Can Çobanoğlu: Arda'yı öyle görünce üzüldüm, çünkü...

Sezon sonu geldikçe insanların sahaya bakışları, tavır ve tarzları kötü bir şekle bürünüyor. Herkes, her şeyden şüphelenir hale geldi. Bu toplum sportif bakış açısıyla cinnet getirecek durumda. Aklı selim karara hiç kimse uymuyor, hayır diyor. Biz hiçbir şeyi milat edinemiyoruz. Önceki örnekleri sürekli gösteriyoruz. O zaman nasıl düzelteceğiz bu işi? Bu işi sulandırmak dışında bir şey olmaz o zaman. 6222 sayılı yasa çıktığında ne dedik? Artık bu iş tamamdır dedik. Ne oldu pekiyi? Hiçbir şey değişmedi.

Geriye dönük örneklemelerle olmaz bu iş. Bir yerden başlamak gerekiyor. Arsin 47 ile Malatyaspor maçını yüz yıllık çınarlara emsal gösteremezsiniz. Yüz yıllık kulüplerinkini emsal gösterebilirsin. Bizim üst liglerimiz bir şekilde alt liglere referans olacak. Böyle bir şey olmaz. Sahaya konfeti atıldığında maç iptal edilsin diye bağıranlar, antrenörün kafası yarıldığında maç neden iptal ediliyor, edilmesin diyorlar.

2002 Dünya Kupası’nda üçüncü olan Türk Milli Takımı'nın unutulmaz menajeri Can Çobanoğlu, Radyospor'da yayınlanan Yeşil Koltuk programında konuştu. Gündeme dair özel açıklamalarda bulunan Çobanoğlu, çarpıcı ifadeler kullandı. Can Çobanoğlu'nun sözlerinden Ajansspor'un derledikleri şu şekilde;

Tribüne, sızma olduğunu düşünmüyorum. Adamı parça parça ederler. “Siyah tişörtlü adamlar” deniyor. Ortada bir bilgi kirliliği var. Doğrulatmadan, sosyal medyada yapılan yorumlarla konuşmak doğru değil. Provokasyon her yerde olur. O iklimi yaratmamak gerekiyor. Provoke edenlere karşı durulması gerektiğine kendi camiasını inandıracak yönetici, başkan… Provokasyona gelmeyin kardeşim. “Bu seçim sürecinde, diğer aday tarafından” gibi söylemler var. Bunlara da inananlar var. Ölçüp biçip konuşmayan, dilinin terazisi olmayan adamlara mikrofon ve ekran vermesinler. Onlar para kazanacağım diye milleti birbirine sokuyorlar. Bunların hiç kimseye faydası yok.

“Fenerbahçe’de Hasan Çetinkaya’nın başı yarılmıştı” denildi. Bunu ortaya koyanlar oluyor. O zaman da bir başkası çıkıp, “Hakem Cüneyt Çakır’ın yardımcısının da kafası Kadıköy’de yarılmıştı” diyor. Birbirlerimizin yarıklarıyla uğraşıyoruz. Bu işin içinden nasıl çıkacaksın? Çakmakla kafa yararsan maç kaldığı yerden devam edecek, tribünler sahaya inerse şöyle bir karar veririz gibi şeyler mi denilecek bundan sonra? Ne olacak?

YASAL UYARI : BU HABER AJANSSPOR.COM TARAFINDAN YAZILMIŞTIR. KAYNAK GÖSTERİLMEDEN KULLANILAMAZ...

Fenerbahçe – Beşiktaş derbisinde çıkan olaylar Türk spor tarihine damga vurdu. Bu olayları bambaşka yerlere çekmek üzere bir sürü demeçler verildi ve bazı hadiseler oldu. Şenol Güneş’in isyanına bakarsak, o derbinin arkasında konuşması gereken şeyler olduğunu gördük. Bunları hissetmiş. Aykut Kocaman’ın da gazeteye maç günü verdiği demeç var. O röportajın maç günü olmasını manidar buluyorum.

Hem kafanız yarılmış, hem canınız yanmış, hem ruhunuz incinmiş, tribünler soy ağacınızı saymış… Birileri de çıkmış bu photoshop diyorlar. Aykut Kocaman’ın, “Kan görmedik. Şenol Hoca kendini yere attı” gibi demesi yakışmadı. Sen meslektaşına sahtekar mı diyorsun hocam? Bu ne Şenol Güneş’e uyar ne de bu görüş kabul görür. Aykut Kocaman böyle bir numara yapar mı? Şenol Güneş, Karadeniz insanı. Yıkılmamak için her daim mücadele verir. Böyle bir şey yapar mı?

Şenol Güneş, bu muammeleyi görmeye layık mı? Ne idüğü belirsiz adamların attıkları, Aykut Kocaman’ın müdafasına düşer mi? Fenerbahçe yöneticilerinin gidip hastaneye bu raporlar doğru mu demesi doğru mu? Hastaneyi de töhmet altında bırakıyorsun. Sponsorun olan hastaneye gidiyorsun ve bu durumu soruyorsun. Şenol Güneş bunlara çıldırmış vaziyette. Aykut Kocaman’ın sözleri Şenol Güneş’i çok rahatsız etmiş. Bir spor adamından, meslektaşından duymak çok rahatsız etti.

Psikolojik olarak bir hamle yapacaksan sana yakışacak. Saygı görecek laflar edebilmen lazım. Ben hakikaten çok şaşkınım. Bu tiyatroyu oynayanlar bizleri de salak yerine koymaya çalışıyor. Vicdanın ve aklın çukura düştüğü bir dönemdeyiz. Bu çamur herkese sıçrar. Yarın öbür gün Aykut Kocaman’ın başına böyle bir şey gelse, eskiyi örnek verirler. O zaman ne olacak?

Tolga Zengin’in annesinin hastalık sürecinde kamuoyundaki herkes ona destek verdi. Annesiyle çok ilgiliydi. Bu kadar ilgili olan birine 10-15 dakika küfrediyorsunuz. Sonra sen, “Kombine almış adamım. Ben sana ana avrat söveceğim, sen de sesini çıkarmayacaksın” diyeceksin. Neymiş, o milyon Euro alıyormuş. Senin ona verdiğin para, seni tatmin etmiyorsa o adamı işiyle protesto edeceksin. Annesiyle değil.

Quaresma’nın orta parmak işaretini görmedim. Görmüş olsam söylerim. Eğer yapmış ise o parmağın kırılması gerek. Ne demek yahu? Biz sadece futbolun güzelliğini konuşmak istiyoruz. Verilen demeçler üzerinden de konuşuyoruz bazı şeyleri. Volkan Demirel’in kızına küfreden ahlaksızlara da lanet okumuyor muyuz? Lanet olsun diyoruz. Hep aynı şeyleri konuşarak bu işin içinden çıkamazsınız.

Özel güvenlikler niye geldi? İnsanların polise saldırganlık içinde olmamaları için verildi. Polis, olağanüstü durumlarda müdahale eder. Burada sorun nedir? Hem 6222’nin uygulanmaması, hem de özel güvenlik şirketlerinin çalışanlarının kahvehanelerden adam toplayıp üzerine yelek giydirmesinden kaynaklanıyor. Yoldan geçeni al, bir yelek geçir. Toplum psikolojisini bilen bir adam değil ki? Polisin sahaya girmesinden önce özel güvenlik şirketlerinin sorgulanması, kimleri çalıştırdığı araştırılmalı. Avrupa’da maça gittiğinde özel güvenlikçi, taraftara dışarı çık diyor. Çıkmadı mı, polise söylüyor. Bizimkiler, bu elemanları kullanmıyor daha sonra da özel güvenlikçilerin zaafiyetinden bahsediyor. Polisleri de yıpratmaya gerek yok. Yarın öbür gün polis önleyemezse, saha kenarına bordo bereliler ya da tank gelsin mi diyeceğiz?

Gözlemci raporunu görmedim. Ama Şenol Güneş’in kafasını yakından gördüm. Ben gördüğüme inanan bir insanım. O rapor her şeyi silen bir rapor olsa da ben doğruları söylerim. Ben şöyle bir karar versinler demedim, demem. Amacımız doğruları tespit etmektir. Bizler futbolu seviyoruz. İnsan sevdiğini boğazlar mı? Lig bitince, “dandik” hazırlık maçlarını bile özlüyoruz.

Başakşehir bu hafta galip geldi ve önemli bir galibiyet aldı. Başakşehir’in yarışı buraya kadar getirmesi güzel. Tebrik etmek gerek. Buraya kadar yarışı getirdiler ve şu anda şampiyonluk ihtimallerden bahsediyorsak, bir sistem takımı olduklarını söyleyebiliriz. Doğru bir takımla mücadele ediyorlar. İsim ve bütçe olarak geride olmalarına rağmen yukarıya çok yakınlar ve İstanbul takımlarından önde duruyorlar. Arda bu hafta şov yaptı. Son dönemlerde üstüne çok gidilen, olumsuz eleştiriler alan Arda açısından da bir kazanım oldu. Buruk bir sevinç vardı bende. Arda’nın çocukluğunu biliyorum. Barcelona’nın tribünlerini koşan Arda’nın, az bir seyirci önünde gol bulmasını görünce üzüldüm. Başakşehir’i küçümsemiyorum.  Ama Arda’yı öyle görünce üzüldüm.