Mohamed Elneny: ''Mesut Özil, Fenerbahçe'ye...''

Beşiktaş'ın başarılı orta saha oyuncusu Mohamed Elneny, yayıncı kuruluş beIN Sports'a özel röportaj verdi. Elneny'in yaptığı açıklamalardan Ajansspor'un derledikleri ise şu şekilde;

''Türkiye’yi tercih etme sebebim, çünkü Beşiktaş çok büyük kulüp, farklı ülkelerden de teklifler vardı. Beşiktaş'a transfer olma kararımdaki en büyük etken Mesut Özil oldu. O benim ağabeyim, kardeşim gibi. Teklif geldiğinde fikrini sordum. O da Beşiktaş'ın çok büyük bir kulüp olduğunu ve büyük bir taraftar kitlesine sahip olduğunu söyledi. Ülke ile ilgili hiç araştırma yapmadım ben profesyonel oyuncuyum. Bu tip kararlarda kişisel hayatınız ikinci planda kalır ben de kariyerime göre karar verdim.''

''Süper Lig'e gelmeden önce Premier Lig'le farkın çok fazla olduğunu düşünüyordum. Geldikten sonra düşündüğüm kadar fark olmadığını gördüm. Çok büyük futbolcular var, çok zorlu bir lig. Birçok takım şampiyonluk yarışı içinde. Bütün takımlar birbirlerini yenebilecek güçte. Bana bir oyuncu sorarsa Türkiye Ligi’ne gelmeli miyim diye, gelmelisin çok iyi lig derim. Biri fikrimi sorarsa mutlaka gelmesini söylerim.''

''Tabii ki mutluyum. Beşiktaş ailesinin bir parçası olduğum için çok mutluyum. Gelecek neler getirir, onu çok kestiremiyorum. Kulüp isterse, sözleşmemdeki maddeler doğrultusunda burada kalmam yönünde bir inisiyatif kullanırsa burada kalmayı isterim. Koşullar elverirse, kalmak isterim. Futbolda işler hızlı şekilde değişiyor. Beşiktaş benim kalmamı istiyor mu, benimle devam edecek mi diye sorarsak daha iyi soru olur. Beşiktaş çok büyük kulüp dünyanın her yerinde taraftarı var. Karar kulübün, kapıyı açık bırakıyorum ben.''

''Abdullah Avcı, çok iyi bir teknik direktör. Burada bulunduğu sürece elinden gelenin en iyisini yaptı. Çok büyük şansızlıklar oldu. Kazanmamız gereken maçları kazanamadık. Büyük kulüp olduğu için sürekli galibiyet istedi ve bunun sebebi teknik direktör değiştirdi. Sergen hoca çok iyi teknik direktör. Türk futbolunu çok iyi biliyor, Türk oyuncularını iyi tanıyor. Sürekli baskı kurmamızı istiyor. Sergen Hoca oyuncularla anlaşmayı seven daha yakın olan biri, Sergen hoca iletişim anlamında doğrudan hareket eden, daha sert davranabilen bir karakter. Abdullah hoca çatışmayı çok sevmeyen, mümkün olduğunca oyuncusunu mutlu etmek isteyen ve herkesi memnun etmeye çalışan bir karakter.İkisi arasında ki en büyük fark bu.''

Sergen Yalçın; Avrupa'da, Dünya'da önemli teknik adamlardan biri olabilir. Bu potansiyele sahip. En büyük avantajı, çok önemli bir oyunculuk kariyeri var. Oyuncu hangi durumda ne yapar, ne düşünür diye çok çabuk anlıyor. Büyük oyunculuk kariyeri olan hocalarla, oyuncu olmadan teknik direktör olanlar arasında fark var. Oyuncu ile iyi iletişim kuruyor, bunun için ileriye yönelik çok büyük potansiyeli var. Antrenmanlar çok tempolu ve agresif olarak geçiyor.  Maçlara yansıtacağız ve göreceksiniz.''

"Avrupa Ligi'nde yaşadıklarımızı anlamakta zorlanıyorum. Grubu lider bitirebileceğimizi düşünüyordum. O grupta öyle şeyler yaşadık ki, açıklanması zor. Buradaki Wolves maçı, o maçı son dakikada kaybetmemiz, deplasmandaki Bratislava maçı, buradaki Braga maçı... Elimizde ki şansları elimizle ittik. Şans faktörümüz yanımızda değildi. Trabzonspor maçı gibi yakaladığımızı değerlendiremedik. Trabzonspor bir iki kere geldi golü attı puan aldı. Şansızlık hep bizin aleyhimize işledi. Futbolda her şey mümkün, bir anda düşüp bir anda yükselebilirsiniz. Doğru oynadığımızı düşünüyorum. Biraz şans faktörü ve biz kaybetmeden oynarsak maçlarımızı kazanırsak şampiyon olabiliriz.''

Gaziantep FK maçı hakkında: ''Pozisyonda ben rakibin dirseğine denk geldim, saha içinde ve dışında kimseye vuracak biri değilim. Bunu istem dışı yaptım. Burada oynadıkça şunu gördüm, siz dokunmadan rakipler kendini yere atıyor çok gereksiz kart görüyorsunuz. Bazen dokunmadığım oyuncular kendini yere atıyor ve gereksiz sarı kart görüyorum.  Kasımpaşa maçında rakip oyuncuya dokunmadım sarı kart gördüm, oyuncu gidip bana dokunmadı neden kart verdiniz diye sitemde bulundu. Hakemlerin bu tip noktalarda daha dikkatli olması lazım. VAR’ı daha mantıklı kullanmaları lazım. 

''Yüksek duygularla oynayan oyuncuyum, kaybetmekten nefret ediyorum. Kaybettiğimiz zaman çok üzülüyorum. Her maça %100 verim vermek için çıkıyorum. Bu benim işim.  Bir deplasman maçında bir gol yedik, Karius hakeme gitti ve VAR’a gitmesini istedi. Karius’un baskısı ile Var’a gitti ve ofsayt verdi. Takıma katkı vermek için bu tip hamleleri yapıyorum.''

''Abdullah Avcı döneminde üretmekte zorlanıyorduk. Maçlarda ürütme sayımız en fazla 2-3 oluyordu. Şimdi Sergen Yalçın ile daha çok üretiyoruz ama son vuruşlarda iyi değiliz. Bazı takımlar pozisyonlara girmeden şans faktörü ile kazanıyor. Başakşehir maçı gibi rakip 2 atağa girdi 1 gol attı. Trabzon maçı gibi çok atak yaptık ama beraber ayrıldık. Bu şekilde devam edersek her maçı kazanacağımızı düşünüyorum.''

''Atiba ile birlikte oynamak büyük keyif. Hamdolsun çok iyi bir iletişimimiz var. Oyunla ilgili sürekli konuşuyoruz, güzel bir birliktelik var. Boateng tabi ki çok deneyimli oyuncu. Benim ondan öğreneceğim çok şey var. Bu tip oyunculardan çok şey öğrenebilirsiniz. Ben sürekli gelişmek istiyorum. Gelişmek istiyorsanız bu gibi oyunculara sormanız lazım. Ben gideceğim en yüksek noktaya gitmek istiyorum. Takıma çok katkı verdi, motivasyonu çok iyi ve bize iyi geldi. Herkesle çok iyi anlaşıyor. Benim müzikle pek aram yok. Ben sadece Kuran-ı Kerim dinliyorum.''

Mesut Özil, Fenerbahçe'yi çok seviyor. Sürekli bahsediyor. Fenerbahçe'ye gelebilir gibi geliyor bana. Fenerbahçe marşları söyleyerek beni kızdırıyor.