Ahmet Ağaoğlu'ndan borç, transfer ve Rıza Çalımbay açıklaması!

26.04.2018 - 10:55 | Son Güncellenme: 26.04.2018 - 10:55

Video-Ahmet Ağaoğlu'ndan borç, transfer ve Rıza Çalımbay açıklaması!

Ahmet Ağaoğlu'ndan borç, transfer ve Rıza Çalımbay açıklaması!

Trabzonspor Kulübü Başkanı Ahmet Ağaoğlu, gündeme yönelik açıklamalar yaptı. Camiadan sabır istediklerini belirten Ağaoğlu, gelir-gider dengesinin sağlanması, sağlıklı bir altyapının oluşturulması konusunda dikkat çeken ifadeler kullandı. 

Ağaoğlu'nun AA Spor Masası'nda yaptığı açıklamalardan Ajansspor'un derledikleri şu şekilde;

Bu kadronun yeri asla burası olmamalı. Daha da yukarıda olmalı. Hedeflenen başarı bu değildi. Bu takım şampiyonluğa oynuyordu. Şampiyonluktan uzaklaşıldı. Perde hafifçe aralandı. Her gün faizle birlikte artan bir borç var. 930 milyonluk borç ortaya çıktı.

Biz ayrıldığımızda Fatih Tekke, Gökdeniz Karadeniz gibi isimler vardı. 2004’de şampiyonluğa oynayan bir kadro vardı. Bıraktığımızda 7,5 milyon dolarlık borçla bırakmıştık. Borcun yüzde 75’ini ödemiş ve elinde çok ciddi bir kadro vardı. Bir futbolcu bile bütün borcu karşılıyordu. Trabzonspor gelir gider dengesini karşılayabilecek durumdaydı. Ekonomik sıkıntı yaşamadığınız zaman, kafanız orada olmadığı zaman daha rahat oluyorsunuz. Sporun temel prensiplerinden birisi de konsantrasyondur. Yönetici de aynı şekildedir. Hedefiniz şampiyonluksa ona konsantre olmanız gerek. FIFA’dan UEFA’dan gelen cezalarla, borçla uğraşırsanız kafanız oradan uzaklaşır.

Kulüplerin borçlanma konusu hiç değişmiyor. Gelirler arttıkça borçlanma da 4-5 katı artıyor. Bugün Trabzonspor’un borcu, yıllık gelirinin 7 katı. Ürün satışı, naklen yayın geliri, sponsorluk gibi durumları da hesaba katıyorum. Kazancımızın 2-3 katı gibi bir yapımız var. Mali Genel Kurul’da ibra edenler, etmeyenler. Bütçeyi ibra etmemek gibi bir laf vardı önceki dönemlerde. Genel Kurul’da bütçeyi ibra etmemek, kulübün tarihine vurulacak en büyük lekedir. Onu değiştirmek gerek. İbra edilmeyecek bir bütçe ile Genel Kurul’a gelmek en büyük lekedir şeklinde değişmeli. Bütçe çok büyük. Bu büyüklükteki bütçeyi Dernekler Yasası’na göre götürmek mümkün değil. İnşallah Temmuz ayında tüzük değişikliğini Genel Kurul’a getirmeyi düşünüyoruz. Borçlanmanın önünü almayı istiyoruz. Borçlanmadan da başkan ve yönetim kurulu sorumlu olmalı. Şu anda canı yanan benim. Bu problemi ortadan kaldırmak zorundayız. Mali Disiplini sağlamak için uğraşacağız. Belki başka kulüpler de örnek alır ve bu modeli kullanır.

Borç 1 milyar liraya yakın. Böyle bir borcun 1-2 sene içinde ödenmesi pek mümkün değil. Gelir-gider dengesinden bahsettiğim zaman eleştiri alıyorum. Tamam futbol bir endüstri ama bir ürünün olması lazım. Otomotiv endüstrisi dediğin zaman onun varlığı otomobildir. Tarım endüstrisi de buğday, arpadır. Futbolun hammaddesi nedir? Altyapı. Bitti. Üretim olmadan endüstri olmaz. Babanız çok zenginse başka. Bir yerden para yağıyordur, tamam. Harcarsınız. Ben bir kere üretmek zorundayım. 5-10 milyon Euro bonservis ücretiyle futbolcu alıyorsan onu karşılayacak bir üretimin olmalı. Çünkü şu anda reklamdan aldığın karşılamıyor. Büyüye büyüye borç farklı bir noktaya gelmiş. Şu anda 7 katı.

Öze dönüş nedir? Aslında elindeki malzemeyi kullanış desek daha doğru. Bunu sulandırmaya çalışanlar da var. Elinde var olanı kullanmak zorundasın. Futbol bir takım oyunu. Bir kadro oluşturmak zorundasınız. Gelir-gider dengenizi sarsmayacak, bozmayacak şekilde her türlü takviyeyi yapabilirsiniz. Trabzonspor’un bir oyun karakteri vardır. Kimse kusura bakmasın. Yemeği hızlı yiyen, hızlı konuşan, horonu hızlı oynayan bir kentin insanı, orta oyunu gibi oynanan futboldan zevk almaz. Mücadeleci, yıpratıcı, hırslı, mağlubiyete tahammülü olmayan bir futbol oynadığında, yenilsen bile Trabzonspor seyircisi o yenilgiyi de bağrına basar.

Sabır istiyoruz ama bu sabrın içinde her şey var. 3-5 sene kepenk kapatmıyoruz. Sağlıklı bir mali yapı oluşturmak önemli. Sportif mücadelenin dışında kalmak bizim yapımıza ters. Trabzon insanının da yapısına ters. Beşiktaş mesela bana göre bir ölçüde başarılı oldu. Taraftar, kulübün parçası olduğunu hissettiği anda sorumluluk da alıyor. Etliye sütlüye karışmayan taraftar, şunu da alsınlar, bunu da alsınlar der. Ama kendini kulübe ait hissettiğinde öyle demez. Daha doğru gündemler oluşur. Bakış açısı da sağlıklı olmaya başlıyor. Yönetimleri en fazla baskı altına alan şeylerden biri de taraftar beklentisidir. Taraftarları doğru yönlendirmek de yönetimlerin görevidir.

Borç 1 milyar. Kimse bu borcu hemen ödemez. Kimse kusura bakmasın. Nasıl oldu da bu noktaya geldik? Geriye dönük baktığında 72 futbolcu almışız. Bu mu başarıya giden yol? Denendi, denendi, olmadı. Olmadığı yerde radikal bir karar almak zorundasınız. Bir eskiye değil, gerçeğe dönüyoruz. Futbol, Trabzon insanının yapısında var. Altın madeninin üstüne oturacaksın, ama kullanmayacaksın, ithal edeceksin. Bu duyguyu paylaşacak olan insanlarla hedefe gidersiniz. İstanbul’daki 3 kulübün yapısı, izledikleri yol farklı. Üst düzey bir yıldıza yöneliyorsunuz. İstanbul takımları da yöneldiğinde siz 1-0 geride olabiliyorsunuz. Trabzon’dan bir futbolcu Roma’ya gidecekse, İstanbul’dan binince 2 saatte, Trabzon’dan gidince 6 saat… Günün yarısı gitti. İstanbul da sürekli olarak vitrinde. Futbolcu vitrinde kalınca marka değerini yukarıya çıkarır. Spor sayfasında gündemde değilse, magazin sayfalarında yer alır. Kendisini gündemde tutuyor. Artık bunu anlamamız lazım. Trabzon'da tur atan futbolcu nerede gündemde olacak? 1 değil, 2 adım geridesiniz. O zaman farklı bir strateji oluşturmak zorundasınız.

Biz hazırı değil, gelişmekte olan futbolcuyu almalıyız. Bunları söyleyince tepki çekiyoruz. Özkan Sümer, 4 tane futbolcuyu 1.2 milyon Euro’ya aldı. Onlardan bazılarından yeteri kadar verim aldı. Marco Aurelio da onlardan biriydi. Bunu yapmak o kadar zor mu? İlle de gidip 15 milyon Euro vererek almak gerekmiyor. Çalışmak, bu işe gönül vermek lazım. 61 yaşındayım. Ben aktif olarak çalışsam çalışsam en fazla 10 sene daha çalışırım. Biz borçlu bir kulüp mü, yoksa ürettiğini satan, başarıya koşan bir kulüp mü bırakmalıyız? Biz, kentin ekonomisine de ihanet etmek istemiyoruz.

Trabzon’da doğmayıp da kulübe bağış yapanlar var. Bu kadar özverili insanlar da var. Futbolcu dinamiğini kullanarak sportif başarıya gideceksek, yol haritası buysa dinamikleri kullanacağız ve bu türbülanstan çıkacağız. Geldiğimiz ilk günde buyurun size 61 lira demedi kimse. Reklam kampanyası ile başlamayı düşünüyorduk. IBAN numarası verin dediler. 6-7 saatte 100 bin lira olmuş. Babasından 20 lira alıp yatıran da var, daha yüksek paralar yatıranlar da var.

“Babam 20 lira verdi. 5 lira harcadım, 15 lirayı gönderdim. Ben aç ve parasız gezmeye laf söylemem. Trabzonspor kendisine gelsin yeter.” diyen bir taraftarımız var. Böyle insanlarla her türlü zorluğun altından kalkarız. Kulübün Başkanı olarak konuşuyorum. Trabzonspor’un en büyük gücü camiasıdır, taraftarıdır. Bu düşünceye sahip taraftarlarla her türlü zorluğu aşarız. Bunu anlayacak insanlarla da çalışmak gerek. Futbolcularla da toplantı yaptık. Teknik kadro ve futbolcularla ilgili bir gündemimiz yok. Gündemimiz, birikmiş alacaklarınızı ödemek. Diğer kulüplere olan borçları, menajerlere olan borçları, lisansa engel borçları ödemektir. 15 Mayıs tarihine kadar ödeyeceğiz diye söz verdik. 5-6 tane futbolcu ise 30 Nisan’a kadar alacaklarımız ödensin diye ihtar çekiyor. Nereden nereye geldik. Yeni gelmiş bir yönetimin sözü var. 15 günlük tahammülsüzlük neyin nesi oluyor? Ben Trabzonspor’un kaptanıyım, para için başka bir takımın kaptanının arkasında sahaya çıkmam diyen futbolculardan geldiğimiz futbolcu yapısına bakın. Trabzonspor’u Trabzonspor yapan felsefe bu. Sürpriz olarak karşılaştığımız konu bu. 30 Nisan’da vereceğiz paralarını. Bunun da bilinmesi lazım.

180 kadar devam eden dava var. Tartışma konusu olan sıkıntıların sayısı da belki de 2 katıdır. Rodellaga’nın Akhisar kulübüyle olan ihtar konusu vardı.  Salı günü geldi. Onun önüne geçtik. Stadın açılışıyla ilgili organizasyonu yapan şirket, onun parasıyla ilgili sorunlar vardı. Orayı aradık, lütfen 1 ay daha bekleyin dedik. Stadın açılışı da bayağı olmuş. İnsanlar futbola bakarken biraz da buradan baksınlar. Deniz bitti. Bu duvar yıkılırsa hepimiz altında kalırız.

UEFA ile temaslarımız devam ediyor. Yöneticimiz Önder Bülbüloğlu 2 gündür Zürih’te. UEFA ve FIFA ile yaşadığımız sıkıntılar belli. Bunların hepsi borçlardan kaynaklanıyor. Borcun birini kapatıyorsunuz, arkadan üst üste diğerleri geliyor. Böyle dalga dalga geliyor. UEFA da ne oluyor kardeşim diyor? UEFA değil kim olursa olsun bir şey der. 1 hatır, 2 hatır, üçüncüde vur yatır diye bir laf var Anadolu’da. Gerçekçi bir mali disiplin tablosu var. İkna etmek lazım. İlişkilerin sürdürülebilir olması gerek. Yoğun çaba harcıyoruz. Transfer yasağı olan bir kulübüz. Onu da yedik maşallah. Niye yedik? Borç ödenmediği için yedik.

Zirveye oynamak durumundayız. Trabzonspor yarışın dışında hiçbir zaman kalmamalı. Elimizin rahat olması lazım. Sağdan soldan kitlenince, manevra yapamıyorsunuz. Elinizin rahat olması lazım. Elinizdeki kadroya bakın? Bazı futbolcuların maliyeti çok yüksek, bazıları düşük. Ruhlarını okşamaya çalışıyorsunuz, bana bakıyorlar. Sonra da ihtarnameyi çekiyorlar. Ben bu futbolcularla nereye varabilirim? Beşiktaş’ın yaptığı gibi, yüksek maliyetli futbolculara durumu anlatmak ve iyi bir yerde buluşalım demek gerek. Bu yapılacak tabii. Takım içindeki mali disiplinin sağlanması da önemli. Arada uçurumlar olmamalı. Takım futbolunu efektif hale getirmek için bunu da yapmanız gerek.

Sayın Muharrem Usta, 20 rakamını telaffuz etmedi. Ama kendisiyle yüksek maliyetli futbolcular konusunda görüşüyoruz. Sayın Muharrem Usta’nın bir teklifi var. Bir şekilde yüksek maliyetli oyuncularla alakalı olarak kendisi de sorumluluk almak istedi. Tasarrufun içine girme niyeti var. Kendisi de ifade etti. Şu anda henüz konuşuyoruz. Bir neticeye henüz varmış değiliz. Muharrem Usta’nın da yöneticilerin de 70 milyon TL civarında alacağı var. Bu rakamlar çok kolay telaffuz ediliyor ama kolay değil. Milan’a 10 milyon borcumuz var; Sosa ve Kucka için. Dosya da gitmiş zaten. Burak Yılmaz’ın transferinden kaynaklanan bir sıkıntı var. Çin’deki kulübe bir borç var. Futbolcuların menajerlerine borçlar var. Kısa süre içinde ivedilikle halledilmesi gereken, olası cezaların önüne geçmek için ödemeler gerek. Lisans alabilmek için ödememiz gereken paralar gerek.

Teknik konularda çalışma yapmak Asbaşkan Hayrettin Bey ve Genel Koordinatör Özkan Sümer’in çalışmaları içinde. Rıza Hoca olsun diğer konular olsun… Şu anda kafamda bir düşünce oluşmuş değil. Elimizde verilerin olması lazım. Trabzon zor bir yerdir çalışmak için. Tribünde 21 bin antrenör var diyenler olmuştu. 70 yaşındaki nineden, 7 yaşındaki çocuğa kadar herkes futbolu biliyor. Farklı şekilde de eleştirebiliyorlar. Trabzon, çalışmak için kolay bir yer değil. Karşımızdaki teknik direktörün de nasıl bir bakış açısında sahip olduğu önemli. O konuyla ilgili olarak yetkili ve sorumlular, birebir görüşmeler yapıyorlar.

Birbirinize düşman olmadığınız sürece, komşularınızla iyi geçinmek zorundasınız. Komşuların gücü birleştiğinde de farklı şeyler ortaya çıkabilir. Trabzonspor, şartlar ne olursa olsun bu sağlamak zorunda. Beni en çok rahatsız eden şeylerden biri de Trabzonspor-Rizespor gerginliği. Rizespor’un maçı vardı. Ben İstanbul’a dönmek zorunda kaldım. Pazar günü gidecektim. Bu hafta bir aksilik olmazsa gideceğim. Her türlü tepki olabilir. Trabzonspor’un sorumluluğu bizdeyse, tepkilerden kaçmayız. Tepki 1 olur, 2 olur. Karadeniz insanı kıvrak zekalıdır. Samimiyetimize inandığı takdirde sıkıntıya girmeden, bu süreci aşarız diye düşünüyorum. Aşmak zorundayız.

Ağaoğlu, tatil edilen derbiyle ilgili verilen karara ilişkin şu değerlendirmede bulundu:
"TFF'nin vermiş olduğu karar, beni hiç ilgilendirmiyor. Fenerbahçe ve Beşiktaş'ı ilgilendiriyor bu karar. Bu ikisinin derdi. Sorun onların sorunu. Şiddete gelince, yöneticilerin ağzından çıkan sözleri duyunca... Benim taraftardan beklentim farklı. Hata üstüne hata yapmaya başladığım yerde tribüne oynayıp taraftarı arkama alıp kılıcı çekip karşı tarafa saldırmaya girersem, bu işten taraftarı sorumlu tutamam. O işin günahı bende olur. Popülist politikalar izleyerek taraftarı bu noktaya getiren biz kulüp başkanları ve yöneticilerdir. Taraftar, durup dururken orada o aşırı tepkileri, şiddeti sergileyen insanlar değil. Bir şey bu insanları tetikliyor. Anlamak o kadar zor değil. Hastalıklı beyinler ısrarla anlamıyor. Bir spor yazarı, 'Şenol Güneş hastaneye gitmeden Ağaoğlu nasıl ondan önce gidiyor? Anlayamıyorum' diyor. Anlayamazsın, çünkü sende beyin yok. Anlamana için beyin olması lazım. Kafası hep farklı yerlere çalıştığı için normal şeyleri anlamakta zorlanıyor."

Futbolun ana unsurunun teknik adamların ve oyuncuların olduğunu vurgulayan Ağaoğlu, "(Başkan öl de ölelim.) mesajları geliyor. Yok arkadaşım. Kötü niyetli bir insansan bunu irtifa kaybettiğin yerde lehine kullanırsın. Taraftarın yapacağı işler bellidir. Arsenal'de Wenger 22 yıldır var. Arsenal Kulübünün başkanını tanıyan var mı? Ben tanımıyorum, belki bu benim ayıbım ama benim odaklandığım yer hocası ve öne çıkan oyuncularıdır. Varsa yok bizde başkan ve yöneticiler. Popüler olmak ucuz burada. Sonra olaylar bu noktaya geliyor. Yönetim olarak yaptığımız şey taraftarın da kulübün sorumluluğunu almasını sağlamak. Sahaya taş atıldığında gelecek ceza taraftarın da canının yakması lazım. Bunu hisseden taraftar o eylemin içine girmez." ifadelerini kullandı.

Ahmet Ağaoğlu, genç futbolcuları Yusuf Yazıcı ve Abdülkadir Ömür'ü satmayı düşünmediklerini belirtti.

Ağaoğlu, altyapının önemine vurgu yaparak, şunları kaydetti:
"Trabzonspor'un asıl kurtuluşu altyapıdan gelecek futbolcuları satmasıdır. Yurt dışından ciddi teklifler var. Biz de o konuda kararlıyız. Yusuf ve Abdülkadir'in misyonu var bu takım içinde. Satmayı düşünmüyoruz. Teklif edilen ilk etapta çok ciddi bir rakam. Her şey para değil. Altyapıdaki futbolculara bir rol model lazım. O forma hak etmeyen birisinin sırtındaysa benim için bir anlamı yok. Parayı verdik, azcık da bize ruh versinler."

Ağaoğlu, Trabzonspor'un bölgedeki komşu takımlarla iyi geçinmek zorunda olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:
"Şartlar ne olursa olsun birbirimize düşman olmadığımız takdirde komşularınızla iyi geçinmek zorundasınız. Komşuların gücü birleştiğinde ortaya farklı bir tablo çıkar. Trabzonspor şartlar ne olursa olsun bunu sağlamak zorunda. Beni, en çok rahatsız eden konulardan biri Trabzonspor-Rizespor gerginliğidir. Geçen hafta gidecektim Çaykur Rizespor maçına, İstanbul'a döndüğüm için gidemedim. Büyük bir aksilik olmazsa Rizespor maçına gideceğim. Tepki olacak diye, iki kulübün sorumluluğunu üzerine alan insanların bundan imtina edeceğini sanmıyorum. Tepki bir olur, iki olur. Karadeniz insanı kıvrak zekalıdır, fazla dallanıp budaklanmadan samimiyetimize inanırlarsa bu süreci aşarız. Aşacağız da aşmak zorundayız."

Karadeniz'in bir futbol coğrafyası olduğunu aktaran Trabzonspor Kulübü Başkanı, "Trabzon, Rize, Giresun kendi arasında sorun yaşadığında bölge futbolu irtifa kaybediyor. Samsunspor küme düşerse ne kadar acı. O gücün bir şekilde harekete geçmesi lazım. Bölgedeki takımlar birbirine omuz verdiğinde çok farklı bir tablo oluşur. Bunu yapmak zorundayız. Ülke futbolunun selameti açısından yapmak zorundayız." şeklinde görüş belir

Başkanlığa seçildiğinde 1-2 kulüp dışında diğer camialardan tebrik aldığını anlatan Ağaoğlu, "İlk tebrik Galatasaray Kulübünün başkanından geldi. Peşinden Sayın Fikret Orman'dan geldi tebrik. Diğer 3-4 kulüpten de tebrik geldi telefondan. Kulübe telgraf çekenler de oldu, 1-2 kulüp harici. Bu bir iki kulübü tahmin etmek zor olmasa gerek." şeklinde konuştu.

Ağaoğlu, medyada özellikle son Fenerbahçe-Beşiktaş derbisinde yapılan yorumları eleştirerek, şunları söyledi:
"30-35 yıldır yönetici olarak spor dünyasının içindeyim. Hep ağabeylerim vardı. Şimdi de arkadaşlarım ve kardeşlerim var medyanın içinde. Hastaneye neden gittiğimi anlayamayan arkadaş da bir spor yazarı. Doğrunun peşinden giderseniz netice her zaman, süreç uzun olsa da lehinize sonuçlanır. Fenerbahçe ile Beşiktaş arasındaki gerilimde medyanın ne kadar büyük payının olduğunu çok açık net görüyorsunuz. Maçtan sonra biri siyah birisi beyaz diyor. Fotoğraf da orada zaten. Ben siyah ya da beyaz olduğunu görüyorum. Zıt düşüncenin neden öyle dediğini de biliyorum. Herkes kendi tarafına çekmeye çalıştı. Benim tanık olduğum sahneler, olaylar var. Doğru gördüğüm şeyleri, farklı şekilde ısrarla empoze etmeye çalışanlar çıktı. Doğruyu yazanlar da çıktı. Hoş olmayan sarmalın içinde spor medyamızın yarıya yakını da var. O derbiden sonra spor adamlarının yorumlarına baksın insanlar. Yarısı siyah, yarısı beyaz dedi. Yarısının aynı şeye bakıp farklı görme durumu yok. O kadar göz bozukluğu yoktur."

Ahmet Ağaoğlu, taraftarın bağış kampanyasına sahip çıkması gerektiğini ve SMS kampanyasının da 15 gün sonra başlayacağını sözlerine ekledi.

Video-Ahmet Ağaoğlu'ndan borç, transfer ve Rıza Çalımbay açıklaması!

Senin için hazırladığımız haberler