleyici olarak salonda yer aldı.

Sesi titredi ve ağladı

Duruşmada savunma yapan Erzan'ın sık sık sesinin titrediği ve ağladığı duyuldu. Sanık savunmasında, "Benim para kelimesini duymak istemediğim zamanlar oldu. Ben öyle bir hayatı seçmiş olsaydım cebimde silahım, arkamda 10 tane korumam olurdu, bana yardım edecek nüfuslu insanlar olurdu. İşimi kaybettim, geleceğimi kaybettim, insanlar mağdur oldu, çok özür dilerim" dedi.

"Parayı çoğaltmakla ilgili stresim başladı o dönemde"

Duruşmada savunma yapan sanık Erzan, "O dönemde 1 milyon lira gibi bir para kaybettim. 2011 Aralık'ta Florya şubeye gittiğimde kaybettiğim parayı yerine koymam gerekiyordu. Bozcaada’da evim vardı, Metin Taş İstanbul’daki şubeye para çekmek için geldi ve durumu ona anlattım. O dönemde birkaç 'faktoring' yapıldı, sonrasında ben bunun kötü niyetli olduğunu anladım. Florya'da babaannemden kalan evi sattık, aslında 2013'e kadar hiçbir şey yoktu. 2013'de kuzenim Tanın Yılmaz'ın Yalova'daki gayrimenkulüne vadeli mevduat işlemi yaptık. 200 bin lirayı verdi, eşi ticaret faaliyetinde kullandı. Bu para daha sonra bana 93 bin 500 euro olarak benim hesabıma geldi. Tanın o dönemde bu parayı biriktirmek istiyordu, ben de döviz al sat yaparak, özel bankacılıkta nasıl işlem yapılıyorsa aynı şekilde yapıyordum. Tanın bir süre sonra benim ona verdiğim faizle hayatını geçindirmeye başladı. Evine giderken alacağı ekmek parasını bile benden alıyordu, hayatımızda böyle bir düzen oluşmaya başladı. Parayı çoğaltmakla ilgili stresim başladı o dönemde. Ben onların kız kardeşi gibiydim, eşinin de, onun da" dedi.

"Baba kız tartışmalarımız oldu, dayak tarzı bir durum hiçbir zaman olmadı"

Savunmasına devam eden Erzan, 2015 Aralık ayında annesinin beyin kanaması geçirdiğini, yüzde 99 engelli olarak hayatına devam etmek zorunda kaldığını belirterek, "Annem hastalandıktan sonra hassasiyetim daha fazla olmaya başladı. Annemin hastalanmasından 6-7 ay sonra Hüseyin Eligül ve eşiyle feribotta karşılaştım. Hastalığından bahsettim onlara, onlar da 'Biz yardımcı oluruz' dedi. Babam da tanıyordu Hüseyin ağabeyi. 2016 Temmuz ayında hayatıma bu kişiler girdi. Ben babama, annemle daha fazla ilgilenmesi için kızıyordum o dönemde. O yüzden baba kız tartışmalarımız oldu. Dayak tarzı bir durum hiçbir zaman olmadı" şeklinde konuştu.

Mahkeme başkanı zaman zaman sesi titreyen Erzan'a istediği zaman oturarak savunma yapabileceğini hatırlattı. Erzan su içerek, ayakta devam edebileceğini söyledi.

"Seçil'i gördüğümüz zaman gözümüzün önüne dolar geliyor, para geliyor' diyorlardı"

Savunmasına devam eden Erzan, "Onların birbirine verdiği sözlerden dolay ben sorumluluk almaya başlamıştım. 2019 yılında bir cenazede Nazlı ile karşılaştık. Nazlı annemle ilgilenmek için daha fazla hayatımıza dahil olmaya başlamıştı. O dönemde Nazlı da böyle bir durum olduğunu fark etti, o da etrafından para aldı. 50 aldı 70 verdi, böyle aile içerisinde, akraba içerisinde durum olmaya başladı. İnsanlar 'Seçil'i gördüğümüz zaman gözümüzün önüne dolar geliyor, para geliyor' diyorlardı. Para, para, para. Benim para kelimesini duymak istemediğim zamanlar oldu" diye konuştu.

Erzan'ın savunmasında, "Şimdiye kadar söylediğim her şey yüzde yüz doğrudur ve gerçektir. Hayatım araştırılsın, başından itibaren ben doğruyu anlatmaya çalıştım" dediği sırada salonda bazı kişilerin güldüğü duyuldu.

"Kimsenin bu kadar düzgün, bu kadar gelir elde edebileceği bir işi yoktu ama..."

O dönem paralar ödenmediği zaman şubeye gelinecek, rezillik çıkacak diye korkularının olmaya başladığını belirten Erzan, "2021 yılında Atilla Baltaş bana 25 bin dolar daha getirdi, kendi param diye. Bu parayı daha sonra benden 40 günde bir 100 bin dolar olarak alıyordu. O dönem akıl tutulması yaşıyordum, korkuyordum. 2019, 2020'den itibaren paraları kurtaramamaya başladım. O zamandan itibaren ben birinin parasıyla diğerininkini kotaramamaya başladım. Ben kimseye 'fon yapıyorum' gibi cümleler kullanmadım. Çünkü herkes yakınımdı, akrabalarımdı ama insanlar parayı aldıklarında birbirlerine neler diyordu bilmiyorum. O dönemde ben 'Bu parayı kazandıracağım' diyordum. 'Eskiden değerlendirdiğim gibi değerlendiriyorum' diyordum. Ali'nin getirdiği iki adet 5 milyondan bir tanesi tefeci parasıymış. Ben tefecilerin eline düştüğümüzü ödeme aşamasında öğrendim. Tabii bu sırada hayatımdaki herkesin yaşam standardı yükseliyordu, kimsenin bu kadar düzgün, bu kadar gelir elde edebileceği bir işi yoktu ama bunun 5 katı, 10 katı paralar alıyorlardı" ifadelerini kullandı.

"Ben kimseye 'fon' demedim. 'Fatih Terim fonu" demedim"

2021 Mart, Nisan ayından itibaren bu paraları değerlendiremediğini, çünkü aldığı parayı 1 saat sonra başkasının aldığını söyleyen Erzan, "Ben kimseye 'fon' demedim. Ben 'Fatih Terim fonu varmış, Hakan Ateş fonu varmış' gibi şeyler söylemedim. Mesela Selçuk İnan'a, 'Semih çok para kazandı, sen de kazanmak ister misin, girmek ister misin' demiştim. İnan'a gizli işlem yaptığımı söyledim. Herkes bana 'Bu bir fon, bizi kandırıyorsun' dedi. 'Fon' ismini ben demedim" dedi.

"İşimi kaybettim, geleceğimi kaybettim, insanlar mağdur oldu çok özür dilerim"

Savunmasına devam ettiği sırada sesi titreyerek ağlamaya başlayan Erzan, gözyaşlarını tutamayarak, "Ben öyle bir hayatı seçmiş olsaydım cebimde silahım, arkamda 10 tane korumam olurdu, bana yardım edecek nüfuslu insanlar olurdu. Ben aralık ayından sonra, mart ayındaki FETÖ olayından sonra koptum gittim. İşimi kaybettim, geleceğimi kaybettim, insanlar mağdur oldu, çok özür dilerim. Bilinçli şekilde yapılmış bir şey değildi. Ben banka müdürü olmasaydım, Seçil Erzan olsaydım tabii ki bana para vermezlerdi. Seçil Erzan iyi bir bankacıydı, bu işlerin dışında herkese çok hizmet veriyordu. Kimilerinin kızı, kimilerinin kardeşi, kimilerinin iyi bir bankacısıydım. Bana 'Kötü kadınsın' dediler, 'Fazla para verdiğim için mi kötü oldum' dedim. 'Hocaya mı yaranıyorsun' dediler, nerelere gitti konular. Paradan nefret etmiştim artık. Annemi göremiyorum, babam ölmüştü, kimse sahip çıkmamıştı. İnsanlar olayı bambaşka yerlere getirdiler" diye konuştu.

"Belki bunlar bana zarar verecek ama her şeyin doğrusunu söylüyorum"

Savunmasına devam eden Erzan, "Evet, mağdurlar var ama mesela Emre Belözoğlu'nun, bu çocuğun ne günahı vardı. Onu ben hayatında sadece parayı alırken tanıdım. Arda Turan ile çok samimi değildik. Futbolcuların hepsiyle çok samimi değildim ama iyi bir bankacısıydım. Bankacı olduğum için bana güveniyorlardı. Belki bunlar bana zarar verecek ama her şeyin doğrusunu söylüyorum. Bankacılık ilişkilerimiz her zaman vardı ve kurumsal olarak devam ediyordu. Bana 'Seço, Seçil' diyerek para verenler, inananlar da oldu" ifadelerini kullandı.
Erzan bu sırada 'Biraz ara verelim mi' dedi. Mahkeme başkanı duruşmaya ara verdi.

Senin için hazırladığımız haberler