Ercan Güven: "Gel de yolla Kartal’ı!"

20.05.2024 - 09:12 | Son Güncellenme: 20.05.2024 - 09:27

Milliyet spor yazarı Ercan Güven, Süper Lig'in 37. haftasında Galatasaray ile Fenerbahçe arasında oynanan ve sarı lacivertlilerin 1-0 üstünlüğüyle ile sona eren derbi karşılaşmasını değerlendirdi.

Ercan Güven: "Gel de yolla Kartal’ı!"

AJANSSPOR - HABER

Ercan Güven'in Galatasaray - Fenerbahçe karşılaşmasını değerlendirdiği köşe yazısı şöyle:

"Mert Hakan bu derbinin kahramanıdır"

Derbi değil sinir harbiydi. İşi bu hale getirip atmosferden nemalanan Fenerbahçe, günah keçisi Mert Hakan’dı. Bu derbi kazanılmışsa her Fenerbahçeli Mert Hakan’a saygı sunmak zorundadır. Tepki verdi adam. Maçtan önce problem çıkaran, maçı daha başlamadan Fenerbahçe’yi on kişi bıraktıracak kadar geren Mert Hakan bu derbinin kahramanıdır. Tabi Galatasaray açısından olayın sanığı! Unutmayın, bir mücadelede kimin kötü kimin etkisiz kimin yararlı olduğunu sonuçlar ve tarih gösterir. Birinin kahramanı, diğerinin hainidir.

"Yabancı VAR hakemine afiyet olsun"

45+dan başlayıp geri dönelim. Mert Hakan’a verilen faul kararı ve Galatasaray’ın kullandığı serbest vuruş, Arda Kardeşler, Hakem Kurulu, Futbol Federasyonu için iflasın ilanıydı. “Yesene bir gol” gibi bir girişimdi düdüklü adamdan. Biraz daha geri. Dakika 22… Hakemin henüz birinci dakikada çıkartmadığı kartının 12-22’de Djiku’ya toslamasıydı ikinci sarıdan kırmızı. Birinci palavraydı. Uzatmada verilmeyen King’in penaltısı ise kaymaklı ekmek kadayıfı ki, yabancı VAR hakemine afiyet olsun.

"Fenerbahçe’nin onur skorudur"

“Nasıl” değil “ne” olduğu önemliydi derbide. 70 dakika boyunca 10 kişi kalmış Fenerbahçe “ben buraya maçı kazanmaya geldim” dedi… Galatasaray bir puan alıp şampiyonluğu ilan etme modundaydı. Kazanmak istemeyen, kaybeder derbide. Galibiyet on kişilik Fenerbahçe’nin onur skorudur.

"Bu derbi dün oynatılmazdı"

Gelelim sadede…Cumhuriyetin ilk adımı, Atatürk’ün “doğum günü” ilan ettiği 19 Mayıs gibi milli manevi değerlere mazeretsiz-firesiz odaklanma umulan “Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor” temalı bir ulusal bayramda, rekabetin doruk noktası derbi oynatılır mı? Her şey bitmiş, Süper Lig’de “un elenip elek duvara asılmış” bir 19 Mayıs’ta belki!.. Ama bu derbi dün oynatılmazdı. Rekabet insanların burnundan alevlenerek çıkarken, birine sevinç, birine hüzün Allah’ın emriyken değil.

"Mutlaka ince bir mühendislik olmalı"

İki sonuç vardı; ya bir kulüp şampiyon olup keyfini sokaklara taşıyacak, ya da diğer kulüp geride olmasına karşın hem derbiyi kazanıp hem de rakibinin şampiyonluğunu ötelemenin coşkusuyla kutlamalar yapacaktı. Ay Yıldız’dan başka bayrağın sallanma günü müydü dün? Ulusal bayram kutlama ve törenlerinde bile “derbi bitiş saati” gözetildiği, her koşulda memleketi kulüp renklerinden birine bulayacak bu derbiyi, şayet cehalet veya öngörüsüzlük yüzünden 19 Mayıs’ta oynatmadılarsa, mutlaka ince bir mühendislik olmalı.

"Seçim hesapları"

Neredeydi Atatürk portresi önünde üfüren, Riyad’da mangalda kül bırakmayan kulüp yöneticileri? Neden “Cumartesi-Pazartesi-Salı Vs.” olsun demediler de bayramı omuz omuza kutlamak yerine 19 Mayıs’ı kendi bayramları ilan etmek -veya ondan nemalanmak- istediler? Diğer günler çuvala mı girdi? Ben size söyleyeyim, meşguldüler… Seçim hesapları. Komşum, ağabeyim tarihçi Cemal Kutay’ı son ziyaret ettiğimde sandığa lanet okumuştu kendisi.

Senin için hazırladığımız haberler