Lucescu, Beşiktaş iddiaları için ilk kez konuştu!

20.04.2019 - 09:24 | Son Güncellenme: 20.04.2019 - 12:24

Lucescu, Beşiktaş iddiaları için ilk kez konuştu!

A Milli Takım'ın eski teknik direktörü Mircea Lucescu, Fanatik gazetesine verdiği özel röportajda çarpıcı ifadeler kullandı. Görevini başarılı bir şekilde bitirdiğine inandığını belirten Rumen teknik adam, Beşiktaş iddiaları için de ilk kez konuştu. 

Her teknik direktörün başka bir hikayesi var. Kimi büyük zaferlerle, kimi bir son dakika golüyle, kimi çılgınlıklarıyla, kimiyse Lucescu gibi 1.5 senede bambaşka, gencecik bir takım yaratarak geçiyor tarihe. 4 Ağustos 2017’de başladığı Ay-Yıldızlı günlere 11 Şubat 2019’da nokta koyan Mircea Lucescu, Türkiye’den ayrılmadan önce son röportajını FANATİK’e verdi, hikayesini anlattı.

'Gençlerime çok iyi bakın'

Süper Lig’de görev yapan tüm hocalarla en az iki kez görüştüm. Bu toplantıların çoğu Antalya’da oldu. Gençlere şans vermelerini istedim. Şenol (Güneş) ile konuştum. Bak sana takım hazırlıyorum. Dorukhan ve Güven’i Milli Takıma almak istiyorum ne diyorsun dedim. Koordineli çalıştığımıza inanıyorum. Bundan sonra kurulan sistemden taviz verilmemeli. Eldeki yetenekli oyuncular, tecrübelensin diye alt liglere yollanıyor ve unutuluyorlar. Sonrasında onlar da kendilerini bırakıyor. Sağlıksız yaşayıp kötü alışkanlıklar elde ediyorlar. 30 yaşın üstündeki bir takımın yaş averajını düşürdüm. Gençleri monte ettim. Görevimi de başarılı bir şekilde bitirdiğime inanıyorum.

Büyükleri anlıyorum, peki ya diğerleri?

Geçtiğimiz gün Kayserispor- Ankaragücü maçını izledim. İnanılır gibi değildi. Yanılmıyorsam sahada tam 20 yabancı futbolcu vardı. Tamam, büyük takımları anlayabiliyorum. Çünkü Avrupa’da oynuyorlar. Ancak diğer takımlar 29-30 yaşındaki yabancıları getiriyorlar. Oyuncu yaratmak zorunda olduklarını unuttular. Oyuncu çıkaracaksın ve büyük kulüplere satacaksın. Çok profesyonelce bıraktım. Bunu kimse yapmaz. Güneş’e rahat bir çalışma zamanı ve ortamı bıraktım. Ağustos’ta biten kontratımı erkenden sonlandırarak yeni hocanın da önünü açtım. Tek bir isteğim var, lütfen gençlerime çok iyi bakın...

‘Paragöz biri değilim, yaşlı hiç değilim...’

İnsanlar hayatta sadece paranın önemli olduğunu düşünüyorlar. Eğitiminiz, karakteriniz daha önemli. Hiçbir zaman paragöz olmadım. Çalıştığım her kurumda hak ettiğim çok çok önemli miktarları bıraktım. Para gelir ve gider. Benim yaşlı olduğumu düşünüyorlar. Yaşlı değilim. İçimde büyük bir coşku ve heves var. Bırakın onu bunu da; Türkiye’de alt ligler de dahil benim kadar statta maç izleyen kaç teknik direktör var. Neredeyse hiç! Kayseri. İzmir, Antalya, Rize, İstanbul.. Evde oturup rapor bekleyebilirdim. Önemli olan bu heves ve coşku.

'Kriz ortamları beni korkutmaz'

Shakhtar dönemimi hatırlayın. 19-20 yaşındaki gençleri aldım. Hep onlara yatırım yaptım. Yıllar süren bu yatırımlar meyvesini verdi. Shakhtar, büyük kulüplere sattığı oyunculardan tam 350 milyon Euro’dan fazla para kazandı. Kazandığım kupalar bir yana, benim bir diğer eserim de bu. Galatasaray, Beşiktaş ve Shakthtar.. Bu üç kulüpte onlarca başarı yakaladım. Hepsinden ayrıldıktan sonra aynı şey oldu. Yerime gelen teknik adamlar onlarca futbolcu aldı, paralar savruldu ve başarı gelmedi. Ben krizden, parasızlıktan korkmadım, korkmam. Gösterişi, aşırı lüksü ve harcamayı sevmem. Bu ortamların ideal teknik adamıyım.

'Türk futbolcusu unutulmuştu'

İlk yaptığım iş Türk futbolcusunu hatırlatmaktı. Kamuoyu maalesef Türk futbolcularını unutmuştu. Kulüplere büyük baskı yaptım. Türk futbolcusu için savaştım, mücadele ettim. Genç futbolcular için de mücadele verdim. Alt liglerde oynayan futbolcuların da yüksek seviyelere çıkabileceğini gösterdim. Örnek; İstanbulspor’dan Lille’e giden Zeki Çelik. 2. ve 3. Liglerde oynayan 21 yaş altı yetenekli futbolcularla, Süper Lig’deki 21 yaş altı oyuncuları bir araya getirdik. Aralarında maç yaptılar. Aradaki seviyeyi görmek içindi bu yaptığımız. Zeki, Merih, Ertuğrul, Berkay, Mert Müldür. Çok iyi oyuncular...

'Mert'i nasıl görmezler'

Anlayamıyorum... Mert’i nasıl görmezler. 19 yaşında, 1,86 boyunda. Avrupa Ligi’nde Rapid Wien ile tüm maçlarda oynadı. İki pozisyonda da oynuyor. Fatih Terim’in Milli Takıma getirdiği tüm gençler unvanlarını pekiştirdi. Kaan, Çağlar, Cengiz, Okay. Daha önce oynamıyorlardı. Benimle birlikte oynamaya başladılar. Bu yapılanma için çoğu şeyi riske ettim.

'Merih için görüştüm'

Merih Demiral çok çok yetenekli biri. Portekiz’de yapamadı, onu da davet ettik. İtalya’da onun için kulüplerle referans görüşmeleri yaptım.

‘Onu yaptım, bunu yaptım demek zorunda mıyım!’

Bu yaptıklarımın onaylanmadığını, tanınmadığını ve gözardı edildiğini görüyorum. Tüm bunların görünmemesi hayal kırıklığı yaşatıyor bana. Onu yaptım, bunu yaptım demek zorunda kalıyorum. Bunu benim değil profesyonellerin, kamuoyunun söylemesi gerekiyor.

‘Mesaj kutum doldu’

Şimdi görevim bitti, telefonumdaki mesaj kutum genç futbolcularımın teşekkür mesajları ve iyi dilekleriyle dolu. Daha ne isteyebilirim. Artık teknik direktörlere, sportif direktörlere, kulüp menacerlerine.. Hepsine baskı yapılmalı. Önce gençler denmeli.

Kulüp Başkanları taraftara oynuyor!

Türk futbolunun şu andaki en büyük problemi kulüplerin içinde bulunduğu negatif mali durum. Para olmamasına rağmen hâlâ büyük isimli oyuncu getirmek anlamlı mı? Neden bu ego? Kariyerli bir oyuncuyu getirdin tamam, yaşı 30’un üstünde. Maaşı yüksek doğal olarak. Sonrasında satıp para kazanamıyorsun. Böyle olunca da sürekli borçlanıyorsun. Bana göre kulüp başkanları işlerini sadece taraftara yapıyor! Peki ya kulüp? Taraftar için para harcıyorlar. İyi bir takım kurmak için, teknik direktör için yapmıyorlar. Baş kahraman olmak istiyorlar. Görev süreleri 2 yıl mı? O süre içinde hemen başarıyı yakalamak istiyorlar. Kim başarabilir ki bunu? Bakın Rumen futbolu çöküşte. Rapid Bükreş, 3. Ligde! Constanza, Argis, Timiasora, Cluj. Dağıldılar. Hepsi borçları yüzünden tepetaklak oldu.

Galatasaray’da borç 130’dan 20’ye indi

Futbolda ekonomi çok çok önemli. Ama herşey para değil. Akıllı olmak gerek. Galatasaray’a geldiğimde 130 milyon dolardan fazla borcu vardı. Benimle birlikte 20 milyona düştüğünü hatırlıyorum. İki yıl Şampiyonlar Ligi’ndeki başarılarımız ve Süper Kupa. Maaşları çok yüksek olan 11 futbolcuyu yolladık. Fleurquin gibi isimlerle oynadık hatırlarsınız. IAG’den gelen 22 milyon dolar vardı yanılmıyorsam. Ekonomi düzeldi.. Ve Beşiktaş’ta da öyle. Dengeli adımlar atılarak, akıllı transfer politikaları yürüttük. Hem başarı geldi hem borçlar ödendi. Galatasaray’da iken 8 yerli oyuncu milli takıma gidiyordu. Ben türk oyunculara güvendim ve onlarla oynadım. Beşiktaş’ta da öyle.

Sergen’i seviyorum

Türk futbolseverlere çok teşekkür ediyorum. Milli Takımlarını desteklemeyi sürdürsünler. Şenol Güneş, çok çalışkan biri. Ona başarılar diliyorum.. Ve Sergen.. Onu seviyorum ve biliyorum ki o da beni seviyor. Çok zeki, teknik direktörlüğünü de çok beğeniyorum. Daha da başarılı olacaktır.

'Adımın Beşiktaş’la anılması normal’

Adım Beşiktaş’la anılıyor olabilir. Normal. Ama geleceğimle ilgili konuşmak istemiyorum. Size sadece olanları anlatmak istiyorum. Gidiyorum ama önemli maçları izlemek için Türkiye’ye geleceğim. Şimdi benim için en önemli şey oğlumu (Razvan) şampiyon olurken izlemek. Ligin yanında Yunanistan Kupası’nı da alabilir. Tıpkı geçen sene olduğu gibi. Onunla gurur duyuyorum. Razvan artık zor gelir. Çok söyledim Türkiye’deyken, Türk kulüpleri neden onu düşünmez diye ama olmadı. Bundan sonra mümkün olmaz herhalde. Yunanistan’daki başarılarının ardından muhtemelen Avrupa’nın büyük kulüplerine gidecektir.

'Başkan Demirören’e teşekkür ediyorum'

Başkan Demirören’e çok teşekkür ediyorum. Kendisiyle bambaşka bir ilişkimiz var. Beni hep destekledi. Bu takımın kurulmasında kendisinin de büyük payı ve emeği vardır. Kendisi ayrıca gençleştirme operasyonuna büyük destek verdi. Sonuçlar gelecektir, ‘Türk Futbolu’nun buna ihtiyacı var’ dedi. İki yılda birlikte yaptıklarımız meyvelerini veriyor, daha da verecektir. Şimdi pırıl pırıl bir kadro var. Kulüpler de bu yolda ilerlemeli, altyapı yatırımı devam etmeli. Kulüplerin borçlarının ödenmesi için hükümetle yapılan anlaşma çok önemli. Burada Yıldırım Bey’e bir paragraf açıp teşekkür etmek gerekiyor. Ben şahidim, çok uğraştı. Kulüplerle tek tek görüştü, ardından devlet yetkilileriyle.. Umarım proje planlandığı gibi noktalanır. Çünkü Türk futbolunun ve kulüplerinin başka çıkış yolu yok.

Senin için hazırladığımız haberler