Şansal Büyüka: Sokağa çıkamaz hale gelsinler!

01.11.2017 - 10:12 | Son Güncellenme: 01.11.2017 - 10:12

Şansal Büyüka: Sokağa çıkamaz hale gelsinler!

Duayen gazeteci Şansal Büyüka, ligdeki son durumu değerlendirdi. Büyüka, 'Bize operasyon yapılıyor' diyen yöneticilere seslendi ve 'Bunların kim olduğunu söylesinler' dedi. (Milliyet)

Galatasaray son 20 dakikada bir eksik kalmasına rağmen, tek pozisyon yaratamadan, tek gol atamadan maçı berabere bitirip, aradaki puan farkını kapatamıyorsan...

Galatasaray’ın, kaybettiği Trabzonspor maçıyla birlikte, aradaki puan farkını kapatma şansını bir daha yakalamışken, üstelik bitime 20 dakika kala 3-1 önde olmana rağmen maçı berabere bitirip bunu başaramıyorsan...

Rakibin ilk golünde bir stoperin golün asistini yapıyorsa, ikinci golü diğer stoperin kendi kalesine atıyorsa, son saniyede gelen beraberlik golünde, sol bekin ve kaptanın hiç gereksiz yarattığı bir faulle rakibe müthiş bir ikram yapıyorsa...

Büyük umutlarla aldığın iki santrforun, rakiplerinin stoperleri kadar gol atamıyorsa, Kadıköy’de bile kalen her maçta golle buluşuyorsa, ilk 10 hafta sonunda maç başı topladığın ortalama puan 1.6’da kalıyorsa...

Seyircin oynadığın futbola inanmadığı için tribünleri ısrarla boş bırakıyorsa, maç  içinde yaptığın değişiklik ıslıklarla karşılanıyorsa, 90 dakika oyunda tuttuğun ve “büyük umut” diye alınan Giuliano neredeyse her maçı adeta topa vurmadan tamamlıyorsa...

Takımın tempo yapamıyorsa, hızlı oynayamıyorsa, baskı kuramıyorsa, coşkuyu yakalayamıyorsa, hadi bütün bunlardan vazgeçtim, savunma yapamıyorsa, kalesini bir türlü gole kapatamıyorsa, futbolcu kaliten “vasatı” aşamıyorsa...

Bütün bunlara, hatta daha fazlasına, aradan geçen 10 haftaya rağmen çare bulunamıyorsa... Sen nasıl iyi futbol oynayacaksın, nasıl şampiyon olacaksın?

Valbuena da isyan ederse!

Valbuena iyi oynasın, kötü oynasın, Fenerbahçe’nin her gol girişiminde var. Baktığınızda takım içinde Valbuena kadar gole yakın, golü hazırlayan ikinci bir oyuncu yok. Buna rağmen son maçlarda değişiklik tabelası önce Valbuena’ya çıkıyor. Seyirci de, 90 dakikayı saha içinde adeta uyuyarak geçiren oyuncular varken, Valbuena’nın çıkarılışına haklı olarak tepki gösterip isyan ediyor. Dileyelim, bu isyana Valbuena da katılmasın...

1.6 puan ortalama yetmez

Aykut Hoca istatistiği ve rakamları sever. O zaman 10 hafta sonunda Fenerbahçe’nin hayati önem taşıyan bazı rakamlarına bakalım... Maç başı attığı gol sayısı 2, yediği gol sayısı 1.5... Arada sadece  “yarım” gollük bir fark var. Maç başı topladığı puan 1.6... Bizim Süper Lig henüz maç başı 2.3 puandan az toplayan takımın şampiyon olduğunu görmedi.

Opta’nın verilerine göre, Fenerbahçe’nin ligde en çok gole katkı yapan ismi Valbuena (3 gol ve 4 asist); Dirar ile birlikte takımının en fazla oyundan çıkan ismi (5).

Gidecekse gitsin, kalacaksa kalsın

Tudor gidecekse hemen gitmeli, Fatih Terim gelecekse hemen gelmeli... Yönetim bu konudaki tavrını, kararını hemen vermeli... Galatasaray’da bu tartışma, bu iddia çok kısa sürede bitmeli.

Igor Tudor, “İyi mi, kötü mü?”, Galatasaray’a geldiği günden beri tartışılıyor. Tudor da özellikle son maçlardaki akıl almaz kararlarıyla kendisine “kötü hoca” diyenleri haklı çıkarmak için adeta özel bir çaba harcıyor.

Yenik oynuyorsun, buna rağmen tek gol umudun Gomis’i oyundan alıyorsun... Zaten yeniksin, Gomis ile Eren’i “çift santrfor” olarak oynatsan, daha fazla ne kaybedersin? Yenik oynarken, savunmadan ya da orta alandan bir oyuncu eksiltmenin, oyunu çevirmek için risk almanın nasıl bir sakıncası olabilir ki...

Buna rağmen “Tudor gitsin, Fatih Terim gelsin” tartışmaları uzarsa buna hiç katılmam. Galatasaray’ın bu tartışmanın uzamasından büyük yara alacağını düşünürüm. Futbolcu, hocanın gideceğine inanırsa, ona nasıl güven duyar, onu nasıl dinler Onun söylediklerini ve istediklerini nasıl yapar?

Bu bakımdan Tudor gidecekse hemen gitmeli, Fatih Terim gelecekse hemen gelmeli... Yönetim bu konudaki tavrını, kararını hemen vermeli... Galatasaray’da bu tartışma, bu iddia çok kısa sürede bitmeli...

Sanki tersten giymişler!

“Her şey bitti de sıra formaya mı geldi?” diyebilirsiniz. Haklısınız ama takıldım, yazmalıyım. Galatasaray’ın son Trabzon maçında giydiği formalar nedir öyle... Sanki tersten giyilmiş gibi... Omuzlarda bir renk var, kırmızı deseniz değil, sarı deseniz hiç değil... Değişik forma elbette güzel ama, giydiğiniz forma asaletinizi, gücünüzü, şanınızı, şerefinizi hakkıyla  temsil etmeli... En azından sarı-kırmızı renkler hakkıyla görünmeli...

Bildiğiniz bir şey varsa söyleyin

Puanı kaybeden, “Bize operasyon var. Lig dengeleniyor” diye ortaya çıkıyor. Yıllardır bunu işitmekten yıldık artık... Kardeşim madem bu kadar sağlam, bu kadar emin konuşuyorsunuz; kimdir bunlar, nasıl organize oluyorlar, hakemlere nasıl talimat veriyorlar, bu sistemi nasıl uyguluyorlar? Elinizde bir bilgi, bir belge lütfen söyleyin.

Madem bildiğiniz şeyler var, madem bu kadar sağlam iddia ediyorsunuz, teşhir edin bu kurumları ya da kişileri... Rezil olsunlar, sokağa çıkamaz hale gelsinler.

Niye iddiaları ortaya atıp geri çekiliyorsunuz. Sonuna kadar gidin, açıklayın... Çok mu zor bu kurumları, kişileri açıklamak... Yoksa elinizde bilgi, belge olmadan camiaların gazını almak adına sallıyor musunuz?

Orman haklı ama...

Fikret Orman’a çok katılıyorum; “Maç oynanırken, kural değişmez.”

Elbette Caner’in affedilir bir durumu olamaz ama, bir futbolcuya ceza vermek için de yarış devam ederken kural değişmez. Hadi Caner’in asla kabul edilemeyen, herkesi ciddi anlamda rahatsız eden küfürlerini ve davranışlarını hakem görmedi diyelim. Hakemin yardımcıları yok mu, dördüncü hakem yok mu? Hakemin arkası dönük görmedi, statta çok gürültü var duymadı, hepsi tamam... Ama yardımcıları tam cepheden görüyor, dördüncü hakem tam karşıdan görüyor. Sesi işitmeseler de, eller-kollar hepsi havada, hakemin arkasından koşuyor, onu da mı görmüyorlar? Statların soyunma odalarında bile artık televizyon var. İleri-geri oynatma şansı var. Ekrandan da mı görmüyorlar? Hiç mi yardımlaşmıyorlar?

Bunları zamanında rapora yazsalar, yazdırsalar, ne bu kadar tartışma çıkar ne de “maç oynanırken kural değişir.” Ama bizim hakemler maalesef tam “nakavt” durumundalar... Ne yaptıklarını, ne karar verdiklerini bilmiyorlar.

Uyanma, silkinme ve coşku zamanı

Trabzonspor lige çok kötü bir başlangıç yapmış olsa bile bu sezon “İstanbul’un patronluğuna” sağlam bir posta koydu. Deplasmanda Fenerbahçe, Başakşehir, Beşiktaş ile aynı sonuçlarla 2-2 berabere kaldı, hatta bu maçlarda galibiyeti kaçıran taraf oldu. Trabzon’daki son maçta da adeta “küllerinden yeniden doğup”, Galatasaray karşısında haklı bir galibiyet aldı.

Trabzonspor’un büyüklüğünü gösteren en önemli özelliklerden biri de çok uzun yıllardır büyük maçlarda aldığı sonuçlar değil mi? Trabzonspor son birkaç yıldır unuttuğu bu özelliğini  yeniden yakaladı.

Umarız, o eski parlak ve başarılı günlerini ve sezonlarını yeniden hatırlar. Artık uyanma, silkinme ve eski coşkuyu yakalama zamanı...

Hakça davranış

Her konuda hakça davranmak lazım... Bakıyorum, canı yanan hakeme saldırıyor. Haklılar. Hakemlerin elle tutulacak hali yok... Ama aynı hakem, aynı maçta rakibinin de canını yakmış. Kendi canın yandığında bağırır, aynı maçta rakibin canının yandığını görmezsen, inandırıcı olamazsın. Hakça bir oyundan yanaysan kendine istediğin saygıyı, tarafsızlığı, hakça yönetimi, oynadığın rakibin için de istemelisin... Doğrusu ve inandırıcı olanı budur.

Süper Lig gol krallığına dikkatinizi çekerim:

Jahoviç (Göztepe): 11 gol, Gomis (Galatasaray): 9 gol, Burak Yılmaz (Trabzonspor): 7 gol, Vagner Love: (Alanyaspor) 7 gol, Henrique (Akhisarspor): 6 gol, Boutaib (Malatyaspor): 6 gol, Tolga (Galatasaray): 5 gol, Kone (Sivasspor): 5 gol...
Bir de Fenerbahçe’nin golcülerine bakalım... Janssen: 2 gol, Soldado: 0 gol...

Senin için hazırladığımız haberler