'Beşiktaş'ı çözdüler'

08.10.2018 - 08:48 | Son Güncellenme: 08.10.2018 - 11:48

'Beşiktaş'ı çözdüler'

Bırak git Şenol hocam! - Gökhan Dinç (Vatan)

ŞENOL hoca diyor ki “elit teknik direktörler seminerine katıldım ama sizlerden kimse yoktu.” Hocam seni oraya götüren Beşiktaş, bunun bilincine varmalısın önce. Beşiktaş teknik direktörü olmasan seni kimse oralara çağırmaz ve davet etmezdi. O senin böbürlendiğin seminerlere Fatih Terim yıllar önce davet almış ve teknik direktörlere ders vermişti.  
 
SEN haber yapılmamasına dikkat çekeceğine kendi konsantrasyonuna bak hocam. Elindeki takım Spor Toto Süper Lig’in en geniş ve kaliteli kadrosu ama sen A milli takım sevdası yüzünden Beşiktaş’ın puan kayıplarına önem vermiyorsun. Hocanın, Beşiktaş ile işi bitmiş. Daha doğrusu hoca Beşiktaş ile olan işini kafasında bitirmiş.
 
İŞİ ÇOKTAN BİTİRMİŞ
 
Konya maçı öncesinde hatta sezon öncesinde bu sütunlardan yazmış, TV ve Radyo programlarında, dijital medyada defalarca söylemiştim. Hoca işi bitirmiş. Beşiktaş bitmeden hoca ile yolları ayırmalı! G.Saray forvetsiz, F.Bahçe tarihinin en kötü sezonunu geçiriyor ama Beşiktaş’ın haline bak! Bu fırsatı kaçıran teknik direktör benim için Türkiye’nin en iyi teknik direktörü olamaz hocam, kusura bakma!

Nerede o Beşiktaş? - Atilla Gökçe (Milliyet)

Beşiktaş’ın kimliği kayboluyor. Kişiliği buhar olup uçuyor. Takım ruhu derseniz, o da hak getire. Kim kiminle çocukluktan beri arkadaş, kim aynı fırından ekmek alıp aynı çeşmenin suyunu içiyor? Kimler Türkçe  biliyor ki takım ruhundan söz edelim!. . Bu durumdan fazla şikayetçi de değilim ayrıca. Endüstriyel futbol, küresel kültür bizi buralara getirdi. Nostalji dışında duygular da var tabii... Artık bu takım zevk vermiyor. Futbolsevere beklediği keyfi sunamıyor. Taraftarları ne kadar güven duyuyor, belli değil!

Yaş ortalaması 27.8 olan bir “abiler takımı” Beşiktaş. Tecrübelerine diyecek yok... Başarılarıyla da kendilerini kanıtlamışlar. Aslında doyuma ulaştıkları, heyecanlarını yitirdikleri de söylenebilir. Abiler bazen “ağır abi” gibi “gider” yapıyor. Ayrıntılara geçeceğim... Ama şu kadarını söylemeliyim ki, bu yaşlanan takımın enerjisi de tükeniyor. Malmö maçında oynayanlar, girenler, çıkanlar, Konya deplasmanını kaldıramıyor. Öyle olduğu için Konyaspor geniş alanlar bularak kalabalık savunmayla  çevirdiği topları gol pozisyonu olarak Beşiktaş kalesine taşıyor. Atiba, Medel, yetişemiyor. Gökhan Gönül çok çalışıyor ama o da yorgun. Q7 ile yardımlaşarak hücum oluşturmaya çalışıyor. Olmuyor Q7 top kaybediyor. Caner Erkin sol bek oynuyor. Aklında sadece hücum var. Savunma refleksleri gelişmemiş. Ljajic’i sorarsanız, çocuk takıma ısınmaya çalışıyor. Geçen hafta topu yere indirten becerilerini sürdüremiyor.

Beşiktaş eskiyor!...

Eskimesine rağmen elinden geleni ortaya koymaya çalışan Babel , Gökhan yalnızlar... En ileride Vagner Love var... O da yalnız, takımdan kopuk kendi halinde dolaşıyor. (Şenol Güneş’in onu  sahada nasıl tuttuğunu anlamak da güçleşiyor.)

Ümit Öztürk’ün karar anlarına bakalm... 28’de Vida’nın düşüş anında sağ kolu havaya doğru kalkıyor ve topla buluşuyor. Bu bir penaltı. Kırmızı kart da doğru.

Asıl komedi kahramanı Ricardo Quaresma... 37’de centilmenliğe aykırı hareketten sarı kart görüyor. Umurunda değil.  Az sonra bilerek ve kararlılıkla Skubiç’in üstüne gidip faul yapıyor. Bu hareket ikinci sarıyı (ve kırmızıyı) gerektiriyor. Yersen! İkinci sarı için kaşınan (!) Quaresma rakibi yerde yatarken gülerek yanağını kaşıyor. Ne örnek ama! Ümit Öztürk, Quaresma’nın “gider”ine sadece seyirci kalıyor.

Neyse ki kenarda Şenol Güneş var. Bu çılgın tabloyu değiştirmek için devre arasında gerekli operasyonu yapıyor. Q7 yerine Lens’i sürüyor sahaya. Güneş’in asıl hamlesi 75’de Llajic’le Oğuzhan’ı değiştirmesi. İşte kaybolan kimliğin yakalandığı karar bu. Önce Oğuzhan usta bir asistle Vagner Love’ın kafasını kullanmasına (!) yardımcı oluyor. Sonra da Babel’in asistiyle Lens’in galibiyet golü. Bitmedi ama... Konyaspor adına giden maç geri geliyor. Kimse yanılmasın. Kurtarılmış maç bu... Muhteşem geri dönüş filan değil. Beşiktaş’ın gerçekleri “kendi sıra” devam ediyor.

Gelelim Ümit Öztürk’ün ikinci penaltı kararına... Yersiz, gereksiz ve yanlış kendini bırakıveriyor.. Ümit Öztürk’ten bir yanlış daha! Bu arada video başında Mete Kalkavan’ın bulunduğunu öğreniyoruz. Şşşt.. Sessiz olun... Hocamız uyuyor.Ümit Öztürk 13 sarı 1 kırmızıyla  maçı bitiriyor. Bu bir rekor! Kart görmeyen futbolcular soruyor : Hani bana, hani bana!.

Kartal'ın hevesi kursağında kaldı! - Bilal Meşe (Milliyet)

Beşiktaş Teknik Direktörü Şenol Güneş’in, Konyaspor karşısına çıkardığı kadro ideale yakın gözüküyor... Vagner Love çürük diş gibi... 79. dakikaya kadar skoru eşitleyen golüne kadar onu mumla aradık! Hele kaleye arkası dönük pozisyonlarda müthiş etkisiz kalıyor... Eee futbol böyle bir oyun, durur durur turnayı gözünden vurursunuz, tıpkı Vagner Love gibi!

Kartal’ın bir de göze batan olumsuz yönü var, çok basit sarı kart görüyorlar... Yani pozisyon gereği değil, itirazdan Quaresma gibi... Bitmedi örneğin Vida, daha ikinci dakikada sarıyı gördü. Kardeşim, sen stopersin, ne işin var orta sahada? 28’de hem kırmızı kart gördü, hem de penaltıya neden oldu. Valla kırmızı tartışılır, çünkü pozisyonun içinde Pepe var, top ona da gelebilirdi, yani son adam değil, ancak o olmazsa, zaten ikinci sarıdan kızaracaktı!

Yaş ortalamanız zaten yüksek, bir de eksik kaldın mı, vay haline, geri dönüş için koşmaktan ciğeriniz patlar, alimallah! Vida’nın kırmızı kart gördüğü ana kadar, topla oynama yüzdesi Kartal’ın lehine. Bu özelliğinizi ilk yarıda pozisyon üretimine yansıtamıyorsanız, neye yarar ki? Yatabare penaltıyı gole çevirirken, kaçırdıklarını da unutmayalım. Vida’nın çıkmasından sonra tüm yük Karius’un omuzlarına yüklendi, kurtardıkları bunun en büyük göstergesidir.

Hani VAR diyorlar ya! 52’de Medel’in Uğur Demirok’la ceza alanı içinde girdiği mücadeleye hakem Ümit Öztürk penaltı çaldı. Yahu, kardeşim ikisi de birbirini çekiyor, ortada pozisyon, Uğur Demirok da tahrik ediyor, artı bu anlamda zaten mimli (!) Dememiz o ki neresi penaltı bunun? Kaldı ki, bu türden öyle pozisyonlar oluyor ki korner atışlarında, biri çalıyor, diğeri vermiyor, yani çifte standart! Orta hakem VAR’a gitti de ne oldu, ne değişti?

Valla, helal olsun Kartal’a, ikinci yarıda sahaya formasının ağırlığını koydu, tam tamına 67 dakika on kişi oynadı, 1-0 mağlubiyetten öne geçmeyi başardı. Önce Vagner Love, bir dakika sonra Lens, Kartal’ı üstünlüğe taşıdı. Ne var ki, Kartal’ın üç puanlık hevesi kursağında kaldı! Geriye düşen ev sahibi tüm hatlarıyla yüklendi, 90+4’te Hurtado maçın skorunu belirledi. Evet, Konya’da tam 4 gol vardı. Bir kırmızı, 13 de sarı kart çıktı. Hakemin kartlarının hepsi doğru mu, tartışılır. Oyunu kontrol edecek diye vara-yoğa kart çıkardı.

Rıza hoca aldığı maçı verdi - Erman Toroğlu (Sabah)

ÖNCEKİ günün adamı Fatih Terim'di... Dünün adamı Rıza Çalımbay... Birisi artı, birisi eksi yönde. Konya-Beşiktaş maçı 2-2 ise Rıza Çalımbay'ın eseridir. Takım böyle idare edilmez! Sahanın en iyi oynayan adamını, Konyaspor'u yönlendiren adamını ilk değişiklik olarak dışarı alıyorsun. Şenol Güneş'e sorsan "Hangisini alayım?" diye "Milosevic'i al" derdi. Şenol Güneş de akıllılık yaptı Quaresma atılacaktı onu oyundan aldı.

Aslında atılabilirdi de... Bakınız Çalımbay o değişikliği yaptı, Güneş hamlelerini yaptı, iş ne hale geldi! Rıza Çalımbay'ın yaptığı iş olacak değil. Rakip 10 kişi oynuyor. Tamam Rıza hoca takımı koşturuyor ama başka şeyler de lazım. Dün aldığı maçı verdi.

Geriye yaslanmak niye? - Metin Tekin (Sabah)

MALMÖ mağlubiyeti sonrası, Konya deplasmanı Beşiktaş'ın kendini anlatması ve ligdeki konumunu belirlemesi açısından önemliydi.

Beşiktaş'ın oyun başlangıcına baktığımız zaman bana göre en ideali, Atiba ve Medel'den birini kenarda tutup Oğuzhan ile maça başlamaktı. Oğuzhan ile Ljajic'i birlikte kullanmak, Beşiktaş'ı şampiyonluk dönemlerindeki etkili ve üretken oyununa döndürebileceğini düşünüyorum. İlk yarıdaki oyunun ardından neden Pepe ile uzun top kullanımına dönüldüğünü anlamak zor. Beşiktaş'ın ilk yarıdaki yanlışıydı bence. Çünkü oyunun geniş alanlarda ve mücadele gücü üzerine oynanması Konyaspor'un isteğiydi. 28. dakikada Vida atılıp 10 kişi kalmasına rağmen Beşiktaş iyi mücadele etti. Maçın son bölümüne girilirken de beceri ve oyuncu kalitesiyle oyunu 2-1 e getirdi... Özellikle Lens ve Gökhan Gönül'ün sergilediği performans Beşiktaş'ın maça tutunup, öne geçmesinde etkili oldu. Ama kalan bölüm 10 kişi olan Beşiktaş'ın oyunu bitirmesine yetmedi ve golü yedi.

Tam da oyun elinizdeyken Love çıktı, Roco girdi. Bu da geriye yaslanıyorsun demek. Böyle bir klişeyi yapmak zorunda mıydınız?
Günün sonunda 28. dakikada 10 kişi kaldım, 1-0 mağluptum, sonunda berabere bitirdim karlıyım diyebilirler ama maçı 2-1 getirdikten sonra buna tamamdır demek Beşiktaş için kolay değil.

Ressam Bob değilim - Ertem Şener (Fotomaç)

41 derece ateşler içinde, boğazları şişmiş, gözleri kanlanmış, yataktan çıkamayan, bir battaniye değil on yorganla yatan bir hasta gibi Beşiktaş. Şenol Güneş hoca artık farklı bir reçete hazırlamalı takımına.
Yoksa ameliyat başlar! Yoğun bakıma alırlar siyah beyaz ne varsa.
Beşiktaş'ı çözdüler. Bütün lig çözdü.
Avrupa da çözdü. Anadolu da çözdü.
Konsantrasyon sıfır. Motivasyon sıfır. İnanç sıfır. Vida geçen sezon, hiç mi ders çıkarmamış Bayern Münih deplasmanında gördüğü kırmızı karttan? Onun yüzünden yerle bir olmadı mı takım? Konya'da da daha ikinci dakikada kart ve sonrasında ceza sahası içinde voleybol oynar gibi kalkan el! Dünya kupası finali oynamış bir takımın oyuncusu bunu yaparsa, alttan gelen Alpay'lar, Fatih'ler ne yapar?
Yaparlarsa da kim ne diyebilir?

***

Ya Ljajic? Biri Ljajic'e U21 takımındaki Oğuzhan'ı göstersin.
U21! Oğuzhan Aydoğan! 10 numara oynuyor ve santrafor olmamasına rağmen, gol krallığına koşuyor. 7 maçta 5 golü var U21'de. Ljajic ile aynı mevkide oynuyor!

Takım birbirinden çok uzak saha içinde. Yaş ortalaması, Avrupa liglerini bile geride bırakacak neredeyse! Dede gibi bir takım Beşiktaş. Böylesine yaşlı bir takımın, bu kadar kopuk olur mu defans ile hücum hattı arası? Aynı şekilde yaş ortalaması yüksek olan Başakşehir'i hiç mi izlemiyor siyah-beyazlı teknik heyet? Avcı hoca bulmuş yöntemi; kısa paslar, birbirine yakın oynayan futbolcular, sahanın boyunu kısaltan bir anlayış.

Bu yazı 60.dakikaya kadar böyle yazıldı. Bu düşüncelerle kaleme döküldü. Son 30 dakikada olanlar, yaşananlar, siyah-beyazlı takımın çabası, yukarıda yazılan hiç bir kelimeyi bana sildiremedi!
Skor yazarı değilim.

'Ressam Bob' hiç değilim. Bana ayrılan köşemde, 'şuraya hiç bir hevesi kalmayan birilerini çizdim!' Hiç bir zaman göz boyamadım;
Şenol Güneş'in eskiyen fırçası ve kullandığı boyalar değil, yaptığı resim çok kötü..

Senin için hazırladığımız haberler