Süper Lig'de maçların yarısı neden oynanamıyor? Gerçek mi, Düzmece mi?

17.06.2022 - 16:02 | Son Güncellenme: 17.06.2022 - 16:36

Ajansspor Yazarı Kaan Polat Cüreklibatır, Süper Lig'de maçların sık sık durdurulması ve hakemi aldatmaya yönelik hareketlerle ilgili olarak 'Gerçek mi, Düzmece mi?' başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Süper Lig'de maçların yarısı neden oynanamıyor? Gerçek mi, Düzmece mi?

Kaan Polat Cüreklibatır - AJANSSPOR

Bir film stüdyosunda ben, babamın siyah pantolon- beyaz gömlek- kırmızı kuşak üçlemesinden oluşan Battal Gazi fotoğrafının altında durmuş, gözlerimi o fotoğrafa dikmiştim. Bakışlarım şaşkın, yüzüm kaygılı, tavırlarım tedirgin:

 

Reklam çekimi için önceden hazırlanmış olsam da, vücudum da belli belirsiz bir titreme, gizli heyecanımı açığa vuruyor. O anda, bana iliklerime kadar yaşadığım 'yabancılaşma'yı hissettiren; acaba, babamı canlandıracak olmam mıydı; yoksa, çekingen, fakat role girmeye çabalayan görüntüm mü? Bunu kestiremiyordum. Aynada kendimi görünce, gösterdiğim hayret, hafızamdan asla silinmeyecekti; çünkü kararmış yüzüm, uzunca saçım, ve Battal Gazi kılığımla, ben artık başka bir Kaan olmuştum!

Unutulmaz filmlerdi

Yönetmen, iddialı; gözlerini dikerek bana,

''-... sen dedi-, Kaan: Battal Gazi'sin. Güçlü, kuvvetli çocuksun, baban gibisin! Bir cengaverdir o. Kalelerin burcuna çıktı mı, karşısında kim durabilirdi acaba?  Hey gidi gençlik, hey!'' Unutulmaz filmlerdi onlar.   

Sonra, rastgeleymiş gibi sözünü rolüme bağlıyor:  ''-... Şimdi, sen de canavarlarla dövüşeceksin!''

Masal, 'mutlu son'a bağlanıyor

Kafasındaki senaryo, büsbütün, gerçekleşiyor; sanal bir stüdyo da komik, çok yavan bir gerçeklik kazanıyor; bir beyaz atın üzerinde ben, elimde kılıç, bir masal ordusunun askerleri gibi, karşımda ansızın peydahlanan ejderha ve benzeri canavarlarla dövüşüyorum. Zalim devi alt edip, parmağındaki sihirli yüzüğü sultana getiriyorum.   

Masal, 'mutlu son'a bağlanıyor. 

Kendimi Battal Gazi sanıyordum

Rolün etkisinden mi, artık nedense, kendimi kurduğum serüvene iyice kaptırmıştım. Serüvenin ucunu elden kaçırıp, babamın kalıbına yerleştikçe iş çığırından çıkıyor, Kaan olduğum halde kendimi Battal Gazi sanıyordum. Onun derisine girmiş, iskeletine yerleşmiştim sanki, güçlü tavırlarını şıp diye benimsemiştim. Bu, anlaşılmaz ikircikli durum, beni kendime karşı bir 'yabancılaşmaya' sürüklüyordu. 

İlgini Çekebilir
Oyunun perde arkası
Habere Git

Bir defa role büründün mü?

'Yabancılaşma' olayının acı çelişkisini, futbolcular düzeyinde nice yıl sonra anlayacağım: Türkiye 'Süper Lig'inde derbi maçlarını izlerken!.. Ne derbilerdi onlar!  Aklımın alamayacağı büyük paralara kurulmuş, son derece görkemli oyuncu kadroları tarafından oynanıyor. Futbolcular, 'artistik' yeteneklerini büsbütün sergiliyor, o büyük aktörlüklerinin gölgesine yatıp, bir o yanından bir bu yanından, akla gelebilecek her 'numarayı' deniyorlar artık: sözgelişi şu sahada kendini, kuşağının 'harika çocuğu' sanıp kasılan!  

 

Şu, ikili mücadele de zora geldi mi, kendini yer atıp, hakem, rakibe niye kart çıkarmıyor diye bozulan! Şu, yerde acı çekiyormuş gibi bağıran! Şu, yerde 'sakatlanma' numarası yapan! Şu. Asabi, aksi, çabuk parlayan! Hakemler sonra, ürkek, eli ayağı çözülmüş! Orada çıkıp futbolcu tavırlarına tepki veremeyen, hak standardını uygulayamayan! Elleri düdüğe gitse, dakikasında işi, bazen var kararlarına bırakıp, bazen de tavır inceliklerine döküp, seyirciyi keyifli maç izlemekten alıkoyan!

'Takla' ve 'numaranın' olduğu bir oyun haliyle çok duruyor

Evet, her futbol mevsimi, hem futbolcu düzeyinde, hem hakem düzeyinde, birkaç örneğini görüyoruz; öyle sanıyorum ki en inandırıcısı bu sene Fenerbahçe ile Galatasaray arasında oynanan 'beş taklalı' maçtır. Bu kadar 'takla' ve 'numaranın' olduğu bir oyun haliyle çok duruyor, zaman geçiyor. Hem ben niye konuşuyorum, günümüz futbol analizcileri, 2020-2021 futbol mevsimini değerlendirirken, benzer bir tespit yapmış!

''...Süper Lig maçlarının sadece %55'inde top oyunda kalıyor. Bu da neredeyse karşılaşmaların yarısının oynanmadığı anlamına geliyor.  Bunun sebebi de karşılaşmaların çoğunda yapılan sıkça fauller, çalınan basit düdükler ve oyunun sık sık durması. Süper Lig, Avrupa'nın beş ülke ligine (İngiltere, İspanya, İtalya, Almanya, Fransa) kıyasla topun oyunda kalma süresi en az olan lig konumunda.''

Peki sorun ne?

Özetin özeti, ne diyor: 'Süper Lig'de maçların yarısı oynanmıyor.' Haberin verdiği bu vahim durum, gerçekte, sizce neyi gösteriyor?

Bir kere, ülkemizde bir spor politikası olmadığını, futbol oynamayı bilmediğimizi! Ayrıca sporda verimliliğin, oyun kalitesiyle sıkı sıkıya ilişkili ekip disiplini, zamanlama, çalışma normları, ve ekip düzeni gibi elle tutulur konuları içerdiğini bir türlü kavrayamadığımızı!

İnsanın izleyesi gelmiyor.

Evet, sporumuzda her şey öylesine bozuk, o kadar mübalağalı ki, insanın izleyesi gelmiyor. Hani korku filmleri vardır, iyice mübalağalı, bir türlü gerçeklik duygusu vermez. Korkacağına gülersin, İşte öyle! 

Senin için hazırladığımız haberler