''Bin pas, iki pasa karşı''

26.09.2015 - 09:11 | Son Güncellenme: 26.09.2015 - 16:30

Milliyet Gazetesi yazarı Uğur Meleke, Beşiktaş-Fenerbahçe derbisini mercek altına aldı.

Şenol Güneş, futbolun son romantiklerinden... Nesli tükenen, dünyada sayısı çok az kalan hücum futbolu âşıklarından. Üstelik gittiği her takıma karakter katan, tutku katan, çalıştığı hemen her oyuncuyu yaş fark etmeksizin geliştiren bir eğitimci. Son 6 yılda Trabzon’da-Bursa’da değer kattığı oyuncular, şu anda milli takımın ve üç büyüklerin uluslararası mücadelesinde anahtar rol oynuyorlar. O ise, bu sezon bir kez daha yeni bir oyuncu grubuna felsefesini benimsetme derdinde.

İlk 5 maç itibariyle de felsefesini uygulatma adına gayet olumlu geri dönüşler aldı Şenol Güneş: Opta verilerine göre Beşiktaş, ligin en yüksek isabetli pas yapan (�,2), üstelik bu istatistikte rakip sahada da lider olan (v,9), hatta üçüncü bölgede de birinciliği kimseye kaptırmayan (s,4) ekip... Zaten Beşiktaş’ın bu yıl ligde sergilediği Harlemvari “rakip ceza alanında ekstra pas” şovunu birkaç kez izledik ve hepimiz bundan keyif aldık. Avrupa’ya bu sıralar bu “ekstra pas” şovunu Dortmund koçu Thomas Tuchel izletiyor, Westfalen ekibi bazen öyle fantastik goller atıyor ki Barcelonalıları bile kıskandırıyor. Güneş’in takımı bu ritmi Avrupa Ligi’ne yansıtırsa, onların da ekstra pas kokulu golleri pekala ESPN bültenlerine girebilir gibi.

Rakamlar doğruluyor

Fenerbahçe koçu Pereira ise son derece çağdaş zihinli bir teknik adam. Zaten onun tarzının Mourinho gibi, Villas-Boas gibi, Klopp gibi olduğunu Porto ve Olympiakos dönemlerinden de biliyoruz. 90 dakika topa sahip olmak, rakibi yarı sahasına hapsetmek ve bin pas istatistiğine ulaşmak, Pereira için birincil hedef değil. O, en hızlı ve kısa yoldan skor isteyen bir zihniyetin temsilcisi. Zaten duran topları paslaşarak kullanıp rakibin açığını arama çalışmaları, neredeyse her basın toplantısında “kaybettiği topların ardından reaksiyon vermek”ten bahsetmesi de bunun ispatı.

İstatistikler de onu destekler nitelikte: Beşiktaş’a göre çok daha düşük gol sayısı (13’e 8) ve şut isabetine (X’e 39) sahip olmalarına rağmen rakiplerinden 3 puan fazla topladılar. 4 galibiyetin 3’ünü tek farkla aldılar ve hiç mağlup duruma düşüp ekstra efora ihtiyaç duymadılar.

Bol gollü bir derbi mi?

Bu maçsa her iki hoca için yeni bir sınav olabilir: Beşiktaş maçlara çok tempolu başlama derdinde. Fenerbahçe’yse Shakhtar sonrası henüz böyle bir rakiple oynamadı. Bu, Pereira için yeni bir meydan okuma olacak. Ama Şenol Güneş’in de çok zor bir sınavı var Olimpiyat’ta: Mersin’in iki çabuk oyuncusu, Beşiktaş’ın ağır savunmasını felç etmiş ama yediklerinden fazlasını atıp o günü kurtarabilmişlerdi. Şimdi karşılarında Welliton-Nakoulma gibi Rhodolfo-Ersan-Tosiç’i hırpalayacak bir Markoviç-Nani sürat ikilisi var. Üstelik arkalarında da Mersin’den güçlü bir savunmayla geliyorlar! Doğrusu Olimpiyat’ta normal koşullarda çok gol yaşanmaya açık, 2-2’ler, 3-2’ler görmeye müsait bir maç bu.

Gökhan Töre ve Nani

İki takımda da bu sezona geçen yıldan yüksek viteste başlayan iki isim ön plana çıkıyor: Son 4 lig maçında 5 gole (birini atıp, dördünü hazırlayarak) imza atan Gökhan Töre ve Fenerbahçe’nin son 6 sayısının 5’inde tabelaya (3 gol, 2 asistle) giren Nani... Ayrıca bir başka enteresan istatistikte de bu ikili ligin ilk ikisindeler: Sezonun en fazla kilit pas yapan iki oyuncusu Gökhan(14) ve Nani(12).

Pozisyonları benzer olmasına rağmen Nani’yle Gökhan’ın tabelaya girme stilleri farklı: Nani, kendi kanadından ceza alanına iyi koşu yapabilen, golü koklayabilen bir isim. Bu noktada ona karşı uyanık olması gereken Beşiktaş’ın kenar bekleri Beck ve Tosiç (ya da İsmail)...

Gökhan’sa daha ziyade kazanılan topları kendi sahasından hızlı hücuma dönüştüren isim olarak ön plana çıkıyor bu sene. Dolayısıyla Gökhan’a önlem almak biraz daha zor. Ya onun beki de onu sahanın her alanında göz hapsine alacak ya da Mehmet Topal, Gökhan çıkışlarına ekstra özen gösterecek.

Tosiç, Markoviç’e karşı!

Fenerbahçe’nin 5’inci hafta Bursaspor maçıyla birlikte sahaya sürdüğü bir ekstra silah da Markoviç oldu. Çabuk hızlanabilen, gözüpek, koşu içinde vites değiştirebilen Sırp genç, enteresandır, Türkiye’deki ilk büyük sınavında karşısında bir vatandaşını, Tosiç’i bulacak gibi.

Üstelik de kendinden 9 yaş büyük, biraz da ağır bir vatandaşını. Şenol Güneş, ligin ilk 5 haftası itibariyle Beck-Rhodolfo-Ersan-Tosiç dörtlüsünü (bir mecburi Ramon tercihi dışında) hiç bozmadı. Eğer yarın da bozmazsa, bu savunma acaba Markoviç’in hızına cevap verebilir mi? Doğrusu cevabını bilmenin güç olduğu bir soru bu.

Eğer Şenol Güneş’in o bölgede tercihi İsmail olursa, dörtlü savunma ritmi bozulur mu? Yoksa ritim devam edip, Lazar Markoviç gibi hızlı bir oyuncu olan İsmail, savunma yönü zayıf Sırp’ın arkasında ondan rol çalabilir mi? Doğrusu derbinin en kritik tercihlerinden biri de bu olacak gibi.

* * *

Güneş tutulması!

Teknik Direktör Şenol Güneş’in, Fenerbahçe’ye karşı şansı tutmuyor. Güneş, 27 yıllık teknik direktörlük kariyerinde sarı-lacivertli ekibe karşı 5 farklı takımla 29 karşılaşmaya çıktı. Tecrübeli hoca, Trabzonspor, Boluspor, Antalyaspor, Sakaryaspor ve Bursaspor’un başında sadece 3 galibiyet sevinci yaşadı.

Fenerbahçe ile yaptığı maçların 8’inden beraberlikle çıkan Güneş’in takımları, 18 kez de sahadan mağlubiyetle ayrıldı. Şenol Güneş, Trabzonspor ile Fenerbahçe’ye karşı 19 Süper Lig maçının 2’sinde galibiyet sevinci yaşadı. Trabzonspor’u 4 farklı dönemde çalıştıran Güneş, Fenerbahçe müsabakalarında 2 galibiyet, 6 beraberlik ve 11 mağlubiyet aldı.

Tecrübeli teknik adam, Boluspor ile sarı-lacivertli takıma karşı 5 maçın 1’ini kazanırken, 4’ünü kaybetti. Antalyaspor ve Bursaspor, Şenol Güneş yönetiminde Fenerbahçe ile oynadıkları maçlardan birer beraberlik ve mağlubiyet alırken, Sakaryaspor ise Güneş ile sarı-lacivertli takımla yaptığı tek maçı yenilgiyle kapattı. Şenol Güneş’in takımları, Fenerbahçe ile oynadıkları maçlarda 18 gol atarken, kalelerinde 43 gol gördü.

�.4: Fenerbahçe kalecisi Volkan Demirel, kendi kariyerinin en güçlü sezon açılışlarından birini yaptı. Süper Lig’de ilk 5 hafta sonunda kurtarış yüzdesi istatistiğinde �,3’le lider olan Serkan Kırıntılı’yı �,4’le Volkan, �’le Tolga takip ediyorlar.

234: Bu yıl sadece 234 dakika sahada kalan Beşiktaşlı Cenk Tosun 4 gol, 1 asist yaptı. Aynı şekilde 259 dakika şans bulan Fenerbahçeli Robin Van Persie’nin de 2 gol, 1 asisti var.

176: İlk 5 hafta itibariyle iki takımın tüm oyuncuları içinde rakip sahada en fazla pas yapan futbolcu, Atiba Hutchinson (176). Kanadalı’nın, bir defansif orta saha oyuncusu olmasına rağmen bu istatistikte Nani’yi (172) geçebilmesi dikkat çekici.

22: Souza’nın ilk 5 haftada yaptığı başarılı top kapma girişimi sayısı. Bir orta saha oyuncusu olmasına rağmen, rakibin savunma oyuncularına dahi fark atan bir rakam bu. Beşiktaş’ın bu alanda liderleriyse 12 ile Tosiç ve Necip.

16: Diego’nun sadece 4 maçta aldığı faul sayısı. Sanırım Pereira’nın da onu bu kadar sevme nedeni bu. Beşiktaş’ın bu alandaki liderleri Olcay ve Sosa, 11’er faul alabilmişler.

10: Beşiktaş’ın bu yıl ligde attığı 13 golün 10’unda aynı 3 ismin asistleri var: Gökhan(4), Oğuzhan(3) ve Olcay(3). Bu 3 oyuncu, ligde 4 asistli Eren Albayrak’la birlikte gol pası krallığında zirvedeler.

Milliyet

Senin için hazırladığımız haberler