Fuhuş Gözaltısı ve Şantaj Cezasından Ballon d'Or'a Uzanan Benzema

2007'den 2021 yılına kadarki 14 yılda Ballon d'Or yani Altın Top, bir istisna hariç, Lionel Messi ile Cristiano Ronaldo arasında bir verkaça dönüştü. Bu ikili dışında Altın Top'a sadece Luca Modric bir kez ayağını uzatabildi. Hırvat orta sahanın 2018'de bu ödülü kazanması, çok büyük bir kıymet taşıyor çünkü Messi de Ronaldo da o dönem hâlâ futbollarının zirvesindeydi. 2022'deki son ödülü alan Karim Benzema ise bu iki süper starın nispeten düşüşteki dönemine denk geldi. Fakat, Benzema'nın ödülünün de özellikle onun için çok ama çok büyük bir değeri ve anlamı var.

Fuhuştan gözaltına alınmaktan, takım arkadaşına cinsel şantajla suçlanmaya kadar ağır olayların ortasında kalmış bir futbolcu, bugün dünyanın en prestijli futbol ödülünü alan kişi! O kişi ki ödülü kendisi gibi Cezayir asıllı bir Fransız futbol efsanesi olan Zinedine Zidane'ın elinden alırken, "Çok büyük zorluklar yaşadım. Ailem ve ben zihinsel olarak çok yıprandık. Ama hep çok çalışmaya devam ettim" dedi. Benzema'nın Altın Top Ödülü'nde tabiri caizse bir geri pasla topu 12 yıl öncesi atmalı. Çünkü sözünü ettiği zorlukların fitili o yıllarda yakılmıştı.

2010 yılında Fransız polisi yürüttüğü bir fuhuş operasyonunda iki futbolcuyu gözaltına aldı. Bunlar Fransa Milli Takımı'nın formasını da giyen isimlerdi: Frank Ribery ve Karim Benzema... İki isim de Zahia Dehar isimli 18 yaşından küçük; yani reşit olmayan Cezayir doğumlu bir kızla, cinsel ilişki kurmakla suçlandı. Ribery, bunu kabul ederken Benzema reddeti. Buna karşın Dehar, iki oyuncuya da 18 yaşından küçük olduğunu söylemediğini itiraf etti. Paris Match dergisi, Ribery'nin 2009'da Dehar'ı doğum günü hediyesi olarak otele götürdüğünü yazdı. Benzema'nıni ise aynı kişiyle 2008'de birlikte olduğu iddianamede yer aldı.

Fuhuş skandalının patlamasından sonra Karim Benzema, formsuz olduğu gerekçesiyle Fransa Milli Takımı'nın Güney Afrika'daki 2010 Dünya kadrosuna alınmadı. Bu gerekçe, kamuoyu tarafından pek inandırıcı bulunmadı. Fuhuş iddiası nedeniyle alınmadığı fikri ağır bastı. Diğer yandan Ribery ise, Dünya Kupası'na giden takımda yer aldı. Neredeyse tamamı göçmen ailelerinin çocuklarından oluşan Fransa Takımı sanki gizli bir protesto yaparcasına gruptan çıkamadan elendi.

4 yıl süren mahkeme süreci 2014'teki kararla kapandı. Yargı, Ribery ve Benzema'yı akladı. Benzema'nın avukatı Sylvian Cormier, kapıda bekleyen medya mensuplarına şu açıklamayı yaptı: "Bir kâbus sona erdi. Benzema için çok kötü bir dönemdi. Fakat son derece güçlü bir insan ve bu açıdan beni etkilediğini söyleyebilirim. Sonuçta 4 yıl son derece uzun bir süre."

Benzema, fuhuş davasında beraat ederek derin bir nefes aldı. Ancak sadece 1 yıl sonrasında onu bekleyen ve bu kez mutlu sonla bitmeyecek bir kâbus daha vardı! Benzema, 2015 yılında vatandaşı Mathieu Valbuena'ya şantaj yapmakla suçlandı. Ünlü futbolcu, o dönem Olympique Lyon'da oynayan Valbuena'ya seks kasediyle şantaj yapan bir şebekeye yardım etmekten ötürü gözaltına alındı. Benzema, daha sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. 

İddianameye göre Benzema, aynı zamanda çocukluk arkadaşı da olan Valbuena'ya bir mesaj atarak, "Senden istedikleri 150 bin Euro'yu verip kurtul bunlardan" diye yazdı. Ve Benzema, fuhuş olayının aksine, bu kez şantaj olayına karıştığını kabul etti. 2010 Dünya Kupası'nı fuhuş davası nedeniyle kaçıran Benzema, şantaj nedeniyle de ülkesinde düzenlenen Euro 2016'ya alınmadı. Bu karar da bazı çevrelerce "ırkçı" bulundu.

Benzema, 2019 yılında sosyal medya hesabından bir paylaşımda bulundu. Fransa Futbol Federasyonu Başkanı Noel Le Graet'ye hitaben tweet atan Benzema, "Noel, milli takımın oyuncu seçmelerine sizin karışmadığınıza inanıyorum. Şunu bilmelisiniz ki, uluslararası kariyerimi bitirebilecek tek kişi sadece ve sadece benim. Eğer işimin bittiğini düşünüyorsanız, beni bırakın ve uygun başka bir ülke için oynayayım. Bunu göreceğiz" dedi. Ancak bu çağrı da kifayetsiz kaldı. Ambargo devam etti.

2017-19 arasında Fenerbahçe forması da giyen Mathieu Valbuena, şikâyetinden vazgeçmedi. Nihayetinde davada ilk karar Kasım 2021'de çıktı. "Mathieu Valbuena'nın mal varlığını gasp etme girişimi" suçlamasıyla görülen davada Benzema, 1 yıl tecilli hapis ve 75 bin Euro para cezasına çarptırıldı. Benzema'nın avukatı Antoine Vey, etrafını saran medya ordusuna "Karara itiraz edeceğiz" dedi. Bu arada karardan 5 ay önce Benzema'nın yaklaşık 6 yıllık milli takım ambargosu sona erdi. 2 Haziran 2021'de Galler ile oynanan dostluk maçında sahaya çıktı. Bir penaltı kaçırsa da 3-0 kazanılan maçta bir asist yaptı.

Fuhuş suçlaması, cinsel şantajtan mahkûmiyet, yıllarca milli takım ambargosu ve bunun neticesinde kaçan bir Dünya Kupası ve bir Avrupa Şampiyonası... Bunların yanısıra çok iyi performanslara rağmen, Cristiano Ronaldo'nun gölgesinde kalmak da cabasıydı; yıllarca.. Ama bir nevi dervişane bir sebatla mücadele etti ve 34 yaşında gelen Ballon dO'r ile onurlandırıldı... Çektiği zorluklar, elbet kendi hatalarından kaynaklandı ancak Ahmet Kaya şarkısındaki gibi "acılara tutunarak" da ayakta kalmayı başardı.

17 Ekim 2022'deki gecede Ballon d'Or'u alacağını herkes biliyordu. Çünkü gerisinde hem La Liga hem de Şampiyonlar Ligi şampiyonluğunu getiren en çok ve en kritik gollerin altında onun imzası bulunuyordu. Sonuna kadar hak edilmiş bir ödüldü. "Çocukluğumdan beri hayal ediyordum" dediği Ballon d'Or'u, ideolü, kökdaşı ve vatandaşı Zinedine Zidane'ın elinden aldı. İki Mağripli.. Cezayir asıllı iki Futbol efsanesi... Diğer rol modeli de birlikte de oynadığı Cristiano Ronaldo'ydu. Ve Benzema, en mutlu gecesinde, kötü bir yıla rağmen ödüle aday gösterilen Ronaldo'ya Portekizce seslenip övgüleriyle onore etti.   

Ballon d'Or töreninde ödülü veren Zidane ile, onu alan Benzema arasında bir kişi daha vardı! Cismi değil, ruhu vardı demek daha doğru. Eski bir kaleci ve büyük bir filozof yazar... Zidane ve Benzema'nın ata toprağı Cezayir'de doğan Albert Camus'üydü, orada olan üçüncü kişi! Zidane ve Benzema için "Cezayir asıllı Fransız" denirken, Camus için de "Fransız asıllı Cezayirli" denir. Şurası kesin: Camus, her iki efsane topçudan da daha Cezayirli'dir. 

Camus'nün dillere pelesenk olan sözünü hatırlayalım: "Ahlaka dair ne öğrendiysem futboldan öğrendim. Çünkü top hiçbir zaman beklediğim köşeden gelmedi." Varoluşcu felsefenin kilit taşlarından biri olan Camus'nün bu sözlerinde, Zidane da Benzema da kendisini fena halde bulabilir. 

2006 Dünya Kupası'nda, Zidane için nereden geldiği belli olmayan top, İtalyan Marco Materazzi olarak vücut bulmuştu. Zidane, kızkardeşine küfreden Materazzi'yi kafa attı ve arkasına dahi bakmadan sahayı terk etti. İkinci kez kazanabileceği Dünya Kupası'nı auta atma pahasına, ahlaki bir tutum almayı seçti. Hani hayatta her şey para değilse futbolda da her şey kupa değildi!

9 Temmuz 2006'da Berlin Olimpiyat Stadı'nda oynanan Fransa-İtayla Dünya Kupası finali, Azzurriler'in zaferinden çok Zinedine Zidane'ın Cezayirli külhanbeyleri misali, Marco Matreazzi'ye attığı kafayla hafızalara kazındı. O sahne dünya spor tarihinin en ikonik anlarından biri. Kurallara uymayan bir şey, pekala ahlaki olabilirdi, çünkü futbol da hayata fena halde benzerdi. Zidane'ın kafasıyla, 1986'daki Maradona'nın eli ahlaken aynı bedenin uzuvlarıydı. 

Özel hayatında iki kez "toplumsal ahlaka mugayir" düşen Benzema da milyonlar tarafından kınandı. Oysa o milyonların içinde ilk fiskeyi vuramayacak belki yüzbinlerce de kişi vardı. Benzema, cüzzamlı adledildiği yıllarda kendince ayakta kalırken, futbol ve hayatın içiçeliğinden beslendi. Şöhretten aldığı güce dayanarak yaşayıp giderken beklemediği köşelerden gelen iki top onu sersemletti. Ama yıkmadı, ki 34'ünde futbolun en büyük şahsi ödülünü kaldırdı... Buna karşın o "Bu bireysel bir ödül olsa da takımın bunda payı çok büyük" demesini bildi. Bu sözler de sahneye bir dördüncü ruhu çağırdı. Dar Alanda Kısa Paslaşmalar filminde "Hayat futbola fena halde benzer" mahalle takımının antrenörü Hacı'yı...