Şans jenerasyonuyla final minal olmaz

12.07.2021 - 15:24 | Son Güncellenme: 13.07.2021 - 16:57

Ajansspor yazarlarından Prof. Dr. Korkut Ulucan, EURO 2020'de grubu sonuncu sırada tamamlayan ve 1 gol atan A Milli Takım'ın performansını değerlendirdi.

Şans jenerasyonuyla final minal olmaz

Şans jenerasyonuyla final minal olmaz

Prof. Dr. Korkut Ulucan

Vizontele filmindeki meşhur Zeki Müren repliğine atfen soralım: "Peki biz de finali görecek meyiz?" Bu kafayla maalesef! Finali görürüz de kendi asıl renklerimizi değil de, sempati duyduğuğumuz diğer renkleri...

2020 Avrupa Futbol Şampiyonası pandemi nedeniyle  bu yıla ertelendi. 'Artı 1' şampiyona büyük bir heyecanla başladı ve nihayet pazar akşamı İngiltere-İtalya finaliyle de son buldu. Malum şampiyon İtalya oldu. Yani bizimle aynı grupta yer alan ve şampiyonın açılış maçını oynadığımız İtalya...

İtalya'ya kaşı favoriydik!

Hadi ilk maçı acı da olsa bir kez daha hatırlayalım: Rakip İtalya ama her nasıl olmuşsa maçın favorisi olmuşuz bir anda! Neden olmasın ki! Takımın başında bize Dünya Kupası'ndaki en güzel derecemizi alan Şenol Güneş, kalede rekor transfer beklenen Uğurcan (bu arada kendisi genetik olarak çok kapasiteli), defansta İngiltere'yi sallayan Çağlar ile İtalya'da boy gösteren Merih! Orta sahada da gene İtalya'da manşetleri süsleyen Hakan ile çok daha önce Roma'yı fetheden Cengiz var. Forvette ise Lille'i tek başına şampiyon yapan Burak. Diğer oyuncularımızdan bahsetmiyorum bile, hepsi gerçekten çok başarılı güzel çocuklar; 'Bizim Çocuklar'...

Ne kadro gerçekten, değil mi? Rakiplerimizi hiç saymadık bile, ne de olsa biz daha iyiyiz! Gruptaki İtalya dışı rakiplerimizden 6 puan, veya en kötü 4 puan cepteydi! Galler'de bir Bale vardı; İsviçre'deyse star diyeceğimiz dişe dokunur bir kişi dahi yoktu! Çünkü oyun star oyuncularla kazanılıyordu, diğerlerinin önemi yok(!)

Biyolojik kuralı uygulasan yeter

Danimarka, 92 mucizesinin ardından adından hep söz ettirdi kendi çapında. Bu turnuvada da Eriksen'i kaybetmelerine rağmen, hadlerini bilerek, mücadele ve taktik disiplinlerine uyarak çok başarılı oldular.
Biyolojinin altın bir kuralı vardır: Baskın özelliğini ortaya çıkar, ve ona göre hayat tarzını belirle. Savunma sistemi gelişmemiş canlılar sayısal çoğunluklarını hızla adapte ederek, türlerinin devamını sağlarlar. Altın kuraldır bu, haddini ve özelliklerini bilme.


Peki neden bu basit kuralı uygulayamıyoruz? Oysa yapılması gerek çok kolay: Sadece biraz hücrelerini dinle!

Plan tutsa Şenol Güneş kraldı!


Oyun planımız belli miydi bu şampiyonada, tabii ki…. Tutsaydı Şenol Güneş dahi olacaktı, tutmayınca da sorgulanmaya başlandı. Asıl sorgulanması gereken zaman şimdi, ama unutulacak mı veya Dünya Kupası grup eleme maçlarının sonuçlarına mı bakılacak? Neye bakılacağını ben bilemem ama neler yapılması ile ilgili fikirler verebilirim.


Hep söylediğim gibi kulüplerimizin bu yapısı ile sürdürülebilir başarılara ulaşması zor. Elbette başarının tanımı iyi yapılmalı.


Taraftar hep transfer bekler; başkanlar seçim vaatleri ve büyük transferlerle şov yapar. Ancak geleceği düşünmek çok daha zordur, zahmetlidir. Başkanlar ve başkan adayları maalesef günü kurtarmak amacı ile büyük paralar ve isim transferlere sarılırlar, sonra taraftar kulübe sahip çıkmadı olur. Çünkü taraftar varını yoğunu kulübe aktarmalıdır! Ama aslında taraftar da bu durumu ister…

Skor yorumcusuyla nereye kadar

Tesis vaatleri de hep vardır ve asla gerçekleşemez. 5-6 başkan dışında, şu yaşıma kadar kulüp tesisleşmesine katkı veren başkana rastlamadım.


Spor veya skor yorumcuları, bu durumları sevmezler, çünkü tesis, tesis yönetimi, spor verileri ve bunların sahaya yansıması işlerine çok gelmez. Yorum yapmak için altyapı, bilgi ve tecrübe gerekir, araştırma yapmak gerekir. Fakat onları zamanı kısıtlıdır(!)


Kulüpler, iş bilenleri, spor fakültesi mezunlarını ve profesyonel yöneticileri işih başına getirmediği sürece sıkıntılar hep devam edecek. TV'lerde, gazetelerde demeç vermek kendi PR'ları açısından önemlidir. Zaten çoğunun da amacı bu değil miydi?


Ne zamanki spor kolejleri ve spor üniversiteleri kurulur, sayıları artar, bunlar sporun içinde daha aktif rol oynar, milli takımların her düzeyi proje üreten ve uygulayan birimlerden oluşursa, o zaman sürdürülebilir başarılar kazanılır. Yoksa şansa yakalanan jenerasyonlarla anlık başarılara gebe oluruz, şu anda olduğumuz gibi.

Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi
GenoMAD Genetik Danışmanı
korkutulucan@hotmail.com
Instagram: korkut_ulucan

Senin için hazırladığımız haberler