AJANSSPOR-HABER
Fenerbahçe Kulübü'nün hukuktan sorumlu yönetim kurulu üyesi Alper Pirşen; harcama limitleri, Bankalar Birliği anlaşması, Max Kruse, Kumpas davası, 3 Temmuz davası ve 29. şampiyonluk ile ilgili konuştu.
Son dakika Fenerbahçe haberleri... TFF Süper Lig ekiplerinden Fenerbahçe Yönetim Kurulu Üyesi Alper Pirşen; Bankalar Birliği anlaşması, Alman oyuncu Max Kruse, 29. şampiyonluk, harcama limitleri, Kumpas ve 3 Temmuz davası hakkında açıklamalarda bulundu. Detaylar haberimizde...
AJANSSPOR-HABER
Fenerbahçe Kulübü'nün hukuktan sorumlu yönetim kurulu üyesi Alper Pirşen; harcama limitleri, Bankalar Birliği anlaşması, Max Kruse, Kumpas davası, 3 Temmuz davası ve 29. şampiyonluk ile ilgili konuştu.
Radyospor'da yayınlanan Ters Köşe programında Aygün Özipek'in sorularını yanıtlayan Pirşen, "Limitler tamamen matematiksel hesaplama yöntemi ile belirleniyor. Bugün mevzuatına baktığımız zaman talimatı okuduğunuz zaman bu çıkan limitler o mana da doğru. Hep ısrarla söylediğim şey biz talimatın özü yanlış diye bunu anlatmaya çalışıyorduk. Hatırlayın ağustos ayında yaptığımız çıkışta da federasyon bu zamana kadar laf ebeliği yapıyor, biz hesaplayamıyor değildik. Bu rakamların nasıl hesaplanacağını en iyi Fenerbahçe Kulübü biliyor. Bu konuda çok rahattık. Hatta TFF'nin birçok yöneticisine anlatmak durumunda kaldık. Bazı şeyleri böyle açık açık belirtmek zorunda kaldık.
Burada Kasımpaşa'nın itirazı da farklı bir şey. O diyor ki ben bir şirketim, sermaye koyuyorum bunu futbola harcamama müsade etmiyorsunuz diyor. Bir ticaret gözüyle bakıyor, çok da haklılar kendi nazarında. Futbolu bir yatırım olarak görüyorlar, bunun karşılığında da koyduğu parayı şirkete futbola harcayabilmek istiyor. Sistem buna engel oluyor. Parasızlığı düzenlemeye çalışırken parası olanı da baskı altına alan bir sistem oldu.
Bizde de aslında gelir olarak 1 ya da 2'yiz. Muhtemelen 1'iz. Dolayısıyla limitler konusunda rakiplerimizden farkımız olmaması hatta önde olmamız lazım diye bekliyorduk. Olması gerekir normal şartlarda. Ama bu bankalara olan borçların ana para ödemeleriyle ilgili bir fark vardı. Onların ötelenmiş borçları vardı. Borç yine var ama bu borç o sene herhangi bir yansıması gözükmediği için ileriye yığılmış bir borç olduğu için hesaplamadan düşülüyordu. Dertleri 1-2 sene öteleyen bir sistem. Suni bir sistem ve gel bankalarla sorununu bir şekilde çöz o zaman limitlerin açılır mesajı olan bir yapı var" dedi.
Açıklamalarına devam eden Pirşen, "Sizin de bildiğiniz üzere yapılandırma konusunda geçen sene çekincelerimiz vardı, bu sene ise olumlu gelişmeler oldu. Bir de alttan gelen takımların durumlarıyla ilgili de aslında bu limitler konusunda bir yanlış algı var. Açıklandığı sıradaki limitler sizi sezon sonuna kadar sizi bağlamıyor. Sezon içinde daha fazla gelir elde ettiğinizde limitlerinizi arttırabiliyorsunuz. Başka gelirler elde etmeniz lazım. Onun dışında Kasımpaşa'nın itirazı da o konuda haklıydı. Onlar da diyor ki ben gelir elde ediyorum, borcum yok, harcım yok. Borcu olmayan bir kulüp olarak benim niye elim-kolum bağlı. Onların da bakıç açısı buydu. Yeni çıkan takımlar açısından da yayın haklarından gelen ve TFF'den bazı garanti paralar sadece yansıtılıyor. Daha yeni çıktıkları için. Daha önce modellenmiş gelirleri olmadığı için ligde onlara da fix asgari bir rakam tespit ediliyor. Onlar da sezon içinde gelirlerini artırarak limitlerini yükseltiyorlar.
Delecek sözü tabii manşet oldu. İnsanlar bu tip şeylere takılıyor. Şu var. Sonuç olarak Allah'tan zaman bizi haklı çıkartmış oldu. Bunun yöntemleri var. Biz bir kere kamuoyuna da açıkladık o tarihte. Bazıları anlamayarak bizimle dalga geçtiler. Anayasa Mahkemesi, AİHM yolları var dedik ve orada yatırımcının etkilenmesinden bahsettik vs... Biz bu savunmamıza çok güveniyoruz. Bu bir süreçti. Maalesef mali ve sportif olarak bu sene başında biraz tatmin etmeyebilirdi ama uzun vadede kazanacağımıza inandığımız bir farklı bir konuydu. Konulardan biri buydu.
Sonuçta Bankalar Birliği ile bir noktada anlaşabileceğimizi umuyoruz ki şu anda tam net bir anlaşma olmasa da bankaların da sağ olsunlar destekleriyle bu sene ki krizi ötelemiş olduk ama talimattaki sorun giderildi mi, hayır aslında giderilmedi. Talimattaki o sorunları öteleyen maddeden biz de faydalanmış olduk. Dolayısıyla şu anda medyada, sosyal medyada yaratılmaya çalışılan o garip algıyı da bu vesile ile cevaplayalım. Rakiplerimiz gözünden kazan doğururken güzeldi ölünce kimse inanmadı. Baktığınız zaman sizin de yüksek limitleri ötelenmiş borçları. Biz de aynı yönetmi uyguladık, farklı bir şey yapmadık. Samimi söylüyorum kendi taraftarımıza da bunu samimiyetle açıklayayım. Biz sihirbazlık yapmadık. Biz mevzuattaki bu imkanı, şartları zorlayarak, bankaları ikna ederek onların da desteğiyle kullanmış olduk. Rakipler açısından da söyleyim hiçbir alavere dalavere yok.
Gelirlerde birinciyiz, bankalarla olan sorunumuzu diğerleri gibi ayn noktaya getirdiğimiz zaman da otomatik olarak gelirlerimiz müthiş yükseldi. Fenerbahçe eğer bir sihirbazlık yaptıysa burada özellikle başkanımız, Emre Belözoğlu, arkadaşlarımız ve tüm bu konuda ilgilenen profesyonellerimiz, hukuk departmanı vs... Müthiş bir doğru çalışma yaptık. Çok bilimsel bir çalışma yaptık. Biz şunu yaptık. Bi bir pozisyondan yolladığımız eskinin çok şişkin sözleşmeli oyuncusu yerine iki oyuncuyu getirip daha düşük maliyete tamamladık. Yani sihirbazlık bu.
Biz kaliteli futbolcuları Türkiye'ye davet edip, bu rakamlar ödenmiyor ama biz size şöyle bir hikaye sunabiliriz diye ikna ettik. Anlatılan rakamların hiçbiri yok. Bunu daha önce de söyledik. Halen daha rakamlar Türkiye gerçeklerine göre yüksek ama bir günden bir güne bunu değiştiremiyoruz. Çünkü menajerler Türkiye'ye gelip oturdukları zaman çok farklı beklentilerle geliyorlar.
Artık buranın bir Arap Ligi, Katar Ligi olmadığını anlattık. Buranın mücadeleci bir lig, göz önünde olan bir lig olduğunu anlattık. Bu ikna yoluyla futbolcular Türkiye'de uçuk-kaçık paralara değil ama rekabetçi bir ligde oynamak için, belki halen daha Avrupa'dan bir tık ederinin üzerinde bir rakamlar veren bir lig olduğuna ikna ettik.
Bizim şu an oyunculara verdiğimiz paralar gerçekten çok makul. Yani en azından bu bahsettiğimiz 45-50-55 milyon bandına takımı indirirken takımı daha kaliteli bir takım haline getirdik. Bu bence esas büyücülük mü dersiniz mucize mi dersiniz... Başarı esas burada.
Yoksa limitlerde en ufak bir usulsüzlük, hile, hurda aranmasın. Onlara ne uygulanıyorsa bize de o uygulanıyor.
Limitler açıklandığında rakiplerimizin durumunu gördüğümde dedim ki; çok limitler gözüküyor ama onlar transfer yapamayacak pozisyonda. Çünkü onların giderleri çok daha şişkin. Bunu biliyorduk. Bizim kadromuzda çok fazla oyuncu gitti. Giden oyuncuların birçoğu 4 sene öncenin o çok şişkin kontratlarına sahip oyuncularıydı. Dolayısıyla onların yerine yeni Fenerbahçe gerçekleriyle makul bir şekilde, doğru insanlarla, doğru rakamlarla doldurmuş olduk. Esas başarı budur. Bu kadro 1-2 sene içindeki daha bir adım sonraki de altyapısını sağlayabilecek bir kadro. Oyuncuların ederini aldığı, dolayısıyla kulübün elini başka hamleler yapmasına müsade eden bir pozisyonda. Biliyorsunuz, şu anda o hamleleri yapamayan kulüpler oldu. Oyuncu elden çıkartmak da bir meziyet haline geldi. Bunun için de makul kontratlar vermeniz lazım. En önemli şey bu.
Bankalar Birliği ile ilgili detay veremeyeceklerini belirten Pirşen, "Bankalar Birliği ile ilgili detay veremeyiz ama 2+10 konuşuluyordu o çok doğru bir projeksiyondu, yani kulüpleri doğru bir yönetim tarzıydı. Toplam 2 sene sonunda borcun kontrol edilebilir bir seviyeye indirilmesi veya hatta tamamen sona erdirilmesi eğer işler yaver giderse mümkündü.
Şimdi 2+7 konuşuluyor. Bunda da biraz daha sık bir disiplinle başarıya ulaşılabilir diye düşünüyoruz. Burada futbolcu gelişiminden elde edilecek paralar çok önemli. Orada beklenmedik sürpriz gelirler elde edilirse 2+7'nin de içine eklenebilir. Bir de bugün bahsettiğimiz başarı olarak 50 milyon Euro'ların da belki 30-35'lerin altına inerek Türkiye'de gerçek bir futbol piyasası yaratacak. En azından Fenerbahçe'nin yeni standartları budur mesajını doğru verdiğimizi düşünüyoruz. Sadece oyuncularımıza değil, dışarıdan gelecek potansiyel oyunculara, menajerlere vs. Fenerbahçe'nin mantalitesi artık budur diye mesaj verdiğimizi düşünüyorum.
Anayasa Mahkemesi'ne yaptığımız başvuru daha teknik bir başvuru. Eğer ihtiyaç duyulsaydı AİHM'e gitme projemiz vardı. Ama şu anda oluşmuş bir zarar olmadığı için şu an için bunu yapmamız gerektiren bir şey yok. Ama bankalarla bahsettiğimiz iyi giden görüşmeler de bir terslik yaşanırsa, eğer önümüze bir problem çıkarsa... Allah göstermesin öyle bir pozisyona geleceğimizi zannetmiyorum. Ama halen daha talimattaki hataların olduğu gerçeği değişmedi. Sorunumuz çözüldü diye de hakkın, hukuğun yolundan hemen caydık demeyiz. Başka bu durumda kulüpler var. Gerekirse bildiklerimizi, öğrendiklerimizi onlarla da paylaşırız.
Biz federasyonun talimat çıkarırken artık keyfi değil hukuki davranması gerektiğini düşünüyoruz. Bu konuda uyarılarımızı yaptık. TFF'ye talimatın sakıncalarını, oluşabilecek zararları vs. özetleyen gerekli şeyleri de yolladık. Bir geri dönüş almadık. İhtiyaç duyulduğu halde hukuk savaşımız devam edecek" diye konuştu.
3 Temmuz ve Kumpas davasına da değinen Pirşen, "Orada çok yakın tarihte 6 Kasım'da 3 Temmuz dosyasının bir duruşması var. Orada Yargıtay'dan dönen dosyas, yanlış anlamaları engellemek için. Daha önce söyledik. Bu suni bir dönmeydi. Korkulacak, kaygılanacak bir şey yok demiştik bu konuda. Orası kendi mecrasında ilerliyor.
Kumpas dosyasına da 9-20 Kasım arasında uzun bir duruşma haftası olacak diyebilirim. Böyle bir gelişmeler olduğunda takip edeceğiz, ama orası biraz daha uzun sürebilir. Çünkü çok fazla daha dinlenmesi gereken kişi var. Şimdilik anladığım kadarıyla 1 seneye yayılacak bir süreç bekleyebiliriz orada da. Ama 3 Temmuz dosyasında olumlu gelişmeler umut ediyoruz.
Fenerbahçe'de işler belli bir vizyonda yürüyor. Kulübün geçmişten gelen bir sürü davası var. Bir sürü konu var. İnşallah gelişmeler oldukça da aktarırız. Biz neler yapılabilirizi 360 derece kontrol ediyoruz. Burada çok klasik yöntemlerin dışında da neler yapabiliriz. Türkiye'de bir şekilde kararlar doğru gitmezse, sonuç almada bir sorun yaşarsak veya çok uzarsa o zaman bu sıra dışı yöntemi her zaman kullanacağız. Kulüp olarak bu tür yöntemleri masaya koyuyoruz ki herkes kendine bir çeki düzen versin" dedi.
Transfer cezası iddialarına da değinen Pirşen, "O bahsettiğiniz arkadaşı sonradan üzülerek takip ettim. Kendini savunurken, avukatıma sordum ben borsada bir gelir elde etmedim, spekülasyon kayırmam, ceza almam deyip... Yani kendi söylediğine o kadar inanmıyorki başına bir iş gelir mi diye hemen araştırmış, korkmuş. Kendi söylediğine bu kadar inanan adam, "zaman beni haklı çıkaracak göreceksin", sonra başıma bir iş gelir mi diye sormuş.
O cümlenin tamamen uydurma olduğunu şöyle diyebilirim. Transfer yasağını UEFA veremez FIFA verir. Bu arkadaş UEFA transfer yasağı verecek diye kendi kendine bir mevzuat uydurmuş.
Dolayısıyla biz raporu okur okumaz görünce gülümsedik sadece. Takip ettiğimizi biri değil. Ama ne oldu? Ortalığı karıştırdı. Fenerbahçe iyi bir yola girdiğinde, görüyorum ki Fenerbahçe'yi sevmeyenler temenni haberleri yapıyor. Böyle bir riskimiz yok, böyle bir davranışımız da yok. Ceza gerektirecek herhangi bir vakamız da yok.
Fenerbahçe her şeyi şu anda yolunda yürütüyor. Gerçekten aklı başında adımlar atmaya çalışıyoruz. Ufak sorunlar oluyor mu ama onları da çözüyoruz. Ama böyle bir usülsüzlük ve transfer yasağı gerektirecek gibi böyle şeyler yok" açıklamasını yaptı.
"Max Kruse ile ilgili durum nedir?" sorusuna Pirşen, "Geçen bununla ilgili bir açıklama yapmıştık. Max Kruse dosyasında da her 2 taraf da karşılıklı dava açtı. Biz 17 milyon Euro civarında bir tazminat talebinde bulunduk. Max Kruse de sözleşmesinin geri kalan ücretlerini istedi. Bu çok sıra dışı bir dava. Bu davada şu taraf haklı demek çok zor. Biz kendi haklılığımıza inanıyoruz. Orada birkaç detay var, oyuncunun kötü niyetli davrandığına emare. Biz bunlar üzerinde yoğunlaştık. Biz uzlaşma noktası ararken oyuncu pandemi döneminde indirim beklentilerini konuşurken oyuncu bir anda apar-topar benim ücretlerim ödenmeyip deyip bir anda çekip gitti. Bizim pandemi öncesi hiçbir borcumuz yok. Peşinat dahil tüm ödemelerimizi oyuncuya yapmışız. Orada bir sıkıntı yok.
Normal şartlarda kitabına baktığımızda futbolcunun yüzde yüz haklı gözüktüğü ama bu özel durum nedeniyle FIFA'nın da yayınladığı tasviye kararları ışığında oyuncu iyi niyetle hareket etmedi. Burada da İsviçre hukuğu uygulanıyor. Türk hukuğuna benzer. İyi niyet de burada çok önem taşır.
Biz burada oyuncunun sözleşmeden kurtulmak amaçlı bu girişimi yaptığını ortaya koyacak bir sürü delil koyduk. Bir FIFA kararı olacak. Ondan sonra karardan memnun olmayan kim olursa inşallah biz olacağız. Bir de CAS aşaması olacak. Takriben 1 yıllık bir süreç sonunda sonuçlanır.
Bire bir aynı dava yok. Bildiğim kadarıyla Göztepe'nin bir dosyasıvar. Ama ne durumdalar bilmiyorum. Bir de Beşiktaş'ın yanlış hatırlamıyorsam Victor Ruiz ile ilgili bir dosyası vardı. İçerikleri tam aynı mı bu yüzden yanlış bir şey söylemek istemiyorum. Benim de basından takip ettiğim ve duyduğum şeyler" ifadelerini kullandı.
Son olarak 29. şampiyonlukla ilgili konuşan Pirşen, "Orada bir başvuru yok. Orada bir hassasiyet var. Biliyorsunuz Tahkim Kurulu burada son mecri diye insanlar bir hassasiyet içindeler. Aslında biz de öyle yola çıktık. Bizim de bir tane kurşunumuz var onu doğru atalım diye. Ama dosyamız uzun zamandır orada.
Bu konuda özellike yönetim kurulu üyemiz Metin Sipahioğlu çok emek vermiş bir arkadaşımız. Belki de bu konuyu hepimzin ciddiye alıp uyanması konusunda emeği müthiştir.
Büyük oranda onun çalışmasıdır. Onu da onore etmeden olmaz. Biz de burada hukukçu olarak Tahkim Kurulu'nun ötesinde bir yolumuz var mıyı düşündük. Şimdi yıldız konusunda çok basit bir açıklama yapacağım.
Yıldız konusu; TFF'nin kabaca eşofman talimatı diye bir talimatı var. O talimattan doğan bir hak. Yani öyle abartıldığı kadar bir şey yok. Aslında formanda, eşofmanda, nerede neler olabilir kısmında diye belirtilmiş bir tane husus konusu. Fenerbahçe'nin 29 tane şampiyonluğu o eşofman altında yazmıyor yok diyemezsiniz.
Biz burada çok ciddi çalışmanın içerisindeyiz. Çok yakın tarihte de başkanımıza geçen günlerde söyledim. Ben bu konuda Fenerbahçe'de yapılacak her şeyin ötesinde kendi adıma en azından verebileceğim en büyük mesaj, en büyük emek, başkanım budur, Metin'in yaptıkları üzerine buna ekleyelim. Yani yürüyelim dediğim de, yürüyün dedi.
Tam detayları anlatamayacağım ama burada sadece bir yıldız konusu yok, burada yayın haklarından eksik alınan paralar var vs. Burada bir paranın yanlış ödenmesi, yanlış aktarılması var. Bazılarına ollması gerekenden bize olması gerekenden az ödenmiş bir paradan bahsediyoruz. Haklarını alamamış bazı kulüplerden bahsediyoruz. Dolayısıyla bu da hiçbir hukuk kitabında olmayan, bir kanuna dayanmayan, keyfibir işlem olduğu için, bunun da ekonomik bir tarafı olduğu için ülke takvimine bölündüğü için orada da bir kapı olabilir mi diye baya bir odaklandık, çalışıyoruz. Var gibi.
Orayı da çok basit bırakmayacağız ve sonuna kadar gideceğiz. O 29 şampiyonluğu, zaten var olan şampiyonluğu tescil ettireceğiz. Biz onu alacağız değil, o var zaten. Ama bunun bir ekonomik de boyutu varsa, 1 lira bile varsa o 1 lirayı bile alacağız" diyerek sözlerini tamamladı.