"Metin Ali Feyyaz algısını yıktım"

12.05.2021 - 22:43 | Son Güncellenme: 13.05.2021 - 12:56

Beşiktaş, Fenerbahçe ve A Milli Takım'da attığı gollerle hafızalara kazanan Oktay Derelioğlu, Süleyman Seba'dan Aziz Yıldırım'a, Cüneyt Çakır'dan Emre Belözoğlu'na, Sergen Yalçın'dan Samet Aybaba'ya Maradona ile yaptığı şovdan Belçika'ya attığı muhteşem gole kadar birçok konuda açıklamalarda bulundu.

 "Metin Ali Feyyaz algısını yıktım"

MASKESİZ SÖYLEŞİLER - AHMET UYKAN

O hâlâ Beşiktaş'ın Avrupa'da en çok gol atan oyuncusu. Dünya Kupası elemelerinde Belçika'ya 7 kişiyi çalımlayarak filelere gönderdiği topa birçok kişi tarafından Türkiye A Milli Takımı'nın en güzel golü olarak hatırlanıyor. Beşiktaş ile lig ve kupa şampiyonluğu sevinci yaşadı. Beşiktaş'tan sonra Fenerbahçe ve Trabzonspor'da forma giydi. Yurt dışında Türkiye'yi temsil eden futbolcular arasında yer aldı. Eşini kaybettiği trajik bir olay yaşaması kariyerinde çok önemli bir dönüm noktası oldu. Oktay Derelioğlu, bütün sorularımıza 'maskesiz' yanıtlar verdi. İşte o söyleşi...

METİN-ALİ-FEYYAZ ALGISINI YIKIP 11'DE FORMA ŞANSI BULDUM

-Birçok kişi sizin Beşiktaş'ın alt yapısından yetiştiğinizi sanıyor. Halbuki siz Fatih Karagümrük'ten çıktınız. Neden böyle bir kanı var?

Çünkü çok erken yaşta Beşiktaş’ta oynamaya başladım. Beşiktaş’a geldiğimde henüz 17 yaşındaydım. Metin-Ali-Feyyaz algısını yıkıp o kadroda ilk 11’de forma şansı buldum. O ana kadar 18 yaşından küçük bir oyuncu Futbol Federasyonu’nun kanunlarına göre kendi altyapısından yetişmiyorsa başka bir takımda oynayamıyordu. Ben Beşiktaş’tan önce özel izinle 16 yaşında Trabzonspor’da forma giymiştim.

"100 BİN DOLAR YERİNE 1 MİLYON DOLARA ALDILAR"

-Beşiktaş'a Genç Milli Takım’daki hocanız Serpil Hamdi Tüzün’ün tavsiyesiyle alınmışsınız. Doğru mu?

Evet. Serpil Hamdi hoca, 1 sene önce alınmam için yönetime rapor vermişti. Karagümrük’e 100 bin Dolar verip beni transfer etmeyen Beşiktaş yönetimi, daha sonra 1 milyon dolara Trabzonspor’dan aldı. Tabii ben de Beşiktaş’a gelmek istediğim için bu transfer gerçekleşmişti.

"BENDEKİ IŞIĞI LEEKENS GÖRMÜŞTÜ"

-17 yaşında olmanıza rağmen Beşiktaş'ta kısa sürede ilk 11'in değişmezi oldunuz. Bunu nasıl başardınız?

Georges Leekens’in ben de büyük emeği vardı. Bir sene boyunca Trabzonspor’da büyük takım havasını solumaya başlamıştım. Leekens, o dönem benimle ilgili eğer acele edilmez ve üzerimde proje üretilirse dünyanın sayılı golcüleri arasına girebileceğimi söylemişti. Bana da Avrupa’nın üst düzey takımlarında oynamayı hedeflememi istemişti. Leekens’in bu motivasyonu benim çıkış yapmam da etkili oldu diyebilirim.

"KUYUMU KAZANLARI KİTABIMDA YAZACAĞIM"

-Beşiktaş'ta forma giyerken yeteri kadar pas alamadığınızdan yakınmıştınız. Bunun sebebi neydi?

Nedenini bilmiyorum ama o dönemde oynadığım belli başlı isimler vardı. Bunları daha sonra yazacağım kitabımda anlatacağım. Gollerimin çoğunu sinekten yağ çıkarırcasına atardım. Diğer rakip takımların golcülerine yağmur gibi paslar gelirken bana çok zor geliyordu. (Gülerek)

"MİLLİ TAKIM’DA GALATASARAY GRUBU VARDI"

-Peki A Milli Takım' da da aynı sıkıntıyı yaşadınız mı?

Orada da yaşadım. Özellikle Galatasaray’dan Milli Takım’a gelen oyuncu grubuyla sıkıntılar yaşadım. Aralarında büyük gruplaşma vardı.

"EŞİM VEFAT EDİNCE ESKİ GÜCÜMÜ KAYBETTİM"

-1997 yılında eşinizin vefat haberini aldığınızda neler hissettiniz? Bu olay kariyerinizi nasıl etkiledi?

O döneme kadar yüksek tempoda çalışan bir oyuncuydum. O olaydan sonra ekstra çalışma yapmadan futbol oynadım diyebilirim. Günde 6 saat çalışan adamdım. O zamanki idman şartlarını düşünün. Şu anki gibi modern antrenman metotları yoktu. Ona rağmen hep özel çalışıyordum. Fakat o günden sonra kendimi saldım.

"AVRUPA MAÇLARI İÇİN ÖZEL BİR TARİFEM YOKTU!"

-Avrupa maçlarında bir başka oynuyordunuz. 14 golle hâlâ Beşiktaş'ın Avrupa kupalarındaki en golcü ismisiniz. O maçlarda sahaya daha mı hırslı çıkıyordunuz?

Aslında farklı oynamıyordum. Ortalama istatistiklerime bakılırsa gol oranım çıkar. Avrupa kupalarında da maç başına aynı sayıda gol atmışımdır. Toplamda Fenerbahçe dahil 30’un üzerinde maç oynamışım. 16 golüm var. Her iki maça 1 gol. Ligde de aynı durum söz konusu. Avrupa için özel bir yanım yoktu. 

"BİZİM DÖNEMİN YERLİLERİ DAHA YETENEKLİYDİ"

-O dönem Avrupa maçlarında golleri genellikle yabancı futbolculardan beklerdik. Yerli oyuncu atınca şaşırırdık.

Evet haklısınız. Fakat 1990’lı yılların ortalarından 2000’lere gelinen sürede kaliteli oyuncularımız vardı. Günümüzde Avrupa’da forma giyen daha çok oyuncularımız olmasına rağmen o dönemkiler daha yetenekliydi. Şimdikilerle kıyaslanamayacak kadar ağır basar.

"FUTBOL PSİKOLOJİK BİR SAVAŞ OYUNU"

-Birçok maçta 3 gol birden atardınız. Hatta A Milli Takım’da San Marino’ya karşı 4 gol atarak rekor tazelediniz. Attıkça açılıyor muydunuz?

Böyle maçlarım olmuştu. Futbol aslında psikolojik bir savaş oyunu. Herkes farklı değerlendirebiliyor. Çok çalışmak lazım... Tamam. Yetenek…Tamam. Ama o günkü şartlar, psikolojik ortamlar, özel hayatınız gibi birçok etkenler futbolda çok önemli. Tabii ki o günkü form durumunu da buna ekleyebiliriz.

"İKİ TOPA VURUP PARA KAZANMADIK"

-Maçlardan önce kendinizi nasıl hazırlardınız?

Bir gün öncesi değil de sezon olarak kendimi hazırlamaya çalışırdım. Bizim oynadığımız dönemde de maçlar yoğundu. Hafta içi Avrupa kupası, Türkiye kupası ve milli maçlar vardı. Ben 5-6 sene hiç tatile gitmediğimi bilirim. Dışardan bakanlar ‘Ya futbolcu işte ne olacak? İki topa vuruyorlar dünya kadar para kazanıyorlar.’ diyor. Ama göründüğü gibi değil. Bu izleri bırakmak o kadar kolay değil. Demek ki bazı fedakârlıklar yapmışsın ki unutulmamışsın. Kendine pranga vuracaksın. Disipline edeceksin. O dönem bazı arkadaşlar bir sene içinde ortadan kayboluyordu.

"MESSİ VE RONALDO FUTBOLCUYSA BİZ NEYDİK?"

-Futbolda kalıcı olmanın şartları nedir sizce?

Futbol ticaret gibi değil. İş adamı değilsin sen. Yeteneğinle, fiziğinle ve psikolojik anlamdaki yan etkilerle iş yapansın. Eğer iyi olmak istiyorsan bunu bir veya iki yıl değil, senelerce yapmalısın. Bugün bakıyorsun Messi’si Ronaldo’su İbrahimoviç’i…Bu adamlar çalışmadan böyle zirvede kalamazlar. Bazen açık açık söylüyorum. Bu Messi, Ronaldo oynamışsa biz ne oynadık onların yanında. (Gülerek) Adamlar hâlâ istekli, arzulu…Sanıyorlar ki Messi ve Ronaldo’nun altında 7-8 tane araba var. Her gün bunlarla geziyorlar. Hiç alâkâsı yok. Onlar full dinlenme, full konsantrasyonla maçlara hazırlanıyorlar. Belki futbol kariyerleri bitince kısa bir dönem kendilerine vakit ayırabilecekler.

"BELÇİKA’YA ATTIĞIM GOLÜN TEKRARI ZOR"

-Belçika'ya attığınız jeneriklik golün bir benzerini atan çıkar mı?

İnşallah yine Türkiye’den bir futbolcu kardeşimiz atar. Ama şu anda görünmüyor. Zor gibi. Olursa bizden biri atsın.

"VODAFONE ARENA’DA RESMİM YOKSA BU BEŞİKTAŞ’IN AYIBI"

-Beşiktaş forması altında parlak bir geçmişinize rağmen Vodafone Arena'da resminiz yok. Bunun için neler söylersiniz?

O benim ayıbım değil. Beşiktaş’ın ayıbı. Beşiktaş ileri gelenlerinin… Ben Beşiktaş formasını terletirken gerekeni yapmışım. Gollerimle tarihe damga vurmuşum. Ben veya bir başkası yaptıklarıyla yaşar. Bir kere bu her şeyden önce saygıdır. O malum yetkililer kimse onların ayıbıdır sadece.

"ŞİMDİKİ GOLCÜLERLE MUKAYESE EDİLEMEM"

-Futbolcu Oktay'ın artıları ve eksileri neydi?

Onları beni izleyenlerin söylemesi önemli. Kendimi övmeyi seven biri değilim. Ama çok iyi ve kaliteli bir golcü olduğumu biliyorum. Şu dönemki oyuncularla eşleştiremiyorum. Eksi yönüm ise 22 yaşından sonra daha çok çalışıp, daha iyi işler yapabilirdim.

"BEŞİKTAŞ’TA RAHAT 30 GOLÜM OLURDU"

-Şu an hangi takımda oynamak isterdiniz. Kaç gol atardınız?

Yine Beşiktaş’ta oynamak isterdim. Çok rahat 30 golüm atardım.

-Piyasa değeriniz ne olurdu?

Yüksek olurdu. Burada kalmazdım diye düşünüyorum. Avrupa’nın büyük takımlarına giderdim herhalde. O dönem Avrupalılar bizi izlemiyordu. Bizi dikkate almıyorlardı. Sesimizi yeni yeni duyurmaya çalışıyorduk. Avrupa kupaları, Şampiyonlar Ligi olmadan fark edilemiyorduk. Şimdi öyle değil. Ligimizi uzaktan da olsa takip ediyorlar. Özellikle yabancı menajerlerin fazla giriş çıkış yaptığı bir ortam var. Bizim zamanımızda sadece 3 yabancı oynayabiliyordu. Şimdi 16 yabancı kuralı olduğu için kulüplerin yabancı menajer ve yöneticileriyle teması daha fazla. Bu Türk futbolcuların Avrupa’ya gidebilmeleri açısından avantaj.

"MARADONA İLE ŞOV YAPMAK HERKESE NASİP OLMAZ"

-1998 yılında Maradona ile birlikte Çarkıfelek programında kısa bir şov yapmıştınız. Nasıl bir duyguydu?

Harikaydı... Maradona çocukluğumuzun kahramanıydı. Dünyanın en önemli efsanesi. Onunla böyle bir program çekmek benim için büyük bir şanstı. Unutulmaz bir anıydı.  

" BEŞİKTAŞ’TAKİ SICAKLIK FENERBAHÇE’DE YOKTU"

-Beşiktaş'tan sonra bir dönem Fenerbahçe'de de forma giydiniz. Atmosfer açısından iki kulüp arasında fark var mıydı?

İkisi de büyük kulüp. Fenerbahçe’de uzun süre oynayamadım. 1.5 sene kalabildim. Beşiktaş’taki sıcaklığı fazla bulamadım. Ama lobi ve camia olarak Fenerbahçe büyük bir kulüptü.

"SEBA'YI KİMSEYLE KIYASLAYAMAM"

-Her iki kulübün başkanları rahmetli Süleyman Seba ile Aziz Yıldırım'ı kıyaslarsanız neler söylersiniz?

Tabii ki her ikisi çok ayrı karakter. Süleyman Seba , her zaman özlemle andığım bir başkan. Bize daima güzel dileklerini iletir, iyi mesajlar verirdi. Centilmenliği ön planda tutmamızı isterdi. Çok özel bir insandı. O yüzden onu kimseyle kıyaslayamam.

-Maçların devre aralarında soyunma odasına gelir miydi?

Hayatta…Maçlara bile gelmezdi ki. Ben 6-7 sene Beşiktaş’ta top oynadım. Toplasanız 7-8 defa Süleyman Seba’yı görmüşümdür.

-Aziz Yıldırım geliyor muydu peki?

Çok sık rastlardım. Antrenmanda, maçlarda, soyunma odasında, toplantılarda…Her daim onu görebilirdiniz yani.

"HAYATIMIN EN BÜYÜK HATASINI YAPTIM"

-Süleyman Seba ile birebir yaşadığınız özel bir anınız var mı?

En son anım şöyleydi; Ben takımdan ayrılmak istiyordum. Bir isim vardı. Onun kulüpten gitmesini istiyordum. 'Ya ben ya o'pozisyonuna gelmiştik. Süleyman Seba,’Sen o işlere çok karışma. Sana 1 hafta ceza vereceğim. Altyapıda idmanlara çıkacaksın. Sonra gel forman hazır’ dedi. Fakat onu dinlemedim. Takımdan ayrıldım. Hayatımın en büyük hatasıydı.

 RASİM KARA İLE ŞAMPİYONLUK NEDEN KAÇTI?

-1996-1997 sezonunda Rasim Kara ile kaçırdığınız şampiyonlukta hakemlerin etkisi var mıydı?

O sezon İnönü’de Galatasaray ile 1-1 berabere kaldığımız derbi var. O maçı kazansaydık şampiyon olurduk. Bence o maçta şampiyonluğu kaçırdık.

"CÜNEYT ÇAKIR’IN HER MAÇI FİYASKO"

-Ondan önce Vanspor maçında hakem Metin Tokat’ın vermediği bir penaltı var. O maçla ilgili yorumunuz nedir?

Evet var. Bunlar hepsi ekleniyor. Maalesef Türkiye’de hakemler sonuçlara büyük etki ediyor. Türkiye’nin en iyi hakemi dediğimiz Cüneyt Çakır’ın ligdeki her maçı fiyasko. Geçen haftaki Galatasaray-Beşiktaş derbisi de öyleydi. Hakemlerin tesir etmediği bir sezon yaşayamıyoruz. Yazık…

"SÜPER LİG’DE ASIL HEDEF OYUN BOZMAK"

-İspanya’da da ter döktünüz. La Liga ile Süper Lig arasında en belirgin fark neydi?

Orada bütün takımlar futbol oynamak için sahaya çıkıyordu. Türkiye’de ise takımların yarısı oyunu bozmaya, daha çok oynamama odaklı. Katı defans yapayım, 1 puan alayım anlayışındalar. Yerde yatmalar, süre çalmalar çok fazla.

"SERGEN YALÇIN, BİR ZİDANE OLABİLİRDİ"

-Beşiktaş ve Milli Takım’da birlikte oynadığınız futbolcu Sergen Yalçın nasıl biriydi? İdman yapmayı sevmez diyenler var.

Aynen öyleydi. Haftada bir veya iki gün kafasına göre idmana çıkardı. Ama dünyanın en yetenekli oyuncularından biriydi. Zaten disiplinli ve profesyonel olsaydı bugün Zidane’nın yerine o konuşulurdu. O derece yetenekliydi.

"FUTBOLCU SERGEN İLE HOCA SERGEN ÇOK FARKLI"

-Şu anki teknik direktörlüğüne baktığımızda tam tersi bir durum söz konusu.

İnsanlar değişebilir. Antrenörlükte o kaldırmaz çünkü. Disiplinli olmadan hocalık yapamazsın. Helal olsun. Takdir ediyorum. Başarılı da. Kendisine verilen şansı iyi kullandı. Futbolculuğu ayrı antrenörlüğü ayrı olabiliyor insanların. Kafalar, mantaliteler değişebiliyor.

"SERGEN YALÇIN’I KISKANMAK SAMET AYBABA’YA DÜŞMEZ"

-Keşke Sergen Yalçın'ın yerinde olsaydım dediğiniz oldu mu hiç? Samet Aybaba, bir demecinde ‘Sergen Yalçın’ı kıskanıyorum’ demişti.

Samet Aybaba kıskanmasın. O şansları buldu. Samet Aybaba, zaten 70’ine geldi. Çok önemli takımlarda görev yaptı. Beşiktaş’ı da çalıştırdı. Bırak ben kıskanayım yani. Şu anda o konumdayım. Türkiye’de o şansı kimse bana vermedi. 6 tane takım çalıştırdım. Hepsi de birbirinden sıkıntılı kulüplerdi. Kötü takımları çalıştırdım. Birileri görür fark eder dedik. Olmadı. Ben o şansı bekliyorum şimdi. Yani Samet Aybaba’ya o kıskançlık düşmez.

"EMRE BELÖZOĞLU'NUN TEKNİK DİREKTÖR OLMASI SAÇMALIK"

-Emre Belözoğlu’nun hiçbir takımda staj yapmadan Fenerbahçe’nin teknik sorumlu olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Son derece yanlış. Böyle bir şey yok…Saçmalık yani. Hocalık mesleğine saygısızlık. Ona bakarsanız Karagümrük’ten Kasımpaşa’ya giden Şenol Can da var. Öyle ‘tak’ diye şans verebiliyorlar. Çünkü piyasada yöneten değil yönetilebilen hoca arıyorlar.

-Türk kaleciler yetişiyor ancak golcü sıkıntısı yaşanıyor. Bunun sebebi ne olabilir?

Ülkemizde oyuncular şansa yetişiyor. Ne alt yapı ne de bununla ilgili bir eğitim sistemimiz var. Kaleci, defans, orta saha veya golcü diye ayırmadan futbolcular tamamen tesadüfe bağlı yetişiyor.

"BURAK YILMAZ’IN TÜRKİYE’DE NE İŞİ VAR!"

-Geçtiğimiz haftaki konuğumuz Hami Mandıralı, Burak Yılmaz’ın Fenerbahçe’ye geleceğine dair iddialar için, ‘Burak, Türkiye'ye dönmesin' dedi. Siz bu konuda neler söylersiniz?

Şu anda niye dönsün! Çok iyi pozisyonda. Lille ile kontratı var. Onları belki de şampiyon yapacak. Oynayabildiği kadar yurt dışında bizi temsil etsin. Türkiye’de yapılacak bir şey yok.

"MESUT ÖZİL TRANSFERİ HATAYDI"

-Mesut Özil, Fenerbahçe’ye gelerek hata mı yaptı peki?

Yanlış bence. Mesul Özil, kendi kariyeri adına hata yaptı. Fenerbahçe de onu almakla hata yaptı. Mesut Özil, 2-3 sene öncesine kadar dünyanın en önemli oyuncuları arasındaydı. Son bir sene hiç futbol oynamadı. Maddi anlamda yüksek paralar kazanan oyuncuydu. Böyle bir ismi Türkiye’ye adapte ettirmek, oynatmak zor iş. Süper Lig’de oynamak o kadar kolay değil. Fiziki kapasite, güç gerektirir. Diğer taraftan maddi yükümlülük var. Bence iki taraf da bu transferde hata yaptı.

"SADECE HAGİ VE ALEX YETMEZ"

-Türkiye’ye gelmiş en iyi yabancı futbolcu için taraftarlar arasında sürekli bir tartışma var. Özellikle Hagi ile Alex arasında kıyaslamalar oluyor. Sizin görüşünüz nedir?

Bana göre ikisi de süper…Harika yabancılar. Ben de daha eskiye gideyim. Prekazi derim o zamanda.(Gülerek). Bu isimleri çoğaltabiliriz. Biz de oynayan Amokachi vardı mesela. Fenerbahçe’de Okocha vardı…Ama genel anlamda çok iyi yabancıları ülkemize getiremiyoruz. Yüzdeler çok düşük. Paranın karşılığını veren kaliteli yabancı sayısı her dönemde az.

"TEKNİK DİREKTÖRLÜK KARİYERİM DAHA PARLAK OLMALI"

-Gelecekten beklentileriniz neler?

Tekrar itibarımı kazandıracak, teknik direktörlük alanında bir çıkış yakalamak için bir pozisyon arıyorum. Gelecekle ilgili planlamamda sadece futbol var. Teknik direktörlük kariyerimin futbolculuğumu geçmesini hedefliyorum. Ancak bunun için şansım var mı bilmiyorum. O şansı yüce Rabbim yaratacak inşallah. Ondan sonra da yürüyüp ilerlemek istiyorum. 

"BEŞİKTAŞ VE FENERBAHÇE SENARİSTLERE MALZEME ÇIKARDI!"

-Son olarak şampiyonluk yarışı için yorumunuz nedir? Favoriniz kim?

Beşiktaş, çok büyük avantajını kaybetti.  Fenerbahçe, elinin tersiyle şampiyonluğu itti. Herkesin eleştirdiği Galatasaray birden potaya girdi.  Şu an favorilik bir durum kalmadı. Ya Beşiktaş ya da Galatasaray ipi göğüsleyecek. Şampiyonu büyük olasılıkla gol averajı belirleyecek. Bu yüzden Göztepe ve Malatyaspor'u da şaibe altına almamak lazım. Beşiktaş ve Galatasaray kadar bu iki takımın üzerinde de baskı olacak. Onlar adına daha zor maçlar oynanacak. Bu ülkede yıllar boyu senaryolar üretiliyor. Çok senaristler var. Onlara malzeme çıktı. Bu ortamı önce Beşiktaş sonra Fenerbahçe yarattı. 

 -5 puanlık farkı koruyamayan Beşiktaş'ın şampiyonluğu kaçırması halinde fatura Sergen Yalçın'a kesilir mi?

Beşiktaş'ı buraya kadar getiren Sergen Yalçın. Bu saatten sonra 'Sergen Yalçın, takımı iyi yönetemedi' diyemezsiniz. Futbolun içinde herşey olabiliyor. Sergen Yalçın'ı başarısız gibi gösteremeyiz. Bana göre şampiyon olmasa da başarılı.

OKTAY DERELİOĞLU İLE BİR KELİME BİR CEVAP

FUTBOL: Hayatım

TARAFTAR: Coşku

ÇARŞI: Her şeye karşı

GOL: Huzur

AİLE: Mutluluk

BEŞİKTAŞ: Aşk

KALECİ: Olması gereken

ARKADAŞ: Dost

AZİZ YILDIRIM: Başkan

İSPANYA: Özlüyorum

KARAGÜMRÜK: Yetiştiğim yer

KİMLİK KARTI

ADI SOYADI: Oktay Derelioğlu

DOĞUM TARİHİ: 17 Aralık 1975 (45 yaşında)

DOĞUM YERİ: Fatih, İstanbul

OYNADIĞI MEVKİİ: Forvet

FORMA NUMARASI: 11

FUTBOLCULUK KARİYERİ: 1990-1992 Fatih Karagümrük, 1992-1993 Trabzonspor, 1993-1999 Beşiktaş, 1999 Siirtspor, 1999-2000 Gaziantepspor, 2000 Las Palmas, 2000-2001 Trabzonspor, 2001-2002 Fenerbahçe, 2003 Samsunspor, 2003-2004 FC Nürnberg, 2004 Akçaabat Sebatspor, 2004-2005 Hazar Lenkeran, 2005 Sakaryaspor, 206 Diyarbakırspor, 2006-2007 İstanbulspor, 2007 Yalovaspor, 2007-2008 Fatih Karagümrük. (Toplam 250 Süper Lig maçında 119 gol)

MİLLİ TAKIM KARİYERİ: 18 kez A Milli (9 gol)

TEKNİK DİREKTÖRLÜK KARİYERİ : 2017 Kahramanmaraşspor, 2018 Gaziantepspor, 2018 Darıca Gençlerbirliği, 2019 Tokatspor, 2020 Başkent Akademi, 2020 Amedspor.

BAŞARILARI : 1994-1995 sezonunda Beşiktaş ile Süper Lig şampiyonluğu, 1997-1998 Beşiktaş ile Türkiye Kupası şampiyonluğu, 1998’de Beşiktaş ile Cumhurbaşkanlığı Kupası şampiyonluğu.
Bireysel: 14 gol ile Beşiktaş'ın Avrupa kupalarında en çok gol atan futbolcusu.

ŞU ANKİ MESLEĞİ:  Takvim Gazetesi Spor Yazarı.

Senin için hazırladığımız haberler