Mehmet Demirkol: "Benimle dalga geçiyorlar"

Spor yazarı ve yorumcusu Mehmet Demirkol, Spor Toto Süper Lig'in 14.haftasında oynanan Beşiktaş - Galatasaray derbisi ve haftanın maçlarını değerlendirdi. Yayıncı kuruluşta yayınlanan beIN Manşet programında konuşan Demirkol'un değerlendirmelerinden Ajansspor'un derledikleri şu şekilde;

Derbi sonrası yine hakem ve VAR’ı tartışıyoruz. Sebebi ne? VAR ve hakemin çalışmaması mı, yoksa takımların çalışmaması mı? Geçen hafta, ”Gidip baksana” muhabbeti vardı. Şimdi de, ”Gidip bakmadan karar veremiyor” deniliyor. Kararların genel olarak doğru olduğu söyleniyor. Hakem  gidip baksın mı, bakmasın mı? Önce karar verilsin. Geçen haftaki gibi değil. Geçen haftaki pozisyon tartışmasızdı. Bundan 6 ay evvel, “Beşiktaş ile Galatasaray karşılaşacak ve biz bu maçı oyun üzerinden yorumlayacağız” deseler, “Hadi canım sen de” derdim. İki takım da elinden geleni yaptı.

Oyuncular iyi mücadele etti. Ama hocalar için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Beşiktaş’ın bir planı yok, çok fazla enerji harcadılar. 30 dakika boşa enerji aktı. Kaloriferi açmışsın ama camlar açık. Dünkü mücadeleden dolayı Beşiktaş’ı kutlayabilirsin. Fakat; Şenol Hoca’nın standardında bir takım yoktu.

Şenol Güneş’in maç sonunda itiraz ettiği kısmı anlıyorum. Ama kim Şenol Güneş’i neden yollamak istesin? Beşiktaş’ta bu kadro beklenen bir kadroydu. Kötü mü oynadılar? Kötü oynadıklarını düşünmüyorum. Fakat; bildiğimiz Beşiktaş oyunu değildi. Maçı kazanırsan elbette birçok şeyin üstü kapanır. Yorgunluktan çok fazla bahsedilmeye başlandı. Şenol Güneş, Beşiktaş’ta kalsın. Kalamıyorsa futbolun için kalsın.

Biz neyi yanlış yapıyoruz diye sormak kimsenin işine gelmiyor. İlk 30 dakika oyun, hakikaten heyecan vericiydi. Ama üretim yoktu. Daha sonra Şenol Güneş’in altını çizdiği gibi, Galatasaray yapması gerekeni yaptı. Eren ve Onyekuru biraz biraz oyuna girdi. Galatasaray’ın da çok fazla pozisyonu yok. Üretim yok. İnsan tabi ki arıyor. 40 bin kişi bu maçın antrenmanını izledi. 40 bin kişi maça gitti. İnsanlar futbolu elbette istiyor. 

Yayıncı kötü, TFF kötü, hakemler kötü. Peki, Lokomotiv maçındaki durum ne? Takım oynamıyor. Taraftar ortalığı yakmış, 2 pas yapamıyorlar. Şampiyonlar Ligi’nde Galatasaray 11 puan alabilir dedim. Şimdi benimle dalga geçiyorlar. Herkes sizi mahvetmek istiyor diyelim. Yüzde 35 abone seni izlemek için uğraşıyor, yayıncı seni niye mahvetmek istesin? Fatih Terim’in cezasına gelince… Verilen ceza haksız olabilir. Fakat; takım top oynamıyor.

Galatasaray’ın ne yapacağı belli değil. Bu takım bundan 5 ay evvel canavar gibiydi. Gomis’i de ben yollamadım. Öyle değil mi? Galatasaray’daki futbolcularda mücadele ruhu yok deniyor ama buna katılmıyorum. Galatasaray’da teknik yönetim problemi var. Fatih Terim, büyük bir teknik adam ama ortada problem var. Ne yapayım? Yok mu diyeyim?

Tudor’un geçen senenin ilk yarısındaki hakkını, Terim’in de ikinci yarıdaki hakkını yemeyelim. Gomis’in de bu sezon 29 gol atması kesin miydi? Teknik direktörlük her şeydir. Teknik adamlık, “gaz verme” işi değildir, bir şeyleri çizebilme işidir. Bu yüzden Terim ve Güneş’i büyük teknik adam olarak anıyoruz. İki takımın 11’ini karşılaştırdığında çok fazla fark yok. Dorukhan ve Ozan dikkat çekiyor. İkinci yarıdaki oyun Dorukhan’ı göstermedi ama daha fazlası gelir. Güven veriyor.

Karius mu daha tekniktir, yoksa Vida mı? Vida’yı gömdük burada ama aradığınız oyuncu bu değildi. İlk günden itiraz ettim. Bu sene başında 12 milyon Euro teklif varsa verilmeliydi. Beşiktaş taraftarları bizim için mücadele eden bir vikingi nereye veriyoruz diyor. Ben oyunun akışını düşünüyorum.

Onyekuru ve Necip’in pozisyonu bana penaltı gibi geldi. Yazılarımızı maç sırasında yazıyor ve yolluyoruz. Onyekuru, elini niye oraya sokuyor? Hakemin kafasını bulandırıyor. Onyekuru, öncesinde Necip’i itiyor. Faul var orada. Ben ilk gördüğümde penaltı dedim ve öyle de yazdım. Çakır, penaltı kararı verdi. Hakem pozisyona baktı ya. Önemli olan o.

Galatasaray için transfer ve organizasyon lazım. Mustafa Cengiz’in, söylediği gibi düşündüğünü düşünmüyorum. Bu kavga, gürültü nereden çıktı? Fenerbahçe maçı sonrasında çıktı. Ben Cengiz’in Fatih Terim ile aynı fikirde olduğunu düşünmüyorum. Galatasaray’da taraftar da kendi içinde tartışıyor. Hakem hataları var gerçekten. Geçen haftaki yönetimle bu haftaki yönetimi aynı kefeye koyamazsınız. Serdar Aziz’i eleştiren bir Galatasaraylı gördünüz mü? Terim de Serdar Aziz’e durumu sormuştur. Ama dışarıya karşı bunlar konuşulmuyor.

Ben Fatih Terim’in Lokomotiv maçından sonraki sözlerini baz alıyorum. O açıklamaların dikkate alınması gerekiyor. Orada saf futbol var. “Merak etmeyin. Bu takımı düzelteceğiz. Galatasaray’a yakışan bir takım yapacağız” dedi. Ben konsantreyim diyor hoca. Galatasaray adına yapılan açıklamalar açısından benim ciddiye aldığım kısımlar bu. Geri kalan futbolun kendi siyaseti. Kulüpler Birliği olarak bir metin yazılmış. Böyle metinler oybirliği ile yazılır. O metin yayınlanır mı? Bu kadar ciddi metinler ancak oybirliğiyle yayınlanır. Ben de Kulüpler Birliği ligi yönetsin diyorum. Adamlar bir tane metni yönetememiş. Kime sorsan benim haberim yok diyor.

Ljajic kendisini çok güzel boşa atıyor. Quaresma gibi biliyor. En uygun pası ona atmak, o kadar. Ljajic’i ilk 30 dakika etkili buldum. Asıl sorun Ljajic’ten ziyade, Atiba, Medel ve Dorukhan’ın üst üste binmesi. Medel kendisini çekti. İkinci yarıda saklandı. Futbol böyle. Bir yerden kaçtı mı, çorap söküğü gibi gidiyor. Orada bir oyuncu var diye düşünüyorsun ama oyuncu orada yok. İşte o zaman iş batıyor. Galatasaray adına da bu durum Selçuk sebebiyle oluyor.

Mustafa Denizli’nin ve Koeman’ın planını merak ediyorum. Koeman daha çok Avrupa maçındaki gibi bir plan yapacak gibi geliyor. Zagreb maçında daha makul bir diziliş vardı. Fenerbahçe’nin bu seneki kaderi belli. Fenerbahçe’de ön alan baskısı da yok. Slimani’yi de kullanamıyorsun. Kullanma daha iyi. Slimani hayal kırıklığı. Ayew de uyum sağlayamıyor. Valbuena’yı kullanabileceğin bir diziliş olabilir. Valbuena’nın serbest oynaması lazım. Fenerbahçe ve Galatasaray’ın gelecek ve gidecek oyuncuları düzenlemesi ve Ocak ayına bir an önce kendisini atması lazım.

Milli Takım için normalde “Bal gibi kura” başlıklarını görürdük. Şimdi ise “Taş gibi rakipler” deniliyor. Milli Takım’da eğer Mircea Lucescu ile devam kararı verilecekse şimdi verilsin. Zaten 5 ay hiçbir şey yapmadan maaş alacak. Milli takımın şu andaki yeri belli.