Fenerbahçe - Beşiktaş derbisi sonrası olay yorum: "Greve davet ederdim"

20.04.2018 - 10:05 | Son Güncellenme: 20.04.2018 - 10:05

Fenerbahçe - Beşiktaş derbisi sonrası olay yorum: "Greve davet ederdim"

Artık dikiş tutmuyor - Atilla Gökçe (Milliyet)

"Kadıköy’deki Kupa rövanşı netameli... 2-2 beraberliğin finale yol vermesi için Beşiktaş’ın mutlaka kazanması (ya da olmayacak hesapla 3-3’e bağlaması) gerekiyor. Fenerbahçe ise ilk maçtan avantajlı çıktığının farkında. Yine de bir kazaya uğramamak için Kocaman’ın kontrollu oyun esasına ayak uyduruyor.

Asıl konuşulması gereken Şenol Güneş’in seçtiği 11... Rotasyon, dinlendirme filan hak getire. Şenol Güneş, ligdeki şampiyonluk yarışını sürdüren kadroyu aynen Kadıköy’deki Kupa maçında da oyuna başlatıyor. Zor maçlar arifesinde merak uyandıran bu tercih sorgulanmalı.

Oyunun ilk yarım saati dolarken ilk arızaya tanık oluyoruz. Pepe ile Josef de Souza’nın top kazanma mücadelesinde Portekizli, evet, rakibinin ayağına basıyor. Bu basmada kasıt yok. Kaza var. Acımasızlık ve şiddet söz konusu değil. Kurallara göre Kalkavan’ın Pepe’ye sarı kartla yetinmesi gerek. Hayır, fauller ve fena hareketlerle sarı kartlarda anlaşılamayan, çelişkilerle dolu kararlar veren Mete Kalkavan Pepe’ye doğrudan kırmızı kart gösteriyor.  Kalkavan’ın kariyerine yakışmayan bir hata.

Geçen hafta oynanan Galatasaray - Başakşehir maçında Halil Umut Meler, Arda’nın ayağına basan Donk’a bırakın kırmızıyı, sarı kart bile göstermiyor.

Kafa karıştıran bir durum. Oyuna ve kurallara saygı duyacağız, tamam da... Hakemlerin bu kadar çelişkiye düşmesi de “saygısızlık” değil mi!

Mete Kalkavcan, Pepe’ye takılıp kalmış... 2’de Soldado, 7’de Giuliano, 15’de yeniden Soldado ile kapışıyor Pepe. Sonradan kartları biriktirip (!) Pepe’ye doğrudan “kırmızı”yı çakıyor Kalkavan.

Bir de 9. dakikada Babel’’in attığı gol var. Kalkavan ofsayta hükmediyor, iptal... Oysa kamera görüntüleri o kadar net değil.

Fenerbahçe - Beşiktaş maçlarında iki kulübün de iyi niyetle çözmesi gereken bir sorun var. Kışkırtma, provokasyon. Rakibini itip kakan, boğazına sarılan, gereksiz sözlerle sinir bozan oyuncular var. Hakemin o noktada hakem olduğunu göstermesi gerek. Maalesef, önce tepkisiz, sonra da abartılı bir tepkiyle müdahale ediyor hakemler.

Beşiktaş kulübesinde meydana gelen olaylar da utanç verici... Orada - bizim anlayamadığımız - itiş kakış sonunda Şenol Güneş, başına isabet eden sert cisimle ciddi biçimde sarsılıyor. Ayağa kalkıp iyi niyetle işine dönmek istiyor ama ne mümkün!.

Mete Kalkavan soyunma odasına dönüp zor kararı veriyor : Maç tatil ediliyor.

Artık her türlü teknik- taktik yorum ve oyun gündemden düşüyor.

Şimdi top Futbol Federasyonu’nda. Alınacak karar da belli: Fenerbahçe’nin hükmen yenilgisine. Tabii, raporları bilmiyoruz...

Bildiğimiz Şenol Güneş’in kafasına atılan dikişler..

Dikiş tutmayan futbolumuzu o dikişler kurtaracak mı ? Hiç sanmıyorum.

Bu ayıbın futbol halidir - Gürcan Bilgiç (Sabah)

Bir kupa rövanşının öfke seline dönüşmesini ibretle izledik. Sahada başlayan sertlik ve gerginliğin üstüne, tribünler de kendi üstlerine alındıkları bölümü sergilediler. Ayıp üstüne ayıp vardı.

Üç sezondur iki takım maç yapmıyor, adeta birbirlerini yok etmek için gizli planlar üretiyor. Geçen sene Dolmabahçe'de Van Persie- Tosic olayları yaşandı, ortalık seviye iktidarını kaybetmiş demeçler ve sözlerle doldu. 2-2'nin rövanşına çıkacaktı takımlar ama ilk maçta üç kırmızı çıkmıştı. Sahadakiler kendi işlerini yapmak yerine, rakibini kışkırtıp, o dengesizlikten avantaj sağlamanın peşine düşmüşlerdi. Kadıköy'de de avantajı eline almış takımları, Beşiktaş'ın hızını kesip, oyunun kontrolü peşine düşerken, korner attırmıyorlar Quaresma'ya. Pepe kırmızı görüyor, artık oyun kolaya dönüşecek, yine atıyorlar ellerine geçeni. Bunun adı tepki değil artık. Benzer olaylar başka statlarda yapıldığında demek laf bırakmayanların, aynı tabloyu kendi sahalarına taşımakta tereddüt etmemeleri gibi bir gariplik de var ortada. Pepe'nin kartının ardından, her pozisyonda kendini yere atıp, hakemin kararından başka bir kırmızı çıkarmaya çalışan Medel veya Talisca'ya ne laf edelim. Kulübedeki rakip oyuncuları taciz etmeyi kendilerine hak görenlere diyecek bir söz olabilir mi? Ne zaman bu kadar düşman olduk. Neler söylendi ki bu oyunculara maç kazanmak için kendi yeteneklerini bir kenara atıp, sinematografik görüntülere yöneliyorlar ve bundan hiç çekinmiyorlar.

Özet şudur; Aykut Kocaman taktik planı, oyun konsantrasyonu ile Beşiktaş'ın etkinliğini minimuma getirip, Pepe'nin dengesizliği ile de final kapısını araladı. Valbuena hamlesi ile de kazanmanın peşine düşmüştü. Şenol Güneş Lens ve Vida hamlesi ile takımının direncini arttırıp, ofansif oyuncu sayısından da feragat etmeden tur için riskleri aldı, oyuna baskıyı da getirdi. Kazanmak için her şey yapılır fikri, artık oyunun önüne geçti. Hakemin yaralandığı Galatasaray - Fenerbahçe maçında Cüneyt Çakır gitmedi soyunma odasına. Mete Kalkavan Şenol Güneş'in yaralandığı dakikada gitti. Hangisi doğruyu yaptı?

Maçın yarıda kalmasını isteyenler vardı - Erman Toroğlu (Sabah)

Öncelikle hakem prosedürü çok iyi işledi... Fenerbahçe-Galatasaray maçında yardımcı hakem 5 dikişle maça devam etti. O maçın oynanmaması gerektiğini söylediğimde Digitürk'ten kovuldum. Bu tür maçları oynatırsanız, olayların önüne geçemezsiniz. Maç hükmen Beşiktaş'ın... Onun haricinde Fenerbahçe'ye, olaylara karışanlara ağır ceza gelir. Polis, seyyar kamerayla çekim yapıyor. Bu işten sarı-lacivertliler büyük zarar görür.

Başkanlık seçimi var... Bu maçın yarıda kalmasını isteyip, provakasyon yapmak isteyenler olabilir. Bunlar kendi içlerinde ayıklanacaklar. Aziz Yıldırım-Ali Koç mücadelesi yaparsan, Beşiktaş'ın suçu ne! Statlardaki olaylar, görmezlikten geline geline bu noktaya geliyor.

Hakem göstere göstere 'Bu maç yarıda kalır' dedi seyirciye... İlk yabancı madde atılınca, Mete Kalkavan, temsilciyi çağırdı. Temsilci gerekeni yaptı. Bir daha yabancı madde atıldı. Mete bu kez yardımcılarını çağırdı. Bir daha olduğunda kimseyi çağırmaz, girer içeri... Girerse de çıkmayacak. Bunu seyirci de bilmiyor. O yabancı madde atanı hemen tespit edip, stattan çıkaracaksın. İngiltere'de ben gözlerimle gördüm. Özel güvenlik iki kez uyardığı taraftarı üçüncüde polisle dışarı attı.

Şenol Güneş işi yatıştırmaya çalışıyordu. İyi niyetle yapıyordu bunu. Dünyaya rezil olduk. Her yerde bunlar izlenecek. Her şey Fenerbahçe'nin lehine. Yarım saat sonra finale kalacaksın. Beşiktaşlı oyuncular kendi içlerinde tartışıyor. Avantajın var ama bunu kullanamadın. Provokatörler iki dakikada bulunur, evlerinden alınır. Türk futbolunu bu hale getirenler kına yaksınlar.

Teknik olarak sarı ve kırmızı olma olasılığı fazla bir maçtı. Oyun 11'e 11 oynanırken, Beşiktaş'ın bariz üstünlüğü vardı. Oyuncu kalitesi farkı var. Kazanmaya da mecbur. Fenerbahçe'nin oyun şekli hep bu. Rakibi ortaya çekiyor, kenara indirmiyor. Ancak Beşiktaş Quaresma ile 10 kişi kalana kadar indi. Beşiktaşlılar biraz daha sinirliler. Caner'de sinirlilik var. Gerçi seyirci ıslıklıyor, normal.

Onları atanlar gerizekalılar. Çok net gerizekalılar. Hakem Mete Kalkavan, yardımcılarını yanına aldıktan sonra bir kademe daha var. Eğer hakemler, soyunma odasına gitseydi, dönmezlerdi. Fenerbahçe de hükmen mağlup sayılacaktı. Türkiye'de bunun bir gün olması lazım. Bu olacak ki, bir daha ders olacak ve sahaya yabancı madde atmayacaklar. Bunu atanlar belli. Kameralar olduğu gibi kimin attığını görüyor. İngiltere'de, Almanya'da bu olay olsa, o atanları tribünden çıkarırlar. Quaresma'nın kafasına bir kez daha yabancı madde gelse, hakemler soyunma odasına gidecekti.

11'e 10 iken ilk yarıda Fenerbahçe üstünlük kuramadı.

Pepe öyle girmeyecekti. Şimdi Türkiye ikiye bölünecek. Yüzde 50'si sarı, yüzde 50'i kırmızı diyecek.

Fenerbahçe hep böyle oynuyor. Kabız futbol... Adamı hasta ediyor!

Futbolu bitiriyoruz - Metin Tekin (Sabah)

Uzun zamandır söylüyorum; bu güzel futbol oyununu bitirecek iki şey var: Şike ve şiddet. Dün akşam Fenerbahçe ile Beşiktaş arasında oynanan Ziraat Türkiye Kupası yarı final rövanş maçında da şiddetin futbola nasıl zarar verdiği bir kez daha çok açık bir şekilde görüldü. Gerilim ve yaşananlar karşılaşmanın yarıda kalmasına neden oldu. Bunun neden olduğunu söylemek veya "Şu tahrik etti, şu yüzden" demek, bence dünyanın en gereksiz bahanesidir. Beşiktaş'ın kazandığı köşe vuruşlarında başlayan, daha sonra kulübeye sıçrayıp Beşiktaş Teknik Direktörü Şenol Güneş'in yaralanmasına kadar uzanan olaylar silsilesi taraftarların futbola etkisini açık bir şekilde gösterdi. Yaşananları sadece Fenerbahçe seyircisi üzerinden değil, bazı futbol seyircilerinin yaklaşımı olarak değerlendirmek gerekiyor. Bu işler böyle devam ederse ne bu oyunun seyredeni kalır ne de heyecanı ve zevki... Ben şu yaklaşıma da karşıyım; her şey Fenerbahçe'nin lehine gidiyor, rakip 10 kişi kalmış, 0-0'lık sonuç sarılacivertli takıma Türkiye Kupası'nda finale çıkması için yetiyor... Neden taraftar bunları yapıyor? Tam tersi de yaşansa, seyirci bu taşkınlıkları aklına getirmemeli. Skora gidişata göre değil, taraftarın naturasında bu olmalı.

Gelelim, dün akşamki olayların başlamasında etkili olan nedenlerden Pepe'nin kırmızı kart görmesine... Portekizli futbolcu, yerden kayarak bu hareketi yapsa, o zaman çok net sarı karttan bahsedebiliriz. Ancak havadan yani yüksekten sıçrayarak müdahalesi hareketin şiddetini artırdığı için hakem Mete Kalkavan'ın verdiği kırmızı kartı doğru karar olarak görüyorum.

Düğmeye bastılar - Rıdvan Dilmen (Sabah)

Milyonlarca insana yazık ediyorlar... Bu yaşananlar masumane bir davranış değil... Ne akla, ne mantığa ne de duyguya sığmıyor. Provokatif bir olaya benziyor. Bugüne kadar hakemler benzer durumlarda hep idare ettikleri için bu olaylar çıktı ortaya.. Şimdiye kadar atılan maddelere ve provokatif olayları hakemler idare etmeselerdi bugünlere gelinmezdi. Kimseyi ayırmıyorum. Her kulüp için söylüyorum. Sporu, futbolu yapanların içindeki adamlara da yazıklar olsun... Tolga'yı da burada suçlamak istemiyorum ama ne işin var, tribünlerin orada, gir içeri.. Sonra hocası onu kurtarmaya geldi. Yazık günah Şenol hocaya.. Allah şifa versin... Kupayı alsan ne olur, almasan ne olur! İlla bir takım hocasının kafasının mı yarılması lazım. Yabancı cisimler her statta atılıyor, birilerinin kafasına geldiği zaman mı aklınıza geliyor. O ellerini artık çeksinler Türk futbolundan... Türk futboluna ihanet etmesinler... Ne karar çıkarsa çıksın iş siyasete gidecek. Çünkü bunu istiyorlar. Trabzon'daki olayın aydınlanmamasının sebebi de bunlar...

Bundan sonra hangi karar alınırsa alınsın, Fenerbahçe hükmen de mağlup olsa bunların hiçbiri problem değil... Problem düğmeye basmış olmaları... Bundan sonra statları, salonları seyredin.. Spordaki taraftarlar, müthiş bir sivil toplum örgütleri... Bir tuzak kurdular. Tuzağın içine sporu da soktular... İnşallah ben yanılırım ama dün Ülker Stadı'nda yaşananların içinde tuhaf bir durum var... Ziraat Bankası bu kupaya sponsor oldu.. Bundan sonra olur mu? Türk futboluna sponsor olanlara günah değil mi, sporculara günah değil mi? Milyonlarca insana, futbolsevere günah değil mi? Stadın her yerinden yabancı maddeler atacaksın... Özel mi gittiniz siz oraya... Kaç tane tribünden atıldı o maddeler!.. Bunlar tesadüf olamaz... Şenol hocaya da geçmiş olsun diyorum, acil şifalar dilerim.

Bunun adı ihanet - Ömer Üründül (Sabah)

Bazı kendini bilmez Fenerbahçe taraftarları adeta takımlarına ihanet etmek için yarışa girdiler. Beşiktaş maça üstün başlamış 30. dakikaya kadar pozisyon bulamasa da oyunu kendi kontrollerine geçirmişler. Fenerbahçe derbilerdeki alışılmış ofansif yetersizliği ve ilk maçtaki avantajını göz önüne alarak takım savunmasını ön plana çıkarmıştı.
Alan daraltıp Mehmet Topal ve Josef de Souza gibi garantili sağlam ön liberolar olunca ve Nabil Dirar ile Aatif defansif görevlerini iyi yapınca Beşiktaş pozisyon bulamıyordu.
Pepe'nin hem de takımı oyuna hükmederken kendisini göz göre göre attırması senelerin deneyimli profesyonelinin takımını adeta sabote etmesiydi. Bu dakikadan sonra da saha içi dengeler tamamen Fenerbahçe lehine gelişti.

Bu sefer F.Bahçe'nin kendini bilmez bazı taraftarlarının sabotajı başladı.

Vodafone Park'ta oynanan ilk maçın skoruyla Fenerbahçe'nin önemli bir avantajı vardı. Dün de bunun üstüne Beşiktaş, 60 dakika 10 kişi oynayacaktı. Böyle bir durumda takımlarını destekleyip keyif alacaklarına, korner atışlarında sahaya yabancı madde yağdırmaya başladılar. Ve bunu defalarca tekrarladılar.

Ne hakem Mete Kalkavan'nin yardımcılarıyla ortada toplanması ne de Fenerbahçeli futbolcuların 'ne yapıyorsunuz' serzenişi hiçbir şey ifade etmedi.

Bir de bunun üstüne Beşiktaş kulübesinin önündeki olayların ve teknik direktör Şenol Güneş'in başına isabet eden yabancı madde ile başının yarılması eklenince hakem Mete Kalkavan ve yardımcıları soyunma odasına gidip aradan bir süre geçtikten sonra da maçı tatil ettiklerini bildirdiler.

Şenol Güneş'e de çok çok geçmiş olsun.

Fenerbahçe o kadar büyük bir yara aldı ki telafisi mümkün değil. Finalist olacakken kupadan elenmenin eşiğine geldi.

Yazık değil mi Fenerbahçe kulübüne. Bunları yapmaya ne hakkınız var kendini bilmezler...

Bunun yanında da hem futbolumuza hem de ülke imajımıza ihanet ettiniz.

Provokasyon - Ahmet Çakar (Sabah)

Rakip 10 kişi kalmış, Fenerbahçe berabere bile kalsa finalde. Ama özellikle korner direğinin oradaki bir takım taraftarlar, bilerek Quaresma'ya cisim atıyorlar...

Bu olay asla birkaç öfkeli taraftarın taşkınlığı değil, organize, bilinçli ve Fenerbahçe'ye zarar vermek amacıyla yapılmış çok ciddi bir operasyondur...

40 yıldır futbolun içindeyim...

Hayatımda hiç görmediğim şeyler oldu. Bir takım düşünün; bilinçli ve aydın bir seyirci topluluğu var. Yani Fenerbahçe... Hatırlayın basketbol maçında sahaya cisim atan taraftarı, yine taraftarlar polise teslim etmişti. Dün gece rakip 10 kişi, üstelik skor avantajı Fenerbahçe'de... Yani berabere bile bitse Fenerbahçe finale uzanacak. Özellikle korner direğinin oradaki bir takım taraftarlar, bilerek ve isteyerek, kasten Quaresma'nın kafasına cisim atıyorlar. Bunu ancak ya provokatörler ya da Aziz Yıldırım- Ali Koç kapışmasındaki paralı köpekler yapar... Zira yapılan her şey eşyanın tabiatına aykırı. Fenerbahçe 10 kişi kalmıştır, seyirci galeyana gelmiştir ya da Fenerbahçe mağlup duruma düşmüştür, "Maç nasılsa bitti" diyen cahillerin sahaya çokça cisim attıklarını yıllardır gördük. Bu spor ahlakına aykırı ama doğal nizama uygun. Ama dün gece önce korner direğinin arkasından sonra da ikinci yarının ortalarına doğru Beşiktaş yedek kulübesinin arkasından atılan cisimle Şenol Güneş'in kafasını yaran provokatörler bilerek, isteyerek Fenerbahçe'nin ekmeğine kan doğramışlardır. Bu olay asla birkaç öfkeli taraftarın taşkınlığı değil, organize, bilinçli ve Fenerbahçe'ye zarar vermek amacıyla yapılmış çok ciddi bir operasyondur...

Yıllar önce Rize'de Fenerbahçe otobüsüne kurşun sıkanlar, spor üzerinden Türkiye'de sosyal kaos çıkarmayı planlamışlardı.

Dün gece ise aynı provokatörler Aziz Yıldırım-Ali Koç rekabetine şekil vermeye kalktılar. Ama olan Fenerbahçe'ye oldu. Fenerbahçe avucuna kadar gelen final şansını, hükmen kaybetti... Üstelik, ağır para ve saha kapatma cezaları da yolda... Değer mi hiç? Koltuk kavgası uğruna beslenen bu köpeklerin yaptığı bu olay, koskoca Fenerbahçe'ye ne kadar zarar verdi?

Ama tabii hakemin de ciddi hataları var. Sahada atılan ufak tefek cisimleri Mete Kalkavan manasız şekilde büyüttü...

Ufacık cisimlerde Quaresma korner atmaktan vazgeçti, Mete de bunları yedi... Mete'nin belki de hakkını yiyorum, alışılagelmiş psikolojik yaklaşımda bulunsa belki de sahaya atılan cisimlerde artış olacaktı yani sonuç değişmeyecekti ama görünen o ki bu maç bundan sonra aylarca konuşulup Türkiye'de çok farklı fay hatlarının kırılmasına neden olacaktır.

Yazık, çok yazık... - Rüştü Reçber (Hürriyet)

KAYBEDENİN kupanın dışında kalmanın yanında moral ve motivasyon kaybına da uğrayacağı bir derbiydi. İki takımın da sahadaki 11’lerine bakınca işi ne kadar ciddiye aldıkları görülüyordu. Hele ki önceki akşam ezeli rakipleri G.Saray’ın kupa dışında kalması iki büyüğü de iştahlandırmıştı.

Bu tür maçlarda ilk maçın nasıl bittiğinin bir önemi yoktur, mühim olan o an ne yapacağındır. Ne istediğini bilmelisin ve bunu iştahın ve oyununla göstermelisin. Dün de, ilk maçta evinde 2-2 berabere kalan Beşiktaş, pas hataları ve top kayıplarının çok olduğu ilk bölümde topun kontrolünü aldı. Özellikle Quaresma’nın kanadını sık sık kullandılar. F.Bahçe ise rakibini geride karşılamayı mı tercih etti etti Beşiktaş mı onları zorları soruları eşliğinde 1-2 pozisyon üretmeyi başardı. Bu bölümde Beşiktaş’a pozisyon vermeyişleri kendileri için bir artıydı.

PEPE’NİN KARTI DOĞRU

- Her iki ekip de rakibini sindirme adına biraz sertliğe ve agresifliğe öncelik vermiş göründü. Hakem Mete Kalkavan bu pozisyonlardaki sertliğe ise bir yere kadar prim tanıdı, sonrasında cebinden kartları çıkarmasını bildi. Pepe için de çıkardığı kart, maç içindeki doğrularından biriydi. Bu kart ile 10 kişi kalan Beşiktaş için de karşılaşma zorlaşmaya başladı. Takım içerisinde denge ve ritm bozukluğuyla beraber, güvensiz bir durum oluşmaya başladı. Bundan faydalanmaya çalışan Fenerbahçe rakip kaleye gidişte sorun yaşamadı, bununla beraber o bölgedeki top tercihlerinde sıkıntıları vardı. Bir de bazı taraftarların gereksiz hareketleri ritm yakalamaya çalışan Fenerbahçe’nin önüne kesti.

- Hal böyleyken sarı lacivertli ekip, rakibine eksik kaldığını ilk yarı boyunca hissettiremedi. Bunu başaracak tek kişi de kulübedeydi ve o da zaten ikinci yarı oyuna dahil oldu! Beşiktaş’ta ise Şenol Hoca iki hamle ile hem defansı hem de hücum hattını oluşturdu.

Bunun adı terör - Uğur Meleke (Hürriyet)

Bundan bir buçuk yıl önce, 4 büyük takım arasındaki deplasman yasağı kaldırıldığında bütün spor kamuoyu mutluydu, bense isyan etmiştim: Bu ülkede, deplasman yasağı konmasına neden olan hangi durum ortadan kalktı ki; 2016 kışında o yasaktan vazgeçildi?

Hangi teknik altyapı geliştirildi, hangi kanun iyileştirildi, hangi uygulama ikna edici bir hale getirildi? Evet, dün geceki olayların deplasman taraftarının maçlara girmesiyle alakası yok, farkındayım... Ancak şunu soruyorum ısrarla: Bu ülkede salon ve stat güvenliği konusunda hangi iyileştirici adımlar atıldı ki, apar topar deplasman yasağı kaldırılmıştı? Deplasman yasağını kaldırmadan önce binlerce başka problemimiz var bizim güvenliğe dair...

Bir buçuk yıl sonra bugün bir kez daha isyan ediyorum maalesef! Elektronik bilet uygulamasına geçtik, peki dün gece sahaya yabancı cisim yağdıran o teröristler şu anda hapisteler mi? Değilse, ne değişti Allah aşkına? Peki bu teröristleri tutuklamayı başarırsak dahi, onları birkaç yıl hapiste tutacak yasa değişikliği yapıldı mı? Yoksa maça gelip, teknik direktör ya da futbolcu yaralayıp, sonra “lütfen bir yıllığına maçları evinde izle” mi diyoruz o teröriste?

Ben şu anda aktif sporcu ya da teknik direktör olsam, kesinlikle meslektaşlarımı greve davet ederdim. Ve tekrar can güvenliğimiz sağlanana kadar, suçlu suçsuzdan ayırt edilebilene ve layıkıyla cezalandırılana kadar maçlara çıkmazdım... Bunun adı terör çünkü. Başka bir şey değil...

****

Müsabakaya dair...

Ortada futbol namına fazla bir şey yok. Ama şunun özellikle altını çizmeliyim: Son 2 günde kupa maçları için sahaya çıkan 3 İstanbul büyüğünün de kadro tercihleri bence doğru değildi...

Manchester United, Çarşamba akşamı ligde Bournemouth’la, cumartesi de Federasyon Kupası yarı finalinde Tottenham’la oynayacaktı. Ligde ilk dört için kısmen rahat oldukları için, hedef maçı cumartesi günkü Tottenham karşılaşması. Mourinho da ligde klasik kadrosunda değişiklikler yaparak Bournemouth maçına çıktı. Maç öncesi Mourinho’ya şu soru soruldu: “Hafta sonundaki Tottenham maçını düşünerek mi rotasyon yaptınız?”

Mourinho’nun cevabı şöyleydi: “Rotasyon sözcüğünü sevmiyorum. Çünkü bugün sahaya çıkan oyuncular hafta sonu oynayamayacaklarmış gibi bir izlenim doğuruyor. Asla öyle bir şey yok. Bugün iyi oynayanlar, hafta sonu sahada olacaklar. Benim forma vermek için tek kriterim var: Maç performansı. Başka kriterim yok. Oyuncunun fiyatına, maaşına, dışarıdaki davranışlarına bakmıyorum. Sadece maçta ne yaptığına bakıyorum. Sizi temin ederim, bugün beni oyunuyla ikna edenler, cumartesi günü sahada olacaklar”

Çarşamba akşamı Galatasaray, kupada Akhisar’ı konuk ediyor. Lig kadrosuna göre tam 9 değişiklik yapmış Fatih Hoca... Ve Muslera-Fernando dışındakiler gayet iyi biliyorlar ki, hafta sonunda sahada olmayacaklar. Perşembe akşamı Fenerbahçe-Beşiktaş oynuyor, Fenerbahçe lig 11’iyle sahada. Beşiktaş’ta da Atiba dışında lig 11’i. Her 3 hocanın da 25 kişilik kadrolarına verdikleri mesaj aynı: İdeal 11’ler belli. Kalanlar yedek. Siz ağzınızla kuş da tutsanız, durum değişmeyecek.

Oysa Kocaman bu maçta ilk 11’de Isla, Valbuena, Mehmet Ekici’den ikisine ya da üçüne görev verse, ligin geri kalanı için kadrosunu bir miktar genişletme fırsatı doğmaz mıydı? Şenol Güneş’in net bir santrfor problemi varken Larin’i kullanmak için iyi bir fırsat değil mi bu maç? Ayrıca Vida ve Gökhan Gönül gibi önemli yıldızlar bu maçta forma giyseler, ligin geri kalanı için opsiyonlarınızı genişletmiş olmaz mıydınız?

Ama bizim teknik adamların kupa maçından anladığı şu:
a)Maç önemliyse, bire bir lig kadrosu ile çık.
b)Maç önemsizse 11 benzemez yedeği sahaya sür!

Her iki durumda da yeni bir oyuncu kazanma şansın neredeyse yok. Maçın tek faydası, kadroda kimin as, kimin yedek olduğu konusunda hiçbir şüphe kalmaması. As-yedek ayrımının keskinleşmesi. Gerçekten, anlaşılır gibi değil.

Yazık futbolumuza - Güntekin Onay (Vatan)

DERBİ dengeli başladı. Beşiktaş güvenli ve topa daha fazla sahip olan taraftı. F.Bahçe ise ilk maçtaki skor avantajını göz önünde bulundurarak emniyetli bir oyunu tercih etti. Sarı-lacivertliler orta alanda Beşiktaş’ın pas yapmasına izin verdi. Siyah-beyazlılar ise tempoyu yükseltmeden oynadı ve F.Bahçe’yi fazla rahatsız etmedi.

MAÇIN seyrini değiştirebilecek 2 pozisyon oldu. Babel’in Volkan ile karşı karşıya kalıp golü attığı ve ofsayt bayrağı kalkan pozisyon -ki tekrarı seyredince hizada olduğunu gördük- ve Pepe’nin kırmızı kartı… Pepe tecrübesinde bir oyuncunun o pozisyonda yaptığı kabul edilemez. Birçok kişi buna benzer onlarca pozisyonun sarı kartla geçiştirildiğini söyleyebilir. Saygı duyarım. Ama bence pozisyonun kırmızı olma olasılığı yüksek.
10 kişi Kadıköy’de F.Bahçe’ye karşı oynamak kolay değil. Beşiktaş, oyunu 0-0 götürüp 1 şans bulur muyum duygusuyla hareket etti. Bu son derece doğaldı. 10 kişiyle de beklenenin üzerinde oynadı.

YAŞANANLAR DÜŞÜNDÜRÜCÜ

SAHADA uluslararası birçok yıldız var. 2 büyük takım, 2 saygın kulüp karşılaşıyor. Türkiye ekran başında nefis bir mücadele bekliyor. Sahadakiler 1-2 kişi dışında iyi niyetli. Ama 3-5 kendini bilmez F.Bahçeli sanki takımlarını mahvetmek için harekete geçiyor. Beşiktaş 10 kişi. Skor lehine, her türlü avantaj F.Bahçe’de. Neyin peşindesiniz beyler? Neden sahaya-rakibe bir şeyler atıyorsunuz?

TÜM bu yaşananlar düşündürücü ve üzücü. Yazık F.Bahçe’nin emeklerine. Yazık futbolumuza.

Bu yaşanan olaylar bir Şampiyonlar Ligi maçında olsa, örneğin Mourinho veya Guardiola’nın kafası atılan maddelerle yarılsa karar ne olurdu ? Adil ve sağlıklı yorum yapabilmek için bu durumu da göz önünde bulundurmamız gerekir. Dün üzüldük. Çünkü sanıyorduk ki Türk futbolu bu yaşananları çoktan aşmıştı. Yazık oldu. F.Bahçeli oyuncuların emeğine. Yazık oldu marka değerimize.. Umarım sebep verenler gereken cezayı alır.

YAZIKLAR OLSUN - Ersin Düzen (Vatan)

ÖNCE stada gitmeyi düşünmüştüm, sonra günün yorgunluğu nedeniyle kendimi eve attım, oturdum TV’nin başına keyifli bir derbi izlerim diye... İki takım da maça temkinli başladı. Gol yememekti öncelikli hedefleri. Dakikalar geçtikçe, Beşiktaş biraz daha kendini gösterdi. Pas yaptı, atak denedi, hatta yanlış bir ofsayt kararı ile iptal edilen gol de attı.

F.BAHÇELİ futbolcular final için ter akıtırken, onların emeklerini hiç edecek bir grup tribünde sinsice bekliyordu. Her kornerde sahaya yabancı maddeler attılar, durup dururken derbinin gerginleşmesini sağladılar. Tam da o anda Pepe’ye kırmızı çıktı. Hakem yorumcuları ne der bilemem, ancak bana göre sarı kart. Evet, Pepe uçarak geliyor, lakin top De Souza’nın kontrolünde değil ve top ile iki oyuncunun arasındaki mesafe uzun.

UTANMALARI YOK!

BU kart, Beşiktaşlı oyuncuların psikolojisini bozsa da, tribünleri asla tahrik etmediler. Hangi maksatla geldiklerini bilmediğimiz, adına taraftar denmeyecek kişiler sadece F.Bahçe’ye değil, Türkiye’ye zarar verdiler!

RAKİP 10 kişi, avantaj F.Bahçe’de. Ve ısrarla bu olaylara devam edenler bulunmalı, ömür boyu spor organizasyonlarından men edilmeli. Savunmasız halde saha kenarında olan Şenol Güneş’in kafasını yarayacak kadar alçaklaşanlara insan denemez! Onlarda utanma olmadığından eminim, ama ben TV başında onların adına utandım.

DÜN geceden bu yana uluslararası medyada bu derbide yaşanan rezilliğin manşetlere taşınmasından utandım! EURO 2024’ü almak için devletin en üst kademesinden, TFF’nin her bireyine kadar aylardır emek veren insanlara yapılan bu vicdansızlığa utandım! Yazıklar olsun!

Gerçek rakip onlar - Mehmet Demirkol (Fanatik)

Bu biletler eskisi gibi bedava değil. Sağdan soldan alıp giremiyorsunuz. Ayrıca ucuz da değil. Ayrıca Passolig var. Ayrıca kameralar var. Rezil olmak var. Takımını yakmak var. Sadece kupayı değil ligi de kaybetmek var. Var oğlu var. Peki sadece stadın bir noktasından değil, 4 ayrı noktasından 4 ayrı zamanda hiçbir mantıklı sebebi yokken neden bu yapılır? Bunun bir açıklaması olabilir mi? Beşiktaş eksik, skor tura yeterli... Bu skor sadece turu getirmez, büyük oranda kupayı getirebilir. En güçlü rakibi ligde strese sokabilir. Doğuracağı imkanların sonu yok. Peki bu nedir? Bunun adı sabotaj. Kusura bakmayın. Bilerek planlayarak ya da doğaçlama.. Ama gerçek olan şu: Bu olup biten hayatın normal akışına uygun değil.

Cenazeyi kaldırırız

O kameralar, o Passolig, o tedbirler eğer bu olayı aydınlatmayacaksa çöptür. Trabzon’daki toplu katliam girişimi hâlâ faili meçhul. Kafasına rakı şişesi isabet edip hayatı kayan çocuk olayı faili meçhul. Daha bir çok başka olay gibi. Eğer bu da faili meçhul kalırsa işte o zaman Türk futbolunun cenazesini kaldırırız. Neden? Bunu yapanlar neden olduğunu hepimize anlatmalı. Ve bir daha sahaların yanına bile yaklaşmamalılar.

Kim olduklarını bilelim

Bugün Fenerbahçeliler ve Beşiktaşlılar ya da Galatasaraylılar ayrı takım değil. Hepsi aynı takımdalar. Bu rezilliği yapanlar tek ve gerçek rakip. Onlar kim bilelim. Neden yaptılar bize anlatsınlar... Ancak böyle kazanırız.

Gecenin sorusu

Kim? Neden? Nasıl? Ne hakla?

Maçın starı

Maçın bir yıldızı yok. Ama bu olayı aydınlatan, kimlerin neden yaptığını açık ve mantıklı bir şekilde bizlere anlatan, sadece bu maçın değil, Türk sporunun en büyük yıldızlarında biri olacak.

Maçın olayı

Passolig

Kısa mesaj

Geçmiş olsun hocam.

Çığırından çıktı - Cem Dizdar (Fanatik)

Ülkenin en kıymetli ‘ikinci grup maçı’nın ilk devresi pozisyonsuz geçse de harareti yine yüksekti! Nedeni elbette futbol kalitesi değildi. ‘Kalite’ tahmin ettiğimgibi sadece vasatı zorlayabildi. Memleketin en üst seviye kariyeri sayılabilecek Pepe, dokunmasa hiçbir şey olmayacak pozisyonda kendini attırınca oyun süratle ‘memleket futbolu’ seviyesine de terfi etti. Böylesi fırsat doğar da sol bek Caner bundan yararlanmaz mı? Geldi sağ bek bölgesinde sarı kart aldı!.. Eksik Beşiktaş’a karşı oyun Fenerbahçe’nin eline geçer gibi olunca da Fenerbahçe tribünündeki bazı karakterler ‘rol çalma’yı ihmal etmedi. Kornerleri Quaresma’ya dar ederek ‘taraftarlık görevi’nin hakkını yeri getirmek için çırpındılar!..İkinci devreye Beşiktaş daha iyi başlar gibi olduysa da çığırından çıkma eğilimindeki tribünler çığırından çıktı... Bu tip durumlar karşısında ülkemizde genellikle ‘tahrik’le açıklama eğilimi hakimgörüştür. Bu görüşten kurtulmayı başarmadıkça işleri hep birlikte yoluna koymamız mümkün olamayacaktır.

Gecenin sorusu

Yaşananlara soru üretmek zor ama belki tek soru durumu anlamamız için yeter; ‘Neden?’ Soru bu da, dörtbaşı mamur bir yanıtı olan var mı?

Maçın starı

Hiç kimse!

Maçın olayı

Pepe kendini attırdıktan sonra yaşanan her an!..

Kısa mesaj

Neden oynuyor neden izliyoruz bu oyunu? Sevdiğimiz için değil mi? Peki bundan emin miyiz?

OFSAYT KRİTİK KIRMIZI DOĞRUYDU - Bülent Yavuz (Habertürk)

Hakem Mete Kalkavan oyunu oynatabilme adına prosedürü doğru bir şekilde uyguladı. Ancak yedek kulübesinin etrafındaki seyircinin teknik kulübeye müdahalesi oradaki güvenlik güçlerine ait. Zaten farkında bile değildi. Ta ki Şenol Hoca yaralanıncaya kadar. Kalkavan olay yerinde manzarayı görünce yardımcılarını yanına alıp soyunma odasına gitti. Bu şartlar altında oyuna devam edemezdi. Etseydi daha büyük hadiseler olabilirdi. ‘Bu müsabakanın akıbeti ne olacak?’ derseniz. O da TFF yönetiminin kararınca şekillenecek. Ama ‘Fenerbahçe’ye büyük bir ceza gelecek’ diye düşünüyorum. Müsabakanın tatil edildiği dakikaya kadar olan bölümündeki hakem performansı bana göre başarılıydı. 10. dakikada Babel’in attığı bir gol var. Yardımcı hakemin ofsayt bayrağını kaldırması kritik bir karar gibi geldi. Hakemin bunda günahı yok. Bunun dışında 29. dakikada Pepe’nin kırmızı kartla oyun dışı kalması son derece doğru bir karardı.

Senin için hazırladığımız haberler