"3-4 transfer daha yapmaları gerekiyor"

AJANSSPOR - Türkiye’nin spor ekranı S Sport’ta yayınlanan Sabah Sporu Extra programında gündemdeki gelişmeler masaya yatırıldı. Selçuk Aytekin’in moderatörlüğünü yaptığı programda Radyospor Genel Yayın Yönetmeni Barış Ertül, tespitlerini ve analizlerini paylaştı. Ertül’ün S Sport’ta yaptığı açıklamalar şu şekilde :

Fenerbahçe’nin kamp programı etkileyici görünüyor. Futbolcular adeta bir memur gibi. Toplantılar, testler, pratikteki ağır antrenman programı zaten daha önceden belliydi. Hazırlık maçlarının kalitesi bu durumun habercisi olmuştu. Aykut Kocaman, Fenerbahçe’den ayrıldığı gün başarılı bir teknik adamdı. Düzenini kurarak, Konyaspor’da destan yazarak Fenerbahçe’ye geri geldi. Kocaman, tartışmaya açık bir adam değil. Yapacakları üstünden tartışılabilir. Bu kadro yapısıyla nasıl oynayacağı tartışılıyor. Sabah, akşam antrenman ve ciddi bir çalışma olacak. Daha sonra yüksek profilli hazırlık maçlarıyla birlikte Avrupa ve lige, özgüveni, iddiası yüksek bir şekilde gireceğini öngörebiliriz. Bu, bu kadroyla nasıl olur? O tartışılıyor.

Fernandao, veteran bir forvet oyuncusu gibi antrenmana çıktı. Mehmet Ekici’nin istekli oluşu dikkat çekti. Van Persie’nin yaşı, akıllarda bıraktığı iz, problem çıkarmaya yatkın bir görüntüsü ortada. Emenike’nin Olympiakos’a gideceği konuşuluyor. Emenike’nin gitme ihtimali Fenerbahçe için bir müjdedir. Van der Wiel gider mi? Alacağı para var. Gitmeyi kabul etmez. Gitmesi Fenerbahçe’nin maliyetini düşürmek bakımından değerlendirilebilir. Şu ana kadar hep ön tarafa adam alındı. Şu ana kadarki kadro, herkese heyecan veren formasyon nasıl hayata geçebilir? Bunu konuşacağız. İlk antrenman sonrası hepsini konuşabilmek mümkün değil.

Fenerbahçe sürekli olarak üçüncü bölgeye çalışıyor. Bıraktığımız yerden Emenike’yi düşürerek başladık. Fernandao, takımın kilo ortalamasını yukarıya çekiyor. Valbuena, Mehmet Ekici, Dirar gibi transferler var. Oyuncuların çok yönlü oluşu önemlidir. Sezon içinde bu tip oyuncuları birbirinin yerine koyacaktır. Çok yönlü oyuncular elbette pozitif. Dirar ve Valbuena’nın olduğu bir kadrodan bahsediyoruz. Fenerbahçe’nin forvete ihtiyacı var. M’Baye Niang, bir forvet oyuncusu ve cazip görünüyor. Alper’i de farklı şekilde kullanabiliyorsun. Valbuena da aynı şekilde kullanılabilir. Fenerbahçe, Dirar’ı da Lens’in yerine aldı. Fenerbahçe’nin bu kadroya sağ bek alması gerekiyor. Ayrıca Volkan ve Alper’in performansına göre kadro derinliği problemi de yaşanabilir.

Topu üçüncü bölgeye getirmek adına Fenerbahçe’de operasyon yapıldı. Peki, Van Persie’nin durumu ne olacak? Ben Arfa da forvet arkası gibi oynayan bir oyuncu. O bölgede bir zenginliktir. Ben Arfa’yı alsan bile yine forvet alman gerekebilir. Ben Arfa, orta merkeze yaklaşıp top alan ve önüne rakibi alarak oynayan bir oyuncu. Stoperlerin arasında durmayı çok sevmiyor. Van Persie ile ilgili de soru işaretleri var. Doumbia ise bu işte asıl adamdır. Asıl aranan oyuncu budur. Basel’de 33 maçta 21 gol attı. Dönüp Ben Arfa’nın istatistiklerine bak… İmkan olsa hepsini alırsın. Ama bunları taşıyacak bütçe yok. İsmi geçen oyuncular arasında öncelikli olan futbolcu bence Doumbia… Çünkü Emenike’yi kadroya almadılar. Fernandao da Aykut Kocaman’ın isteyeceği tarzda bir oyuncu olmayabilir. Doumbia, öncelik ve aranan isimdir.

Footbanaut sistemini Altınordu’da görmüştüm. Bunu bize çok iyi şekilde anlattılar. Bir cihaz, topu yerden ve havadan belirli sürelerle sana gönderiyor. Sen de kontrol edeceksin ve nereden ışık yandığına bakacaksın. Sonrasında vuracaksın. “Sana bu kadar top atıldı ve sen bu kadarını hedefe gönderdin. Tutan hedeflerin bu bölgeler” diye önüne veri çıkarıyor. Hedefi ne kadar tutturduğun, neleri daha iyi yapıyorsun, bunları analiz ediyor. Pas yüzdesi, futbolcunun eğitimi ve gelişimiyle ilgili bir yatırım. Öğrendiğime ve benim gördüğüm tarihte 1 milyon Euro civarındaydı. Altınordu’nun bunları yapması tesadüf değil. Bu uzun vadeli bir çalışma ürünüdür. İngiltere, Portekiz, Almanya ve Belçika’ya ulaştılar. Yatırım yaptılar ve karşılığını almaya başladılar. Bugün ise maliyeti 100 bin dolara kadar indirmişler.F

3 büyük olarak adlandırdığımız kulüplerin her birinin 1,5 milyar borcu olmuş. Yanlış transfer ve planlamalar yapılmış. O açıdan bu sistem pahalı değil. Aykut Kocaman’ı tebrik ediyorum. Bir yerden başlamış. Ama bu altyapı için daha faydalı görünüyor. Ya da sakatlıktan çıkan oyuncular, rehabilitasyona ihtiyacı olan oyuncular bunu kullanabilir. Bu sistem daha önce gelmeliydi. Bu yatırımların zamanında yapılması gerekiyor. Bunun gibi 3-5 yatırım yapsan, altyapıdan oyuncular da çıkabilir. Footbonaut sisteminin bir tek Altınordu’da olması bence utançtır. Almanya, Hollanda gibi ülkelerde nasıl bir sistem var? Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş gibi kulüpler daha yeni keşfediyor bu sistemi. Ondan sonra da, ”Bize neden Katar’dan bir önceki durak muamelesi yapılıyor?” diye sorguluyorsun. Aslında sen de 33 yaşındaki oyuncuyu bu maliyetlere alan değil, satan bir kulüp olabilirsin. Bunları bilmiyorlar ve yapamıyorlar.

Dün ayın 27’siydi ve Fenerbahçe top başı yaptı. Sabah, akşam antrenmanlar yapılacak. Takım teorik mesaide ve çalışmalarına devam edecekler. Ciddi bir hazırlık programı olacak. Şampiyonlar Ligi seviyesindeki takımlarla hazırlık maçları oynayacaklar. Fenerbahçe, Footbonaut sistemiyle birlikte, Aykut Kocaman’ın yeni mantalitesiyle yeni bir mücadele verecek. Fenerbahçe’de karanlık bir dönem geride kaldı. Terraneo, Pereira ve Advocaat sonrası her şey sil baştan yapılıyor. Kocaman, büyük bir enkazı kaldıracak. Fenerbahçe, 1,5 aylık bu süreçte 5 senelik çalışacak. Fenerbahçeliler buna bakıp mutlu olabilirler.

Pepe, 5 milyon Euro net istiyor. Stopajını da Beşiktaş üstleniyor. 2,5 milyon Euro ise bir bonservistir. Pepe heyecan veren bir isim. Ama raf ömrü 2 yıldır. Sonrası yok. Kimseye satamazsın. Yapacağın kontrat, dolayısıyla 2 yıllık olacak. Harcadığın paranın sportif karşılığı dışında getirisi yok. Pepe son 2 yıl şampiyon olmuş bir Beşiktaş’a gelecek, eğer gelirse tabi… Geçen yıl takımların ne yaptıkları ortada. Süper Lig’deki takımlar kadrolarını güçlendiriyor. Zirve grubu kalabalık olacak. Beşiktaş bir rehavet yaşasın, arkada takımlar bekliyor. Fenerbahçe ve Aykut Kocaman’ın zamana ihtiyacı var. Galatasaray aynı şekilde. Zirve grubu dolayısıyla kalabalık olacak. Trabzonspor da şampiyonluğa oynuyor. Böyle bir durumda Pepe de rakiplere gözdağı verme anlamında önemliydi. Psikolojik kazanımlar açısından da değeri var. Ama nereye kadar? 25 milyon TL gibi bir maliyeti olacak. Şampiyonlar Ligi’ne giriş paranı Pepe transferine vermiş oluyorsun.

Beşiktaş’ın mali durumu ortada. Bu kulübün ciddi bir borcu var. Dediği yıllık faizler de ortada. Kredi de aradığın zaman risk primi diye bir şey var. İngiltere şirketine verilen kredi ile Türk şirketine verilen kredi aynı değil. Pepe’nin de ayrıca şu anda talipleri var. Daha yüksek profilli liglerden teklifler olduğunu görüyoruz. Pepe, onlara 3,5 milyon Euro, Türkiye’ye 5 diyor. Çin’e 7, Katar’dan teklif olsa 10 diyecek… Pepe transferi mali açıdan çok mümkün görünmüyor.

Adil Rami ya da başka isimler de Beşiktaş ile anıldı. Pepe bu ligin standartlarında ciddi fark yaratacak bir oyuncu. Türkiye’nin yurt dışındaki imajı açısından da öyle. Beşiktaş’a kanat oyuncusu da lazım. Aboubakar’ın durumuna bağlı olarak santrafor da gerekiyor. Beşiktaş’ın önce stoper alması şart. Beşiktaş geçen sene eliyle şampiyonluğu verseydi bu stoper zafiyetinden kaynaklanırdı. Orayı güçlendirmeleri gerek. Stopere transfer yapılmadan başka hiçbir yere bakmamak gerekiyor, çünkü önceliği burası.

Aboubakar, Beşiktaş’tan giderse büyük bir kayıp olmaz. Yerini dolduracaksın, bu da çok zor değil. Bir Mario Gomez’in yerini doldurmak zordur. Aynı şey Aboubakar için geçerli değil. Aboubakar’ı Konfederasyon Kupası’nda izlediğimde beğendim. Ama yokluğu büyük bir kayıp değil. Ne ürettiğini, istikrarını görüyoruz. Aboubakar’ın yerini 8 milyon Euro’ya dolduramıyorsan zaten bu işi bırak. 1-2 tane menajerin dudağından çıkacak şeylere bakmayacaksın. Elindeki bu parayla Aboubakar’ın yerini dolduramıyorsan, kusura bakma sen bu işi bilmiyorsun demektir.

Belhanda, Gomis ve Maicon isimleri ortada. Maicon’un ilk etap kampına yetişmesi şart değil diye daha önce görüş belirtmiştik. Sneijder’in belirsizliği olduğu yerde Belhanda iyiydi. Gomis de maliyet anlamında daha ayağı yere basan bir hale geldi. Gomis kalitesinde bir oyuncuya kimsenin itirazı yok. Ama senin öncelikle stoper pozisyonunu halletmen gerekiyor. Galatasaray’ın açıkları var. Daha sağ bek, sol bek durumu çözülmedi. Sneijder de giderse zaten yenir oyuncu daha almak durumundasın. Merkez orta sahanın durumu ne olacak? Sağ bek, sol bek ve ön liberoya mutlaka transfer yapmak gerek. Minimum 3, tercihen 4 transfer daha yapılması gerekiyor diye düşünüyorum

De Jong ve Ryan Donk’u ön libero için sayıyorsan geçmiş olsun. Lemina ve Assamoah gibi isimler gündemde. Bu oyuncular orta alan için transfer edilme ihtimali oyuncular. Stoperle birlikte alman gereken oyuncular var. Galatasaray’ın az parası var ve işi zor. Ayrıca Igor Tudor çaylak bir teknik direktör. Belhanda kolay bir adam mı? Sneijder’den iki kat daha zor bir adam. Hareketli, genç, çabuk bir oyuncu. Doğru. Tudor’un takımında stabil oynayan oyuncu karakterine yer yok. Klasik bir 10 numara takımda düşünmüyor. 4-2-3-1 de oynatsa, forvetin arkasındaki oyuncu ofansif futbolcu olacak. Bir oyun kurucu, yapıcı değil. Belhanda da egosu yüksek, sorun çıkarmaya müsait bir futbolcu. Dolayısıyla, Igor Tudor’un neler yapacağını göreceğiz. Gomis, Belhanda, Rodrigues, Selçuk İnan, gelirse Maicon… Hepsinin farklı egoları ve takım içinde dengeler var. Bir takım karakteri ve saha içi dayanışması var… Tudor, bunları ne kadar oyunculara yaptırabilir, yönetim ne kadar arkasında durur? İşte bu tip şeyler de soru işareti…

Galatasaray’ın önce sorunlarını çözmesi gerek. Adı geçen bu oyuncuların hepsini aldın diyelim. Mesela ; Sneijder konusunda geçen sene de aynı tarz haberler vardı. Sneijder, eşinin açtığı restoranda vakit geçiriyor. Yeni bir mekan açarsın, açılışını yaparsın, ben profesyonel futbolcuyum dersin ve kampa gelirsin. Muslera gelmiş, sen neredesin? Sneijder’e 2 gün izni verdin. Vermesen de zaten gelmeyecekti. Daha önce ceza kestin ama cezayı uygulayamadın. Geçen sene kestiğin cezayı uygulayamazsan olmaz. İzin vermek zorunda kalırsın. Öyle olunca diğer futbolculara da izin vermek durumunda olursun. Önümüzde dikensiz gül bahçesi yok. Daha zor bir lig var. Igor Tudor’un takıma ne kadar hakim olabileceği, nasıl bir takım karakteri ortaya koyacağı da ayrı bir tartışma konusudur.

Portekiz-Şili, Almanya-Meksika dörtlü finalde diyoruz. Zaten olması gereken takımlardan bahsediyoruz. Büyükler yarışta var. Almanya ikinci takımıyla bile favori gösteriliyor. Şili de favori olarak görülüyor ve güçleri ortada. Portekiz ise Euro 2016’yı kazandı. Portekiz, Avrupa Kıtası şampiyonu. FIFA sıralamasında milli takımların aralarında yaptığı maçlar da ülke puanı kazandırıyor. Avrupa Kıtası’nda dünyanın en kaliteli futbolu oynanıyor. Portekiz de oranın şampiyonu. İkinci takımıyla oynayan Almanya’nın defansif zafiyet gösterdiği yerde Portekiz öne çıkar. Sonra Şili gelir. Bütün takımlar birbirine çok yakın. Maçlar da zaten öyle geçti. Bir tek Yeni Zelanda ile oynanan maçlar farklıydı. Hiçbir maç kopmadı. Maçlar gidip, geldi. Portekiz, Şili karşısında bir adım önde. Almanya da Meksika karşısında bir adım önde görünüyor. Ama hiçbir şeyin garantisi yok. Almanya’nın savunma zafiyeti de var. Yarı finalde neticeyi o nüanslar belirleyecek. Final adına Portekiz öne çıkan takım diye düşünüyorum.

YASAL UYARI : BU HABER AJANSSPOR.COM TARAFINDAN YAZILMIŞTIR. KAYNAK GÖSTERİLMEDEN KULLANILAMAZ.