Flaş sözler: "Onu da kendimize benzettik!"

20.02.2019 - 09:55 | Son Güncellenme: 20.02.2019 - 12:55

Flaş sözler: "Onu da kendimize benzettik!"

Spor yorumcusu Şansal Büyüka, Milliyet'te yer alan Şansal Büyüka ile Dobra Dobra isimli köşesinde çarpıcı açıklamalarda bulundu.

VAR sitemini ve MHK'daki gelişmeleri değerlendiren Büyüka, Diagne ile ilgili de dikkat çeken bir çıkışta bulundu.

Büyüka'nın değerlendirmeleri şöyle:

VAR sistemi, futbolda adaleti sağlama konusunda süper bir sistem... Ama bu kusursuz sistemi bile yaklaşık 5-6 ayda kendimize benzettik.

VAR’ın ne suçu var? VAR her şeyi görüyor, tekrar tekrar görüyor, havada sinek uçsa görüyor, yakalıyor, VAR sisteminde görevli olanların önüne koyuyor. VAR daha ne yapsın?

Ama VAR’ın başındakiler, maalesef yıllardır şikayet ettiğimiz hakemler... “Huylu huyundan vazgeçmez” misali eyyama, taraflı olmaya, vicdanlarını kapalı tutmaya, en kötüsü futbolda güce tapmaya devam ediyorlar. Güçsüzün aleyhine bir şey varsa hakemi hemen ekran başına çağırıyorlar. Güçlünün aleyhine bir şey varsa, gözlerini kapatıp, kulaklarını tıkıyorlar.

Fenerbahçeli Skrtel, sahalarda az görülür biçimde rakibine “çift dalıyor”, buna rağmen VAR, maçın hakemini çağırmıyor. Galatasaraylı Diagne, maçın daha 9. dakikasında Kasımpaşalı Ben Youseff’in ağzını burnunu dağıtıyor, VAR hakemleri gece uykusunda... Antalya’nın bitime dört dakika kala Başakşehir karşısında mutlak bir penaltısı var, VAR’ın başındakiler hakeme “gel bak” diyemiyorlar. Deseler, belki de zirvenin akışı değişecek.

Hangi teknolojiyi geliştirirseniz geliştirin, insan kalitesi yoksa geçmiş olsun. Bizim insanımız bu... VAR’ın başına oturanlar da zaten futbolda yıllardır “güce tapanlar” değil mi? Adaletin gücü yerine, güçlünün adaletini uygulayanlar değil mi? O zaman VAR’mış, yokmuş bir şey fark etmiyor.

Lig nasıl biter?

Böyle MHK olmaz. Başkan Sabri Çelik iyi insandır, ama futbolun hoyrat ortamında dirayetli duracak yüreğe sahip değildir. Hakem camiasının güçlü isimlerinden Muhittin Boşat işi bilir ama yıllardır gelip geçen MHK’leri, hakemleri yorumlarıyla, yazılarıyla yerle bir etti, şimdi yönetici olarak o hakemlerle nasıl çalışacak? Rahmetli Hasan Doğan’ın kemikleri, eski başkan Mahmut Özgener’in yüreği sızlıyordur.
Hakem dünyasıyla ilişkilerini kestiği isimler şimdi MHK Yönetimi’nde … Fenerbahçe’ye ana-avrat küfür eden eski hakem MHK yönetiminde... Nasıl olacak bu iş? Allah’tan Mustafa Çulcu gibi MHK başkanlığı yapan güçlü bir isim komitede... Mustafa Kamil Abitoğlu gibi dürüstlüğü ve iyiliği tartışılmayan yeni kuşak bir isim komitede...
Neyse bir teselli var; lig biter, bu komite gider. Ama lig nasıl bitecek, asıl sorun orada...

MHK’yı kulüpler seçsin

Türkiye’de hakemliği geliştirmek ve kavgayı bitirmek için her yol denendi. VAR bile çare olamadığına göre, denenmeyen tek bu kaldı; MHK’yi kulüpler seçsin.

Merkez Hakem Kurulları geliyor, Merkez Hakem kurulları gidiyor. Değişen bir şey yok. İddialısı, iddiasızı bütün kulüpler şikayetçi... Üstelik MHK’lerin yanlı olduğu, forma kolladığı, kulüp kolladığı herkes tarafından dillendiriliyor. Doğru veya yanlış, o ayrı, ama kamuoyunda böyle bir algı var. Hem de ciddi şekilde...

O zaman yapacak tek şey var: MHK’yi kulüpler seçsin... Üç ay sonra, yani haziranın başında Türkiye Futbol Federasyonu seçimi var. O zamana kadar yönetmelikte, talimatlarda bir değişiklik yapılması gerekiyorsa yapılabilir. Kulüpler Birliği toplansın, bir MHK Başkanı ve yönetim kurulu üyeleri belirleme konusunda uzlaşsın (tabi uzlaşabilirse)... Hatta talimatların izin verdiğini sanıyorum, MHK’ye de kulüpleri temsilen iki yönetim kurulu üyesi verilsin. Gerekirse bu iki üyenin biri Futbol Federasyonu’ndan, diğeri Kulüpler Birliği’nden olsun.

Böyle bir yapı futbolu en azından kaostan kurtarır, Futbol Federasyonu’nun elini rahatlatır. Bir sıkıntı olduğunda Futbol Federasyonu, “Ne yapalım, siz seçtiniz” diye topu rahatça Kulüpler Birliği’ne atabilir. MHK gene bağımsız çalışsın ama denetlensin. İçerideki iki üye ile işleyiş, hakem atamaları yakından takip edilsin.
Türkiye’de hakemliği geliştirmek ve kavgayı bitirmek için her yol denendi. VAR bile çare olamadığına göre, denenmeyen tek bu kaldı; MHK’yi kulüpler seçsin.

Diagne...

Galatasaray’da Diagne şu anda büyük hayal kırıklığı, kabul... Ancak Diagne, Kasımpaşa’da 5 maç ceza almıştı. İlk yarının son 3 maçında oynamadı, ikinci yarının ilk maçlarında Galatasaray formasını giyemedi. Bu cezanın arasına bir de uzunca devre arası girince, Diagne yaklaşık 40-50 gün maç oynamaktan uzak kaldı. Hangi antrenmanı yaparsanız yapın, maçın yerini tutar mı? Diagne’nin düzeleceğini umut ediyorum. Ama Kasımpaşa’daki üretkenliğini yakalar mı, onu bilemem?

Peri Bacaları...

Sadece futbolla yatıp futbolla kalkmıyoruz. Hayatın içinde biz de varız. Hafta arası gazetelerde okuduğumda şaşkına döndüm. Dünyada eşi-benzeri olmayan “Peri bacaları”nın tam arasına otel yapılıyor. Daha önceden yapılan birçok yapı daha var. Yerel yetkililerin, mülki amirlerin söyledikleri Nasrettin Hoca fıkralarını aratmıyor. Neymiş efendim, yasal izni varmış. Bu ülkeyi, bu ülkenin tarihi miraslarını korumak sizin göreviniz değil mi? Sayın Cumhurbaşkanı’ndan emir almadan önce, baştan önleminizi alsanıza...

 

Alkışı alanlar

Galatasaraylı Feghouli’nin Kasımpaşa maçında etkili oyunu ve 3 gol atması...
Belhanda’nın hem çalıp, hem oynaması, oynatması...
Trezeguet’in Kasımpaşa’yı tek başına sırtlamaya çalışması...
Konyalı Fofana’nın 70 metre top sürerek, bütün savunmayı geçerek gol atması...
Erzurumspor’un müthiş direnişi...
Başakşehirli Mahmut’un Antalya karşısındaki şahane oyunu...
Sergen Yalçın’ın Alanyaspor’da adeta yeni bir takım yaratması...
Ozan Tufan’ın uzun bir aradan sonra futbolu hatırlayıp sahalara dönmesi...
Ankaragücü’nün Kulusic ile birlikte yeni bir savunma anlayışı kazanması...

Başakşehir hak ediyor

Zirve yarışındaki şu rakamlara, daha doğrusu istatistiğe lütfen dikkat edelim. Lider Başakşehir 12 deplasman maçında 8 galibiyet, 3 beraberlik, 1 yenilgi alıp 27 puan toplamış. Yani iç sahada topladığı puandan çok daha fazlası... Deplasmanda maç başına aldığı puan 2.25... Süper bir puan...
Başakşehir’i 6 puan geriden izleyen Galatasaray’ın deplasmanda oynadığı 11 maçta 5 galibiyeti var. Puan ortalaması 1.55... Yani Başakşehir’in çok gerisinde...
Beşiktaş’ın deplasman karnesi de çok farklı değil; maç başına 1.58 puan... Başakşehir olur mu olmaz mı bilemem ama bu istikrarı ile şampiyonluğu hak ediyor.

Beklenen ve istenen Beşiktaş

Beşiktaş heyecanına, öz güvenine, üretkenliğine yeniden kavuşuyor gibi... Biz de Beşiktaş ile futbol keyfimize... Belki abartılı gelecek ama bir Atiba, Beşiktaş’ta çok şeyi değiştirdi. Atiba’nın sahalara dönüşü, Medel’in yedek kulübesinin yolunu tutuşu Beşiktaş’ı, “Durduran Beşiktaş’tan, oynayan Beşiktaş’a” çevirdi. Yani istediğimiz, beklediğimiz, beğendiğimiz Beşiktaş’a... Üst üste iki şampiyonluk da bu futbol anlayışı ile gelmedi mi?

Kara tahta

Çok gereksiz bir kırmızı kart görerek, takımını erken bir dakikada 10 kişi bırakan Malatya kaptanı Adem Büyük...
Abartılı gol sevinci ile Fenerbahçe maçında cezalı duruma düşen Adem Ljajic...
Galatasaray karşısında acemice goller yiyen Kasımpaşa kalecisi Scuffet...
Fenerbahçeli Sadık’ın hem Jahoviç’in atılmasındaki abartılı hareketleri hem de Fofana golünde yediği kolay çalımlar...
Bursa seyircisinin daha 15. dakikada Yusuf Erdoğan’a ve bazı futbolculara ağır hakaret ederek bir anlamda takımın motivasyonunu bozması...
Akhisarlı Josue’nin her pozisyonda rakibi, hakemi ve oyunu tahrik etmesi...
Trabzonsporlu Rodallega’nın son derece laubali penaltı atması...
Aykut Kocaman’ın Kadıköy’de gereken saygıyı görmemesi ...

Slimani artık yok gibi

Herkes Slimani’nin kaçırdıklarına takılıyor. Oysa Slimani 5 kez ofsayta düşerek, yaklaşık 4-5 kez de faul yaparak Fenerbahçe ataklarının sonlanmasını engelledi. Aslında gol kaçırmaktan daha vahim bir durum... Bundan sonrası Slimani için yok gibi... Tahminim artık santrfor görevini Soldado ile Ayew yapacaktır.

Bir şey değişmedi!

Konyaspor haksız bir kırmızı kartla Fenerbahçe maçını tam 60 dakika 10 kişi oynamak zorunda kaldı. Ama fazla bir şey değişmedi. Çünkü Fenerbahçe’de sahada olan, ama maçta olmayan Slimani nedeniyle 90 dakikayı 10 kişi oynadı.


"Yolun açık olsun"

Bu ülkede en zor işlerden biri marka yaratmaktır. Fanatik gazetesini yaratanların başında gelen ve çok uzun yıllardır liderliğini yapan değerli meslektaşım Necil Ülgen de veda etti. Spor basınında yaprak dökümü sürüyor. Yolun açık olsun sevgili Necil...

Senin için hazırladığımız haberler