Rıdvan Dilmen'den flaş itiraf: 'Fatih Terim ile takası beceremedik'

30.07.2018 - 09:58 | Son Güncellenme: 30.07.2018 - 12:58

Spor yazarı ve yorumcusu Rıdvan Dilmen, Sabah Gazetesi'nden Yasemin Yıldırım'a verdiği röportajında Fatih Terim'le ilgili flaş bir itirafta bulundu.

Rıdvan Dilmen'den flaş itiraf: 'Fatih Terim ile takası beceremedik'

Rıdvan Dilmen, Sabah Gazetesi'e verdiği röportajında Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş'ın gündemini değerlendirdi... Dilmen, "Fatih Terim’in ‘büyükler birbirinden oyuncu alabilmeli’ çıkışını nasıl değerlendirirsiniz? Büyükler birbirinden neden oyuncu alamıyorlar?" sorusuna şöyle cevap verdi:

"Ben 1990'larda kısa bir süre Fenerbahçe Sportif Direktörlüğü yaparken, Galatasaray'ın da teknik direktörü Fatih Terim'di. Başkan Ali Şen'in de bilgisiyle Fatih Hoca'yla sezon bitiminde Florya'da buluştuk. 2-2.5 saat süren bir toplantı yaptık. Bir araya gelme nedenimiz; o Fenerbahçe'den iki oyuncuyu istiyordu ben de karşılığında Galatasaray'dan iki oyuncu alacaktım. Ama bir türlü onun istekleriyle benim isteklerim uyuşmadı, anlaşmaya varamadık.

Konuyla ilgili bu ilk ve son görüşme oldu. (Ben farklı nedenlerle görevden ayrıldım. Ayrılmasam belki süreç devam edebilirdi.) Bunu niye anlattım. Aslında Fatih Terim'in söylediği bu model 90'ların sonunda da kafasında vardı. Bunu uygulamaya da geçmiştik. O oyuncuların isimleri gün gibi aklımda ama isimleri vermek doğru değil.

ÖNEMLİ OLAN PARANIN RENGİ 

Kaldı ki o zamanlar, bu döneme göre daha zordu. Çünkü takımlarda 2-3, bilemediniz 4 yabancı oyuncu vardı. Ayrıca şimdi 'Kanım sarı-lacivert akar', 'Kanım sarı-kırmızı akar' ya da 'Kanım siyah-beyaz akar' denilen bir dönem de yok. Herkesin kanı kırmızı akıyor ve kalbi o kulüpler için atmayan yüzde 50'den fazla yabancıları var. 

Kanları kırmızı akıyor hepimiz gibi ama banka hesaplarındaki paranın rengine bakıyorlar. Yeşil mi mavi mi diye. Bu, yabancı oyunculara karşı olduğum anlamına gelmesin. Hayatın ve dünyanın gerçeği bu. Zor ortamdayken Fatih Terim bu uygulamayı getirmek istiyor. Ekonomik mecburiyetlerden, bu sirkülasyonlar yapılmalı. Kulüplerin ekonomik yapısını da rahatlatır.

BEŞİKTAŞ'IN OMURGASI BOZULDU

Beşiktaş'ta giden gidene. Tolga iyi ve tecrübeli kaleci. Önemli bir değer. Ama Fabri o kadar iyi sezonlar geçirdi ki zaman zaman iz bırakacak hatalar yapmasına rağmen hiç rotasyona dahi uğramadı.

Oyuncu alış-satışlarına övgüler yağdırıyoruz ama Beşiktaş'ın omurgası bozuldu. Kaleci gitti. Yavaş yavaş stoperler gidiyor. Tosic ayrıldı hatta Pepe ve Vida konuşuluyor. Forvet arkası Talisca gitti. Santrfor aranıyor. Gelecek transferlerle yeni omurga nasıl olacak görmek gerek.

FENERBAHÇE'NİN BORCU 

Ali Koç'un açıklamaları gündeme damga vurdu. Hayal satmak doğru değil. Gerçeklerle yüz yüze olmak önemli. Ali Koç'un açıkladığına göre Fenerbahçe'nin borcu 621 milyon Euro. Şeffaflıktan zarar gelmez ama burada Aziz Yıldırım'ın itibarsızlaştırıldığını görüyorum, okuyorum. Tabii ki bir Fenerbahçeli olarak ben de Aziz Bey'i eleştiririm. Kulübü çok borçlandırmış. Hatta şimdi buradan soruyorum, "Bu kadarı da nasıl olur?" Ama buna art niyetli bakmıyorum. Çünkü hepsi kanun korkusu olmadığından.

ALTINORDU MAÇINDA GURUR DUYDUM

Fenerbahçe'nin, Altınordu maçını izlerken gurur duydum. İlk 11'den 6 tanesi geçen yıl U19, U21 takımlarında oynayan, hatta Süper Lig'de de zaman zaman Aykut Kocaman'ın kullandığı Samed, Ahmethan gibi oyunculardı. Fenerbahçe altyapısının ne kadar başarılı olduğunun önce altını çizelim. İnsan kaynakları ve geleceğe yatırım açısından gururla izledim.

 Barış, Ferdi, Berke gibi genç oyuncular da katıldı. Geçen sene kazanılan Eljif de genç bir oyuncu. Bunlardan üç tanesinin 15 sene oynaması Fenerbahçe'de bir kazançtır ve gurur duyulacak bir olaydır. "Her şerde bir hayır vardır" deriz ya. Sırasıyla TFF'nin mali denetlemeleri yapacak kurumunun, kulüp yöneticilerinin ve ibralarda ellerini kaldırıp indirerek milyarlarca liralık borcun oluşmasına katkı veren genel kurul üyelerinin getirdiği mecburiyetten oldu bu.

AYEW TRANSFERİ 

Ayew transfer edildi. Planlamayı nasıl yaptıklarını bilemiyorum, benim izlediğim, tanıdığım Ayew'e ihtiyaç var mı, yok mu Cocu'nun oynatacağı oyuna bağlı. Ayew'in oynayabileceği 3 mevki var. Birinci sıraya; 4-3-3'ün sağ tarafını yazarım. 2. sıraya; 4-2-3-1'in forvet arkasını. (Giuliano hatta Valbuena da var) 3. olarak da; 4-3-3'ün sol tarafına koyarım. Sol ayaklı olduğu, içeriye kat edip vurma özelliğine sahip olduğu için ben 4-3-3'ün sağ tarafında tercih ederim.

"Ayex her yerde oynar" gibi yorumlar okuyorum. Dünyada hiçbir oyuncu her yerde oynamaz. 1800'lerde de oynamadı, 3000'lerde de oynamayacak. Ayew, 4-3-3'ün orta sahadaki üçlüsünde oynayamaz. Savunmanın hiçbir yerinde oynamaz. En iyi ihtimalle santrforu buçuk oynar. Fenerbahçe Valbuena, Ayew ve bir de muhtemel alınacak forvetle sahada olduğunda eğer top rakipteyse kimse Valbuena ve Ayew'den savunma beklemesin. O yüzden de tercihler Sayın Cocu'nundur.

GALATASARAY'DA GÜNDEM GOMİS 

Gomis Galatasaray gündemini meşgul ediyor. Menajerin dışında resmi bir açıklama gelmedi. Farklı bir yorum yapmak istemiyorum. Sadece eski başkan Dursun Özbek'in, menajerin yalan söylediğine ilişkin bir açıklaması oldu. Ben Gomis'le ilgili hep övgü dolu cümleler kuran bir spor adamıyımdır. Onun yaptığı Türk bayraklı paylaşımları, İstanbul sevgisi, aidiyet duygusuyla oynuyor olması… Son günlerde tartışmaya sebep olan mevzu, saçma sapan bir mevzu. Galatasaray oyuncunun kontratı süresince vecibelerini yerine getirmiş.

Tekrar bir sözleşme uzatmak isteme kararı tamamen kulübündür ve Galatasaray'ın sözleşme bitmeden 6 ay önceye kadar cevap vermeme hakkı vardır. Gomis bunu düşünmeden Galatasaray'a hizmet etmeye devam etmek zorundadır. Bu arada çok büyük hedefler için Galatasaray'ın bu kadrosu yeterli değil. Şampiyonlar Ligi için direkten döndüler ve mücadele hakkını korudular. O nedenle her adımlarında dikkatli olmak zorundalar.

POLYANNACILIĞA GEREK YOK 

Altınordu-Fenerbahçe maçı doğru örnek değil. Orada hep beraber oturursun. Ama aynı ligde mücadele edip puan puana rekabete girdiğin zaman otur bakalım yan yana. İsterlerse bir Spor Yazarları Kupası maçı yapsınlar ve denesinler. Bakalım ne olacak. O maça muhtemelen 80 yaş ortalaması gelir ve yan yana eski günleri yad ederek izlerler. Birbirimizi kandırmayalım. 

Ekonomik ve sosyal olarak o dönemler geride kaldı. "Ah ahhhh bizim dönemimizde böyle oluyordu, maçın ilk yarısı o formayı giyer, ikinci yarı rakip formayla sahaya çıkardı" filan bunlar olamaz. Manchester United Teknik Direktörü Mourinho ile Liverpool'un hocası Klopp 3 gündür birbirleriyle dalaşıyorlar. Tabii ki oyun içinde, saha dışında şiddete karşıyız. Ama fazla Polyannacılık da olmamalı.

Roco kendini anlattığı gibiyse Pepe gitsin

Roco kendini anlattığı gibi ise Pepe gitsin. Kendi anlattığı gibiyse Ramos'un yanında oynardı. Ben izlerim, videodan da oyuncu bakmam. Kendisini anlattığı şöyle: topu iyi oyuna sokarım, geniş alanda iyiyim, yüksek toplarda iyiyim. Bu üç özellik dünyanın en iyi stoper yapar.Komite mutlaka izlemiştir. Vida, Pepe, Medel gibi oyuncular varken biri gidebilir.

Senin için hazırladığımız haberler