Hakan Canbazoğlu'ndan Arda Turan sözleri: ‘Çok güçlü dönecek’

27.05.2018 - 10:12 | Son Güncellenme: 27.05.2018 - 10:12

Erzurum'u Süper Lig'e taşıyan Hakan Canbazoğlu, Fanatik'e konuştu: Finalde kurtardığı 4 penaltıyla Erzurum'u Süper Lig'e taşıyan Hakan Canbazoğlu, Fanatik'e konuştu: Final için Bursa'ya 5 gün önce gittik. Ve ben o 5 gün sadece kupayı kaldırdığımızı hayal ettim, hem de penaltı kurtardıktan sonra. Ama 4 tane olacağını bilemezdim!

Kolay değil bir şehrin kaderini parmaklarının ucunda tutmak... Hiç kolay olur mu? Gazişehir iki kez topun başına “Atarsa kupayı alır” gücüyle geçiyor. “Penaltı kurtarılmaz kaçırılır” diyenlere inat Hakan Canbazoğlu, tam 4 kez kalesine duvar örüyor ve Erzurumspor bir mucizeyi gerçekleştiriyor. “Lige havlu attılar” yorumları yaparken son anda Play- Off’a kalmak; sezonun en flaş takımını saf dışı bırakıp finale çıkmak ve 5 oyuncunun sakat sakat çıktığı maçta tarih yazmak. Elbette ki böyle büyük bir başarı inançla kazanılır. Peki nasıl inanılır? İşte bu sorunun cevabını kahramanından dinleyelim. Bu hikayenin en başına gittik, sözü kaleci Hakan’a verdik.

‘Ayrılmayı düşünmüştüm’

“Yeni Malatyaspor’da geçen yıl şampiyon olduktan sonra Erzurum’dan teklif aldım. Erzurum’un taraftarını alt liglerdeyken takip ediyordum. Biraz soğuk olsa da bu şehirde oynamayı çok istedim. Ancak sezon benim içim pek iyi başlamadı. Osman hoca vardı, beni oynatmadı, şans geldiğinde iyi de oynamama rağmen yine oynamıyordum. Bu yüzden devre arası ayrılmayı düşünüyordum. Sonra takımın başına Mehmet Altıparmak geçti. Mehmet hocayla daha önce çalışmamıştım, onu tanıyanların anlattığına göre hak edene formayı veren bir hocaymış. Ben de buna güvenerek kaldım. Gerçekten de öyle oldu. Takımda adı, kariyeri kim olursa olsun performans verenler önplanda oldu hep.”

‘Adaletle gelen aile ortamı’

“Takım içerisinde hocayla birlikte oluşan bu adaletli ortam doğal olarak performanslara da çok olumlu yansıdı. Herkes bizi havlu attı sanarken biz öyle inançlı bir şekilde geldik ki hepimiz şampiyonluğu biliyorduk. Kırılma maçı Gazişehir’dir. Kaybetsek düşmemeye oynayacaktık belki de. Ancak biz bugün Süper Lig’deyiz. O süreçte takımda o kadar güzel bir aile ortamı oluştu ki; hepimiz eşlerimizi memleketlere yolladık. Sürekli 6’lı 7’li gruplarla odalarda oturup maçları konuştuk. Aynı dili kullandık, bu şampiyonluk diliydi.”

‘Bir maç daha oynayamazdık’

“Zaten bu ortam samimiyeti, inancı ve fedakarlığı beraberinde getirdi. Finale çıkarken en az 5-6 oyuncumuz sakattı. En son Ümraniye maçından sonra artık yürüyecek halimiz yoktu. Bunu çok ciddi söylüyorum, bir maç daha olsa oynayacak oyuncu bulamazdık. Ama mental olarak kendinizi hazırladığınızda fiziğiniz bir şekilde buna cevap veriyor. Özverimizden hiç ödün vermedik.”

‘Galatasaray altyapısı hep karşıma çıktı'

“Galatasaray’ın ünlü 87 jenereasyonundan biri olan Hakan Canbazoğlu, kariyeri boyunca bunun yaşadığını söyledi. “Benim için Galatasaray’da eğitim almak çok değerliydi” diyen başarılı eldiven, “Bunun çok zararını gördüm. Türkiye’nin en iyi altyapısından çıkıp başka bir yere gittiğinizde hocanız kendisini hep Galatasaray’la kıyaslıyor. Çalıştığım kaleci hocalarında bir süre bunun sıkıntısını yaşadım. Öğrendiklerinizin yanlış olduğunu dikte ediyorlar. Kendimi ispatlamakta çok zorlandım. En iyi hocalardan aldığımız eğitim karşılık görmedi, bana sorun çıkardılar. Çok karakterli hocalarım da oldu. Kendimi kabul ettirdikten sonra zaten her şey değişti.”

‘87 jenerasyonu gibisi gelmez’

“Galatasaray’ın ünlü jenerasyonundandık ve çok başarılıydık. Genel anlamda bakıldığında o kadronun hepsi hemen hemen iyi yerlerde. Başarının sırrı ise kusursuz arkadaşlıktı. Çünkü 87 jenerasyonu olarak biz hep beraberdik. Aynı okulda okuyorduk, idmanlardan sonra maçlardan sonra hep yan yanaydık. Hep birlikte hareket ediyorduk. Gerçek bir takımdık yani. Şimdi maçlarda rakip olarak karşılaşınca sataşıyoruz birbirimize.”

'Psikolojik bir savaş'

“Benim için ise asıl hikayenin başladığı yer Bursa... Ümraniye’yi eledikten bir gün sonra Bursa’ya geçtik. Maça 5 gün vardı. Kaldığımız otelin penceresinden görünen tek şey maçın oynanacağı Timsah Arena’ydı. Uyanıkken, uykumda, her an maçı düşündüm. Maçı stada bakarak zihnimde defalarca oynadım. Yağmurlu havada oynadım, kar yağarken oynadım, düzgün zeminde, bozuk zeminde, uzatmalarda... Her şartta oynadım. Düşüncelerimin sonunda ise hep arkadaşlarıma doğru koşuyordum. Yani ne olursa olsun o kupayı kazanıyordum, hem de penaltı kurtararak kazanıyordum. Bu inançla başladım maça, penaltılara kaldığında ise hayal ettiğim her şeyin aslında aynı şekilde devam ettiğini farkettim. Artık sıra bendeydi, üzerime düşeni yapmalıydım.”

‘En çaresiz an’

“Penaltı bir kaleci için en çaresiz andır. Tamamen rakibinize teslimsiniz. Tam anlamıyla psikolojik bir savaş bu. Zaten ben hiçbir şeyin farkında değildim. Rakip atınca iki kez eleniyorduk, mesela ben bunun hiç farkında değildim. Ertesi gün izleyince anladım. Ben yalnızca o an morali bozulan arkadaşlarımı kurtardığım penaltılarla motive etmeye çalışıyordum. Zihinsel hazırlığın ne kadar önemli olduğunu burada bir kez daha anladım. Müthiş bir maçtı, kendime çok ders çıkardım. Yani o maç 12 dakika değil, tam 5 gün süren bir maçtı benim için.

‘Arda Turan çok güçlü dönecek’

“Arda müthiş bir karakter. Onunla beraber büyüdük, aynı mahalledeydik. Futbolda bir istikrarsızlık olabilir. Bu çok normal. Önemli olan karakter. Arda çok karakterli bir insan. Robot değil sonuçta. Popülerliğinin zararına uğradı malesef. Ancak bizim böyle büyük değerlere sahip çıkmamız gerekiyor. İlla ki hataları olacak. Hemen silmek yerine destek olmak zorundayız. Kaybettiği bir şey yok. Eski günlerine çok daha güçlü dönecek. Ben buna inanıyorum.”

Senin için hazırladığımız haberler