“Fatih Terim uzayda bile şampiyonluk ister”

06.04.2021 - 15:42 | Son Güncellenme: 07.04.2021 - 12:34

Beşiktaş’ın efsane isimlerinden Ziya Doğan, şampiyonluk yarışından Fatih Terim, Sergen Yalçın, Ömer Erdoğan gibi teknik adamlara, siyah beyazlı takımla geçen günlerinden Trabzonspor’u çalıştırdığı döneme kadar birçok konuda açıklamalarda bulundu. İşte detaylar…

“Fatih Terim uzayda bile şampiyonluk ister”

MASKESİZ SÖYLEŞİLER - AHMET UYKAN
Futbolculuk döneminde Beşiktaş ile şampiyonluklar yaşadı. Teknik direktörlük kariyerinde takımlarına oynattığı mücadeleci futbolla takdir topladı. Siyah beyazlıların efsane isimlerinden Ziya Doğan, Beşiktaş günlerinden, çalıştırdığı Trabzonspor’a, yöneticisi olan Süleyman Seba’dan Cem Uzan’a, birlikte çalıştığı teknik adamlar Abdullah Avcı, Ömer Erdoğan, Sergen Yalçın gibi isimlerden rakibi olduğu Fatih Terim’e kadar birçok konudaki soruya ‘maskesiz yanıtlar’ verdi. İşte o söyleşi… 

-Ziya Doğan'ı yeşil sahalarda hiç izlemeyenler için onun nasıl bir futbolcu olduğunu kısaca anlatır mısınız? 

İnsanın kendini tarif etmesi zor (Gülerek). Bu soruyu aslında beni seyredenlere sormak lazım. Öncelikle çok iyi profesyoneldim. Çalışkandım. Mesleğime saygılıydım. Geleceği düşünerek yaşadım. Mutlaka bir şeyleri başarmam gerekiyordu. Futbolculuğumla ilgili ise şunu söyleyebilirim.  Orta sahada oynayıp da bu kadar çok gol atan oyuncu ilk bendim diyebilirim. Aynı zamanda defansa da yardım ediyordum. Bugunkü 10 numaralardan farklıydım. Kondisyonum iyiydi. Dayanıklılığım üst seviyedeydi. Bunları tekniğimle birleştirirdim. Orta sahadan sürpriz çıkışlar yaparak goller atıyordum.

"BEŞİKTAŞ'TA GENÇLERİN ÖNÜNÜ BİZ AÇTIK"

-Kaç yaşında Beşiktaş A Takımı'na çıktınız?

18 yaşındaydım. O dönem Beşiktaş, ligin en iyi oyuncularını transfer ediyordu. Ama maalesef çok başarısız oluyordu.  Buna karşılık şans eseri genç takımdan oyuncu almak durumunda kalındı. İçerde bir Zonguldak maçı vardı. Beşiktaş'ın 6-7 oyuncusu ceza yemişti. Tribünlerle olaylar yaşanmıştı. Bundan dolayı devre arasında ben dahil genç takımdan 4-5 oyuncu A takımla idmanlara alındık. Türkiye Kupası'nda Adana Demirspor'a 3-1 yenildiğimiz maçın rövanşında Sarı Süleyman (Oktay) ve Fuat (Yaman) ile beraber şans bulduk. O maçı 2-0 kazanarak tur atladık ve ardından oynamaya devam ettik.Sonraki yıllar için de bir öncülük yaptık. Eğer biz başarısız olsaydık Beşiktaş tekrar transfere devam edecekti. Üstelik kulüp çok paralar harcayıp ekonomik olarak zorluk yaşayacaktı. 

"İKİ GOL ATTIM, BEŞİKTAŞ'I LİGDE TUTTUM"

-Sanırım o sezon Beşiktaş'ın kümede kalmasınI sağlayan iki kritik golde sizin imzanız var. 


Evet... Küme düşme potasındaydık. Son 3 maçın ikisinde Fenerbahçe ve Bursaspor ile oynadık. Fenerbahçe'ye karşı 1-0 mağluptuk. Benim golümle 1-1 berabere kaldık. Bu gol profesyonel yaşantımdaki ilk golümdü. Daha sonra Bursa deplasmanına gittik. Son 10 dakikaya doğru girilirken 2-1 Bursaspor öndeydi. Beraberlik golünü yine ben attım. Soyunma odasında hocalar dahil herkes sevinçten ağlıyordu. Yani böyle zor günlerden geldik. Biz başarılı olunca Fikret (Demirer) geldi, Rıza (Çalımbay) geldi, Sinan (Engin) geldi. Daha sonra Metin (Tekin)-Ali (Gültiken)-Feyyaz (Uçar) geldi. Her sene alt yapıdan 2-3 oyuncu A Takım'da oynamaya başladı. Biz 1982'de şampiyon olduğumuzda takımda yanılmıyorsam 6 tane genç oyuncu vardı. Sonrasında Beşiktaş her sene şampiyonluğa oynayan takım haline geldi. Aynı zamanda ekonomisini düzeltti. Metin-Ali-Feyyaz gibi gençleri oynatarak nerdeyse 10 yıl boyunca transfere para harcamadı. 

"SERPİL HAMDİ TÜZÜN, BEŞİKTAŞ'IN ATATÜRKÜDÜR"

-Serpil Hamdi Tüzün ismi sizin için ne ifade ediyor?

Bir televizyon programında aynı soruyu sordular. Ben de 'Serpil Hamdi Tüzün, futbolda Beşiktaş'ın Atatürk'ü' dedim. Serpil hocayı kelimelerle anlatmak mümkün değil. Kazandığı parayı seminerlerde harcayan, 3 yabancı dil bilen, eğer genç Türk oyuncuları iyi eğitirsen Avrupalıdan daha yetenekli olduğunu savunan ve onu bize aşılayan bir teknik direktör. Hem psikolojiyi hem de futbolu iyi biliyor. Türkiye'de alt yapıda yetenekli olsan bile olduğun yerde kalırsın. O sıçramayı en iyi yaptıran hoca Serpil Hamdi Tüzün'dü. Bize sürekli A Takım'a gideceksiniz diyerek o güveni verdi. Tribünlerin 'Aldırma Kartal Aldırma' şarkısıyla zor günlere isyan ettiği o döneme biz gençlerin son vereceğini söylerdi. Nihayetinde dediği oldu. Takımda 10-15 yıl oynayan futbolcular çıktı ve şampiyonluklar geldi. 

"TÜRK FUTBOLU SERPİL HOCANIN KIYMETİNİ BİLEMEDİ"

-Serpil hocadan yeteri kadar faydalanıldığına inanıyor musunuz?

Maalesef Türk futbolu Serpil hocanın kıymetini bilemedi. Türkiye'de ilkeli durursan çok insan rahatsız olur. O da ilkeli ve dik davranmıştır. Bu yüzden kompleksli insanlar Serpil Hamdi Tüzün'den tam manasıyla faydalanamamıştır. Beşiktaş yararlandı ama orda bile bazı sıkıntılar yaşadı. Türk futbolunu futbolu bilen insanlar yönetmeli. İş adamı olarak başarılı olabilirsiniz ancak futbol ayrı bir kültür. Serpil hoca, futbola bilimselliği katan bir değerdi. 

"GENÇ TAKIM MAÇLARI BİZİM İÇİN VİTRİNDİ"

-1980'li yılların başında genç takım maçları da çok popülerdi.

Evet...Bunun mimarı da Serpil Hamdi Tüzün'dür. Serpil hoca, gençleri Türk futboluna kazandırmak için altyapı takımlarının maçlarını A takım karşılaşmalarının öncesinde oynatılması için Federasyona bir teklifte bulunuyor. Bu da kabul ediliyor. O sezon birçok takımdan toplam 54 genç oyuncu A takımlara çıktı. Düşünebiliyor musunuz genç yaşta 40 bin seyircinin önünde oynuyorsunuz. Böylece hem o atmosferi yaşıyorsunuz hem de kendinizi gösterme fırsatı yakalıyorsunuz. Seyircinin önünde oynamasaydınız gözden kaçabilirdiniz. Ben çok sayıda yetenekli oyuncunun Türk futbolunda kaybolduğunu bilirim. Hâlâ genç yetenekleri keşfetmede eksiğimiz var.

'HERKESİN DEFTERİ VARDI, ORADA MAÇI YORUMLARDIK'

 -Serpil hocanın sahaya çıkmadan önce Beşiktaş bayrağını öptürme hikayesini anlatır mısınız?

Taraftarın 'Aldırma Kartal Aldırma' şarkıları Serpil hocayı üzüyormuş. Hep derdi ki kulübünüzü seveceksiniz. Soyunma odasında kapıya astığı Beşiktaş bayrağını sahaya çıkmadan önce bize öptürürdü. Kulübe bağlı olmamızı isterdi. Hatta bir antrenör gibi düşünmemizi söylerdi. Herkesin bir defteri vardı. Maçtan bir gün sonra defterlere oynadığımız maçın yorumunu yazardık. Tıpkı spor yazarları gibi maçın kritiğini yapardık. Mesela Rıza diyordu ki Ziya gereken yardımı orta sahaya yapmadı gibi. Kimse de alınmazdı. Böylece eleştiriye de alışıyorduk. 

'SÜLEYMAN SEBA, BEŞİKTAŞ'IN GURURU'

-Rahmetli Süleyman Seba nasıl biriydi. Onunla ilgili neler söylersiniz? 

Tabii ki Süleyman abi, gerçekten çok iyi bir insandı. Fakat bizim dönemimizde alt yapıyı kuran Mehmet Üstünkaya ve Gazi Akınal'dan bahsetmeden geçemeyeceğim. Her ikisi de çok iyi başkandı. Serpil Hamdi Tüzün'ü alt yapının başına getirdikleri zaman 5 yıl mukavele yapmışlardı. Serpil hoca da 5 yılın sonunda A takıma oyuncu vereceğine dair söz vermişti. Bu da gerçekleşti. Süleyman abi o dönem genel kaptandı. Sonra yöneticilikte yaşadığı tecrübelerle başkanlığa kadar yükseldi. İyi bir duruş sergiledi ve herkesin saygı duyduğu Süleyman Seba oldu. Mütevazi, insancıl biriydi. Beşiktaşlıların gurur duyduğu bir başkan oldu.

BEŞİKTAŞLILIK DURUŞU NEDİR?

-Beşiktaşlılık duruşu size göre neyi ifade ediyor?

Beşiktaş'tan aldığın kültürü ifade ediyor. Yani ilkeli olmak. Camiayı sevmek. Başka takımda görev yaparken de aynı davranışları sergilemek. O yüzden deriz ki biz Beşiktaş'tan öyle görmedik. Bunları Serpil Hamdi Tüzün'den öğrendik. O ilkeli duruşumuzu her gittiğimiz kulüpte, isterseniz 3. Lig'de olsun o takımın menfaatlerini koruyarak hareket ettik. Bu işte duruştur. 

"KİMSENİN KAPISININ ÖNÜNDE YATMADIM"

-Gelelim teknik direktörlük kariyerinize. Başarılı olduğunuza inanıyor musunuz? 

Bakın Süper Lig'de hoca iken Konyaspor'a gittim. O da başkanıyla bir yerde tanışmıştım. Çok kaliteli bir adamdı. Benim o dönem bir alt lige gitmem söz konusu bile değildi. Hatta Süper Lig'den bir teklifi kabul etmemiştim. Konyaspor'un ise şampiyon olma ihtimali yoktu.  Son 8-9 haftada gittim. İlk 4'e son haftada girdik ve şampiyon olduk. Süper Lig'e yükseldik. Gençlerbirliği'ni düşme potasından çıkardım. Ligin ikinci yarısında gittim ve 5. yaptım. Eğer kapıların önüne yatsaydık, birilerini sık sık ziyaret etseydik bugün de çalışırdık. Kimse işimi bir yere bağlamış değil. Beni kim istediyse, kafam nereye yattıysa oraya gittim. 

"KULÜPLERİ KURTARDIM, KENDİMİ YAKTIM"

-Hiç hata yapmadınız mı peki?

Tabii ki hata yaptım. İnsanlara çabuk inandım. Birçok kişi verdiği sözü tutmadı. Trabzonspor'dayken bile benim demecim var. Ben 3.Lig'de çalışırım dedim. Bugün Ertuğrul Sağlam, Birinci Lig'e gitti. İnşallah başarılı olur.  Ama imkanlar var. Mesela Malatya'ya gittiğimde imkan mı vardı? Devre arası transferi için 600 bin lira bütçe yerine 250 bin lira verdiler. Biz pahalı oyuncuyu sattık. Bedavaya takım kurduk.  Sıfır puanla aldığım ve küme düşecek denilen takımı sezon sonunda Trabzonspor'un üzerine çıkardım. Ben Türkiye'de kulüpleri kurtarırken kendimi yaktım.(Gülerek). İşte Beşiktaşlılık ilkesi bunlar...

"TRABZONSPOR'DAKİ BAŞARIM HÂLÂ YAKALANAMADI"

-Şu ana kadar teknik adam olarak çalıştığınız başkanlar arasında sizi olumlu ve olumsuz yönde etkileyen kimler oldu?

Bundan önce Trabzonspor'la ilgili bir ilave yapayım. Ben Trabzonspor'a iki defa gittim. 16 maç üst üste kazandım. Bunların 4 tanesi Türkiye Kupası'ndaydı. Bu başarı hâlâ yakalanamadı. İkinci gittiğim dönem benim bıraktığım takım dağılmıştı. Baştan kötü gittik. Ama ikinci yarıyı ligi lider bitirdik. Ve ikisinde de ben görevi bıraktım. 

'BAK BAŞKAN, BU KULÜP İSTANBUL'DAN YÖNETİLMEZ'

-Neden Trabzonspor'dan ayrıldınız?

Bazı şeyler kafama yatmadı. İkincisinde kendisine çok inandığım başkan Nuri Albayrak vardı. Çok yalnız kaldım. Beşiktaş'a son dakika golüyle 3-2 yenildik. Maçtan sonra izin gününde kafa dağıtmak için kulüp menajeri arkadaşımla şehir dışına çıktık. Onunla muhabbet ederken kafamda şöyle bir kurdum. Benim yaptığım fedakarlıklarla kulübün bana verdiği sözler arasında inanılmaz farklar vardı. Bir anda kafam esti. Yanımdaki arkadaşıma bile söylemeden Nuri başkana telefon açtım. Ona dedim ki 'Ben bıraktım.' (Gülerek).  O da bana 'Ben burada olduğum süre seni bırakmam.' dedi. Ben de ona, 'Bak Başkan, sen Trabzon'a sadece cumartesi-pazar gelip kalıyorsun. Sonra ben burada tek başınayım. Bir de yönetimin içinde iki grup var. Bir aksilik çıkmasın diye onların arasını bulmak için kendimi yıpratıyorum' dedim. Benim kararlı olduğumu görünce, kamuoyuna 'Ziya Doğan'la karşılıklı anlaşarak sözleşmeyi feshettik' denilerek yollarımız ayrıldı.

"CEM UZAN'IN PARASI ÇOKTU, İSTEDİĞİNİ ALIYORDU"

-Bir de İstanbulspor'da Cem Uzan ile çalıştınız. Onun başkanlığı nasıldı?

Çok hırslı bir başkandı. Ben İstanbulspor'da 10 yıl yardımcı hocalık yaptım. Her ayrılmak istediğimde beni bırakmadı. Zaman zaman kulübün çıkarları doğrultusunda onunla da ters düştük. Hatta bir keresinde bana kızdı. Masadan kalktı. Ama konuyu araştırdıktan sonra 3 gün sonra beni çağırıp teşekkür etti. Ben kendisinden memnundum. Fakat o hedefine ulaşamadı. Avrupalılara çok inanıyordu. O dönem bugünkü gibi yabancı futbolcu kuralı İstanbulspor, ligi süpürürdü. Çünkü parası boldu. Kimi isterse alıyordu. Ama TFF, o dönem 3 yabancıdan fazla oynatmaya izin vermedi.

"BEN İŞİN REKLAM BOYUTUNDA DEĞİLİM"

-Bir dönem Makedonya Milli Takımı ile adınız uzun süre anıldı. Fakat anlaşamadınız. Neden?

Bunu pek kimse bilmez. Ben hiçbir zaman işin reklam boyutunda olmadım. Trabzonspor'da iken Letonya Milli Takımı'nda 9 oyuncusu bulunan Skonto Riga ile Şampiyonlar Ligi ön eleme maçı oynadık. Hocaları da Letonya'yı çalıştırıyordu. Biz onları saf dışı ettik. O dönem Milli Takım Letonya'ya elenmişti. Sonrasında Trabzon ile Dinamo Moskova ile karşılaştık. O sırada menajerler aracılığıyla Rusya'dan teklifler getirmişti. Fakat ben gitmeyi düşünmedim. Onlar da Riga'nın hocası aldı. Aynı zamanda dediğiniz gibi Makedonya Milli Takımı'ndan teklif geldi. Orda şartlar iyi değildi. Kabul etmedim.

"TÜRKİYE'DE ÇOK ŞEYLERİ DEĞİŞTİRİRİM AMA..."

-Son olarak Kastamonuspor ve Gümüşhanespor'da görev yaptınız. Bu iki kulübe neden gittiniz?

 Hatır için gittim. Fakat boyumuzun ölçüsünü aldık (Gülerek). İddia ediyorum normal bir Anadolu takımına verilen bütçe bana verilsin Türkiye'de çok şey değişir. Ben amatör kümeden futbolcu alıp  bir hafta sonra Süper Lig'de oynattım. Gökhan Gönül, Mehmet Çakır, Erhan Güven gibi... Hani bazıları var. Kendilerini çok güzel süslerler. Medyadaki tanıdıklarıyla ben gençleri kazandırdım diye reklam yaparlar. Ama ortada hiçbir şey yok. Bu ülkede kazandıranları da görmezler. (Gülerek)

"MİLLİ TAKIM İÇİN BİRİLERİNİ DİNLEMEK GEREK"

-Bildiğimiz kadarıyla A Milli Takım için hiç düşünülmediniz. Bunun sebebi ne olabilir?

Benim adım hep gizli geçer. Ben bir iki yeri dinlemiş olsaydım A Milli Takım'daydım. (Gülerek)

-Kim onlar peki?

Hayır, bunu söyleyemem. Çok özel şeyler. Beni hiçbir unvan mutlu etmez. Adam olarak doğruları yaparsam, kendi vicdanımla yaparsam o beni mutlu eder.  

"GİTSİNLER BAKALIM ANADOLU'YA..."

-Bu sezon Süper Lig' deki hoca kıyımının nedeni nedir? Bunun yaşanmaması için bir öneriniz var mı?

Benim önerim var ama o çözüm değil. Mesela bir kulüp başkanı takım küme düşse bile hocasının arkasında 3-4 yıl durmalı. Ancak taraftarın tepkisi, medyanın belirleyici yönü ister istemez yönetimleri etki altına alıyor. Hocayı yollayarak gündemi değiştiriyorlar. Türkiye'de ismini vermeyeceğim 3-4 tane hoca, önemli paralarla takım kuruyorlar. Tabii ki onlar başarılı olacak. (Gülerek) Gitsinler bakalım Anadolu'ya...Bunların hangisi başarılı olur? Hiçbirisi. Türkiye'de zihniyet kökten değişmeli. Hocalarımızın da yöneticilerin de hatası var. 

"ÖMER ERDOĞAN, DURUŞUNU BOZMASIN"

-Yeni jenerasyon genç hocaları başarılı buluyor musunuz?

Ömer Erdoğan'ı çok yakından tanırım. Onun menajeri Fatih Kavlak benim yardımcı hocamdı. Analizcimdi. Ömer hoca, düzgün adamdır. Hatayspor Başkanı'nı tanımıyorum fakat onu da tebrik ederim. Takımı iki tane işi bilen pırlanta gibi adama teslim etti. Ömer Erdoğan'ın futbolcuyken hocalığını yaptım. Geleceğin en iyi teknik adamlarından biri olacağına inanıyorum. Karakterli biri. İşte o duruşu başka yerlere rahatsızlık verirse onu bilemem.(Gülerek) İnşallah böyle devam eder. Hocanın arkasında duracaksın. Şimdi Aykut Kocaman'a kaç haftadır sabrediyorlar. Anadolu'da olsa hemen 4 maç sonra gönderirlerdi.

"LİDERLİK VASFI SERGEN YALÇIN'IN GENLERİNDE VAR"

- Sergen Yalçın'ın performansı sizi şaşırttı mı? Size göre artı ve eksi yönleri nelerdir?

Sezona kötü başladı. Tam 'acaba' soruları kafalarda oluşurken takımı oturttu. Şu anda inanılmaz başarılı. Futbolculuktaki liderlik vasıflarını kullanıyor. Kasımpaşa karşısında hesapta olmayan bir yenilgi aldı. Ama şampiyonluğu değil avantajı kaybetti. Beşiktaş, Kasımpaşa maçını kazansaydı yüzde 90 favoriydi. Şimdi yüzde 70. Sergen hoca, aynı ciddiyetle devam ederse Türk futboluna büyük katkı sağlayacak. İşini severek yapıyor. Zeki bir adam. Ligin en iyi futbolunu Beşiktaş oynuyor. Bunu 10 hafta önce söyledim. Şu anda da aynı fikirdeyim. Burada başkan Ahmet Nuri Çebi'nin de hakkını vermek gerek. Mütevazi bir insan. Teknik heyetle uyumlu bir çalışma içindeler. İnşallah sonu da iyi gelir. 

-Sergen Yalçın için 'Beşiktaş kendi Fatih Terim'ini buldu' şeklinde yakıştırmalar yapılıyor. Siz bu konuda ne dersiniz?

Hayır, öyle bir kıyaslamaya karşıyım. Sergen Yalçın, ayrı bir ekol olacak.  Yani başarıları devam ederse. Biriyle onu özdeşleştirmek doğru değil. Sergen Yalçın ayrı bir lider.

"FATİH TERİM, UZAYDA BİLE ŞAMPİYON OLMAK İSTER"

-Son günlerde Fatih Terim'in eski heyecanını kaybettiği şeklinde yorumlar var.

Bunlar alınan sonuçlardan kaynaklanıyor. Fatih Terim'de öyle bir hırs vardır ki hiçbir zaman iddiasını kaybetmez. Ben kendisiyle Ankaragücü'nde oynarken çalıştım. Yani Fatih Terim, dünya şampiyonu olsun, uzayda neden değilim der. Fatih Terim, o kadar kolay doyacak bir insan değil. 

İKİ AYKIRI FUTBOLCU; NOUMA VE YATTARA 

-Sizin hocalığını yaptığınız dönemlerde ön plana çıkan iki yıldız oyuncu vardı. Biri Trabzonsporlu İbrahima Yattara diğeri Beşiktaşlı Pascal Nouma. Bu iki isim için neler söylersiniz?

İki tane aykırı futbolcu. İnsan olarak çok iyiler. Fakat iyi profesyonel değillerdi. Mesela Nouma, Nevio Scala'ya bir yanlış yaptı. Gitti, döndü, dolaştı ve geldi. Hocaya inanılmaz iltifatlarda bulunarak özür diledi. Yattara da öyle bir karakterdi. Çok iyi insan ama sahada farklı. Yattara tabii ki daha soğukkanlı, Nouma ise hırçındı. Yattara tam profesyonel olsa dünya yıldızı olurdu. Çevresi iyi değildi. Ben onu çok zorladım. Çok emek verdim. Rahmetli Özkan Sümer, onu 40 bin liraya transfer etmiş. Ben ona dedim ki; 'Oğlum milyon dolarlık adam olmak istiyorsan beni dinleyeceksin.' İdmanlarda kaytarmasına hiç izin vermedim. 

"KAMPA GELECEKSİN YOKSA KADRO DIŞISIN"

-Yattara ile ilgili bir anınız var mı?

Maçlarda çizgi üzerinde 5 kişiyi geçiyor. Neye yarar? 'Oğlum gir içeri. İki kişiyi geçtiğinde kaleciyle karşı karşıyasın.' derdim. Atak soldan gelişiyor ama o sağda duruyor. Eğitimini tam almamıştı. Benim dönemimdeki performansına bir bakın. Sezon başı çalışmalarına gelmiyordu. 'Kampa geleceksin, yoksa kadro dışı kalırsın'  dedim. Geldi. Sezon başı çalışmasını yedi. Avrupa kupaları dahil her maçta gol attı. Hatta bir maçta Malatyaspor'a 2 gol birden attı. Bana dedi ki: 'Hoca, ben hayatta ilk kez senin sayende iki gol atıyor.' (Gülerek) Ama sorsanız benim için yıldız futbolcuları sevmez derler.

ZİYA DOĞAN, YILDIZ OYUNCU SEVER Mİ?

-İşin aslı nedir peki?

Bu soruyu bir anımı anlatarak cevaplayayım. İkinci kez Trabzonspor beni istiyor. O zaman Futbol Şube Sorumlusu İbrahim Hacıosmanoğlu. Geldi benle konuştu ve şunları söyledi: 'Ya hocam size bir şey soracağım. Trabzon'da herkes (medya, yönetici, bazı beni istemeyenler) Ziya hocayı almayın o yıldız futbolcularla anlaşamaz diyor. Bu dedikodulardan etkilendim açıkçası. Ben de bunun üzerine Gökdeniz (Karadeniz)'i, Yattara'yı ve Fatih Tekke'yi çağırdım. Onlara dedim ki hoca olarak Ziya Doğan'ı düşünüyoruz. Üçü de aman onu getirin. Onunla biz çıkış yakalarız dediler.' İşte işin aslı bu olmasına rağmen insanlar çarpıtıyor. 

"SZYMKOWİAK'I NEDEN KOVAYIM, ALDIRAN BENDİM"

-Miroslaw Szymkowiak mektup yazıp Trabzon'dan ayrılmıştı. Perde arkasında neler yaşandı?

Bunu bugün Trabzonsporlulara sorsanız 'Szymkowiak'ı Ziya Doğan gönderdi' derler. Onu Trabzon'a aldıran benim. İlk dönemde ayrıldığımda onun alınması için rapor vermiştim. Fakat o dönem para yoktu. Daha sonra yerime gelen hocaya belirlediğim listenin yüzde 40'ını aldılar. Bunların arasında Szymkowiak da var.  Ben ikinci kez Trabzon'a gittiğimde onun ailesiyle sıkıntıları vardı. 

"GÜNAH KEÇİSİ HEP BEN OLDUM"

-Problem tam olarak neydi?

Hanımı Türkiye'de yaşamak istemiyordu. Bundan dolayı devre arasında gitmek istedi. Hanımı ve kendisiyle birlikte bir toplantı yaptık. Tercüman ve yöneticilerden Necmi Perekli de yanımızdaydı. O gitmek istiyordu. Fakat ben izin vermiyordum. Bu saatten sonra takımın iskeletini nasıl bozarım? Hem hanımını hem de kendisini ikna etmeye çalıştım. Szymkowiak 'Tamam kalıyorum' dedi ama eşi buna sıcak bakmıyordu. Daha sonra devre arasında tatil yapmak için Polonya'ya gittiler. Ancak Szymkowiak ligin ikinci devresinin hazırlık çalışmasına katılmadı. Bir idareciye arayıp, 'Ben kesinlikle gelmiyorum.' diye haber salmış. Kendisine ulaşmaya çalıştık fakat telefonunu kapatmıştı. Bunun üzerine apar topar Ceyhun Eriş'i aldım. Ben onun kalması için çırpındım ama 'Ziyan Doğan gönderdi' dediler. Yok abi ne dersen de. Anlatman mümkün değil. Beni sürekli günah keçisi yaptılar. 

"ELİMDE MESSİ VAR DA OYNATMADIM MI?"

-Siz ön liberolara önem veren bir teknik adamsınız. Sizce Süper Lig'in en başarılı ön liberosu kim?

Beşiktaş, Kasımpaşa karşısında kaç ön libero ile oynadı?

-İki tane hocam. Atiba ve Josef de Souza.

Tamam da ikinci yarıda üç ön liberoya döndüler. Necip (Uysal) de geçti oraya. Şimdi bakın bunu da beni yıpratmak için söylüyorlar. Trabzonspor'dayden bende Hüseyin (Cimşir), Hasan Üçüncü ve bir de İbrahim Ege var. O takımla 16 maç kazandık ve kılpayı şampiyonluğu kaçırdık. Algı yarattılar. Ziya hoca üç ön libero oynuyor diye. Evet oynuyoruz ama rakibi karşı 18'de presle boğuyoruz. Buna rağmen defansif oynatıyor dediler. En son dedim ki, 'Elimde Messi var da ben bunları mı oynatıyorum.' Ya bunlardan başka adam yok. (Gülerek) Algı, algı...Kardeşim birilerine yaranmak için bazı şeyleri bölüşeceksin toplumla. Ben bölüşmem. 

"ATİBA, 14 YIL ÖNCE LİSTEMDEYDİ"

-Size tekrar sorayım hocam. Ligin en iyi ön liberosu kim?

Atiba...Biliyor musunuz 14 yıl önce Atiba, Trabzonspor'un listesindeydi. Ben gittim buldum Atiba'yı. 800 bine alamadılar. Beşiktaş'a 10 yıl sonra geldi. Bir gün o transfer listesini veririm size. Listemde Atiba bir numarada olduğunu görürsünüz.

 "EN İYİSİ TAYLAN, OZAN KESİCİ DEĞİL"

-Yerli olarak beğendiğiniz ön libero var mı?

Var. Galatasaraylı Taylan (Antalyalı). 

-Ozan Tufan peki?

Ozan, tam ön libero değil. Kesicilikten ziyade orta sahadan sürpriz koşular yapıyor. Bir de şu var. Teknik direktörler sistemi belirlemez. Elindeki malzeme belirler. Ha transferde istediğin oyuncuları aldırırsan o zaman kendi sistemini kurarsın.

"MELO'YA RAMBO, AYMAN'A KASAP DERLER"

-Bir de Ayman (Abdülaziz) konusu var. Onda ısrar ettiğinizden dolayı çoğu zaman eleştirildiniz.

Eleştiri değil kasıtlı yapılan bir karalama. Takım iskeletimdeki en önemli oyuncu Ayman. Onu aldığım her takımda başarılı oldum. Başarısız olmamı isteyenler dedikodu yapıyor. Sizden ricam bakın Ayman'ı aldıktan sonra Malatyaspor nereye gitmiş? Düşme potasındaki Gençlerbirliği'ne almışım Ayman'ı daha sonra Gençlerbirliği ligi kaçıncı bitirmiş? Trabzon'a almışım devre arasında. Trabzonspor ikinci yarının lideri. Ayman, 10 senede kaç kırmızı kart görmüş? Söyleyeyim; iki tane. Peki Felipe Melo, bir sezonda kaç kırmızı kart  görmüş? 4 kırmızı. Melo, büyük takımın oyuncusu diye ona 'Rambo'derler. Ayman'a da 'Kasap' derler. 

"KİMSE BANA 5 BİN LİRALIK OYUNCUYU, 5 MİLYON DOLARA  SATAMAZ"

-Yani Ayman konusunda size haksızlık yapıldığını mı düşünüyorsunuz?

Bakın menfaatle geçinen insanlar doğruları konuşamaz. Ben menajerlerle ortak olanları biliyorum. 'Ziya Doğan, orda kalırsa biz işsiz kalırız' diyenleri biliyorum. Ben düşmanımdan bile oyuncu alırım. Ama 5 bin liralık oyuncuyu 5 milyon dolara bana satamazsın. Böyle adam sevilir mi?

"TRABZON, ABDULLAH AVCI'YI SAHİPLENSİN"

-Abdullah Avcı ilk kez sizinle birlikte İstanbulspor'da teknik adamlık kariyerine adım attı. Avcı'yı başarılı buluyor musunuz? 

Abdullah Avcı adamdır. Ben her zaman düzgün adamları seçtim. Kaptan ve futbolcu olarak İstanbulspor'a dört dörlük hizmetler verdi. Daha sonra, 'Gel yanımda başla' dedim. 'Yok ben bu ülkede yapamam. Bunlarla uğraşılmaz.' dedi. Ben de ona, 'Hayır, düzgün adamlar işten kaçmayacak' dedim. Ne mutlu bana. Öyle karakterli bir adamı Türk futboluna kazandırdım. Herkes Abdullah Avcı'nın kıymetini bilsin. Trabzonlular ona sahiplensin.  Göreceksiniz neler yapacak. Yeter ki fırsat verilsin.

"YILDIZ PROBLEMİ BENİ AŞAR"

-Fenerbahçe ile Galatasaray arasındaki yıldız polemiği için neler söylersiniz? Kim haklı?

Valla onu federasyon bile çözemiyor. Ben nasıl çözeyim? Boş işlerle uğraşmamak lazım. Gündemi değiştiriyorlar. Ligi bitirsinler önce. Sonra federasyonla oturup halletsinler. O konu bizi aşar. 

"BABA HAKKI, SEMBOLDÜ"

-Beşiktaş tarihinin en iyi futbolcusu ve en başarılı teknik adamı kim diye sorsam. Ne cevap verirsiniz?

Biz Baba Hakkı (Yeten)'i seyretmedik. Baba Hakkı, Beşiktaş'ta apayrı bir sembol. Hoca olarak da iki şampiyonluk yaşayan Ljubisa Spajic başarılıydı.

"KENDİME KULÜP ARAMAM ONLAR BENİ BULACAK"

-Teknik adam olarak gelecekten beklentileriniz neler?

Bir ara  verdim. Hatır için İkinci Lig'leri de gördüm. Bir ders daha aldım ama bir karar verdim. Bundan böyle Süper Lig'de çalışacağım. Daha deneyimli, daha donanımlı, daha soğukkanlı olacağız. 70 yaşında hocalık yapanlar var. Ben ise en olgun dönemimde yani 60 yaşında boştayım. Teklif gelirse çalışacağız. Yoksa ben iş aramam.

ZİYA DOĞAN İLE BİR KELİME BİR CEVAP

Futbol: Coşku

Para: Geçim

Mithatpaşa: Tarih

Aile: Her şey

Adalet: Olmazsa olmaz

Süper Lig: Beşiktaş

Taraftar: Herkesin hayran olduğu Beşiktaş taraftarı

10 Numara: Messi

Sağlık: Çok önemli

Gümüşhane: Doğduğum yer

Kartal: Özgürlük

Şöhret: Gelip geçici

KİMLİK KARTI

Tam Adı: Ziyaeddin Doğan

Doğum Tarihi: 17 Aralık 1961 (59 yaşında)

Doğum Yeri: Gümüşhane

Forma Numarası: 10

Profesyonel futbolculuk kariyeri: 1978-1987 Beşiktaş, 1987-1990 MKE Ankaragücü, 1990-1992 Kocaelispor, 1992-1993 Zeytinburnuspor.

Milli takım kariyeri: 1 kez A Milli

Teknik direktörlük kariyeri: 1993-1995 İstanbulspor (yardımcı antrenör), 1995 Bakırköyspor (yardımcı antrenör), 1995-1999 İstanbulspor (yardımcı antrenör), 1999 Adanaspor, 1999-2000 İstanbulspor, 2000-2001 Beşiktaş (yardımcı antrenör), 2001 Konyaspor, 2001-2004 Malatyaspor, 2004 Trabzonspor, 2005 Gençlerbirliği, 2005-2006 Malatyaspor, 2006-2007 Trabzonspor, 2009-2010 Diyarbakırspor, 2010-2011 Konyaspor, 2011 MKE Ankaragücü, 2014-2015 Orduspor, 2016-2017 Kastamonuspor, 2018 Gümüşhanespor.

Futbolculuk başarıları: 1981-1982 ve 1985-1986 sezonlarında Beşiktaş ile lig şampiyonlukları.

Teknik direktörlük başarıları: 2004'te Trabzonspor ile Türkiye Kupası Şampiyonluğu, 2009-2010 sezonunda Konyaspor ile 1. Lig Play-off Lideri. 

Senin için hazırladığımız haberler