Babalarının izinden... Babalar ve oğulları!

Bir baba oğluna nasıl bir miras bırakabilir? Yeteneğinin dışında... Efsane futbolcuların oğlu efsane olabilir mi? İşte bu soruların yanıtı dünya futbolunda sayısız örnekle anlatılıyor. Onlardan bazılarını Ajansspor olarak sizler için derledik. Babalar ve oğulları!

Martin Max, Mönchengladbach, Schalke, 1860 Münih ve Hansa Rostock gibi takımlarda oynadı. 1995 yılında Almanya Kupası’nı kazandı. 2000 ve 2002 yıllarında gol kralıydı.

Philipp Max ise babasının aksine savunmada oynuyor. Schalke altyapısında kendini gösteren Philipp Max, 23 yaşında ve Augsburg’da top koşturuyor.

Pal Dardai, Alman futbolunu takip eden hemen herkesin adını duyduğu bir isim. Futbolculuk döneminde Hertha Berlin ile adı özdeşleşen isimlerden biri olan Dardai, şu sıralarda kariyerine teknik direktör olarak devam ediyor.

Palko Dardai, babasının izinden gitti ve orta sahada oynuyor. 18 yaşındaki yetenekli oyuncu, gelecek vaat eden isimlerden biri olarak gösteriliyor.

Maurizio Gaudino, 294 maçta 48 gol… Yolu 1999-2002 yıllarında Antalyaspor ile de kesişmişti. Futbolculuk döneminde bir orta saha oyuncusu olan Gaudino, Stuttgart, Eintracht Frankfurt, Basel, Bochum gibi ekiplerde oynadı. Şu sıralarda teknik direktörlük görevini üstleniyor.

Gianluca Gaudino, profesyonel oldu ama beklentilerin biraz uzağında kaldı. 20 yaşındaki orta saha oyuncusu, Bayern altyapısında oynadıktan sonra St Gallen’e kiralanmıştı. Almanya Milli Takımı’nda ise çeşitli yaş kategorilerinde milli oldu.

Mehmet Scholl denilince akla kuşkusuz bir Bayern Münih efsanesi geliyor. Bundesliga’da çok iyi işler yapan Scholl, Bavyera ekibinde 334 maçta 87 kez ağları sarsmıştı. O da Bayern altyapısında teknik adamlık yaparak futboldan kopmadı.

Lucas Scholl de yetenekli bir oyuncu. Babasıyla sürekli karşılaştırmalar yapılması onu çok üzdü. Yeteneğini disiplinle birleştirip daha iyi neticeler alınabilecekken biraz beklentilerin uzağında kaldı denilebilir.

Richard Golz, Almanya’da bilinen kalecilerden biriydi. 1,98’lik boyu ve etkinliği halen hafızalarda. Hamburg ve Freiburg taraftarlarının zihninde Richie olarak kaldı. Hamburg altyapısında ve Hertha Berlin’de kaleci antrenörlüğü yaptı. Son olarak ise Romanya Milli Takımı’nda Daum ile birlikte çalıştı.

“Armut dibine düşer” derler. Jakob Golz de babasının izinden gitti. Henüz 18 yaşında ama refleksleri sağlam görünüyor. Richie ile kıyaslama yapılır mı? Şu an için değil ama ileride neden olmasın…

Bernd Hobsch, Werder Bremen, 1860 Münih ve Nürnberg’de kendini kanıtlamıştı. Bundesliga’da 150 kez oynadı ve 51 kez gol sevinci yaşadı. O da bir teknik adam olarak yoluna devam ediyor.

Patrick Hobsch da babası gibi bir avcı. 22 yaşındaki futbolcu, ilerleyen yıllarda daha da adından söz ettirebilir.

Franklin Bittencourt, bir Brezilyalı eski golcü… Güney Amerika futbolunun, yolu Almanya’dan geçen isimlerinden biri olan Bittencourt, 2010’dan sonra futbolu bıraktı. Sambacı, kariyerine yardımcı antrenör olarak başladı ve daha sonra Energie Cottbus’un U-17 Takımı’nın başına geçti.

Evlat Leonardo Bittencourt 1993 yılı Aralık ayında doğdu. 2015’ten beri sıkı bir şekilde isim yapmaya çalışıyor. Cottbus altyapısında iyi bir görüntü çizdikten sonra Dortmund’a transfer oldu ve sarı-siyahlılarda altyapıda oynadı. Daha Hannover ve sonrasında Köln ile kariyerinde yeni bir sayfa açtı. Orta sahada oynuyor ama babası kadar yetenekli olduğu söylenemez.

Andreas Köpke, kaleci denilince akla gelen isimlerden biriydi. Almanya ve Fransa’da kariyer yaptı ve futbolu bıraktıktan sonra Almanya Milli Takımı’na hizmet ediyor. 2004 yılından beri Almanya Milli Takımı’nda kaleci antrenörlüğü yapıyor. Futbolcularla olan ilişkisi ise tartışmaya açık. Yıllar önce Bayern’de Elber’le yaşadığı diyaloglar uzunca süre konuşulmuştu.

Pascal Köpke, babasının başaramadığı her şeyi başarmak istiyor. 21 yaşındaki Pascal, Erzgebirge Aue’de fena bir görüntü çizmedi. Karlsruhe’de çok şans bulamadı ama Aue’de 47 maçta 20 gol fena bir performans olmasa gerek…

Ulf Kirsten’i unutabilmek ne mümkün… Bayer Leverkusen’de 350 maçta 181 gol kaydetmişti. Dresden’deki performansı da akıllarda. Teknik adamlık kariyerine ise Bayer Leverkusen altyapısında devam etti.

Benjamin Kirsten ise atan değil, tutan olmayı tercih etti. 29 yaşındaki kaleci Dynamo Dresden, NEC Nijmegen gibi ekiplerde oynadı. Daha sonrasında ise Lokomotiv Leipzig’in teklifine “evet” demişti.

Souleymana Sane, 174 Bundesliga maçında 51 gol atmıştı. Nürnberg, Wattenscheid gibi ekiplerde görev aldı. Senegalli yıldız da  teknik direktörlük yapan eski futbolcularından…

Leroy Sane ise babasından çok daha iyi yerlere geldi desek yeridir. Sane, ofansif orta saha ve kanatta oynuyor. Schalke’deki kariyerinden sonra Manchester City ekibine transfer oldu. 21 yaşındaki yıldız, Milli Takım tercihini ise Almanya’dan yana kullandı.

Peter Schmeichel, Danimarka futbolunun gelmiş geçmiş en iyi kalecilerinden biri… Manchester United formasıyla çok başarılı maçlar çıkardı. Dünyanın en iyi kalecisi olarak gösterildi. Manchester United ile Galatasaray arasındaki maçta spor spikeri Ümit Aktan, “Schmeichel değil, bütün Michael’ler gelse o golü çıkaramazdı” diyerek kulaklarını çınlatmıştı.

Kasper Schmeichel Premier Lig’de şampiyonluk yaşadı. O da babasıyla sürekli kıyaslanan futbolculardan biri olarak kayıtlara geçti. Leicester City ekibinde Ranieri’nin de vazgeçilmezlerinden olmuştu. 30 yaşındaki Schmeichel, efsane olma yolunda ilerliyor.

Patrick Kluivert, gol konusunda uzmanlardan biriydi. Hollanda futbolunun efsane golcüsü, Ajax, Milan, Barcelona, Newcastle United, Valencia, PSV ve Lille’de muazzam işler yaptı. Son olarak PSG’de Futbol Direktörü olarak görev aldı ama Kluivert, olaylı bir şekilde Fransız ekibinden ayrıldı.

Kluivert’in oğlu dediğinizde elbette aklınıza yetenekli bir oyuncu olduğu düşüncesi gelecektir. 18 yaşındaki Justin Kluivert de Ajax genç takımında yaptıklarıyla hakkını veriyor. Golcü değil ama kanatta iyi şeyler yapıyor. Bazı pozisyonlara bir reaksiyonu var ki babasının kopyası…

Cesare Maldini, İtalyan futbolunun efsanesi. Tabi ki Milan’daki yeri ayrı. Milan, Parma, İtalya ve Paraguay’da teknik adamlık yaptı. Defanstaki duruşu, herkese örnek oldu. 84 yaşında yaşamını yitirdi. Elbette ardında koca bir miras bıraktı : Paolo Maldini…

Paolo Maldini, her teknik adamın kadrosunda mutlaka görmek istediği bir defans oyuncusuydu. Aktif futbol kariyerinde Milan’da efsane oldu, ölümsüzleşti. Futbolu bıraktı ama sayısız kupa kazandı. Maldini soyu devam ediyor : Christian Maldini. O da Milan efsanesi olmak için uğraş veriyor.

Johan Cruyff, Barcelona ve dünya futboluna kattıklarıyla biliniyor. Tarif etmesi zor bir adam. Futbolculuk döneminde yaptıkları bir kenara, Barcelona’ya kattıkları uzun yıllar konuşulmaya devam edeceğe benziyor. Ajax ve Barcelona taraftarları kendisini hiçbir zaman unutmayacak. Tabi ki dünya futbolu da…

Jordi Cruyff da orta saha mevkisinde oynadı. Barcelona B ve A takımı, Manchester United, Deportivo… Kariyerinde teknik direktörlük yaparak devam etti ve ardından 2010 yılında Sportif Direktör olarak bambaşka bir noktaya sürüklendi.

Zinedine Zidane, bir futbolcuda olması gereken hemen hemen tüm özelliklere sahip bir yıldızdı. Efsaneler arasında yer almaması imkansız. Şu sıralarda bir teknik direktör olarak futbola hizmet ediyor.

Zidane’ın oğlu Enzo Fernandez de kuşkusuz dikkat çeken isimlerden biri. Yetenekli bir babanın, yetenekli oğlu olan Enzo, Real Madrid altyapısında şimşekleri üstüne çekmişti. 10 numaralı formayı terleten Enzo da orta sahada oynuyor.

Futbolculuk döneminde bir defans oyuncusu olan Danny Blind, Ajax ve Hollanda Milli Takımı’nda görev yaptı. Zaman zaman çok eleştirildi. Blind, son olarak Hollanda Milli Futbol Takımı’nda görev yaptı.

Daley Blind, Manchester United takımında görev aldı. Defansif özellikleriyle ön plana çıkan futbolcu, 27 yaşında ve hatırı sayılır bir hayran kitlesine sahip. Hollanda Milli Takımı’nda da etkili isimlerden biri olarak dikkat çekti.

YASAL UYARI : BU GALERİ AJANSSPOR.COM TARAFINDAN YAPILMIŞTIR. KAYNAK GÖSTERİLMEDEN KULLANILAMAZ...